Amerikancı medya Amerikanın petrol ve hakimiyet savaşını propaganda edebilmek için hiçbir imkanı, hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Her türlü kirli yol ve yöntemi deniyor. Gerçekleri gizleme ve yalan haber yayma da bunlara dahil. Bu yönde en son kullandığı fırsatlardan biri 15 Şubat günü Kadıköyde yapılan savaşa hayır mitingi oldu. Öyle ki, Amerikanın savaş borazanı medya üzerinden bakıldığında ortada miting filan görünmüyordu. Kadıköy savaş alanına dönmüştü. Barış göstericileri durduk yerde ortalığı kırıp dökmüşlerdi. Öncelikle gösteri, polisin arama noktasında çıkardığı küçük bazı sorunlar dışında, hiçbir sorun yaşanmadan gerçekleştirilmiştir. Yani hedeflendiği doğrultuda bir barış gösterisi yapılmış, bitirilmiştir. Olaylar gösteri sonrasında, dağılma sırasında gelişmiştir. İkinci olarak, gösteri bitiminde çıkan olaylar öyle kendiliğinden değil (hemen her gösteride olduğu gibi) polisin dağılan kitlenin üzerine panzerleriyle yürümesi, yani provokasyonu sonucunda çıkmıştır. Ancak medyada bu açık gerçeğe ilişkin tek bir cümle bulamazsınız. İşte ertesi günün kimi gazetelerinden bazı haber başlıkları: Vatan-16 Şubat: Barışa gölge düştü Barış mitinginde APO için terör estirdiler. Akşam-16 Şubat: Barışa KADEK gölgesi. Barış eylemini fırsat bilen PKK sempatizanları Kadıköyü savaş alanına çevirdi. Teröristbaşı Öcalan lehine slogan atan grup, polisle çatıştı, mağaza, banka ve araçların camlarını kırdı. Star-16 Şubat: Dünyanın her yerinde savaşa hayır mitingi yapıldı. Sadece Türkiyede olay çıktı. PKK bayrakları ve Apo posterleri açıldı, esnaf taşlandı, molotof kokteylleri atıldı Dünyada böyle bizde böyle Peki ama, bu tür bir yayıncılık bu leş kargalarının amacına nasıl hizmet edebilir? Ne umabilirler bu yalanlardan? Aslında çok açık. Bilindiği gibi Türk devletinin savaşa katılma konusunda ortaya sürdüğü gerekçelerin kendince en tutarlı olanı Kürt tehdididir. Onlar bunu ulusal menfaatler yaftası altında satışa çıkarmış bulunuyorlar. Bu durumda, bu gerekçeye malzeme olacak bir takım olaylara ihtiyaçları var. Bunu da ya uyduracaklar veya çıkaracaklar. ... PKK sempatizanları Kadıköyü savaş alanına çevirdi. Böyle bir haberin sıradan Türk okurda yaratacağı etki açıktır. Bu onu en azından milli menfaatler, bölünme tehdidi propagandalarına açık hale getirecektir. Emperyalist işgal ve egemenlik savaşının borazanlığını yapan bir medyadan, haklı ve haksız savaş ayrımını, emperyalist saldırganlığın ancak devrimci bir savaşla dizginlenebileceği gerçeğini teslim etmesi beklenemez kuşkusuz. Tersine, onlar efendilerine karşı görevlerini, bu tarihi gerçekleri ve evrensel kabul görmüş meşru hakları olabildiğince gizlemek yoluyla yerine getirebileceklerdir. Bugün yaptıkları da tam olarak budur. Tekelci medyaya göre halkların hiçbir hakkı, emperyalizm karşısında hiçbir kurtuluş şansı bulunmamaktadır. Medya, bu tür bir yayıncılıktan nasıl bir çıkar umabileceğini de yine kendi yayın tarzıyla ifşa ediyor. Adı üzerine tekelci medya. Elbette Amerikan petrol ve silah tekellerinin savaş ağalığından kazanacaklarını sıralamıyor. Ancak, Türkiyedeki hempalarının, çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren tekellerin ve kirli kazanç imparatorluklarının çıkarlarını sıralaması bile yeterli ipuçlarını sunuyor. Ellerini ovuşturarak saldırı gününü bekleyen sektörlerden birine, inşaat-müteahhitlik sektörüne ilişkin aşağıdaki haberler bu açıdan dikkat çekicidir. Sabah (18 Şubat): ABDnin üsleri yenileme projesi Fenerbahçeye de yarayacak! (üst başlık) İşte gerçek imparator (Faruk Yalçın; Aziz Yıldırımın dayısı) Sadece üsleri yapmak yetmez (Hisarcıklıoğlu) Milliyet (18 Şubat): FBliler tezkere bekliyor. 5 Türk firmasıyla anlaşma yapıldı. T. Müteahhitler Birliği Bşk. Nihat Özdemirin firması Limak, Güven Sazakın firması Yüksel İnşaat ve Çeçen Grubunun İç-Taş İnş. Firmaları. Özdemir halen FB as başkanı. Anlaşma Ank. Büyükelçisi R. Pearson ile gizli gerçekleştirildi. Vatan (16 Şubat): Üs ve limanlar müteahhite 425 milyon dolar getirecek. 50 bin kişiye iş imkanı yaratır. Milliyet (13 Şubat): 500 milyon dolarlık yenileme Türk müteahhitlere emanet Gazetelerden birinde konuya ilişkin bir de liste yer alıyor. NATOya çalıştığı ifade edilen bu firmalar İşte ünlü NATO müteahhitleri başlığıyla reklam edilmiş. Biz bunu işte ünlü kan tacirleri şeklinde okuyabiliriz. Metiş: Müteahhitler Birliği eski başkanı Kadir Severin şirketi (Sabiha Gökçen) Alarko: İshak Alaton ve Üzeyir Garih ortaklığı.(Ankaradaki NATO Mürted F-16 tesisleri) Limak: Müteahhitler Birliği Başkanı Nihat Özdemir şti. Özdemir FBnin de ikinci bşk. MÖN inşaat: FBde başkan Aziz Yıldırımın mesai arkadşı Nihat Özbağının şti. (S.Gökçen alt yapı ve servis binaları inş.) Nurol: Artvinli Nurettin Çarmıklı şti. Orhan Evin: Kurtköy hava limanı pistlerinden birini yaptı Yenigün inş. Aziz Yıldırımın FBden mesai arkadaşı Mithat Yenigün şti. S. Gökçen sivil uçak apronu ve bazı üstyapı binaları Eko inş: Cahit Köksal kurdu. Bodrum Milas dış hatlar terminal binası ve Kurtköy S. Gökçen dış ve iç hatlar terminal binası inş. Ahmet Nihat Özsan: Askeri tesisler inşaatları Tekfen: NATOda mühendisken Faruk Yalçının desteği ile, Nihat Gökyiğit, Feyyaz Berker ve Necati Akçağlılar tarafından kuruldu. NATO işleriyle büyüdü. Kan ve ticaret söz konusu olduğunda bu liste kuşkusuz çok daha uzayacaktır. Şimdilik, üs ve tesis yenileme çerçevesinde, tek sektör üzerinden ve kirli/karanlık ilişkilerde en usta olanlarıyla sınırlı. Medyaya dönersek, onların marifeti, bu haberlerle yapılan savaşın ne kadar kazançlı bir iş olduğunun reklamıdır. Tabii, buna bir de, yönetimindeki üç-beş karanlık şahıs üzerinden bir spor kulübünü tümden bu işe ortak gösterme gayretini de eklemek gerekiyor. Fenerbahçeliler tabiri kimseye as başkanı Yıldırımı hatırlatmayacaktır. Herşeyden (hatta oyuncu ekibinden bile) fazla taraftarlığı anlatır. Evet, şüphesiz tezkere bekleyen Fenerbahçeliler çok fazla. Ancak bekledikleri, medyanın kastettiği gibi onları Amerikan askeri yapacak değil, askerliklerini noktalayacak tezkeredir. |
|||||