04 Ağustos '01
Sayı: 20


Kızıl Bayrak'tan
Sosyal yıkım ve "sosyal patlama"

Bozacının şahidi şıracı

"Taleplerimiz karşılanıncaya kadar direnişimiz devam edecektir!..."

Tayyipçi "yeni oluşum" parlatılıyor
Açığa çıkan yalanlar
Sınıf ve kitle hareketi
"Ortak talepler etrafında birleşerek mücadele etmeliyiz"
"Saldırılara karşı mücadeleyi Hacıbektaş'ta yükseltelim"
"Yüce Türk adaleti derin devletin elinde"
Ordu ve yolsuzluk
PKK-DÇS: 2 Ağustostan günümüze...
Sınıf hareketinin sorunları
Uluslararasi politika
'96 Zindan direnişi
Ölüm Orucu Direnişi 289.gününde sürüyor
Ölüm Orucu şehidi Hatice Yürekli yoldaşın direniş günlüğünden

Basından

Mücadele Postasi

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ertuğrul Kaya yoldaşa...

Zafer ölümüne direnenlerin olacak!

Yüreğimden taşan sıcacık bir merhabayla başlıyorum Ertuğrul yoldaş.

Daha önce Ölüm Orucu`nda olan bazı yoldaşlara mektup göndermiştim. Sana ise bugüne kadar yazamadım. Kızıl Bayrak`ta çıkan mektuplarından birinde dışarıdan gelen mektupların inançlarınızı tazelediğini yazıyorsun. Bu duyguya ben de ortak olmak istedim. Kaç zamandır sana yazmak niyetindeyim. Bu akşam da mesai sonrası bunları yazıyorum. Şiirlere bakarken, ÔAteşi Çalmak` adlı romanda yeralan 1800`lerin Fransız işçilerinin dilinden düşürmediği şu marş gözüme çarptı:

Tiranlar, hainler, onun bunun artıkları
Artık korkudan titremeye başlayın!
Adi suikastçiler çözülsün dizlerinizin bağları
Yakındır geliyor zamanı hesap sormanın
And içmiş askerleriz ki yeneceğiz düşmanı
Bir yiğit düşmeye görsün toprağa bizden
Doğurur onu toprak ana yeniden
Koparıp alsın diye kafalarınızı

Zamanında çok güzel söylemiş Fransız işçileri. Çünkü Fransız burjuvazisini ortaya çıktığı andan itibaren tanıyorlardı. Her türlü mücadele girişimlerini toplu katliamlarla bastırmıştı.

Sömürücü ve baskıcı egemen sınıf, düzenleri hangi çağda olursa olsun ezilenlere karşı aynı tutumu sergilemişler. Şimdi ise dünyanın her yerinde en modern teknikleri kullanarak ve herkesin gözleri önünde yapıyorlar bunu. En iyi örnek son G-8 zirvesinin yapıldığı 20-22 Temmuz`da Cenova kentinde 300 bin kişilik anti-emperyalist kitlenin gerçekleştirdiği eylemlere gösterilen gerici tepkidir. Bu eylemler önceki bütün gösterilerden daha kitlesel olduğu gibi, politik ve pratik olarak da oldukça ileridedir.

Bütün Avrupa`da ve özellikle Cenova`da haftalar öncesinden devletin aldığı tüm önlemler boşa çıktı. Dünyanın dört bir tarafından gelen kitle kızıl bayraklar ve enternasyonal eşliğinde sosyalizm taleplerini birlikte haykırdı. Bunun en anlamlı yanı, bu kez işçi sınıfının katılımının daha da kitlesel oluşuydu. İtalya`daki metal işçileri greve gitmiş, itfaiye işçileri kendilerinden yardım isteyen polise yardımı reddederek protestocu kitleden yana saf tutmuştu. Tepki öylesine kapsayıcı idi ki, rahibeler bile açlık grevi yapıyorlardı. Güney Kore`de de eylemler yankısını bulmuş, metal işçileri polisle dişe diş çatışarak Cenova`daki sınıf kardeşlerine destekte bulunmuşlardır.

Geçtiğimiz sürecin dünyadaki yansımaları böyle. Türkiye`ye baktığımızda, 6 aydır devam eden yapısal krizi yaratanlar topluma bir `çıkış yolu´ olarak İMF-TÜSİAD programlarını sunmakta ve bu programları harfiyen uygulamaya çalışmaktadır. Kamuoyuna yapılan anketler, kitlelerin düzen kurumlarına güvenmediklerini ve hiçbir beklentilerinin kalmadığını göstermektedir.

Yoksulluk 6 ay içinde korkunç boyutlara ulaşmış ve işsizlik milyonlarla ifade edilir olmuştur. Düzenin bu tablo karşısında kitlelerin önünde hiçbir itibarı kalmamıştır. Şimdi düzen yeni partileriyle imaj tazelemeye çalışıyor.

İstihdam yaratmadıkları için açlığa mahkum ettikleri emekçi kitlelere istedikleri kadar saadetten ya da güvenden bahsetsinler... İşsiz bıraktıkları kitleleri sadece açlığa itmiyor, adeta soyup soğana çeviriyorlar. Sağanak halindeki zamlar, ek vergiler, sefalet ücretleri, esnek çalışma, özelleştirme, tarımın tasfiyesi, eğitimin paralı hale getirilmesi vb. saldırılar, toplumun ezilen bütün kesimlerini kapsamaktadır ve bu saldırılar daha da artmaktadır.

Bu anlamda senin de dediğin gibi yoldaş, zorlu bir süreçten geçiyoruz. Bu zorlu süreçte direnenler ayakta kalacaktır. Ölüm Orucu Direnişi bu bilinçle başlatıldı. Bugün 300`lü günlere, ayları mevsimleri devirerek gelindi. Bedelleri ne kadar ağır olsa da, bu onuru tarih yazacaktır. Binbir zorbalık ve sahtekarlıkla bitirmeye çalıştı sermaye devleti. En son olarak şartlı salıvermeler ve tahliyelerle direnişi bitirmeye çalıştı. Ailelere mektup göndererek psikolojik baskı kurmak istedi. Buna son olarak Ölüm Orucu`na giren 6. ekiple yanıt verildi.

Sözlerimi burada noktalarken biz sınıf devrimcileri olarak görkemli direnişinizden güç alıyoruz. Sizlere layık olmaya çalışacağız. Herşeyin bu kadar kolay bitmeyeceğini bizler de göstereceğiz.
Taşıp kabaran kabına sığmaz yoldaşça sevgimle sizleri kucaklıyorum.

Katil devlet dize gelecek!
Son sözü direnenler söyleyecek!

İstanbul`dan genç bir işçi yoldaşın

 


 

Berlin`de dayanışma eylemleri sürüyor


28 Temmuz`da Berlin`de Detudak`ın düzenlediği Ölüm Orucu`yla dayanışma eylemi Berlin`in işlek bir semtinde gerçekleştirildi. Eylem için hazırlanan dövizler ve temsili tabutlar her zamanki gibi ilgi çekti. Eylemde bildiriler dağıtıldı, konuşmalar yapıldı. Katliamdan dolayı Türk devletini protesto etmek için Türkiye turizmini boykot etme çağrısı okundu. Sık atılan sloganlarla Ölüm Orucu Direnişi`ndeki devrimci tutsaklar sahiplenildi, devletin katliamcı yüzü teşhir edildi. Eylem dünyada ve Türkiye`de şehit düşmüş tüm devrimciler anısına saygı duruşuyla ve bir sonraki eyleme çağrıyla son buldu.

Devrimci tutsaklar yalnız değildir!

BİR-KAR / Berlin


 

"Sorun çözülmediği sürece direniş de devam edecektir!.."

Buca Cezaevi Müdürlüğü eliyle Adalet Bakanlığı'na/Ankara

20 Ekim ve 10 Aralık tarihlerinde başlayan Süresiz Açlık Grevi ve Ölüm Oruçları, bakanlığın tüm engelleme, boşa çıkarma girişimlerine karşın mevsimleri geride bırakarak devam ediyor. ........ ...... ......
... .... ..... ve bu uygulamalar varolduğu müddetçe bunlara karşı insanca direniş de sürecektir. Bugün 29 Temmuz 2001 tarihinde 6. Ekip Ölüm Oruççuları da bu direnişin bir parçası olarak eylemlerine başlıyorlar. İnsani ve kabul edilebilir bir çözüme ulaşılamadığı sürece eylemimizin devam edeceğini her fırsatta dile getiriyoruz.
Bizler eylemin daha önce açıklanan taleplerinin ..... tarafından karşılanarak ..... bir an önce kaldırılması istemiyle 6. Ekip Ölüm Oruççularına destek olmak amacıyla 29 Temmuz 2001 tarihinden itibaren Süresiz Açlık Grevi`ne başlıyoruz. Sorun çözülmediği sürece direniş de devam edecektir!.. Bu unutulmamalıdır...
Gereği için bilgilerinize sunarız.


29 Temmuz 2001
Emrah Dertli, Alaattin Karadağ, Binali Yazar
Kapalı Cezaevi YB-3
Buca/İzmir

(Cezaevi idaresinin karalayarak sansürlediği cümleler boşluk olarak gösterilmiştir...)

 


Resul`ün vasiyeti, kendini arayan
şehir ve devrimci
Gecenin karanlığından sıyrıldı gün ışığı
Çatıverdi günün orta yerinde
Yorgun işçiler başladı uyanmaya
Sabahın bir beşinde
Bir çift yürek atar bu saatte
Buca Cezaevi`nde
Gece nöbetlerini beklerken
Firar eder birden Habip`le
Bir devrimci yolunu arar durur bulamaz
Bulup da çıkartamaz
`Resul´ elinden tutarak ayağa kaldırır
sırtını okşayarak `bak´ der!
`Bir elin beş parmağıyla yola çıktık,
ne zorluklarla bugünlere geldik,
artık bayrağı devralma sırası sizde´
Bayrağı kaptığı gibi sokakta soluğunu alır devrimci
Bir gece Gültepe`yi boyar.
Bir gece Yamanlar`ı donatır,
Bir gece köprülere kazır kendi elleriyle
Resul`den devraldığı bayrağı
İzmir proletaryasının beynine örsle çekiçle
Bir gece de Çiğli Organize`de sabahlar
Tariş direnişçilerinin ruhunu kuşanarak
Gecenin karanlığından sıyrıldı gün ışığı
Çatıverdi günün orta yerinde karanlığa inad
Servislerine binip hiçliklerini seyre dururken işçiler
Kuşlar sabah cıvıltılarıyla geleceği müjdeliyordu
İsyan etmek üzere olan semtler
Köpürmeye yüz tutmuş fabrikalar
patlamaya hazır volkanlar
Sömürüle sümürüle bomboş olan işçiler
Geleceğini arayan proletarya İzmir
Umudunu yitiren semtler seni arar Resul`üm
Seni arar Cumhuriyet Meydanı`ndaki mitingler, 1 Mayıs`lar
Geleceğini arayan işçiler seni bekler Habip yoldaş
Bakırçay havzasındaki demir çelik fabrikaları yolunu gözler
Kitleler seni bekler yürekli Hatice
Melankolik sesinde bulur kendini, seninle bütünleşerek
Yürekler elde tutuşturulup tetikte bekliyor.
Şimdi insanlığın nabzı hücrelerde atıyor.
`İnsan gibi insan´ olmak Habip`le bütünleşmektir
Geleceğini arayan şehir ve devrimci
Resul`ün vasiyetinde bulacak kendini.


A. Karadağ/Buca Cezaevi
7 Temmuz 2001