Büyükşehir Belediyesine bağlı taşeron İzelman şirketinde çalışan 6
binin üzerindeki belediye işçisinin önce Nakliyat-İş, ardından Genel-İş
3 Nolu Şubede devam eden sendikal örgütlülük süreci, DİSK
içerisindeki egemen sendikal anlayışla mücadele ederek yeni bir düzeyde
devam ediyor. 16 Haziran Cumartesi günü yapılan DİSK her yerde!
panelinde de açıkça görülen bu durum, İzelman işçilerinin örgütlü bulunduğu
Genel-İş 3 Nolu Şube tarafından 19 Haziran Salı günü kamuoyuna
yapılan açıklamayla da duyuruldu. Sendika binasında yapılan basın açıklamasında Genel-İş 3 Nolu
Şube Başkanı Zeki Olkun durumu kısaca şöyle özetledi: Son yılların en büyük örgütlülüğü olan İzelman örgütlülüğüne
zarar vermeye çalışan Genel-İş Sendikası genel merkezine karşı, böyle
bir basın açıklaması yapmaya karar verdik. 92de kurulan
İzelmanda 8 yıldır işçiler çok ağır şartlarda çalışmaktaydı. Hiçbir
sendika örgütlenme girişiminde bulunulmamıştı. 99da Nakliyat-İşte
örgütlenmeye başlanmış, 3 Mart 2000de de Genel-İş ve Nakliyat-İşin
bilgisi dahilinde Genel-İşe geçilmiştir. 1 Aralık eylemine katılınmış
(Emek Platformunun aldığı kararla iş bırakma eylemi) ve tıkanan
sözleşme Konaktaki Büyükşehir Belediyesi önünde protesto edilmiştir.
Ne olduysa 1 Aralıktan sonra oldu. 1 Aralık eylemi hem işverenleri,
hem de Genel Merkezi korkutmuştur. Genel Merkez, Genel-İş 3 Nolu
Şube Başkanını görevden almış ve TİS görüşmelerine DİSK Ege Bölge
Şube Başkanı ile örgütlenme Sekreteri katılmış, 3 ay önce kabul edilmeyen
öneriyi, işçiye danışmadan kabul ederek en geri TİSi imzalamışlardır.
2000 Ekim ayında yargı yoluna gittik ve 2-5 Ocak kararları yargıtayca
kaldırıldı (7 Şubat). İzelman örgütlülüğünü dağıtmak için herşey yapıldı.
Fuarda Eğitim salonu açıldı. İşçi sınıfına eğitim verilmesi gerekirken
eğitim salonunundan sopalar çıkmıştır. Bu sopalar 16 Haziran Cumartesi
günü ortaya çıkmıştır. (Cumartesi günü DİSKin panelinde çıkan
arbedede ortaya çıkarılan bu sopalar için polis tarafından tutanak tutulmuş
ve basın açıklamasında gösterilmiştir.) Mahkeme kararından sonra yargı devam ediyorken, tüzüğe, yasaklara,
DİSKin geleneğine karşı İzelman örgütlülüğü içinde yeni şubeler
atanarak parçalanmaya çalışıldı. Bu da olmadı olağanüstü Genel Kurul
kararı aldılar. Bu tek gündemli bir genel kurul olacak. Genel-İş 3 Nolu
Şubenin dağıtılması için. Tüm bunlardan sonra Genel-İş güç kaybetmeye başladı... Bu sırada, Genel-İş Örgütlenme Daire Başkanlığından İzelmandaki
bir bayan işçiye gönderilen para makbuzu ve cep telefonlarından yine
bayan işçilere yapılan tacizlerin dökümleri gösterilerek, bu tacizleri
yapanların; Aşur Kurgen (DİSK Örgütlenme Sekreteri), Ali Şahin (DİSK
Araştırma Daire Başkanı) ve Ali Rıza Tekin (DİSK Bölge Sekreteri) oldukları
ifade edildi. Zeki Olkun konuşmasını; İşçi sınıfına, DİSKe ve geleneklerine
ihanet edenlerden hesap soracağız. 23 Haziranda yapılması düşünülen
Olağanüstü Genel Kurul için gerekli hazırlıkları yapacağız
diyerek bitirdi. SY Kızıl Bayrak/İzmir
Provokatör devlet! En ufak hak alma eylemleri, protestolar, hatta halkın inisiyatifinde
gelişen sosyal etkinlikler, düzen karşıtı güce dönüşebilen dinamikleri
içinde barındırır. Öngörmenin yönetmek olduğunu ilke edinen sermaye devleti
bu dinamikleri yok etmek yerine kendi lehine çevirmeyi tercih ediyor.
Kitlelerin biriken öfkesini başka yerlere odaklayarak, kendini temize
çıkarmaya çalışıyor. Zira baskının olduğu her yerde isyan kaçınılmazdır.
Bunun için toplumun her yerinde eğitimli provokatörler, ajitatörler
görevlendirildiğini biliyoruz. Gaffar Okkan suikastı sonrasında yaşanlarda
olduğu gibi. Her alanda tam denetim sağlama çabasında olan devlet, bazen kitlelerin
gücünü daha önceden tahmin edemiyor ya da kitle hareketi denetiminden
çıkıyor. Gazi olaylarının Alevi-Sünni çatışmasına değil de düzen karşıtı
bir isyana dönüşmesi gibi durumlarda ise askeri, polisiyle ülke bütünlüğünü
koruma adına katliamlara girişiyor. Kürdistanda PKKye karşı aşiretleri silahlandıran, tarikatların
önünü açan güç ile 2 Temmuzda Aziz Nesini hedef göstererek
37 canın ölümüne neden olan güç aynı güçtür kuşkusuz. Devletin aşiret,
mafya ilişkilerinin ne olduğunu Susurluk kazasıyla yeterli açıklıkta
gördük ve daha da göreceğiz A. Yılmaz
Memik Horoza gözaltı İşçi-Köylü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Memik Horozun 18 Haziran
2001 tarihinde İstanbul Çemberlitaşta gözaltına alınıp bırakılmaması
üzerine, İstanbul İHD Şubesinde bir basın açıklaması yapıldı. 20 Haziran
2001 tarihinde gerçekleşen basın toplantısında; Özgür basın yaşamın
dili, gerçeğin özü, kulağı, sesidir denilerek, Memik Horozun
derhal serbest bırakılması istendi. 19 Aralık operasyonu sonrası DSP İstanbul İl Binasını işgal ettikleri
gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklanan ve Kandıra F Tipine konan
devrimcilere yine tahliye çıkmadı. Beşiktaş DGMde devam eden davada DGM hakim ve savcılarının keyfi,
hukuka aykırı tutumları devam etti. Geçen duruşmada içeride ve dışarıda
slogan atılması bahane edilerek ailelerin büyük bir kısmı duruşmaya
alınmadı. Duruşmaya getirilmeyen ve Ölüm Orucunda olan Meriç adlı
tutsağın durumunun iyi olduğu belirtildi. Duruşma Özgür Gençlik dergisinin MLKP ile ilişkisinin araştırılması
gerekçesi ile 5 Eylüle ertelendi. Halen 5 kişiden birinin Ölüm
Orucunda, diğer 4 kişinin ise Açlık Grevinde olduğu belirtildi.
26 Eylül 1999 sabahı gerçekleştirilen Ulucanlar katliamını protesto
etmek ve içyüzünü kamuoyuna teşhir etmek amacıyla, katliamı izleyen
günlerde Antakya İHD binasında Sosyalist Basın Platformu tarafından
bir basın açıklaması yapılmıştı. Basın açıklaması katliamcı devletin
cüppeli memurları tarafından bir davayla karşılandı. Antakya 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından açılan dava 12 Haziran 2001
tarihinde sonuçlandı. Karara göre; basın açıklamasını okuyan Kızıl
Bayrak Gazetesi Antakya Temsilcisi Zeynel Nihadoğlu, Devleti
faşist diye tanımlayıp, Ulucanlar Cezaevindeki işçilerin isyanını
övmek(Dosyada aynen bu şekilde geçiyor!) suçundan
1 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Böylece katliam bu kez de Antakya
üzerinden onaylanmış oldu. Bu türden cezaların, baskı ve terörün bizi yıldıramayacağını bir kez
daha ilan ediyoruz. Sınırsız söz, basın, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü! SY Kızıl Bayrak/Antakya Taciz ve tecavüzü anlatan 19 kadına dava KESKe üye kadınlar 20 Haziran Çarşamba günü, kadınlara uygulanan
taciz, şiddet ve tecavüzü protesto için KESK binası önündeydiler. KESK
Kadın Sekreteri Sevgi Göyçe, Türkiyede kadınların hemen her alanda
şiddete, tacize ve tecavüze maruz bırakılarak susturulmaya çalışıldığını
belirtti. Ayrıca 12 Haziran tarihinde yapılan uluslararası bir kurultayda,
gözaltında karşılaştıkları taciz ve tecavüzü anlatan 19 kadın hakkında
dava açıldığını belirten Göyçe, İstanbul Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinde
16 kişi için toplam 274 yıl ceza istendiğini söyleyerek, yapılacak duruşmaya
katılım çağrısında bulundu. |
|||||