22 Şubat '03
Sayı: 07 (97)


  Kızıl Bayrak'tan
  Dünya ölçüsünde büyüyen anti-emperyalist mücadele dinamikleri
  Emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı
  Savaş pazarlığında son perde
  ABD uşağı AKP hükümeti istifa!
  BDSP’nin işçilere ve emekçilere 1 Mart çağrısı...
  15 Şubat gösterileri: Dünya emekçilerinin mücadelesinde bir kilometre taşı..
  Berlin’de görkemli savaş karşıtı gösteri
  Dünyanın dört bir yanında milyonların katıldığı görkemli gösteriler...
  Dünyada 15 Şubat eylemlerinden...
  İsviçre’de 40 bin kişi savaşa karşı alanlardaydı...
  Emperyalist savaşa karşı mücadele ve “savunma savaşı” safsatası...
  Savaşın gerçekleri ve medyanın yalanları
  Kadın sorunu ve kadın çalışmasının sorunları üzerine
  Toplumsal hayatın her alanında kadın-erkek eşitliği!
  Kölelik yasa tasarısı üzerinden sürdürülen pazarlıklar...
  Yeni iş yasa tasarısına karşı sendika şubelerinin çağrısı...
  Savaşın faturası işçi ve emekçilere çıkarılacak!
  Emperyalist savaş karşıtı eylemlerden...
  Emperyalist savaş karşıtı eylemlerden...
  BES 1 No’lu Şube Eğitim Sekreteri Ahmet Turan’la savaş üzerine konuştuk...
  Münih’deki NATO savaş zirvesine karşı onbinler yürüdü!
  Çok kutupluluğa geçiş sancıları mı?
  Konfeksiyon işçilerinden konfeksiyon işçilerine...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Savaş pazarlığında son perde

Bernard Shaw bir baloda güzel bir kadına bir gece birlikte olma karşılığında 1 milyon sterlin vermeyi önerir. Genç kadın öneriyi kabul eder. Gece boyunca eğlenirler. Balo bitip de dışarı çıkacakları zaman Shaw kadına “gelin şu parayı 100 sterline indirelim” der. Kadın bunun üzerine yaygarayı basar: “Siz beni ne zannediyorsunuz, bir sokak fahişesi mi?” Bernard Shaw bunun üzerine “Hanımefendi bu konuda gecenin başında anlaşmıştık, şimdiyse fiyatta pazarlık ediyoruz” der.

Bu durum tam anlamıyla Türkiye’yi yönetenlerin durumunu ortaya koyuyor. Bir yanda Türkiye’nin savaşa ABD yanında gireceğinin kesinleşmiş olması, diğer yanda keskinleşen pazarlık... Üstelik uşak tayfası bu pazarlığı, savaşa karşı olma gibi sunmaya çalışıyor.

Ama artık herkes biliyor ki, savaşa katılım konusunda çoktan anlaşılmış ve bu konuda gereken pratik adımlar atılmıştır. ABD askerlerinin ülkeye gelişi için her türlü hazırlık yapılmış, havaalanı ve limanların işgal güçleri için kullanışlı hale getirilmesi, hatta işgale katılacak Türk birliklerinin komuta düzeyinin planlanmasına dek pek çok konuda anlaşma sağlanmıştır.

Sermaye devletinin savaşa ABD yanında katılma isteği ve bu konuda yapılan pazarlıklar uzun zamandır biliniyordu. Pazarlıklar kimi zaman açıktan kimi zaman el altından yürütülüyordu. Ancak durum hiçbir zaman bu kadar net ortaya çıkmamıştı. Sermaye devletinin temsilcileri sürekli barıştan yana olduklarını, bunun için ellerinden geleni yaptıklarını söylüyorlardı. Bir yanda Avrupa başkentleri turlanırken diğer yandan Arap ülkelerinin yöneticileri biraraya getirilerek toplantılar düzenlenmişti. Ama artık ABD’nin bu tür oyunlarla kaybedecek vakti yok. Bu durum gerçeklerin üzerindeki perdenin kaldırılmasına neden oldu. Pazarlıkların ve “sert” çıkışların nedeninin satış fiyatı konusundaki anlaşmazlık olduğu ortaya çıktı.

ABD uzun zamandır yürüttüğü hazırlıkların son aşamasında işin yasal kılıfının da işbirlikçi iktidar tarafından derhal halledilmesini istiyor. ABD askerlerinin Türkiye topraklarında konuşlanmasına olanak tanıyacak olan tezkerenin meclisten geçmesi bu işin en önemli bölümünü oluşturuyor. Bu tezkereyle birlikte ABD birlikleri ülkeyi sınırsızca kullanma olanağı bulacak. Aslında bu uzun zamandır fiilen yaşanan bir durum. Fakat bu kez gelecek olan Amerikan askerlerinin sayısının oldukça kabarık ve kalış sürelerinin uzun, bu nedenle bir an önce meclisten karar çıkması gerekiyor. Bu ise hükümeti oldukça zora sokmuş durumda. Ülkede yüzde 90 oranındaki savaş karşıtlığının yanında ortaya çıkacak fatura hükümeti düşündürüyor. Geçen savaştan bu yana Türkiye’nin uğradığı maddi kaybın 100 milyar dolar civarında oldu&curen;u açıklanıyor. Körfez Savaşı’na bir koyup üç alma hayalleri kuran, sonuçta el elde baş başta kalan Türk burjuvazisi bu kez işini sağlama almaya çalışıyor. Verilen sözlerin yazılı olarak güvencelenmesi isteniyor. Ne de olsa “dost ve müttefik” Amerika’nın uşaklarını yüzüstü bırakma gibi bir huyu var.

Türk burjuvazisi pazarlıklarda elindeki tüm kozları kullanıyor. Savaş sırasında Türkiye’nin kullanılmaması ABD için oldukça kabarık bir faturaya neden olacağı gibi işgalin başarı şansını da zayıflatacak. Bunun bilincinde olan sermaye devleti önüne atılacak kemiğin büyümesi için elinden geleni yapıyor. Tezkere ile gündeme gelen pazarlıklar bunun ifadesi. Açıklananlara göre Türk devletinin 10 milyar dolarlık hibe istemesine karşın ABD birkaç milyar dolardan fazlasını vermeye yanaşmıyor. Yanısıra ABD hazinesi garantili tahvil ihracı, İMF’ye olan borç ödemelerinin ertelenmesi ve askeri borçların silinmesi de talepler arasında. ABD’nin son önerisi 4 milyar dolar hibe, 2 milyar dolarlık silah borcunun affı ve Irak petrol gelirlerinden bir milyar dolarlık pay oldu.

Pazarlıklar iki ülke arasında en ileri düzeyde yürütülüyor. Bakanlar ve üst düzey bürokratlar sürekli karşılıklı ziyaretlerde bulunuyor ve pazarlığı bitirmeye çalışıyorlar. Son olarak hükümetin iki bakanı Amerika’ya giderek Bush ile görüştüler, istekleri dillendirdiler. Fakat talepler “müttefik” Amerika’yı kızdırmış durumda. Ne de olsa Amerika kendisiyle pazarlık edilmesine ve taleplerinin geciktirilmesine alışık değil. ABD yetkilileri ardarda tehditkar açıklamalarda bulunup tezkerenin derhal meclisten geçirilmesini istiyorlar. Bunlardan en dikkat çekeni Bush’un açıklaması. Bush Gül’e verdiği sözü hatırlatarak buna uymasını istedi. Bu açıklama savaş konusunda pazarlıkların çok önceden tamamlandığını, bugüne kadar sergilenenlerin ikiyüzlü bir oyun olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

Pazarlıklar bizlerin ve kardeş bir halkın kanı üzerinden yapılıyor. Masaya sürülen her koz gençlerimizin kanı, emekçilerin alın teridir. Buna dur demek ise ancak işçi ve emekçilerin ellerindedir. Bu kirli ve haksız savaşa dur demek için sokağa çıkmalı, kaderimizi kendi elimize almak için harekete geçmeliyiz.