Haydut başı Bush savaş yetkisini aldı... ABDde savaş karşıtı hareket büyüyor...
Ortadoğuda savaş çanları çalmaya başladı Savaş kundakçıları ABD Kongresinden istedikleri biçimde karar çıkardılar. Artık ABD Başkanı Bush Ortadoğuda istediği zaman savaş kararı alabilecek yasal yetkiye sahip oldu. Gündemde Irak saldırısı olduğu halde, Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından Busha verilen yetki tüm bölgeyi kapsamaktadır. Iraktan sonra hedefe çakılacak başka bölge ülkeleri bulunduğunun bir göstergesi olan bu karar, Amerikalı savaş çetesinin elini tamamen serbest bırakıyor. Zira Irak dışında bir ülkeye saldırmak için ayrıca yetki istemeye gerek kalmamıştır. Silah ve petrol tekelleri istediğinde savaş kararı almak için, modern bir haydutun iki dudağı arasından dökülecek birkaç söz yeterli olacaktır Savaş hazırlığı yoğunlaştı Savaş karşıtı tepkilere, BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin (İngiltere dışında) saldırıya onay vermemelerine, Fransa tarafından askeri saldırı içermeyen bir kararın hazırlanıp BMye sunulacak olmasına karşın, savaş hazırlıkları hızlanarak devam ediyor. Bu arada Endonezyanın Bali adasında yapılan saldırıları kullanmaya çalışan Amerikan emperyalizmi, Saddam yönetimi ile El Kaide arasında işbirliği olduğuna dair bıktırıcı yalanlarını tekrarladı. Oysa Bali saldırıları hala bir muamma. İslamcı örgütler olayla bir ilgilerinin olmadığını ve kınadıklarını açıkladılar. Bu durumda gözler doğal olarak CİAya çevrildi. Zira CİAnin provokasyonlar konusunda oldukça kirli bir sicili bulunuyor. Askeri yığınağı aylar öncesinden başlatan ABD emperyalizmi, yeni savaş planları eşliğinde yığınak yapmaya devam ediyor. Son olarak kara ve deniz kuvvetlerinin önemli askeri personellerinin Kuveyte gönderilmesi emri verildiği açıklandı. Bu konuşlandırma ile Irak saldırısını yönetecek komuta merkezi hazır hale gelecek. Yeni savaş planları hazırlanması için emir veren ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ise, tam isabet eden silahların hazır hale getirilmesini, istihbarat ve hızlı konuşlandırma yeteneklerinin geliştirilmesini istedi. Bu arada eski MOSSAD Başkanı Epraim Halevy Irak konusuyla ilgilenmek üzere ABD Özel Koordinatörü olarak atandı, vb. Öte taraftan, aylardır ABD ve İngilterenin emri altında çalışan, savaşa gerekçe oluşturacak açıklamalar yapmakla görevlendirilen, hatta Saddam sonrası yönetimi hazırlama hayalleri kuran uşaklar bir kenara atılmış durumdalar. Anlaşılan Irak muhalefetine emperyalist efendilerin artık ihtiyacı kalmamıştır. Onlar olmadan da işlerini yürütebilecek ortam oluşmuş durumda. Bu karara tepki duyan uşaklardan biri gelişmeleri skandal olarak nitelendirdi. Bir kenara atılmanın acısını yaşayan Iraklı muhalif, Bağdat treni biz olsak da, olmasak da kalkıyor sözleri ile içine düştükleri utanç verici durumu dile getiriyor. Halkına ihanet eden, ülkelerinin yerle bir edilmesi için emperyalist efendilerine yalvaran uşaklara da bu yakışır. BM silah denetçilerine engel Iraka saldırı gündeme getirilmeye başlandığı zaman ileri sürülen gerekçelerden öne çıkanı, Irak yönetiminin BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymadığı iddiasıydı. Bu iddianın ne kadar sahtekarca olduğu, BM kararlarını en çok çiğneyen ülkelerin başında İsrail, hemen ardında ise Türkiyenin bulunduğu açıklanması ile açığa çıktı. Eğer BM kararlarını çiğnemek bir saldırı gerekçesi ise, önce İsraile, ardından da Türkiyeye savaş açılması gerekirdi. Oysa biliyoruz ki, bu iki gerici devlet Amerikan emperyalizminin Ortadoğudaki en has uşaklarıdır. Gerekçenin temelsizliği bir yana, Iraklı yetkililer BM silah denetçileri ile geçen ay Viyanada anlaşarak onları ülkelerine davet ettiler. Yapılan anlaşmaya göre, silah denetçileri 19 Ekimde Iraka gidecekti. Ancak savaş kundakçılarının başı Bush ve çetesi hemen harekete geçerek BMye tehdit savurmaya başladılar. Daha önce alınan kararın Irakı denetlemek için yetersiz olduğunu keşfedip, BM heyetinin Iraka gitmek istemesi durumunda buna engel olacaklarını açıkladılar. Bunun üzerine geri adım atan BM heyeti, Iraka gidişini ertelediğini açıkladı. Savaş şeflerinin Ankara trafiği Savaşın gündeme gelmesinden beri Amerikan yetkililerinin neredeyse Ankarayı boş bıraktıkları gün olmadı. Biri geliyor biri gidiyor. Devletin zirvesiyle toplantılar, savaşa hazırlık kapsamından pazarlıklar yapılıyor. Ankaradaki egemenler savaşa sürecekleri mehmetçiklerin kanını ucuza satmayacaklarını açıklıyor, bunun karşılığında askeri borçları sildirmek, en modern silahlar almak için güvenceler istiyorlar. Son günlerde ise karşılıklı ziyaretler gündeme geldi. Türk Genelkurmay Başkanı Washington yolculuğuna hazırlanırken, Amerikanın Irakın sömürge valisi olarak atayacağı Ortadoğu bölge merkez komutanı General Tommy Franksın Pazartesi günü Ankarada olacağı müjdesi veriliyor. Görüşmelerin sadece askerlerle yapılacağı açıklanıyor. Ön görüşme yapıldıktan sonra Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Washington yolculuğuna çıkacak. Bu arada Pentagondan üst düzey askeri ve sivil heyetlerin Ankara ziyaretleri için dosyalarını hazırladıklarına dair haberler de basında yer almaya başladı. Generaller ABDnin Iraka saldırısının kaçınılmaz olduğunu açıklıyor, emekçilerin çocuklarını savaşa sürmeye hazırlanıyor, onların kanı üzerinden pazarlıklar yürütüyorlar. Ama Amerikan emperyalizmi ile yaptıkları hiçbir anlaşmayı açıklamıyorlar. Bu, Amerikancı generallerin halka hangi gözle baktıklarını ortaya koyuyor. Kalıcı işgal hazırlığı Saldırdığı ülkeleri işgal etmeyi bir gelenek haline getiren ABD emperyalizmi, Irak için de aynı planı hazırlıyor. Saddamı devirip Iraka demokrasi ihraç edeceğini açıklayıp duran ABD, savaş yaklaşınca yüzündeki maskeyi çıkartıp asıl niyetini ortaya koydu. Amerikanın tarihi, onun demokrasi değil ama faşist diktatörlükler ihraç edebileceğinin örnekleriyle doludur. Zira gericiliğin kaynağı bizzat emperyalist-kapitalist sistemin kendisidir. Saddam diktatörlüğünden kurtarılacak Irak halkı, ABDli general Tommy Franksın askeri valiliği altında eşsiz bir demokrasiye kavuşacak. Afganistanı işgal altında tutan Amerikan askerlerinin nasıl demokratlar oldukları, düğünleri bombalamalarından, El Kaide militanı barınıyor diye köyleri haritadan silmelerinden biliniyor. Vietnamda, Filistinde, Afganistanda ve daha birçok ülkede yapılanlar, Irakta yapılacaklar konusunda yeterli fikri veriyor. Beyaz Saray sözcüsü Ari Flischer, ABDnin Irakı vurup kaçamayacağını, müttefikleriyle bölgede istikrar ve barışın korunmasına yardım edeceklerini ve Irakın tek bir ülke olarak kalması konusunda kararlı olduklarını ilan etti. Elbette bunun için Amerikan işgalinin sürmesi gerekiyor. ABDde savaş karşıtı hareket Beyaz Sarayın savaş ağaları bu hazırlık ve planları yaparken, savaşı gerekçelendirmek için her türlü yalan ve demagojiye başvururken, Amerikan halkının bir kısmı sokaklara dökülüp Benim adıma savaşma!, Petrol savaşına hayır! sloganlarını haykırıyor. 11 Eylülden sonra estirilen şovenist histeriye, Bush yönetimini eleştirenlerin vatan haini ilan edilmesine ve tekelci medyanın savaş çığırtkanlığına karşın böyle bir hareketin ortaya çıkması çok önemli bir gelişmedir. 6 Ekimde 40 ayrı yerde yapılan mitinglere yüzbin savaş karşıtı katıldı. Önümüzdeki iki hafta içerisinde 250 savaş karşıtı eylem planlanmış durumda. Eylemlerle ilgili değerlendirmelerde, Vietnam savaşı sırasında bile böyle bir aktivizmin olmadığı, insanların her düzeyde örgütlenmeye başladıkları dile getiriliyor. Bir savaş karşıtı; Üniversitelerde forumlar, oturma eylemleri, yürüyüşler, herşey var. Sanırım ülkemiz uzun zamandır görülmemiş güçte bir barış hareketinin etkisi altına giriyor şeklinde yorum yapıyor. Ülke çapında yeni bir öğrenci hareketinin geliştiği, binlerce gencin örgütlenip savaşa karşı çıktığı dile getiriliyor. İngiltere, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde daha önce gerçekleşen savaş karşıtı eylemlerin de gösterdiği gibi, zincirlerinden boşalan emperyalist saldırganlık meydanı boş bulmayacak. Savaşa aktif bir taraf olarak hazırlanan Türkiyede de savaş karşıtı anti-emperyalist hareketi güçlendirmek, emekçi kitleleri bu alanda seferber etmek bizi bekleyen güncel bir görevdir. |
|||||