10 Mayıs'03
Sayı: 18 (108)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD azarlıyor, uşakları hazırola geçiyor!
  Kölelik yasası TBMM Genel Kurulu'nda madde madde geçiyor...
  İşçi ve emekçilerle röportajlar...
  Kölelik yasasına karşı ilk tepkiler...
  1 Mayıs ve sınıf hareketi
  Filistin halkına onur kırıcı bir teslimiyet dayatılıyor...
  Amerikan emperyalizmi açık tehdit diplomasisine hız verdi
  Türkiye'nin Kıbrıs politikası iflas etti
  Sağlık işçilerinden çağrı:
  Saldırılara karşı mücadele barikatlarını örelim!
  Haydut takımının başı Bush'un "zafer konuşması"...
  ABD'nin Avrupa'nın göbeğinde egemenliğini yeni güçlerle inşa girişimi
  Bingöl'de önce kamu binaları çöktü!
  Deprem, ölüm ve acı kader mi?
  Fransa'da eğitim alanında eylem dalgası!
  '68'in ve Denizler'in devrimci mirasını sahiplenmek!
  Deniz, Hüseyin ve Yusuf için mesaj
  ODTÜ'de Alternatif Şenlik...
  Devlet güdümlü "Türk Solu" güruhu
  Hiçbir güç devrimci faaliyetimizi engelleyemeyecektir!
  İTÜ Şenliği nereye?
  1 Mayıs ve kamu emekçi hareketi...
  Liseli gençlik ve 1 Mayıs
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Yeni iş yasasına, işsizliğe, yolsuzluğa, İMF’ye ve savaşa karşı alanlardayız...

- 1 Mayıs’ta hangi taleplerle alana çıktınız?

1. Birleşik Metal-İş üyesi: ‘77 1 Mayıs’ındaki arkadaşlarımız burada canlı canlı vuruldu. Onların da bir davası vardı. Emekçi insanın korunması, haklarının elinden alınmaması için mücadele verdiler. Ve kanlarıyla ödediler. Onları bu anlamlı günde anmak için, ABD’nin Ortadoğu’dan defolup gitmesi için, İMF’nin bu memleketi yönetmemesi için ve iş güvencesi yasasıyla iş yasasının kabul edilmemesi için bugün alanlardayız.

3. Birleşik Metal-İş üyesi: 1 Mayıs’ta temel talebimiz bu kölelik yasasının kabul edilmemesi. Ne pahasına olursa olsun işçiler bunu kabul etmemelidir. Bunu kabul ettiğimiz zaman zannedersem işçilik hayatı da biter. İşçilik diye bir şey kalmaz. İşçiden ziyade kölelik devri başlar. İş yasaları ile ilgili, bu kirli savaşlarla ilgili olarak da alanlardayız. Bugün Ortadoğu’da yürütülen kirli savaşlarına dur dememiz gerekiyor. Çünkü sonuç itibarıyla herşeyi işçiler bitirecek.

SES Şişli Şube üyesi: Kölelik yasalarına hayır diyoruz. Paralı sağlığa, özelleştirmelere, mezarda emekliliğe hayır diyoruz.

3. Genel-İş üyesi: Başta iş yasası talebi. Ondan sonra iş güvencesi, işsizlik, savaş, yolsuzluğu haykırmaya geldik.

Tüm Bel-Sen üyesi: Geçmiş sendika yasasına karşı, 1475, personel rejimi yasası, bölgemizde yaşanan savaş ve işgale karşı alanlardayız. Bunlara karşı 1 Mayıs’ta mücadelenin, dayanışmanın ve birliğin önemini vurgulamak için alana çıktık.

- Konfederasyonların iş bırakma kararı alarak alanlara çıkmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

3. Birleşik Metal-İş üyesi: Çok büyük bir eksiklik. Yani genel grev genel direnişin zamanı gelmiş de geçiyor bile. Konfederasyonların bu konuda fazla bir duyarlılığını görmüyorum. Bu anlamda işçilerin harekete geçmesi lazım. İşçiler hareket geçmediği sürece bir şey olmaz.

Tüm Bel-Sen üyesi: Affedilmeyecek bir eksiklik olarak düşünüyorum. Çünkü her zaman biz trenin peşinde koşuyoruz. Boşluklar her zaman birileri tarafından dolduruluyor. Sermaye de bu boşlukları hemen dolduruyor. Şu 1 Mayıs’ı yeteri kadar değerlendiremeyişimiz dahi onlar cephesinden bir mevzi olarak görülüyor. Bunu da böyle algılamak lazım.

- 1 Mayıs’a ilişkin düşünceleriniz?

1. Yol-İş üyesi: 1 Mayıs İşçi bayramıdır. İşçi istediği gibi kutlayabilmelidir. Bugün resmi tatil ilan edilmelidir. İşçi kendi bayramını kendisi kutlar bir ortama kavuşturulmalıdır en kısa zamanda.

Haber-İş üyesi: 1 Mayıs çok güzel geçiyor şu anda. Bu coşku böyle devam ederse seneye daha iyi olacak gibi.

- 1 Mayıs nasıl geçiyor sizce?

TEKEL işçisi: 1 Mayıs sönük geçiyor. İşçiler alanı yeterince doldurmuyor. Bunun birçok sebebi var. Birinci çalışanların yaşlanması, ikincisi sendikada örgütlü işçi sayısının gün geçtikçe azalması bunda etkili olmuştur.

- 1 Mayıs’ta göründüğü kadarıyla yeterince işçi yok. Bunu neye bağlıyorsuz?

Çelik-İş üyesi: İşçinin alanlarda olup olmamasından öte bugünün beraber kutlanıp kutlanmaması bana göre çok daha önemli ve anlamlı. İşçinin alana bu kadar az katılımın nedeni örgütlü gücümüzün çok fazla olmayışı. Burada tabii sendikaların ve konfederasyonların meseleye bakış açıları da çok önemli. Bu konuda sendika ve konfederasyonlara çok büyük görev düşüyor.

- Türkiye’de sendikacılık bir açmaz içinde. Bitme noktasına geldi. İşçiler buna daha ne kadar seyirci kalacak?

Çelik-İş üyesi: Ama sonuçta işçilerin örgütlü güçleri de sendikalar. Başka türlü de bu meseleyi çözemezler. Mesele sendikalarda değil, sorun onu yönetenlerde. Sonuçta onlar da seçimle işbaşına geliyorlar. Ama seçim sistemini konuşabilir miyiz? Tabii konuşmalıyız. Taban delege seçimleri yargı denetimine bağlanmadıkça, kontrol altına alınmadıkça bu hegemonya sürecek.



Personel rejimi yasası ile
kamu emekçilerine yönelik saldırı...

- İşçi sınıfına yönelik kölelik yasası saldırısı gündemde. Personel rejimi yasası ile kamu emekçilerine yönelik benzer bir saldırı hedefleniyor. Bu yasa hakkında ne düşünüyorsunuz?

SES Şişli Şube üyesi: Kamu personel rejimi yasası iş yasası ile eşdeğer. 1475’le işçilere getirilmek istenen esnek çalışma, kamuda özelleştirme, eğitimin, sağlığın paralı hale getirilmesi. Biz memurlar için de aynı şeyler söz konusu. İşçiyle memur arasında bir fark yok.

Tüm Bel-Sen üyesi: Yasa hakkında işyerlerinde çok geniş bir bilgi yok. Personel rejimi yasası yerel yönetimler yasası, kamu rejimi yasası 1475 sayılı yasa ile birlikte ele alındığı zaman bütün bir paket. Hepsi İMF, DB gibi emperyalist kurumların ülkemize biçtiği rol gereği geçirilmesi gereken yasalar. Bunun bilincindeyiz. Bu konuda sendikalar gerçekten atalet içindeler, üyeleriyle paylaşamıyorlar. Sosyal güvenlik yasasında da benzer bir şey yaşanmıştı. Hayatın günlük yaşamına girdiği zaman insanlar farkettiler. O zaman da herşey geçmiş gibi oldu.

- İşyerindeki işçiyi, emekçiyi nasıl harekete geçirebiliriz?

Tüm Bel-Sen üyesi: Yüzyıllar boyunca yapılan bu mücadelenin araçları belli. Üretimden gelen gücün kullanılması lazım. Grev silahını etkin bir şekilde kullanmadığı sürece bunların önlenebilmesinin imkanı yoktur. Protestocu bir anlayışla, geçici şeylerle bu saldırıları önleyemeyiz. En etkili eylem biçimi grevdir, grevi hayata geçirmesi lazım.

- Sahte sendika yasası ile KESK’in de işçi sendikalarına benzediğini görüyoruz. Bu anlamda işyeri temsilcilikleri de çok işlemiyor. Bugün üstten alınacak bir genel grev kararı hayata geçebilir mi?

Tüm Bel Sen üyesi: Geçebilir, ben buna inanmıyorum. Yeter ki bu karar alınsın, tüm kadrolarla bunu hayata geçirecek bir çalışma yapılsın. Özellikle sendika önderliklerinin kitlelere bir güvensizliği var. Bu bilinen bir gerçek. Bu hiçbir zaman bir gerekçe olamaz. Biz sendika yasasına karşı bir gecede çağrı yaptığımız zaman bunun olumlu bir şekilde tepkilerinin alındığını gördük.



1 Mayıs alanında işçi ve emekçilerle kölelik yasaları hakkında konuştuk...

“Kölelik yasalarına karşı genel grevi
hayata geçirmeliyiz!”

- Bugün biz 1 Mayıs’ta alanlarda iken büyük bir olasılıkla kölelik yasası meclis genel kurulunda görüşülecek. Yasanın işçi sınıfa neler kaybettireceğini, nasıl bir darbe vuracağını biliyor musunuz?

1. Genel-İş üyesi: İşçilere bir şey kazandıracağını sanmıyoruz. Çünkü yasa işverenler tarafından dayatılıyor. Yasa hakkında ise kulaktan dolma bir bilgimiz var. Kıdem tazminatını gaspetmeye hiç kimsenin hakkı yok tabii ki.

2. Genel-İş üyesi: İş yasası kölelik düzenini getiriyor. Seni buradan alıyor başka bir işyerine ödünç işçi olarak veriyor. Sendikal mücadeleyi engelliyor.

3. Genel-İş üyesi: Tam net olarak bilmiyoruz aslında. 1 Mayıs’a hazırlık yaptığımız için konuyu gündeme alamadık. Kısa süre içinde konuyla ilgili bir toplantı yapılacak. Bizim işyerimizde de toplantı düzenlenecek. Tabii ki yasa işçilere ağır bir darbe vuracak. Bunu az çok biliyoruz, ama daha kesinleşmediği için şu an bir şey diyemiyoruz.

Genel-İş 3 No’lu Şube üyesi: Her zaman işçi için yasa çıkacak denir ama biz bunların ne anlama geldiğini biliyoruz. Bu ad altında çıkar ama işçiye kaybettirir. Bunlar açıktır, her zaman işçi için kayıp olmuştur. Kazanılmış hakları bile yitiriyoruz, bu çok açık.

1. Birleşik Metal-İş üyesi: Biliyoruz hepsini. 1475 sayılı yasada yapılacak değişikliklerin tümü işçi sınıfının aleyhine maddeleri kapsıyor. Esnek çalışmayı, kıdem tazminatlarının 15 güne düşürülmesini, işten çıkışları, İLO ile ilgili olmayan şeyleri bize öneriyorlar. Gerçekten artık tamamen bir kölelik olacak. Ortaçağ köleliğine geldik.

Bugün buraya toparlanmakta maksadımız da bugünü kutlamaktan öte bu iş yasasını gündeme getirmektir. Her gelen yönetici işçinin, emekçinin üzerine geliyor. Bizim haklarımızı elimizden alıyorlar. Tabii ki biz işçiler olarak birlik, beraberlik, dayanışma içerisinde bunlara meydan vermeyeceğiz. Bunu örgütlerimizle, öteki demokratik kitle örgütleriyle diyalog içerisinde olarak yapacağız. Görüyorsunuz artık şu meydanlar dolmuş, bu insanlar biraz duyarlı olsa hakları elinden alınmaz.

3. Birleşik Metal-İş üyesi: Bu iş yasası çıkarsa eğer tamamen kölelik koşulları dayatılacak. Yasa çıktığında işçinin sosyal hakları, herşeyi elinden gidiyor. İşveren istediği işçiyi istediği şekilde çalıştırıyor, işine gelmezse de işten atıyor. Örneğin yeni iş yasasına göre iş arkadaşından borç para istemek bile işten çıkarılmak için yeterli bir neden.

- Konfederasyonların yasaya karşı mücadelesini nasıl görüyorsunuz?

1. Birleşik Metal-İş üyesi: Onlar örgütlemese de biz işçiler olarak bağlı bulunduğumuz konfederasyonlara tepkiler gösteriyoruz. Daha iyi bir şekilde hazırlanarak alanlara çıkmamızı öneriyoruz.

1. Genel-İş üyesi: Yeterli görmüyoruz. Altta bir canlanma var ama konfederasyonlarda bir gelişme yok. Sessiz kalıyorlar. Özellikle Hak-İş mücadeleyi sahiplenmiyor.

2. Genel-İş üyesi: Bulmuyoruz tabii ki. Şu anda mesela protestoların olması lazım.

Genel-İş 3 No’lu Şube üyesi: Hayır, bence yeterli bir görüntü de yok ortada. Bu anlamda da sadece iki sendikanın bir takım açıklamaları var. Ufak çapta da olsa bir takım tepkileri var ama DİSK dışındaki diğer iki konfederasyon sessiz kalıyor. İşçiler yasaya karşı tepkili ama işçiden önce bu kararı alacak insanların öncelikle işçilerin önünü açmaları lazım.

3. Birleşik Metal-İş üyesi: Sendikaların gerçek anlamda bir tepkisi yok gibi görünüyor. Hatta dün bir televizyon kanalında Çalışma Bakanı açık ve net şekilde şunu söyledi, “biz konfederasyonlarla anlaştık, sadece iki madde üzerinde duruyoruz...” Demek ki bunlar herşeyde anlaşmışlar. Burada işçilere büyük görevler düşüyor. İşçiler bu sendika ağalarını harekete geçirecekler, onları rahat bırakmayacaklar. İşçiler onları rahat bıraktığını sürece onlar işçileri istedikleri gibi yönlendiriyorlar.

- Konfederasyonların yetersiz kaldığı noktada işçi sınıfı ve emekçilerin ne yapması lazım? Sizce yasa nasıl püskürtülebilir?

1. Genel-İş üyesi: İşçi sınıfının bilinçli olması lazım. Ayaklanmak lazım, bunun başka yolu yok.

2. Genel-İş üyesi: Birlikte mücadele edilmesi lazım, karşı çıkılması lazım.

3. Genel-İş üyesi: Yeterli görmüyoruz, kesinlikle yeterli görmüyoruz. Anadolu Yakası 3 No’lu Şube olarak geçenlerde kongre yaptık, bu konu kongrede de tartışıldı. Sendikalar çok zayıf, bu konuda eleştirilerimiz var. Şube yöneticileri, sendika yöneticileri olsun, kurullar olsun bunlara yönelik tabandan eleştiri var. Bu ileriki süreçte daha çok yansıyacak.

- Kamu emekçilerine yönelik benzer bir saldırı gündemde. Personel rejimi yasası ile kamu emekçilerinin iş güvencesi ortadan kaldırılıyor, örgütlülüğü dağıtılıyor, çalışma yaşamı esnekleştiriliyor vb. Bu koşullarda ortak mücadele edilmesi gerekmiyor mu?

1. Genel-İş üyesi: Kamu emekçilerini önce işçi statüsüne alıp daha sonra da işten atabilmek için oynanan bir oyun var. Muhakkak ortak mücadele edilmesi gerekiyor. Bizim bu konuda çekincemiz yok. Biz bu konuda memurlara olsun, işçilere olsun her türlü desteğimizi sunacağız.

3. Genel-İş üyesi: Ortak mücadeleyi zaten yıllardır veriyoruz. Biz Sarıgazi belediye işçileri olarak kamudaki memurlarla alana birlikte geldik. 7-8 arabayla geldik alana. Toplantılarımıza da katılıyor memur arkadaşlar. Ancak sendikaların da bunu uyandırması lazım. İşkolundaki baştemsilci, temsilci arkadaşlarımız bu konuda ortak karar alırsa zaten konfederasları da harekete geçirir. Önemli olan tabanın biraz direnmesi, en fazla da görev temsilci arkadaşlara düşüyor. Hem memur temsilcisi arkadaşlara hem de işçi temsilcisi arkadaşlara görev düşüyor. Ama bu biraz zayıf kalıyor. En azından kendi bölgemde bu birlik zayıf. Temsilci arkadaşlara, şube yönetimlerine büyük görevler düşüyor. Onların da yukarıyı çalıştırması lazım. İşçinin temsilciyi, temsilcinin şubeleri harekete geçirmesi lazım.

- Konfederasyonlar iş yasası hazırlanırken, içinde devletin ve sermayenin temsilcilerinin de bulunduğu “Bilim Kurulu”na temsilci gönderdi. Yasanın ön hazırlıklarında bir biçimde bulunmuş, katkı sunmuş oldu. Bu süre içinde de yasadan işyerindeki işçinin hiçbir haberi olmadı. Bu tablo sendikaların, konfederasyonların tepesindeki anlayışların yasayı çok da püskürtmeye niyetleri olmadığını gösteriyor. Geriye işçilerin işyerlerinde örgütlenmesi ve sendikalarını harekete geçirmesi kalıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

1. Genel-İş üyesi: Bizim işyerimizde somut bir gelişme yok ama geçenlerde İstanbul Sendikalar Birliği diye bir toplantı yapılmış. Bu Ankara’dakilere bir mesajdır. En azından böyle umut ediyorum.

Genel-İş 3 No’lu Şube üyesi: Kendi işyerimizde olsun, meydanlarda olsun bunu açıklama şansımız olmuyor. İçimizdeki tepki içimizde kalıyor, bunu net olarak tartışamıyoruz. Bu konuda işçilerin görüşünün alındığına inanmıyorum. Sendikacılarımız gidiyor, onlarla anlaşıyor. İşveren, hükümet, sendikacılar anlaşıyor. Anlaşma demek işçilerin kaybı demektir. Bu her zaman böyle olmuştur.

- Bu ablukayı nasıl yarabiliriz?

Genel-İş 3 No’lu Şube üyesi: Tepkimiz var ama işçilerin bulundukları mekanda bir söz birliği etmesi lazım. Bu konuda sendikaları zorlaması gerekiyor, tepkilerini koyması gerekiyor. İşyeri örgütlülüğünün güçlü olması gerekiyor. İşçinin net bir birliği olması, bilinçli olan arkadaşların bu konuda daha net bir biçimde öne çıkmaları gerekiyor...

3. Genel-İş üyesi: Sendikalar düzeyinde alacağımız kararla bütün işkollarında greve gitmemiz gerekiyor. Tahmin ediyorum işçiler de bu karara uyar. Kendi çıkarları için mücadele verecekler. Bir dizi eylem biçimi hayata geçirilmeli. Başta işkollarında grev, sonra genel grev yapılmalı.

- Birey olarak bir şey yapamacağımıza göre bu durumda taban örgütlülüklerini işler hale getirmemiz gerekmiyor mu?

3. Birleşik Metal-İş üyesi: Tabii ki taban örgütlülüğü çok önemlidir. Tabandan aile fertlerine kadar herkesi örgütlemek gerekiyor. İşçi öyle bir yapacak ki, ailesini örgütleyecek, çevresindeki insanları örgütleyecek, iş arkadaşlarını örgütleyecek. İşçilere anlatacak bunları, insanları duyarlı hale getirecek. Yoksa konfederasyona kalırsa işçinin işi çok zordur.

2. Genel-İş üyesi: Tabii ki öyle. Gerekirse genel grevi örgütlememiz lazım. İşyeri temsilcilerinin bu süreci örmesi lazım, bütün işçilerin örgütlenmesi lazım. Hep beraber karşı çıkmamız lazım.

- Peki sizin işyerinizde bu yönde bir faaliyet yürütülüyor mu?

3. Birleşik Metal-İş üyesi: Bizim işyerimizde şu an öyle bir çalışma var. Ama bizim işyeri örgütlü bir işyeridir. Ama tek başına bizim örgütlü olmamız da yetmiyor. Sonuç itibarıyla bugünün önemi ve anlamı doğrultusunda hareket edilmiyor. Pekçok işyerinden temsilciler düzeyinde bir katılım gerçekleşti.



Hava-İş Genel Başkanı:

Sermaye sınıfının karşısına işçi sınıfının
tüm gücüyle çıkabilmeliyiz!

- Bir dizi saldırı gündemde. Bir yandan iş yasası geliyor, yerel yönetim yasaları adı altında yeni düzenlemelere gidiliyor. Bir yandan sendikalar bitirilmek isteniyor. Mevcut durumu nasıl görüyorsunuz?

Hava-İş Genel Başkanı: Sendikaların şu andaki durumunu değerlendirecek olursak gerekli tepkinin örgütlendiği söylenemez. Konfederasyonlar düzeyinde hükümetlerle veya bakanlıklarla tartışmalar yürütülüyor. Bu tartışmaların içeriği ve boyutları hakkında yeterince bilgi sahibi değiliz. Ancak gerek yazılı, gerek görsel basında hükümet adına yapılan açıklamalar, hükümetin bu saldırıları gerçekleştirmek konusunda kararlı oldukları, geçmişte kendilerini iktidar yapan güçlere vermiş oldukları diyet borcunun karşılığını yerine getirecekleri doğrultusunda.

Sendikaların en kısa sürede, çok daha hızlı bir şekilde buna şiddetle karşı çıkması gerekiyor. 1 Mayıs’ın böylesi bir sürece denk gelmesi belki de bu açıdan önemli bir fırsattır. Yani sınıfın topyekûn haykırabilmesi, biraraya gelmesi, gücünü gösterebilmesi açısından bu fırsatın iyi değerlendirilmesi lazım. Tabii burada en büyük handikap bütün 1 Mayıslar, bütün mitingler öncesinde içi dolu, çok radikal, çok keskin söylemler söylenmesine rağmen mitinglerin arkasının boş bırakılmasıdır. Bu tür mitingler artık mevcut sistemin sahipleri, patronlar, işverenler tarafından çok fazla da dikkate alınmıyor.

Bugünün bir çıkış noktası kabul edilip bu eylemin arkasının getirilmesi, altının doldurulması lazım aksi halde yaklaşık 4-5 saatlik süre içeresinde kürsü’den “yaptırmayacağız”, “izin vermeyeceğiz” gibi topu başkalarına atarak kullandığımız söylemlerle sanırım herşey karşı tarafın istediği gibi olacak.

- Mesela bir dizi işletme özelleştirme saldırısı ile karşı karşıya. Ama bakıyorsunuz PETKİM kendi başına kalıyor, Yol-İş kendi başına kalıyor, diğeri kendi başına kalıyor. Bir dağınıklık var. Konfederasyonlar gerçekten bu eylemleri birlikte örgütlemeye niyetli değiller. Ya da en azından bugün böyle bir tutum ortaya koymuş değiller. Bu konuda biz ne yapabiliriz?

- Tesbitiniz doğru. Biz Hava-İş olarak yaklaşık 13 yıldır özelleştirmeye karşı çok ciddi şekilde gücümüzün yettiği, örgütlülüğümüzün izin verdiği ölçüde karşı çıkmaya çalıştık. Ve bunun Türkiye genelinde örgütlenebilmesi, ortaklaştırılabilmesi için de her 7 bölgede ortak platformlar, ortak seminerler düzenledik. Sermaye cephesine bakacak olursanız, sermaye cephesi özelleştirme konusunda kendi iç çelişkilerine, çatışmalarına rağmen sınıfsal çıkarlarının gerektiği kararlarda birlikte olabiliyorlar, birlikte hareket edebiliyorlar. İşçi sendikalarının bana göre en büyük çıkmazı özelleştirme konusunda ortak ağzın, ortak bir lisanın kullanılmayışı. Bugün Türk-İş içerisinde özelleştirmeye çok sıcak bakan, özelleştirmenin yapılması gerekti&curen;ini savunan, özelleştirmenin bu ülkenin yararına olduğunu söyleyen sendikacılar var. Yani sendikacılık kimliğiyle bağdaşmayan düşünceyi taşıyan insanlar var. Bu nedenle Türk-İş Başkanlar Kurulu özelleştirme konusunda net değil. Başkanlar Kurulu net olmayınca Türk-İş yönetimi net değil. Diğer konfederasyonlar için de aynı durum sözkonusu. Yani tek yanlı saldırıya karşı bu çok farklı düşünceer ortadan kaldırılmadığı, konfederasyonlar özelleştirmeye cepheden karşı çıkmadığı sürece bugün Hava-İş’de olduğu gibi yalnız kalırsın, Petrol-İş’de olduğu gibi yalnız kalırsın, yarın TEKEL’in kendi alanında yalnız kalırsın. Zaten sistemin istediği de bu değil mi? Yalnızlaştırmak ve teslim almak değil mi?

- Bunu kırmak için ne yapmalıyız?

- Bunu kırmak için konfederasyon ve sendika yönetimlerinin çok büyük tarihi sorumlulukları var. Yani bu mücadelenin özel sektör, kamu sektörü özelleştirme kapsamında olmayan ayrımı yapmaksızın bütün sendikaları insanıyla, parasıyla, aracıyla, gereciyle, teknolojisiyle biraraya getirmesi ve ortak bir cephe oluşturması gerekiyor. Bugün bakın sermayeye bütün olanaklarını seferber etmiş vaziyette, maddi, manevi. Topyekûn bir güç olarak çıkıyor. Kendisine ait olan sınıfsal bütün gücüyle, bütün değerleriyle, bütün araçlarıyla karşı çıkıyor. Biz işçi sendikaları olarak bunu örgütleyemediğimiz sürece sanırım yalnızca bağıracağız, kendimizi tatmin etmekten öteye gidemeyeceğiz.



“Tabandan örgütlenmek lazım...”

- Yeni çıkacak iş yasası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Haber-İş üyesi: Bunların yapılmasının tek bir nedeni var, işçinin sesinin çıkmaması. Sendika ağalarının susması, işçinin önünü kapatmasından kaynaklanıyor. Bu ülkede 1 Mayıslar’da bile alanlara bu kadar az işçi geliyorsa bunun tek nedeni profesyonel sendikacılardır.

- Durum buysa işçi sınıfı ne yapmalı?

Haber-İş üyesi: İşçi sınıfı bağımsız olarak harekete geçmeli ve örgütlenmeli. Profesyonel sendikacıların haricinde örgütlenmeli.

- Kendi başına örgütlenmeli, sendikacılardan bağımsız örgütlenmeli...

Haber-İş üyesi: Tabii, tabii bunu yapmalı. Şubeler platformu adı altında örgütlenmeli, duyarlı sendikacılar olarak örgütlenmeli ki bir şeyler yapabilsin. Yoksa genel merkezlere bakarsan hiçbir şey yapmıyor bunlar.

- PETKİM’de özelleştirmeler gündemde. Öbür taraftan iş yasası var. İşçi sınıfının boynuna geçirilmeye çalışılan bir ip olarak. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

1. Petrol-İş üyesi: İşçiler olarak elimizden geleni yapıyoruz bu bayramlarda. Sesimizi duyurabildiğimiz yere kadar gidiyoruz.

- İş yasası da bir taraftan istediği gibi işçiyi değerlendirme hakkı veriyor patronlara...

1. Petrol-İş üyesi: İşçi sınıfının yapabileceği bu. Başka bir şey yok, meydanlarda sesini duyurabilmek.

- Üretimden gelen gücünü kullanamaz mı?

1. Petrol-İş üyesi: Onu şu anda kanunen yapamıyorsun.

- Fiilen bunu yapmanın önünde engel var mı? Aliağa’da mesala 20 bin kişilik bir protesto gösterisi düzenlendi, iş yavaşlatma yapılıyor...

1. Petrol-İş üyesi: İş yavaşlatma olur ama tamamen bırakamazsın, bu yasak.

- Gündemde bir dizi saldırı var. İşçiler işten çıkartılıyor, özelleştirmeler uygulanıyor. Bu tablo karşısında sınıf ne yapmalı?

Tez Koop-İş üyesi: Önce sendikaları hizaya getirmeli. Onun da tek yolu taban örgütlenmeleri, işyeri komiteleri. İstanbul Sendikalar Birliği kuruldu biliyorsunuz, bunun adımları atıldı. İnşallah öbürlerine benzemez de işlevini yerine getirir. İşçilerin sendikasına ve saldırılara karşı mücadele etmesi gerekiyor. Tabandan gelmediği sürece durumu tersine çeviremeyiz. Yıllardır hep aynı şeyleri dinleyip durduk.

- Şu anda TEKEL de özelleştirme kapsamında. Tütün fabrikaları vb. fabrikalar özelleştirilecek. Sendika bir takım eylem kararları aldı. Bunlar uygulanabilecek mi? TEKEL işçileri ne yapacak?

TEKEL işçisi: TEKEL işçisi teşkilatın almış olduğu eylem kararlarını, bu ayın 11’ine kadar devam edecek olan eylemleri sonuna kadar götürecek. Artık bu işin dönüşü yok. Ülkenin talan edilmesine, peşkeş çekilmesine kimse izin vermeyecek. İşçi sınıfı dayanışma halindedir. Teşkilatlarıyla birlik, beraberlik içindedir. Bu gücü sonuna kadar kullanacak.

- PETKİM de özelleştirme süreci içinde. Petrol-İş’de aynı saldırı ile yüzyüze. Neden birlikte bir mücadele geliştirilemiyor?

TEKEL işçisi: Emek örgütlerine sormak lazım onu.

- Peki işçilerin gönlünden böyle bir şey geçmiyor mu? Tüm saldırılara karşı birlikte mücadele etmek istemiyorlar mı?

TEKEL işçisi: Tabanın düşüncesi, inancı Emek Platformu’nun birlikte hareket etmesi, son noktada şalter inmesi.

- Peki tabandan bu yönde bir basınç yapılamaz mı?

TEKEL işçisi: Yapılıyor. Tabandan bilhassa TEKEL işçisinden genel merkezin üst kademelerine böyle bir baskısı var. Emek Platformu’nun birleşmesi, birlikte karar alması, birlikte hareket etmesi...

- Fabrikalarda neler yapılıyor?

TEKEL işçisi: Fabrikalarda şu anda işyerinin bulunduğu ilçe belediyelerinin önünde, AKP ilçe binalarında toplantılar düzenleme ve orada mitingler yapma ve ilçe yöneticileriyle görüşüp bu durumları kendi yöneticilerine anlatmaları isteniyor. Eğer TEKEL o bölgede yoksa o bölgenin esnafı da yok demektir. Parti yöneticilerinin birçoğunun da esnaf olmasından dolayı bunları üst kademelerine iletmelerinin, sonuna kadar gidileceğinin mesajı veriliyor.