Halk ozanlığı geleneğinin en büyük temsilcilerinden Mahsuni Şerifi kaybettik...
Ozanlar ölür, türküler susmaz! Halk ozanı aşık Mahsuni Şerif, konser vermek için gittiği Almanyada 17 Mayısta hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine cenazesi Nevşehirin Hacıbektaş ilçesinde onbinlerce kişinin katıldığı bir törenle toprağa verildi. Ölümü, milyonlarca seveninin bulunduğu halk arasında büyük bir üzüntü yarattı. Burjuva medyada da sınırlı bir ilgiyle karşılandı ölümü. Kişiliği, kimliği düşünüldüğünde, bunun nedeni anlaşılır. Halk arasında bu kadar sevilen bir insan olması nedeniyle sessizce geçiştirilemezdi ölümü ve eserleri. Ama bir Barış Mançonunki kadar da ilgi göstermek olmazdı. Çünkü o, muhalif ve ilerici bir kişilik; halkın acılarını ve sorunlarını işlemeyi, halkın sesi olmayı kendine rehber edinmiş namuslu bir sanatçıydı. Baskı, sömürü, zulüm ve katliamların hiç eksik olmadığı bir ülkede doğdu Mahsuni. Ezilen bir mezhebin ve sınıfın mensubu, Pir Sultanlardan gelen halk ozanlığı geleneğinin en büyük son temsilcilerinden biriydi. Yaşadığı ülkedeki sorunlara, halkının çektiği acılara karşı duyarsız, zalimlere ve sömürücü sınıflara karşı sessiz kalmadı hiçbir zaman. Türküleriyle halkın dertlerini ve öfkesini dile getirdi. Sanatıyla ve kimliğiyle ezilen ve sömürülenlerden yana safını tuttu. Kendine böyle bir misyon biçti ve sanatçı yeteneğini ve yaratıcılığını bu yönde başarıyla kullananlardan biri olarak, hemen her kesimden halk tarafından sevildi ve sahiplenildi. Bu güçlü ve içten bağlılık onu sürekli üretmeye sevketti. Bu nedenle, başkaları gibi kendisini saraylara, konaklara beğendirmek kaygısı taşımadı hiçbir zaman. Büyük bir tevazuyla ve üretkenlikle halkından, onun sorunlarından ve özlemlerinden kopmadı. Özellikle dinsel gericiliğe çatan taşlamaları, halk üzerindeki gerici din kalpazanlarına karşı verilmiş iyi ve etkili birer örnek oldular. Katledilen devrimci gençler için ağıtlar yaktı. Halkın öfkesini ve isyanını notalara döken eserler besteledi. Politik bir iddiayla olmasa da, aktif mücadelede de yer aldı Mahsuni Şerif. Bir dönem pek çok aydın gibi TİP içinde çalıştı. 70lerde zaman zaman CHP çizgisine yaklaştı. Fakat her zaman muhalif ve sivri dilli oldu. Bu, egemenleri çok rahatsız eden ve sonuna kadar da taşıdığı bir özellik oldu. Bu nedenle sık sık tutuklandı, saldırılara maruz kaldı. 1993te 33 aydın ve sanatçıyı yakanlar, 1972de eviyle birlikte onu da yakmaya çalıştılar. Bu büyük katliamda Muhlis Akarsuları, Nesimi Çimenleri, Hasret Gültekinleri katledenler halk ozanlarının sesini susturamadılar. Sesleriyle, sözleriyle gelenek Mahsuni gibi temsilcilerce hep ileriye taşındı. Onun elindeki silahın gücünü bilen egemenler, bu silahı susturmak için baskıları hiç eksik etmediler üzerinden. Kendi deyimiyle, kişisel olarak en çok istediği şey, sınırsızca ve özgürce sanatıı icra etmekti. Yani, halkının dertlerini, özlemlerini türkülere dökmek.
Yasaklı Mahsuni 50 bin kişilik bir kitle tarafından uğurlandı... Mahsuni Şerif halkı gibi düşünen bir ozandı. Mücadelenin yüseldiği zamanlar ileri çıkan, gerilediği zaman geriye düşen... 70li yıllarda anti-emperyalist mücadelenin yükseldiği zaman Amerikaya katil katil!, Denizleri asan Nihat Erime Erim erim eriyesin... demişti. Halkın durumunu dile getirdiği için, kendilerini Mahsunide gören ezilen kitlelerin Mahsuniyi benimsemesi de zor olmamıştı. Yıllarca kendini herhangi bir siyasi çizgide varetmeyen Mahsuninin farklı siyasal eğilimlerden büyük bir dinleyici kitlesi vardı. Çıktığı programlarda kendisini yasaklı Mahsuni olarak tanımlamıştır. Ne kadar devrimci bir çizgide olmasa da, kendisini tam anlamıyla düzen içinde de var etmemiştir. Bundan dolayı 12 Eylülde ve öncesinde payına düşeni almıştır. 90lı yıllara gelindiğinde Mahsuni kendini Alevi bir çizgide var etmiştir. Bunun için vasiyetinde Hacı Bektaş-i Veliye gömülmek istemiştir. Almanyada gittiği konser sırasında yaşamını yitiren Mahsuni ayın 19unda gömülmek üzere Hacı Bektaşa getirildi. Cenazeye Türkiyenin dört bir yanından yaklaşık 50 bin kişi katıldı. Cenaze Hacı Bektaşa CHP aracı ile (Deniz Baykalla birlikte) geldi. Halk CHP aracını yuhaladı; bu, Alevi kitlesinin sosyal demokratlara tepkisi idi. Tören sırasında kitle Türküler susmaz ozanlar ölmez! şeklinde slogan attı. Zafer işareti yapıp yumruğunu kaldıran kitle, sermaye basınına da tepkisini dile getirdi. Basını yuhalayarak, Siz gidin Tarkanı, Sibel Canı çekin! diye bağırdılar. Konuşmalarda Mahsuninin iki ayrı yönü ortaya konuldu. Konuşmacıların bir kısmı Mahsuninin Atatürkçü ve Alevi yanına değinirken, diğer kesim ise muhalif yanını ortaya koydu. Belediyenin tabelasına Mahsuninin Amerika kovulsun gitsin şiiri asıldı. İlyas Salmanın Ahmet Ariften okuduğu şiir kitle tarafından coşkuyla alkışlandı. Daha sonra ozan delikli taşın bulunduğu tepeye gömüldü. SY Kızıl Bayrak/Kayseri
Amerika katil katil! Bütün insanlık adına Vietnam'ın suçu nedir? Türk Milleti Türk Milleti Birgün gramlar bir olur Mahzuni Şerif uyuma
Yuh yuh soyanlara! Uzaktan yakından yuh çekme bana Ben hoca değilim muska yazmadım Ne demek efendim bey ve amele Bu kadar milletin hakkın alanlar Mahzuni'yim benden başlar asalet Yuh yuh soyanlara, soyup kaçıp doyanlara |
|||||