28 Eylül '02
Sayı: 38 (78)


  Kızıl Bayrak'tan
  Hükümet krizinden kriz hükümetine...
  Sermayenin demokrasi oyunu ve emekçiler
  İstanbul 3. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı Müslüm Turfan'ın açıklaması...
  Adana bağımsız sosyalist milletvekili adayı Özden Demirel'in konuşması...
  İşçi sınıfının bağımsız devrimci platformu altında birleşelim!
  İşçi ve emekçilerin bağımsız sosyalist milletvekili adayı Mustafa Uğur Akkaya'yı destekleyelim!
  Sermayenin çözümü seçimde, gençliğin çözümü devrimde!
  Seçimler ve sol hareket
  Seçimler, gençlik ve devrimci seçim platformları
  Demokratikleşme aldatmacası ve seçim yasakları
  Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!/2
  Emperyalist saldırganlığa meşruiyet sağlanamıyor
  Direnen Filistin kazanacak!
   Almanya'da Federal Parlamento seçimleri...
   "Medya Savunma Bölgeleri" demagojisi...
   Ulucanlar zindanından devrimin güçlü soluğu yükseldi
   Ulucanlar katliamının hesabı mutlaka sorulacak!
   Buca ve Diyarbakır katliamları
   Lütfen binin, tren kalkıyor!
   Güney Afrika'da genel grev hazırlığı
   Irak: Cezalandırma oyunu
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Geleceğimize sahip çıkmak için “Bağımsız Sosyalist Sınıf Platformu” etrafında birleşelim!

Sermayenin çözümü seçimde, gençliğin çözümü devrimde!

Ülkemizde burjuva sınıf egemeniği 79 yıldır hüküm sürmektedir. Peki bu 79 yıllık burjuva sınıf hükümdarlığı süresince işçilerin, emekçilerin, gençliğin hangi sorunu çözülebilmiştir? Bu 79 yılda işçi ve emekçilerin çalışma koşullarında herhangi bir iyileşme yaşandı mı? Bunca zamanda ülke ekonomisi düzlüğe çıkabildi mi? Ülkemiz emperyalist tekellerin pençesinden kurtulabildi mi? Çürüme, yozlaşma, yolsuzluklar yaşamımızın birer parçası olmaktan çıktı mı? Tüm bunların cevabı hayırdır! Sermaye sınıfı tüm egemenlik süreci boyunca yaşamımızı daha çekilmez hale getirmekten, bizi işsizliğe, yoksulluğa ve düşük ücretle çalışmaya mahkum etmekten, geleceğimizi her geçen gün daha fazla hücre duvarları arasına hapsetmekten, ülkemizi emperyalist para babaarına daha fazla peşkeş çekmekten başka bir şey yapmamıştır.

Yoksulluğun, açlığın, sefaletin asıl kaynağı olan sermaye devleti tüm kurumları ile beraber artık çürümüş bir ceseti andırmaktadır. Düzenin meclisi katiliyle, kaçakçısıyla, hırsızıyla vb. dolu bir “domuzlar ahırı” haline gelmiştir. Düzenin ordusu yolsuzlukların meclis dışındaki bir diğer komuta merkezi olarak çalışmaktadır.

Tüm çürümüşlüğünün farkında olan düzen ömrünü bir süre daha uzatabilmek için önüne seçimi koydu. Şimdi yıllardır oynanan orta oyunu bir kez daha sahnelenecek. Amerikancı düzen partileri, yarattıkları çürüme ve kokuşma ortadayken, yaşattıkları açlık ve sefalet ortadayken ve daha ellerindeki kan kurumamışken, utanmazca gelip bizden “demokrasi ve insan hakları” adına, “yoksulluğu ve işsizliği” yoketmek için oy isteyecekler. Ancak bu sefer hesaplarını o kadar da kolay hayata geçiremeyecekler.

Sermayenin eğitimi ticarileştirmesine karşı,
eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim istiyoruz!

Sermaye, üniversitelerimizi arka bahçesi haline getirmek istemekte ve bize “paran varsa okursun” demektedir. Tüm insanlar için temel bir hak olması gereken eğitim hakkı artık zengin çocukları için bir ayrıcalık haline gelmiştir. Bir eğitim ve öğretim kurumu olan üniversiteler sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden tanımlanmakta ve okullarımızda bilime dair ne varsa yokedilmektedir.

Tüm bunlar ise çıkarılması düşünülen yeni YÖK yasası ile artık son haline ulaştırılmak istenmektedir.

Biz gençlik olarak, eğitimin ticarileştirilmesine hayır diyoruz!

Biz gençlik olarak, üniversite kapılarının işçi ve emekçi çocuklarına kapatılmasına izin vermeyeceğiz!

Biz gençlik olarak, üniversitede bilime ve eğitime dair ne varsa yokedecek olan YÖK yasa tasarısının geçmesine izin vermeyeceğiz!

Sermayenin ve emperyalistlerin savaşına karşı,
halkların kardeşliğini istiyoruz!

Sermaye iktidarı, yıllardır yaşattığı yıkım yetmiyormuş gibi şimdi de bize kardeş Irak halkına karşı savaşı dayatıyor. Sermayenin ve Amerika’nın çıkarları için bize gençliğe ABD için öldürün, gerekirse ölün deniliyor. Ve bugün Amerika’ya göbekten bağlanmış sermaye devletinden ve onun sadık düzen partilerinden tek bir savaş karşıtı ses çıkmıyor. Hatta bu savaşa koşulsuz desteklerini şimdiden ortaya koyuyorlar.

Bunu yapamazlar; çünkü onlar emperyalistlere göbeklerinden bağlılar, çünkü onlar bu çürümüş düzenlerini onlardan aldıkları kredilerle ayakta tutmaktalar, çünkü onlar kârlarına kâr katmak için ülkemizi emperyalistlere satmaktan çekinmezler.

Biz gençlik olarak, bu kirli savaşa karşı olduğumuzu ve ABD için ölmeyeceğimizi ve öldürmeyeceğimizi söylüyoruz!

Biz gençlik olarak, emperyalist savaşlara karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği diyoruz!

Biz gençlik olarak, silahlarımızı kardeş Irak halkına yöneltmek yerine emperyalistlere ve sermayeye yönelteceğimizi söylüyoruz!

Sermayenin baskı ve terörüne karşı
özgürlük istiyoruz!

Sermaye sınıfı yaşadığı çürümeden dolayı gençliği ve tüm ezilen sınıfları yoğun bir baskı altında tutmaktadır. Onlar gençliğin ve ezilenlerin hiçbir talebini karşılayamayacaklarını bildikleri için bu baskıyı her geçen gün derinleştirmektedirler. Ve ancak bu baskı ve terör sayesinde çürümüş ve kokuşmuş olan ve yıkılmayı bekleyen düzenlerini ayakta tutabilmektedirler.

Biz gençlik olarak, sermayenin baskı ve terörüne karşı temel hak ve özgürlüklerimizi istiyoruz!

Biz gençlik olarak, yaşamımızın hücreleştirilmesine karşı gerçek özgürlük ve demokrasi istiyoruz!

Biz gençlik olarak, geleceğimizi hücre duvarları arasına sıkıştıran düzenden ve partilerinden hesap soracağız!

Sermayenin vaadettiği işsizliğe,
yoksulluğa karşı geleceğimizi istiyoruz!

Sermaye, yıllardır bizi İMF programlarıyla işsizliğe ve yoksulluğa mahkum ediyor. Yıllardır çıkarılan her yasa daha fazla sosyal hak gaspı, daha fazla özelleştirme ve işsizlik getiriyor. Kitlesel boyutlar kazanmış bulunan işsizlik her krizle birlikte biraz daha boyutlanıyor.

Biz gençlik olarak, İMF programlarına ve yarattığı yıkıma hayır diyoruz!

Biz gençlik olarak, herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi istiyoruz!

Biz gençlik olarak, kapitalizmin doğasından kaynaklanan işsizlik sorununu kapitalizmle beraber tarihe gömeceğiz diyoruz!

Sermayenin birliği AB ve onun demokrasisine karşı
“Bağımsız sosyalist Türkiye” istiyoruz!

Sermaye yıllarca emperyalist savaşlarla tüm dünya halklarını tehdit eden, ya bizzat kendileri veya taşeronları ile kitlesel katliamlar tezgahlayan, kendi ülkelerinde küreselleşme karşıtlarını katleden, işçi ve emekçilerin sosyal haklarını ve ücretlerini gaspeden Avrupa’dan Türkiye’ye demokrasi ithal etmeye çalışmaktadır.

Bu iki yüzlü bir yalandır sadece. Tekellerin birliği olarak kurulmuş ve böylece kurumsal bir yapı kazanmış olan AB ülkemize daha fazla sömürü ve baskı dışında hiçbir şey veremez.

Biz gençlik olarak, sermayenin birliği olan AB’nin demokrasi masallarına kanmayacağız diyoruz!

Biz gençlik olarak, AB süreci ile birlikte yenileri eklenecek sömürü ve kölelik zincirlerini parçalayacağız diyoruz.

Biz gençlik olarak, tekellerin Avrupası’na karşı işçi sınıfının enternasyonalist birliği diyoruz!

Geleceğimizi kazanmak için kavgayı seçiyoruz!
“Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu”nu destekliyoruz!

Tüm bu taleplerimizi bu çürümüş düzenin, bir “domuz ahırı” haline gelmiş meclisin ve onun çürümüş partilerinin karşılayamayacağını biliyoruz! Bu nedenle, yaklaşan seçim döneminde Amerikancı/İMF’ci düzen partilerine ve çözümü parlamento kürsüsünde ve seçimde arayan ve “sosyalist”, “solcu” reformist partilere verecek tek bir oyumuz bile yok.

Biz gençlik olarak şunu çok iyi biliyoruz ki, her biri belki de yıllarca sürecek mücadelelerle kazanılacak taleplerimiz için mücadele etmekten, örgütlenmekten başka bir seçeneğimiz bulunmamaktadır. Bizi bu talepler etrafında mücadeleye ve işçi sınıfının devrimci programı altında birleşmeye çağıran “Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu” adaylarından İstanbul 1. bölge bağımsız sosyalist millletvekili adayı N. Şafak Özdoğan ve İstanbul 3. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı Müslüm Turfan’ı destekliyoruz.

Düzen partilerine verilen her oy, İMF-TÜSİAD’ın sömürü ve yıkım, emperyalistlerin savaş programına verilmiş destek demektir.

Düzen partilerine verilen her oy, emperyalist bağımlılığın artması, kardeş halkların katledilmesi demektir.

Düzen partilerine verilecek her oy geleceksizlik demektir; eğitimin ticarileştirilmesi ve işsizlik demektir.

Gençliğin düzene verilecek oyu yok, sorulacak hesabı var!

Onlar, sömürü, zulüm ve talan düzeni sürsün istiyorlar! Biz ise sosyalizm!

İstanbul Ekim Gençliği