12 Ekim '02
Sayı: 40 (80)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist savaşa karşı işçi ve emekçi direnişi!
  Çankaya'da savaş hazırlığı
  Emperyalist saldırganlığa sesimizi yükseltmenin zamanıdır
  "BDSP" adaylarının işçi sınıfına ve emekçilere çağrısıdır...
  Kurtköy-Aydos'ta seçim çalışması deneyimleri
  Gülsuyu seçim çalışmaları deneyimi
  Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu'nu destekleyelim!
  İşçi ve emekçilerle seçim üzerine konuştuk...
  Hüseyingazi'de coşkulu açılış!
  Holdingçi "Genç Parti" üzerine
  Seçim kampanyası üzerine
  Kapitalizmde çocuk...
  Ankara Öncü İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nden...
   Esenyurt İşçi Bülteni'nden...
   Siyonistler Gazze Şeridi'ni işgal etmeye hazırlanıyorlar
   İşçi sınıfının kurtuluşu AB'de değil kendi sınıf mücadelesindedir
   Bir kez daha Güney Kürdistan üzerine...
   Seçimler ve parlamenter hayaller
   Dünya halkları emperyalist savaşa karşı seslerini yükseltiyorlar
   Dünyadan kısa kısa
   Bu gençlere dikkat!
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Geçmişin ve bugünün deneyimlerini özümseyerek çalışmayı yeni bir düzeye çıkarmalıyız!..

Seçim kampanyası üzerine

Seçim dönemine girmiş bulunuyoruz. Mevcut toplumsal sınıf ve tabakaların tüm siyasal temsilcileri bu dönemde temsil ettikleri sınıf ve tabakaların çıkarlarına uygun bir program ve taktik çizgiyle siyasal arenada boy gösteriyorlar. Burjuva partileri, emperyalizmin ve işbirlikçi burjuvazinin yıkım ve savaş programında tekleşmiş durumda. Sol liberal partiler ise kurulu düzeni kendi içerisinde reforme etme çizgisini temsil ediyorlar.

Diğer tarafta ise işçi sınıfının devrimci partisi devrimci programı ile duruyor. İşçi sınıfının temsilcisi olarak, işçi sınıfını ve ezilen yığınları sosyalizmin kızıl bayrağı altında birleşmeye ve gerçek kurtuluşa çağırıyor. İşçi sınıfının bağımsız politik-örgütsel konumunun korunması ile birlikte, İMF’ci-Amerikancı savaş ve yıkım programlarına dayalı burjuva seçim kampanyasına karşı emekçi halkı uyarmayı, aydınlatmayı, örgütlemeyi ve geleceğin sert sınıf mücadelelerine hazırlamayı hedefliyor.

Komünistler, bu temel çizgiye ve yaklaşıma bağlı olarak, devrimci seçim çalışmalarını büyük bir ciddiyet ve sorumluluk bilinciyle yürütüyorlar. Şimdiden önemli kazanım ve deneyimler biriktirmiş bulunan devrimci seçim çalışmasını güçlendirmek ve hedeflerine ulaştırmak için mevcut durumu devrimci bir değerlendirmeye tabi tutmak ve buradan gerekli sonuçları çıkarmak zorunludur. Burada bu bilinçle halihazırda belli bir tempoyla devam eden kampanyanın ihtiyaçlarını, eksik ve yetersizliklerini değerlendirmeye çalışacağız.

Yürümekte olan seçim kampanyasını değerlendirirken elbette olabildiğince yerel çalışmanın verileri, deneyimleri ve ihtiyaçlarından yararlanacağız. Ama bunu yaparken, bu yazı sınırlarında ancak yerel çalışmanın sorunlarına dayanarak çeşitli genellemeler yapmakla yetineceğiz. Genel eğilimler ve sorunlardan hareketle çalışmanın yönü, temposu, doğrultusu ve çalışma planına ilişkin sorunları belli başlıklar altında ele alarak yanıtlar üretmeye çalışacağız.

Geçmiş deneyimler ışığında
devrimci seçim kampanyası

Seçim dönemi, siyasal-toplumsal arenada politika yapmak için ciddi imkanlar sunuyor. İşçi ve emekçi kitleler politikaya ve politik mücadeleye açık hale geliyorlar. Böyle bir dönemde düzen partilerine ve liberal sol partilere karşı devrimci sınıf çizgisinin temsilcileri olarak çıkıyoruz. Sözümüzü bu çizgiye dayanarak ve işçi sınıfı adına söylüyoruz. Emekçi milyonlara gerçek kurtuluşun ve bu kurtuluşa ulaşmanın yolunu gösteriyoruz. Ancak sadece bu kadarı bize toplum çapında politika yaparak taraf olmanın imkan ve koşullarını sağlıyor. Bu imkan ve koşulları değerlendirerek, partiyi siyasal-toplumsal arenada siyasal-örgütsel bir güç odağı ve bu anlamda bir taraf haline getirebilme sorumluluğu bizi bekliyor.

‘95 ve ‘99 seçim kampanyaları, sınırlı güçlerle ve sınırlı bir zamanda dahi bu imkan ve koşullardan yararlanarak ciddi politik-örgütsel kazanımların elde edilebileceğini gösterdi. Çıkışsızlık yaşayan ve arayış içerisinde olan, yüzü sosyalizme açık bir takım güçler seçim çalışmalarımıza katıldılar. Belli örgütsel kazanımlar elde ettik. Ama sınırlı örgütsel güçlerle yürütülen ve sıkışık bir zamana sığdırılan bir çalışmanın sağladığı politik-örgütsel kazanımlar da sınırlı ve gelip geçici olabildi. Süreklileştirilemedi. Seçim dönemiyle yaratılan etki toparlanamadı. Kampanyamızın politik etkisiyle politik-örgütsel kazanımları arasında büyük bir mesafe oldu.

Sınırlı güç ve imkanlarla da olsa toplum çapında politika yapan ve bir takım potansiyel güçlere ulaşan bir faaliyet, doğaldır ki, kendisini aşan nedenleri bir yana bırakırsak, gerekli inisiyatif ve yaratıcılıkla birlikte sözü edilen imkanları güce dönüştürebilir, geleceğe taşıyabilirdi. Ancak geçmiş seçim çalışmalarımızda potansiyel imkanların örgütlenememesi salt inisiyatif ve yaratıcılık sorununa da bağlanamaz. Çünkü bir siyasal kampanyadan geleceğe kalıcı politik-örgütsel kazanımlar bırakmak aynı zamanda, kampanyanın dayandığı örgütsel güçlere, buna bağlı olarak politik-pratik hedefler ile çalışma tarzı ve kapasitesine doğrudan bağlıdır.

Bundan önceki kampanyalarda çalışma biçimi ve düzeyi, genel bir propaganda-ajitasyon sınırlarını aşamadı. Politika yapmanın sunduğu imkanlar bir takım güçleri çalışmamıza yönelttiyse de bu güçleri etkin bir pratik faaliyete sokulamadı. Bunun kanallarını ve araçlarını yaratamadı. Dolayısıyla genel propaganda-ajitasyon sınırlarında başlayan çalışmamız bu genelliği aşamayarak derinleşemedi, politik-örgütsel mevzilere dönüşemedi.

Siyasal gelişme süreçleri şu ya da bu politik kampanyaya ya da döneme bölünerek gerçek kapsamıyla anlaşılamazlar. Geçmiş dönem kampanyaları yürütüldükleri dönemdeki politik-örgütsel gelişme düzeyimizin tezahürü olarak değerlendirilebilir. Bugün sürdürülmekte olan kampanya da yine bugünkü politik-örgütsel gelişme düzeyimizin bir ifadesi, yansıması olacaktır. Ancak, birbirini takip eden, dolayısıyla birbirlerinin gelişme dinamik ve güçlerine dayanarak ilerleyen bir süreçtir bu. Bu süreç, partileşmeye evrilen atılım dönemi ve partileşme sonrasında yaşanan yeniden inşa dönemi olarak devam etmiştir. Bugün yeniden inşa büyük ölçüde tamamlanmış, bir siyasi gelenek olarak yeni dönem devrimciliği gerçek bir başarı kazanmış, geçmişi aşan bir politik-örgütsel gelşmişlik düzeyine ulaşmıştır. Dolayısıyla bugünkü kampanya çalışması hem bu gelişmişlik düzeyinin ürünü olacak, hem de ona yeni ve ileri bir atılım-sıçrama imkanı sunacaktır.

Bugün siyasal kitle çalışmasında çeşitli araçları bir arada kullanıyoruz. Emekçi kitleleri özgül politikalar ve araçlar kullanarak harekete geçirme refleksi-çabasıyla hareket edebiliyoruz. Böyle bir çalışma içerisinde kurulmuş nispeten geniş bir kitle ilişkisi ağına sahibiz. Elimizde zengin bir kitle çalışması deneyimi ve geçmişle kıyaslanamayacak düzeyde bir politik faaliyet kapasitesi var. Bu düzey, örgütsel omurgamızın niceliğiyle karşılaştırıldığında ve geleneksel sol hareketin kafa yapısıyla düşünüldüğünde, şaşırtıcı gelecek denli bir politik aktivite ve enerjiye tekabül etmektedir.

Seçim kampanyamız, böylesi bir gelişmişlik düzeyi üzerinden siyasal-toplumsal arenaya bir taraf olarak çıkan devrimci sınıf çizgisine, geçmiş dönemlerden farklı olarak, kitle çalışmasında derinleşmenin ve önemli politik-örgütsel kazanımlar elde etmenin asgari dayanaklarını sağlamaktadır. Elbette bu öncelikle mevcut gelişme düzeyimizin politik-örgütsel-moral imkan ve değerlerine yaslanarak, sonra da seçim döneminin olanaklarını bu temelde ele alarak yeni dönemi kazanma hedefine kilitlenen bir çalışma yoğunluğuyla mümkün olacaktır.

Kendi gerçekliğimizi görmeli, bu gerçeklik üzerinden yeni dönemi kazanma hedefine-bilincine ulaşmalıyız. Mevcut dönemin devrimci seçim taktiğini, sahip olduğu ruh ve devrimci özüyle kavrayarak, bu amaç doğrultusunda etkili bir biçimde kullanabilmeliyiz. Bunu yaparken her türlü amatörlüğü aşarak sistematik-yoğun ve sonuç alıcı bir çalışmayla, toplum çapında bir siyasal taraf olmak hedefiyle hareket etmeliyiz. İşte tüm seçim döneminde çalışmamızın planlanmasında, pratik ve örgütsel şekillenişinde böyle bir bakışı rehber almalıyız.

Çalışma alanlarını yoğunlaşma
derecelerine göre sınıflandırılmalıyız

Seçim kampanyasını politik-örgütsel planda kalıcı güç ve mevziler kazanmanın imkanı olarak değerlendirmek, her şeyden önce elimizdeki güçlerin hedeflerimize uygun biçimde seferber edilmesi ile mümkün olacaktır. Çalışmamızın ortaya çıkardığı her türlü enerjiyi hedeflerimiz doğrultusunda seferber ederken, mevcut güçlerin enerjisini hiçbir biçimde heba etmemeliyiz. Bunu yaparken çalışmanın alabildiğine yaygın olması ile belli alanlarda derinleşebilmesi arasında dengeli bir ilişki kurmalıyız. Eğer bu ilişki kurulamazsa elimizdeki tüm güç ve imkanlara karşın sonuç alıcı bir kampanya faaliyeti örgütlememiz mümkün olamaz.

Bir kampanyanın başarılı olabilmesi, onun yoğunluğu ve sistemli olup olmadığıyla yakından ilgilidir. Kampanya, bu tarz bir çalışmanın ürünü olarak işçi ve emekçi kitlelerin yaşamlarını sarıp sarmalayarak kuşatabilmeli, güçlü bir devrimci atmosfer oluşturabilmelidir. Öyle ki işçi ve emekçi kitleler sadece mahallelerinde ya da işyerlerinde değil tüm sosyal yaşam alanlarında politik faaliyetimizle karşılaşabilmelidirler. Bunu başarabilmek yaygın ama bir o kadar da yoğun bir çalışmanın kendisiyle mümkündür. Çeşitli araçlarla paralel biçimde yüklenebilmeli, güçlü bir propaganda-ajitasyon çalışması yürütebilmeli, varolan her türlü imkanı bu doğrultuda seferber etmeliyiz.

Bu tarz bir çalışma için öncelikle işe seçim bölgesinin yoğunlaşma derecelerine göre sınıflandırılmasıyla başlamak durumundayız. Böyle bir sınıflandırmada halihazırda mevcut çalışmalarımızın yoğunlaştığı alanlar kampanyanın da öncelikli yoğunlaşma alanları olarak belirlenecektir. Ama normal dönemlerden farklı olarak, kampanya boyunca bu alanlarda yaşayan işçi ve emekçilerin tüm yaşam alanları çalışmamızın hedefine girecektir. Oturdukları kahveler, fabrika servislerine bindikleri toplanma alanları, yoğunlukla çalıştıkları işyerleri, seçim çalışmamızın birinci elden yoğunlaşacağı alanlar olacaktır.

Bununla birlikte bölge çalışmalarımız yoğunlaşma alanlarını hızla genişletmeyi çevre semt ve işyerlerine doğru büyütmeyi hedeflemelidirler. Mevcut güçlerimizin enerjilerini azami biçimde değerlendirebilmek öncelikli çalışma alanlarında yoğunlaşmakla mümkün olacaktır. Ancak böylesi bir yoğunlaşma ile yeni güç ve imkanlar açığa çıkarılabilir, bunun üzerinden çalışma kapasitesi arttırılabilir. Böylelikle mevcut yoğunlaşma düzeyinde herhangi bir zayıflamaya yol açmaksızın çalışma sahasını genişletmek de mümkün olur.

Çalışma alanlarını yoğunlaşma derecelerine göre sınıflandırırken ve öncelikli alanlara çeşitli araç, yol ve yöntemle yüklenirken, sınıflandırmada daha alt basamaklarda kalan alanlara götürülecek çalışmanın yoğunluğu haliyle zayıf kalacaktır. Örneğin birinci derecede yoğunlaşma alanlarında seçim büroları, ev ziyaretleri, kahve ve ev toplantıları, stand, şenlik, miting gibi etkinlikler belli bir plan dahilinde yapılırken, daha alt yoğunlaşma alanlarında ise derecesine göre ya bu etkinliklerden birkaç tanesini ya da salt bildiri-broşür dağıtımıyla sınırlı kalan bir çalışma yürütebiliriz.

Bu tarz bir çalışmayla elimizdeki güçleri dağıtmayarak seçilmiş alanlara yoğunlaştırmış, beraberinde ise yoğunlaşma-derinleşmede herhangi bir zayıflamaya yolaçmaksızın alabildiğine yaygın bir çalışma yürütmüş oluruz.

Kampanyada esnek ve çalışmanın ihtiyaçlarına uygun bir
örgütsel şekilleniş

Eğer kampanya faaliyeti çeşitli araçlarla hedef alanlara paralel biçimde yüklenmeyi gerektiriyorsa, bunun için öncelikle güçlerimiz arasında böyle bir yüklenmenin her bir alanını tutacak biçimde bir işbölümü yapmak gerekecektir. Böyle bir işbölümünde çalışmanın ihtiyaçları ile bu ihtiyaçlara uygun birikim ve yetenekler esas alınmalıdır. Bu, çalışmanın ihtiyaçlarına bağlı olarak çeşitli ara ve esnek örgütlenmeler oluşturmak anlamına gelmektedir.

Yoğunlaşma derecelerine göre sınıflandırılmış alanlar temel alınarak oluşturulacak bu tarz esnek örgütlenmeleri birkaç grupta toplayabiliriz.

Birincisi, çalışmanın öncelikli hedef alanlarındaki yoğunlaşmayı güçlendirecek biçimde bu alanlar dışında kalan alanlara yönelik propaganda-ajitasyon çalışmasını yürütecek örgütlenmelerdir. Bu tip örgütlenmelere örnek olarak profesyonel dağıtım grupları, sözlü propaganda-ajitasyon grupları ile basın-yayın komitelerini (Radyo, TV ve yazılı basını etkili biçimde kullanabilmek için) verebiliriz. Bölge çalışmalarının dışında kalan alanlara yönelik propaganda-ajitasyon çalışmasını yürütecek bu ekipler kampanyada baştan belirlenecek bir çalışma planına bağlı olarak hareket edeceklerdir. Bu anlamda da bölge çalışmalarını bir yanıyla aşan bir yanıyla kesen, bir yanıyla da tamamlayan, esasta da kampanyanın alabildiğine yaygın biçimde yürütülmesini güvenceleyen örgütlenmeler olacaklardır.

Bununla birlikte bölge örgütlenmelerimiz çalışma alanlarında yürütecekleri her türden sözlü-yazılı propagandayı bizzat alan güçleri üzerinden yapılacak işbölümü yoluyla gerçekleştirecekdir.

İkincisi, halihazırda çeşitli çalışma alanlarımızda yürütülen kültürel çalışma ve kurumlaşmaların birikimleridir. Bu çalışma alanlarındaki tiyatro, müzik vb. grupları kampanyanın hedefleri doğrultusunda tüm bölge çalışmalarında etkin biçimde değerlendirilmelidir. Örneğin yakın dönem deneyimlerimizden biliyoruz ki sokak tiyatrosu siyasal çalışmada etkili bir araçtır. Tiyatro gruplarımız önden hazırlayacakları seçim gündemli oyunlarla yoğunlaştırılmış kitle çalışmasında önemli bir yer tutabilirler. Hem örnekleri, hem de bu tarzda kullanılacak araçları devrimci bir yaratıcıkla çoğaltmak mümkündür. Bu tür çalışma grupları da tüm bölge çalışmalarını kesen nitelikte örgütlenmeler olacaktır.

Üçüncüsü ise, çalışmamızın birinci derecedeki yoğunlaşma alanlarında oluşturulacak olan bölge platformlarıdır. Bölge platformları hem işleyişleri, hem de işlevleri açısından ilk iki gruptaki örgüt biçiminden farklı olacaktır. Bu tür esnek örgütlenmeler diğerlerinden farklı olarak, sadece mevcut güçlerimizi çalışmanın farklılaşan ihtiyaçları doğrultusunda etkili ve verimli bir tarzda seferber edebilmenin araçları değil, bundan da öte, çalışmamızın açığa çıkardığı tüm güç ve imkanları örgütlü bir tarzda harekete geçirebilmenin araçlarıdır.

Geçmiş pratik deneyimlerimizin de gösterdiği gibi çalışma alanlarında oluşturulmuş bu tür platform, komite gibi örgütlenmeler örgütsüz kitleleri harekete geçirebilmek bakımından oldukça işlevsel araçlardır. Bu tür esnek örgütlenmeler yoluyla düzen partilerinin programına karşı devrimci sınıf çizgisi seçeneği etrafında tüm ileri-öncü işçi-emekçiler ile gençliği birleştirebilmeliyiz.

Halihazırda birçok bölgede devrimci seçim platformumuzun sınırlı duyurusuyla yapılan toplantılardan başlayarak bu yönde ilk adımlar atılmış ve önemli sayıda insan bu platformlar aracılığıyla devrimci seçim çalışmasının bir parçası haline gelebilmiştir. Seçim kampanyamızın, ilk elden çalışmaya katılan bu güçlere dayanarak yoğunluğunun ve kapasitesinin arttırılmasıyla bu platformların çapı ve etkinliği de hızla büyüyebilecektir.

Bu tür platformlara sadece çalışmanın ortaya çıkardığı güç ve imkanları örgütleme kaygısıyla değil, bunu da içerecek biçimde bulundukları alanlarda birer yerel meclis gözüyle de bakabilmeliyiz. Kitlelere devrimci sınıf alternatifini ve kurtuluşun seçimden-meclisten değil kendi öz örgütlenmelerine dayalı bir mücadeleden geçtiğini gösterirken, bu tür platformlar da bu yönde elde edilecek bilinç gelişimine kanal açacaktır.

Diğer taraftan burjuva siyasetinin ve demokrasisinin esasta işçi ve emekçi kitleleri siyasal-toplumsal yaşamın dışında tutmayı hedeflediği yerde, birer yerel meclis niteliğine sahip bu tür platformlar ezilen kitlelerin politik yaşama katılımlarının araçları olacaktır. Bunu sağlayabildikleri ve somut biçimler kazanabildikleri ölçüde ise burjuva, sol liberal parlamenterist siyaset tarzı ve demokrasisiyle proleter devrimci siyaset tarzı ve demokrasisi arasındaki ayrım çizgilerinin net biçimde görülebilmesine vesile olacaklardır.

Mevcut örgütsel omurgamız temeline dayanarak bu tür araçlar yoluyla devrimci seçim çalışmalarına geniş kitle katılımını sağlayacak bir esneklik ve yaratıcılıkla hareket etmeliyiz. Kampanya çalışmasında genel propaganda-ajitasyon sınırlarını aşarak politik-örgütsel derinleşme sağlamanın yegane yolu da, kampanyanın tüm politik-örgütsel kazanımlarını 3 Kasım sonrasına taşımanın yolu da budur. Bu bilinçle halihazırda çalışmamızın belli bir sürekliliğe ve mevzilere sahip olduğu tüm bölgelerde (bu yeri gelir bir mahalle olur, yeri gelir bir işyeri ya da bir üniversite olur) bu yönde zaman yitirmeksizin gerekli adımları atmalıyız. Her türlü toplantı, şenlik vb. etkinlikte, insanlarla yüzyüze geldiğimiz her türlü çalışmada, devrimci sınıf platformlarında örgütlenme çağrısını yükseltmeliyiz.

Etkili ve sonuç alıcı bir devrimci propaganda için

Etkili ve sonuç alıcı bir devrimci propagandanın gücü, ne salt insan ve araç niceliğiyle, ne de salt eldeki insan ve araçların amaca uygun biçimde seferber edilmesiyle ortaya çıkar. Devrimci politika eğer, hedef kitlenin bilinç düzeyini, duyarlılık alanlarını ve eğilimlerini yakalayabilecek bir sadelik ve yalınlık ile özüne uygun bir canlılıkla anlatılamazsa güdük, yüzeysel, kuru ve soyut kalır. Böyle bir propaganda ile sonuç almak bir yana, mevcut duyarlılıklar ve yüzü devrimci program-alternatife dönük yönelimler de tahrip edilir.

Etkili ve sonuç alıcı bir propaganda için ilk şart hedef kitlenin siyasal eğilim ve yargılarının bilinmesidir. Bundan yoksun bir propaganda hedefini bulamaz, sonuç alamadığı gibi öncesinde mevcut etkiyi de boşa düşürebilir. Bunun için iyi bir ön hazırlık çalışması yapılmalı, yapılacak propagandanın içeriği ve hedefleri net biçimde belirlenmelidir. Bu tarz bir çalışma yapılacak her türlü yazılı-sözlü-açık-kapalı-bireysel-toplu propaganda da özel biçimde gözetilmelidir.

Kampanyanın başlangıcında düşünülen seçim anketleri bu açıdan çok önemli bir kaynak işlevi taşıyorlardı. Ancak zaman yetersizliği ve sıkışıklık nedeniyle birçok bölgede gerçekleştirilemedi. Bu araçları kullanamamanın yarattığı boşluğu, bölge platformlarımızın bu bakışla yapacakları özel gündemli tartışmalar ve pratik deneyim-gözlemlerin paylaşılması ve irdelenmesiyle doldurabiliriz. Örneğin, kampanyamızda bugüne kadar yaptığımız tüm kitle toplantılarında genel olarak 7-8 başlıkta toplanabilecek benzer sorularla karşılaştık. Oysa söz konusu toplantılar öncesinde yapılacak propagandanın içeriği belirlenirken bu soruların bir çoğu atlanmıştı. Yerel birimlerimiz buradan bu ana soru başlıkları üzerinde özel bir çalışma yürütme sonucunu çıkarabilirler. Böylelikle bu deneyimlerden dersler çıkarılmış çok daha güçlü ve etkili bir propagandanın koşulları yaratılmış olur. Bu tarz bir çalışmayı tüm kampanya boyunca gözetmek propagandanın geliştirilip güçlendirilmesi açısından paha biçilmez olanaklar sağlayacaktır.

Etkili ve sonuç alıcı bir propaganda için en önemli şartlardan bir diğeri ise politik çizgiye hakim olmaktır. Yani devrimci sınıf çizgisini özümsemek, devrimci programı gerçek bir kavrayış düzeyine çıkarmaktır. Bu açıdan asgari bir birikim olmaksızın ne etkili bir teşhir yapabilmek, ne de devrimci kurtuluş yolunu gereken tokluk ve canlılıkta gösterebilmek mümkün olamaz. Hedef kitlenin duyarlılık alanları, eğilimleri ve soruları gereken açıklıkta yanıtlanamaz.

Mevcut haliyle kampanya çalışmamızda bu açıdan ciddi yetersizlikler bulunuyor ve bu durum propagandamızı zayıflatan bir rol oynuyor. Bu zayıflığı gidermek, sistematik ve süreklileşen bir eğitim çalışmasıyla mümkündür. Seçimler, seçimlere ilişkin devrimci sınıf çizgisi konusunda parti basınında son dönemde yayınlanmış bir dizi metin yapılacak böyle bir eğitim çalışması için gerekli kaynağı oluşturmaktadır. Özel bir planlamayla bu metinler yeniden incelemeye ve tartışmaya açılabilir.

Etkili ve sonuç alıcı bir propaganda için diğer bir gereklilik ise düzen ve düzen partilerinin teşhirinde kullanmak için zengin bir olgusal malzemeye sahip olmaktır. Gerekli olgusal malzemenin fazlasıyla varolduğunu biliyoruz, ancak bu malzemenin derlenip toparlanması ve kampanya çalışmasının kullanımına sunulması gerekiyor. Bunun için oluşturulacak bir çalışma grubu bu ihtiyacı karşılayacaktır. Bu çalışma grubu sadece burjuva basını sistematik biçimde takip ederek dahi gerekli olgusal malzemeyi kısa sürede hazır hale getirebilir. Güçlerin eğitilmesi de yine bu çalışma grubu tarafından üstlenebilir.

Geçmeden belirtmek gerekir ki, tarz ve biçim de, etkili bir propaganda faaliyetinin önemli şartlarından biridir. Ses tonundan hitap tarzına, salon düzeninden kullanılacak teknik araçlara kadar bu böyledir. Bu açıdan olabilecek bir zayıflık propagandanın gücünü ve etkisini zayıflatabilir. Güçlerimizin bu yanıyla da sistemli bir eğitime tabi tutulması ve pratik deneyim ve gözlemlerin kollektif tartışmalara konu edilmesi yoluyla propagandamıza çok daha güçlü bir düzey kazandırabiliriz.

Kampanya çalışmasının pratik hattı

Çeşitli araç, yol ve yöntemlerle örülecek kampanya çalışması esasta birbirini tamamlayacak biçimde üç ana aşamadan oluşmaktadır. Birincisi, etkili bir propaganda-ajitasyon çalışmasıyla işçi-emekçi ve gençlik kitlelerinin duyarlılıklarını geliştirerek Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’na yönlendirebilmek; ikincisi, buradan elde edilecek güç ve imkanları çeşitli esnek platformlarda örgütlemek; üçüncüsü ise örgütlediğimizi pratik bir eylem hattına yöneltmek.

Kampanyanın bu üç ana aşaması basitçe birbirini izleyen bir süreç biçiminde değil, tersine, aralarında birbirini besleyip büyütecek biçimde karşılıklı ve karmaşık ilişkiler kuran bir bütünlük içerisinde ele alınmalıdır. Üç aşama arasındaki ilişkiyi tersinden kurarsak nasıl bir bütünlük oluşturulması gerektiği daha kolay anlaşılabilir. Esnek platformlarda örgütlenen güçlere dayanarak pratik eylem hattında ilerleyen çalışma bizi daha güçlü bir propaganda-ajitasyon faaliyetine, bu düzeyde bir faaliyet ise kitle duyarlılığının daha ileri bir düzeyden örgütlenmesine ve dolayısıyla eylem hattına taşıyacaktır. Kampanyanın izleyeceği somut hareket planı bu üç ana aşamaya bağlı olarak şekillendirilmelidir.

Kampanyanın bugüne kadarki seyri de aşağı yukarı böyle gerçekleşmiştir. Basın açıklaması yoluyla aday tanıtımları ve devrimci sınıf platformunun ilanını, genel ve yaygın bir propaganda faaliyeti izlemiş, böylesi bir propagandanın açığa çıkarıp platformumuza yönlendirdiği ilk güçler belli platformlarda örgütlenerek kampanya çalışmasına dahil edilmişlerdir. Seçim bürosu açılış çalışmaları ve şenlikleri ayrıca bunu güçlendirmiştir.

Şimdi bu güçlere de dayanarak etkili ve yoğunlaştırılmış bir kitle çalışmasını örgütleme zamanıdır. Kitlelerle yüzyüze gelme, duyarlılıkları geliştirerek örgütleme ve buna dayanarak daha güçlü bir çalışma kapasitesi yaratma zamanıdır. Ancak böyle bir bakış ve tarzla hareket edersek, seçimler vesilesiyle siyasal-toplumsal arenaya bir taraf olarak çıkan sınıfın devrimci partisini ve programını toplum çapında gerçek bir siyasal ağırlık-çekim odağı haline getirebiliriz.