Emeğin değerlerini sahiplenelim!
Yaklaşık iki ay önce Kızıl Bayrak okumaya başladım. Birçok şeyin farkına bu iki ay içinde vardım. Kızıl Bayrakla tanışmadan önce bir inşaat işçisi ve emekçi çocuğu olmama rağmen burjuva gazetelerini okuyordum. Çarkın yanlış tarafa döndüğünü o zamanlarda da farkediyordum, ama doğru yönü gösterecek biriyle henüz tanışmamıştım.
Yaz tatilini okul masraflarımın bir bölümünü karşılayabilmek için çalışarak geçirdim. Çalıştığım ortam tam bir kölelik ortamıydı. İşe girişimin ilk 3-5 gününde çalışma şartlarını eleştirmeye başlamıştım. Ama kimse benim gibi düşünmüyor ya da belli etmiyordu. Bir kişi karşılaşacağı olumsuzlukları (açlığı, işten atılmayı vb.) göze alıyor, işyerinin düzenine karşı çıkıyordu. Ters dönen çarkın doğru yönünü göstermeye çalışıyordu. Ancak kimse bunu görmek ve anlamak istemiyordu.
Ben yeni olduğum için çay ve yemek molalarındaki sohbetlere katılamıyordum. Bir gün o arkadaş yanıma geldi ve benim hayatımda yeni bir sayfa açacak sohbeti başlattı. Kızıl Bayraktan, Ekim Gençliğinden bahsetti. Ben de bir gazete istedim ve okudum. O güne kadar burjuva gazeteleri dışında bir yayın okumamıştım. Ezilen emekçilerin gazetesini ilk kez okuyordum. Aradaki farkı gördüm. Okulda gazete dağıtım işini ben üstlendim, okula Kızıl Bayrak götürdüm. Şimdi bulunduğum alanlarda arkadaşlara okutmaya ve gerçekleri anlatmaya çalışıyorum. Yoz kültüre karşı kendi gazetemizi okumalı, kendi kültürümüzü sahiplenmeli ve öğrenmeliyiz. Bence devrimin temeli burjuva kültürü altında yozlaşmış işçi ve emekçileri bu yozluktan kurtarmaktan geçiyor.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
8.5 milyar dolara işgalci...
Türk hükümeti Iraka asker gönderme kararını çoktan verdi. Ama burjuva medyada haberler çarpıtılıyor, Iraka gidecek askerlerin yeniden yapılandırma, güvenliğini sağlama vb. nedenlerle gideceği yalanları söyleniyor. Bunun nedeni, işçi ve emekçilere dönük aldatma, kandırma oyunlarıdır.
ABD emperyalizminin Irakta hiç beklemediği bir direnişle karşılaşması, her gün petrol rezervlerinden akacak dolarlar yerine ABDye giden tabutlar hayal kırıklığı yarattı. Afganistanda olduğu gibi TSKnın deneyim ve başarılarından söz edilerek işçi ve emekçiler Irak bataklığına çekilmeye çalışılıyor. ABD emperyalizmine göbekten bağımlı hükümet ise buna hayır demiyor. Çünkü onlar için gidecek askerin hiçbir önemi yok. ABD ve Türkiye arasında yapılan pazarlıklarda kan parası olarak 8.5 milyar dolar kredide anlaşıldı. Iraka gidecekler arasında milletvekili ya da patronların çocukları olmayacak. Gönderilecek olanlar işçi ve emekçi çocuklarıdır. Irakta jandarmalığa gidecek olan Türk askerleri de işgalci güçlerin karşılaştığı direnişle karşılanacaktır. Savaşın faturası da işçi veemekçilere kesilecektir.
Iraka asker gönderme kararını geri püskürtmenin biricik yolu tek yumruk, tek yürek ve tek ses olup alanlara çıkmaktır. İşçilerin birliği, halkların kardeşliği! şiarları ile alanları dolduralım, ABD emperyalizmine göbekten bağlı sermaye iktidarına gereken yanıtı alanlarda verelim.
Hiçbir şey için geç kalınmış değil. Yeter ki emperyalist ABD ve işbirlikçi uşaklarına karşı üretimden gelen gücümüzü kullanarak yanıt vermesini bilelim. Irakta işgalci olmayacağımızı haykıralım!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Yılların Amerika rüyası, Irakta karşılaştığı direnişle Amerika kabusuna dönüştü (ikinci Vietnam sendromu). Amerika yıllardır kendi emperyalist çıkarları için dünyanın jandarmalığını yapıyor. Özgürleştirme adı altında katliamlar yapıyor. Zamanında kendi beslediği Saddamı hedef göstererek Irak halkını katletti. Ama savaşın bittiğini söyledikleri 1 Mayıstan bu yana yüzlerce ABD askeri Iraklı direnişçiler tarafından öldürüldü.
Bizim ülkemizde ise her zaman uşaklığa hazır işbirlikçi hükümet ve ordu bugünlerde Iraka asker göndermekle meşgul. Yıllardır eğitime, sağlığa, işçiye, kamu emekçilerine ayırmaları gereken bütçeyi emperyalist ABDye uşaklık etmek için silahlanmaya ayıranlar, şimdi ülkemizin çıkarları argümanıyla bizi Iraka gönderip kardeş ırak halkının ABD emperyalizmine karşı sürdürdüğü direnişi ezmemiz istiyorlar. Hükümet ABDnin asker istemesini ABD ile ilişkilerimiz iyi gidiyor diyerek açıklıyor. Ama Iraka asker göndermenin işçi ve emekçilerin tepkisini çekeceğini bildiği için Kürt sorununu ön plana çıkararak tepkileri yatıştırmayı hesaplıyor.
Kardeş halkların direnişini ezmek biz işçiler ve emekçilerin işi olamaz. Ne kardeş halkların direnişini kırmak ne de ABDnin sefil çıkarları için akıtacak tek bir damla kanımız var. Hükümet, kendisine teslim edilen emperyalizmin bayrağını son sürat bitiş çizgisine doğru taşıyor. Çıkarılan mezarda emeklilik yasası, kölelik yasası, eğitim ve sağlığın paralı hale getirilmesi, cezaevlerindeki işkence, tecrit ve katliamlar, özelleştirmeler, 150 yıllık hakların gaspından sonra şimdi de ABD emperyalizminin çıkarları uğruna Irakta jandarmalık yapmamız istiyorlar. Oysa bizim görevimiz direnişi kırmak değil, o direnişi güçlendirmek olmalıdır.
Kahrolsun ABD emperyalizmi!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşiliği!
Emperyalistlerle sermaye devleti el ele
ABD ve işbirlikçisi İngiltere bir hafta gibi kısa bir sürede mazlum Irak halkına tonlarca bomba yağdırdı. Yaşlı, kadın, çocuk demeden savunmasız insanları katletti. Bu zulüm ve baskı yetmiyormuş gibi Türk sermaye devleti de ABDnin sefil çıkarları için Iraka girmeye çalışıyor.
Kendi halkına baskı ve zulüm uygulayan, işçi ve emekçilerin haklarını gaspeden, her gün yüzlerce işçiyi işten çıkaran, bankaları hortumlayan, cezaevlerinde onlarca insanımızı öldüren Terör Cumhuriyeti son hazırlıklarını tamamlamış görünüyor. ABD emperyalizmi ve işbirlikçileri mazlum Irak halkı karşısında Vietnamda olduğu bir çıkmaza girmiş durumdalar. Bizleri de bu çıkmaza sokmaya çalışıyorlar.
İşçiler, emekçiler, gençler olarak yeter artık! demenin zamanı geldi. Bize düşman olan Irak halkı değil emperyalist işgalciler ve yerli işbirlikçileridir. Gençlerimizin ve kardeş bir halkın kanının akıtılmasını engelleyelim.
Kızıl Bayrak okuru/Sefaköy
Doğu Sanayi işçisi artık ayağa kalkmalıdır!
Doğu Sanayi Sitesi işçileri ile Genç İşçi Bülteninin buluşturduk. 150 adet bültenimizi işçilerle sohbet ederek birebir elden dağıttık. İşçilerin bültene yoğun ilgisi göze çarpıyordu. Zaman zaman atölyelerin içlerine de girerek bültenimizi ulaştırdık. Yeni iş yasası üzerinden ve genel olarak sanayi sitesinin sorunları üzerinden işçilerle konuşma imkanı yakaladık. Bir atölyede içerde çalışan işçiler dışarıdaki arkadaşlarına Bizim için de alın! diye seslenerek bültenimize olan ilgilerini gösterdiler. Ağır çalışma koşulları altında ezilen Doğu Sanayi işçisinin daha fazla sessiz kalmayacağını, artık uyanmanın başladığını görmek mümkündü. Çalışmalarımızı daha da yoğunlaştırarak sürdüreceğiz.
Yeni Bosnadan genç işçiler
|