ALGPnin 17 haziran
Yüksel eylemi polisin saldırısına rağmen kararlı ve militan bir tutumla
gerçekleştirildi...
ÖSS kaldırılsın, Fırsat eşitsizliğine dur demek için 17 Haziranda Yükseldeyiz
demiştik. Sözümüzün arkasında kararlı ve militan bir duruşla durarak,
bir yığın aksiliğe rağmen eylemimizi gerçekleştirdik. Eylem öncesi basına haber verilememesi ve pek çok arkadaşımızın aile
baskısı ve devlet teröründen dolayı gelmemiş olmalarına rağmen biz bir
grup ALGPli ÖSS kaldırılsın, fırsat eşitsizliğine son‚
yazan platform imzalı pankartımızı açarak eylemi Yükselde başlattık.
Eylem boyunca ÖSS kaldırılsın, herkese sınavsız üniversite hakkı,
Parasız eğitim, parasız sağlık, Paralı eğitime hayır‚
hücrelere değil, eğitime bütçe, Genç işçiye eğitim
öğrenciye iş hakkı‚ Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber
ya hiç birimiz‚, İçerde dışarda hücreleri parçala ,
Hücre tipi yaşama hayır‚ sloganlarını gür bir şekilde attık. Pankartımızı açar açmaz 6-7 yunus polisin müdahalesiyle
karşılaştık. Devletin kolluk kuvvetlerinin bu saldırısını, "Baskılar
bizi yıldıramaz! diye haykırıp ve dağılmayarak geri püskürttük.
Basın açıklaması metnini okumaya başlarken etrafımızda 100 kişilik bir
kitle birikmişti. Metnimiz oldukça ilgiyle dinlenirken, etrafımızdaki
bu kitle biz gözaltına alınana kadar oradan ayrılmadı. Ardından sloganlarımızı atmaya devam ettik. Sivil polislerin artık
dağılın demesi ve pankartımızı almaya çalışmaları üzerine, pankarta
hepimiz asıldık ve birbirimize kenetlenerek pankartı polislerin almasına
engel olduk. Telsizden onları oradan dağıtın, biz aşağıdan alırız
anonsunu duyunca, tek tek alınmaktansa Yükselde yere çökerek oturmayı
uygun gördük. Buradan beşimizi yerlerde sürüyerek göz altına aldılar. Arabaya götürülünceye
kadar "baskılar bizi yıldıramaz sloganını attık. Ve götürülürken
yediğimiz kaba dayaktan bir arkadaşımız hastanelik oldu. Ertesi gün
öğleden sonra savcılıktan salıverildik. Gözaltında ifade tutanağını
imzalamadık, savcılıkta ise eylemi sahiplendik. Bizler eylem öncesi aldığımız eylemin her koşulda yapılacağı kararını
uygulayarak bu çalışmadaki ısrarımızı ve kararlılığımızı göstermiş olduk. Eylem öncesi başta Eğitim-Sen olmak üzere gittiğimiz sendika ve kitle
örgütlerinin "yanınızdayız sözlerinin yalnızca lafızda kalmış
olması, eylemin bir başka dikkate değer yanıydı. 2 hafta boyunca sürekli
olarak Eğitim-Senli emekçilerden yanımızda olmalarını istedik. Eğitim-Sen
şubeleri çağrı metnini kendi eylem kararlarının olduğu panoya asmışlardı.
Ancak o gün kendi okullarımızda çağırdığımız sendikalı öğretmenler de
dahil olmak üzere yanımızda değillerdi. 19 Aralık sonrası Ankarada farklı dozlarda süren devlet terörüne
rağmen, biz tek başına Yüksele çıkabilme kararlılığını gösterdik
ve planladığımızdan az bir kitleye karşın, oradaki duruşumuzla bunu
somutlamış olduk. Bu kararlılığı ve çabayı bundan sonra daha özverili,
planlı bir çalışma sürdürerek devam ettireceğiz. Deneyimsizliğimizden
kaynaklı yaşadığımız sorunları ancak böyle aşacağımıza inanıyoruz. Paralı eğitime, işsizliğe tüm bunlarla beraber etrafımızı saran geleceksizliğe
ve hücre duvarlarına karşı mücadelemizi her türlü baskıya devlet terörüne,
tehdide rağmen sürdüreceğiz. Baskılar bizi yıldıramayacak! Ankara Liseli Gençlik Platformundan EG okurları
Herkese sınavsız Basına ve Kamuoyuna... Bizler; bugün 1,5 milyon gencin iyi bir gelecek hayalini belirleyen
ÖSS sınavına giren işçi-emekçi çocuklarıyız. 300 bin öğrencinin kazanma
şansını yakalayabileceği ÖSS ile kurulu düzen geleceğimizi karartıyor.
Paralı, bilim dışı, gerici, ezberci, kalitesiz eğitim ile anne-babamızın
dişinden tırnağından arttırdığı paralarla dirseklerimizi yıllardır sıralarda
çürütüyoruz. Daha iyi bir iş, daha iyi bir yaşam hayalimizin eksenine
oturan üniversite kapılarından içeri girebilmek için, eşit koşullarda
yapılmayan yarışta iyi derece alabilmek için, trilyonluk rant kapısı
olan dersanelere gitmek zorunda bırakılıyoruz. Çünkü mutlu azınlığa
girebilmek için, kolej ve özel okul mezunlarıyla eşit olmayan bir yarışa
giriyoruz. Eğitimi kendi ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandıran sermaye
devleti ise her yeni yıl okulların kapılarını bizlere tamamen kapatabilme
çabasının ürünü olan yeni uygulamalarla karşımıza çıkıyor. İşte fırsat
eşitsizliğini derinleştiren AOÖPda bunlardan biri. Bu uygulamayla
bizler eşit koşullarda yapılmayan bu yarışta baştan elenmiş oluyoruz.
İlk ve orta eğitimde aldığımız her anı para olan eğitimin ardından,
sermaye devleti bize ya paran varsa okursun ya da milyonluk ucuz iş
gücü ordusuna katılırsın diyor. Ve bugün Türkiye kapitalizmi yaşadığı son krizin faturasını, yeni IMF
programlarıyla işçi-emekçilere çıkartırken gelecek hayallerimiz karanlıkla
boğuluyor. Bizler geleceğin işçi emekçileriyiz, biz enflasyonun, hayat
pahalılığının arttığı, temel tüketim maddelerine yapılan zamların ard
arda geldiği, yaşadığımız sefalet koşulları içinde, oldu da üniversiteyi
kazanabilme şansını elde edersek har(a)çlara yapılan, kitaplara yapılan
yüksek zamlarla, her dakikası para olan okullarda nasıl okuyacağız?
Kapitalizmin daha çok kâr hırsının ürünü olan son krizin ardından derinleşen
ekonomik-sosyal yıkımla, okumayı başarabilirsek bile, en fazla milyonlarca
işsizden biri olacağız. Arkadaşlar; Bizler eşit, parasız, anadilde, bilimsel eğitim istiyoruz.
Eğitime sermaye devleti komik paralar ayırırken, bu ülkede hücre tipi
cezaevine, savunma giderlerine trilyonlarca dolar ayrılıyor. Yine bu
ülkede insanlar hastane kuyruklarında ölüyorlar. Binlerce çocuk parasızlıktan
okul yüzü göremiyor. Hücrelere değil eğitime, sağlığa bütçe ayrılsın
istiyoruz. Hücrelere değil, eğitime, sağlığa bütçe! Düzenin karanlığına karşı ve hücre duvarlarına karşı mücadeleye!
Ankara Liseli Gençlik Platformu |
|||||