28 Eylül '02
Sayı: 38 (78)


  Kızıl Bayrak'tan
  Hükümet krizinden kriz hükümetine...
  Sermayenin demokrasi oyunu ve emekçiler
  İstanbul 3. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı Müslüm Turfan'ın açıklaması...
  Adana bağımsız sosyalist milletvekili adayı Özden Demirel'in konuşması...
  İşçi sınıfının bağımsız devrimci platformu altında birleşelim!
  İşçi ve emekçilerin bağımsız sosyalist milletvekili adayı Mustafa Uğur Akkaya'yı destekleyelim!
  Sermayenin çözümü seçimde, gençliğin çözümü devrimde!
  Seçimler ve sol hareket
  Seçimler, gençlik ve devrimci seçim platformları
  Demokratikleşme aldatmacası ve seçim yasakları
  Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!/2
  Emperyalist saldırganlığa meşruiyet sağlanamıyor
  Direnen Filistin kazanacak!
   Almanya'da Federal Parlamento seçimleri...
   "Medya Savunma Bölgeleri" demagojisi...
   Ulucanlar zindanından devrimin güçlü soluğu yükseldi
   Ulucanlar katliamının hesabı mutlaka sorulacak!
   Buca ve Diyarbakır katliamları
   Lütfen binin, tren kalkıyor!
   Güney Afrika'da genel grev hazırlığı
   Irak: Cezalandırma oyunu
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Genç komünistler kendi cephelerinden bir çalışma seferberliği içinde olmalıdırlar!..

Seçimler, gençlik ve
devrimci seçim platformları

3 Kasım seçimleri emperyalizm ve işbirlikçi burjuvazinin yorulan atları değiştirip, iktidar dizginlerini daha bir sıkı ele alması ihtiyacı nedeniyle gündeme geldi. Seçimler vesilesiyle sermaye iktidarının öne sürdüğü temel argümanlardan biri “siyasal istikrar”ın sağlanmasıdır. “Siyasal istikrar”dan kasıtsa, hiç kuşkusuz işçi ve emekçi kitlelerin düzene yedeklenmesi, yıkım programlarının sorunsuzca uygulanmasıdır. Bugün için işçi sınıfı ve emekçiler burjuvazinin denetiminde olmakla birlikte, İMF yıkım programları başta olmak üzere sermaye hükümetlerinin uygulamalarına karşı alttan alta biriken bir öfke duymaktadırlar. Düzenin en has partilerinin baraj altında kalması bu öfkenin ve duyulan güvensizliğin göstergesidir. Burjuvazi bu öfke ve güvensizliği partileri aracılığıyla düzen kanallarında bocurren;manın hesabını yapmaktadır. Tüm kurum ve araçlarıyla bunun için seferber olmaktadır.

Sadece bu somut durum bile devrimcilerin omuzlarına büyük sorumluklar yüklemektedir. Seçim döneminde sınıf devrimcilerine düşen görev, işçi ve emekçi kitlelerin düzen partilerine duyduğu güvensizliği, yıkım programlarına ve savaşa karşı olan tepkiyi devrimci mücadele kanallarına akıtmaktır. Burjuvazinin işçi sınıfını üzerindeki denetimini kırmak, parlamenter hayallerin ve düzen içi çözümlerin yarattığı beklentiyi boşa çıkarmak, bağımsız bir sınıf hareketinin önünü açmaktır. Ve elbette işçi sınıfına ve emekçi kitlelere çözümün devrimde, kurtuluşun sosyalizmde olduğunu anlatmaktır. Bu çerçevede seçim döneminin yaratacağı politizasyon başta olmak üzere sunacağı her türlü imkandan ustaca yaralanabilmektir.

Seçimler ve gençlik

3 Kasım seçimlerine 4 milyon yeni katılımla seçmenlerin önemli bir bölümü oluşturan gençlik, büyük kısmı baraj altında gözüken düzen partilerinin iştahını kabartmaktadır. Sağcısından “sol” etiketlisine kadar herbiri gençliğin oylarını alabilmek için çeşitli vaatlerde bulunmaktadır. Toplumun tüm ezilen kesimleri gibi ancak seçim döneminde hatırladıkları gençliğe “iş ve eğitim olanakları sağlayacağız” vaatlerinde bulunanların gerçekte ne verdikleri ortadadır. Bugün iş ve eğitim imkanı sağlayacağız diyenler, bunu nasıl yapacakları konusunda demagojik bile olsa hiçbir somut öneri sunamamaktadırlar.

Örneğin hiçbiri kalkıp, paralı eğitim uygulamasına son vereceğiz, YÖK yasa tasarısını onaylamayacak, 12 Eylül artığı YÖK’ü kaldıracağız diyememektedir. Ya da eğitime ayrılan % 2.2 payı şu kadar yükselteceğiz, gençlerimizi ABD’nin çıkarları için savaşa sürülmesine izin vermeyeceğiz, işsizliği önlemek için şunları yapacağız, çocukların çalıştırılmasına izin vermeyeceğiz gibi somut vaatlerde bulunamamaktadırlar. Değil programlarında, söylemlerinde bile gençliğin yıllardır uğruna mücadele ettiği taleplere yer vermemektedirler. Seçimlerden çıkacak hükümetin ilk onaylayacağı yasaların başında yeni YÖK yasa tasarısı gelmektedir.

Düzen partileri gençliğin sorunları çözemez, taleplerini karşılayamazlar. Gençliğe tek sunacakları eğitimsizlik, işsizlik, bataklıklarda çürüyen yaşamlar ve artan bir baskıdır. Çünkü onlar bir avuç asalak burjuva sınıfın çıkarlarını temsil ediyorlar. Ve onların çıkarları bizlerin geleceğinin karartılması üzerine kuruludur.

Başta ABD olmak üzere emperyalistler ve işbirlikçi burjuvazi bizleri daha fazla baskı altında tutmak ve sömürebilmek için seçim oyununu tezgahlıyor. Bu nedenle Amerikancı düzen partilerine vereceğimiz her oy cellatlarımızın bizler için hazırladıkları ilmiği kendi ellerimizle boynumuza geçirmek anlamına geliyor. Sermayenin bu tezgahını bozmak bizler için hazırladıkları sehpaya onları çıkarmak, her alanda “sınıfa karşı sınıf!” şiariyla topyekûn bir seferberliği gerekli kılıyor. Gençlik yığınları içerisinde bu seferberliği yaratmak sorumluğu ise en başta genç komünistlere düşmekte.

Devrimci seçim platformlarını yaratalım!

Geçtiğimiz eğitim döneminde, üstelik o zamanki sınırlı güç ve olanaklarımıza rağmen, “YÖK yasa tasarısı ve paralı eğitim karşıtı” platformlar üzerinden güçlü bir çalışma yürüterek belli bir başarı sağladık. Ardından yaz dönemiyle birlikte semtlerde, işçi gençlik içerisinde işsizlik sorunu temel ekseninde, geçen dönem kazandığımız birikime de dayanarak, yaygın bir çalışma örgütledik. Şimdi de içine girdiğimiz bu yeni süreçle birlikte gerek geçen eğitim dönemi yürüttüğümüz paralı eğitim karşı kampanyayı, gerekse yaz dönemi işsizlik sorunu temel ekseninde yürüttüğümüz çalışmayı, devrimci seçim platformları üzerinden yeni bir evreye taşıma sorumluluğu ile yüz yüzeyiz.

Üniversite ve liselerde devrimci seçim platformları yaratmak sorumluluğu genç komünistlerin omuzlarındadır. Devrimci seçim platformları, gençliğin düzen ve düzen partilerine karşı birleşik mücadelesini örmenin bir aracı olacaktır. Seçim döneminin yaratacağı politizasyondan yararlanarak geniş gençlik yığınları içerisinde düzen ve düzen partilerinin teşhiri ve çözümün işçi sınıfının devrimci iktidarında olduğu propagandasını yapacaktır.

Devrimci seçim platformları kuruldukları alanlarda işçi sınıfının bağımsız devrimci adayları varsa onları destekleyecek ve belirlediği temel ve güncel şiar ve talepleri “işçi sınıfının bağımsız, devrimci, sosyalist adaylarını destekle!” şiarıyla birleştirecektir. Dolayısıyla da gençlik hareketini sınıf hareketine yaklaştırmak gibi bir misyona sahip olacaktır.

Devrimci seçim platformları oluşturulurken kuşkusuz geçmiş platform deneyimlerimizden yararlanacağız. Ancak “YÖK yasa karşıtı” ve “Paralı eğitim karşıtı” platformlarla kıyaslandığında devrimci seçim platformlarının dosdoğru politik platformlar olduğunu, dolayısıyla da bileşenlerinin daha sınırlı olacağını göz önünde bulundurmalıyız.

Devrimci seçim platformları, yürüteceği faaliyet içerisinde; gerek boykotçulukta ifadesini bulan politikasızlığın ürünü apolitik, pasif tutuma karşı, gerekse düzenin icazetine sığınmış, devrimci amaç ve hedeflerden yoksun, parlamenter bir güç olabilme hayali peşinde koşan sosyal-reformist partilere karşı net bir tutum ortaya koymalı, her iki platform da ideolojik olarak mahkum edilmelidir. Bu aynı zamanda komünistler ile küçük-burjuva devrimciliği ve reformizm arasındaki ideolojik ve sınıfsal ayrımın seçim taktiği üzerinden ifadesi anlamına gelmektedir.

Yeni bir eğitim dönemi işçi ve emekçi çocukları için, kayıt parası, katkı payı ve harç soygunları, yetersiz ve sağlıksız derslikler, zorunlu eğitim giderleri, ve bir dizi sorunla başladı. Paralı eğitim ve savaş, okullarda kurulacak devrimci seçim platformlarının da temel gündemlerini oluşturuyor. Öğrenci gençlik içerisinde paralı eğitime ve savaşa karşı tepkiyi örgütlemek ve bunu düzen partileri şahsında sermayenin sınıf iktidarına yöneltmek durumundayız. Elbette bunun işçi sınıfının devrimci programının, dolayısıyla devrim ve sosyalizmin etkin ve somut propagandası ile birleştireceğiz.

Ajitasyon ve propaganda

Devrimci seçim platformları şiarlarını gençliği temel gündemleri çerçevesinde ve yaşanan siyasal gelişmelere bağlı olarak belirlemelidir. Örneğin “Eşit parasız, bilimsel, anadilde eğitim hakkı!”; savaş çerçevesinde “ABD askeri olmayacağız!”, “Kahrolsun emperyalist savaş!”, “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!”; seçimler vesilesiyle “Amerikancı düzen partilerine oy verme, hesap sor!”, “Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” vb. şiarlar her bir gündeme ilişkin olarak belirlenebilir.

Seçimler vesilesiyle artan politizasyondan en iyi şekilde yararlanmak, gençliği her alandan kuşatabilmek, yaygın bir propaganda-ajitasyon ve teşhir faaliyeti yürütebilmekle mümkündür. Üniversite ve liselerde, semtlerde, genç işçilerin yoğun olarak çalıştığı alanlarda çeşitli metaryallerle (bildiri, kuş, broşür, afiş, gazete vb.) sistemli bir propaganda faaliyeti yürütebilmeliyiz. Materyal dağıtımlarını mutlaka sözlü ajitasyonla birleştirilmeli, alanı bir tartışma platformuna çevirmeli, hedef kitlemizi bu tartışmaya çekebilmeliyiz.

Faaliyetimizin temel araçlarından biri olan sözlü ajitasyonda kullanacağımız argümanlar muhatap kitlenin düzeyine göre belirlenmelidir. Örneğin üniversite yemekhanesinde yapacağımız bir ajitasyonla bir emekçi semtindeki kahvede yapacağımız ajitasyon birbirinden farklı olmalıdır. Ancak her iki durumda da somut duruma göre belli partiler ya da sorunlar hedefe çakılmalı, anlatımımız kısa ve somut olmalı, en önemlisi de karşı taraf bir tartışma içerisine çekilmelidir.

Bunun içinde dağıtım gruplarının yanında, propaganda-ajitasyon grupları oluşturmalı, bu alanlarda yetkinleşmeliyiz. Güçlü bir ajitasyon-propaganda çalışması için her türlü imkan ve aracı kullanabilmeliyiz. Bununla birlikte bizim dışımızda oluşacak imkanlardan da yararlanmalıyız. Düzen partilerinin düzenleyeceği (miting, toplantı ve panel vb.) etkinlikleri kendi faaliyetimiz açısından en iyi biçimde değerlendirmeliyiz.

Dönemi kazanmak için seferber olalım!

Başarılı bir faaliyet yürütebilmek güçleri amaca uygun bir şekilde konumlandırmak ve çalışmayı etkin bir şekilde planlamak ile mümkündür. Gerek kolektif içi gerekse bir bütün olarak faaliyet planlanmalı, en sıradan ilişkiyi de kapsayacak bir işbölümüne gidilmelidir. Her bir yoldaşa, sempatizana, ilişkiye yetenekleri ve düzeyi çerçevesinde sorumluluk ve inisiyatif verilmelidir. Yeni güçlerin ve ilişkilerin süreç içerisinde eğitilmesi ve kazanılması özellikle gözetilmelidir. Ajitasyon-propaganda grupları, dağıtım-afiş ekipleri oluşturulmalıdır. Günlük yaşamda bir boşluğa yer vermeyecek şekilde zaman planlanmalıdır. Gelişmeler günlük olarak izlenmeli, yayınlara ve çalışmaya yansıtılmalıdır. Faaliyet kısa aralıklarla değerlendirilmeli, sonuçları süzülmeli ve bunun üzerinden tekrar kolektif olarak planlanalıdır.

Savaş ve seçim bir ülkenin yaşayabileceği en önemli gelişmelerdir. Sermaye devleti emperyalist savaşı ve seçim oyununu, baskı ve zulüm iktidarının ömrünü uzatabilmek için değerlendirme çabasında. Komünistler ise bu gelişmeleri devrim davasının büyütmek için en iyi şekilde değerlendirmek sorumluluğu ile karşı karşıyalar. Safların her geçen gün daha da netleştiği bu dönem aynı zamanda bir sınama dönemidir de. Daha şimdiden gerçek kimlikler ve niyetler su yüzüne çıkmaya başlamıştır.

Komünistler açısından içine girdiğimiz dönem her alanda bir seferberliği gerekli kılıyor. Bu da her şeyden önce militan, yaratıcı, disiplinli ve fedakar bir çalışma ile mümkündür. Gençlik yığınları içerisinde bu seferberliği yaratmak, genç komünistler olarak bizim omuzlarımızdadır.

Ekim Gençliği