Faşist zulüm ve işkencenin bir başka yüzü!.. Zorla müdahale sonucu sakat bırakılan SEMRA ASKERİ: Tekirdağ Cezaevinde tutuluyor. Durumunda
bir ilerleme yok. Hiçbir şey hatırlamıyor. Günlük konuşulanları bir
iki saat içinde yine unutuyor. Gözleri çizgili ve çift görüyor. Kollarını
kullanamıyor. Bacakları tutuluyor. Derisi hassaslaşmış. Çok az konuşuyor.
Ailesi 3 ay önce şartlı tahliye için başvurmuş. Reddedilmiş. Tekrar
dilekçe verecekler. EYLEM YEŞİLBAŞ: Şartlı tahliye edildi. Kırıkkalede ailesinin
yanında. Geçmişe dair bir şey hatırlamıyor. Günlük yaşanılanları ertesi
gün unutuyor. Birisinin yardımı ile yürüyebiliyor. Sürekli baş ve bel
ağrısı çekiyor. Vücudunda ödem oluşmuş. Çocuksu konuşma ve hareketleri
var. Doktor kontrolünde şuan diyet uygulanıyor. SERKAN AYDOĞAN: Kandıra F Tipi hapishanesinde bulunuyor. Bilinci
kapalı. Hiçbir şey hatırlamıyor. Bilmiyor. Kendine bakamıyor. Anne babasını
da tanımıyor ya da karıştırıyor. Ayakta zor duruyor. Duvara yaslanmayı
bile akıl edemiyor. Günlük şeyleri de çok geçmeden unutuyor. Şartlı
tahliye için adli tıpa sevk istenmiş, kabul edilmiyor. Hastanede beyin
filmi çekildikten sonra gerekli görülürse sevk edilecek. Ailesi tekrar
başvuracak. CELAL GEZER: Kandıra F Tipi hapishanesinde bulunuyor. Hafıza
kaybı var. Ayakta zor duruyor. Sürekli başı ve vücudunda ağrılar var.
Görüşe elinde arkadaşlarının hazırladığı notlarla geliyor. hapishanede
revire gitmiyor. Beyaz önlüklüler kötü adamlar diyor. Mahkemesinde durumundan
kaynaklı tahliyesi istenmiş, kabul edilmiyor. Ailesi şartlı tahliye
için dilekçe verecek. URAL EROĞLU: Edirne F Tipi hapisanesinde bulunuyor. Bilinci
yerinde değil. Geçmişini hatırlamıyor. Ailesi önceki haftalara göre
daha iyi olduğunu söyledi. Hastanedeyken sürekli "Biz kazandık",
"Çocuklar bizim geleceğimiz" diye sayıklamış. Ailesi bir çok
tutukluya, doktorların ambulansta anlaşma sağlandı diyerek kandırmaları
sonucu müdahale edildiğini, Ural'ın da sayıklamasından bunu anladıklarını
söyledi. ERDAL GÖKOĞLU: Edirne F Tipi hapishanesinde bulunuyor. Hafıza
kaybı var. 1999 Ulucanlar katliamından önce ve sonrasını hatırlamıyor.
Ailesini yeni tanıyor. Tek başına yürüyemiyor. Günlük şeyleri ertesi
gün unutuyor. Ailesine görüşte arkadaşlarının yazdığı notlarla durumunu
ve ihtiyaçlarını söylemiş. AYHAN KOÇ: Edirne devlet hastanesinde bulunuyor. Bilinci yerinde
değil. Ailesini tanımıyor, "ben bu insanları tanımıyorum, yabancılarla
konuşmam" diyor. Ayağa kalkamıyor. Konuşmaları ve hareketleri çocuk
gibi. Kendini 15 yaşında öğrenci zannediyor. "Okula gidiyorum,
burada yatılı kalıyorum. Benim kimsem yok " diyor. Banyo ve diğer
ihtiyaçlarını arkadaşları karşılıyor. BARIŞ KAYA: Sincan Cezaevinde bulunuyor. Hafıza kaybı
var. 7 yaşından sonrasını hatırlamıyor. Çocuk gibi konuşuyor. Ayağa
kalkabiliyor. Yemek yiyemiyor. HAKAN BARAN: Ankara Numune Hastanesinde bulunuyor. Hafıza
kaybı var. Son 16-17 yılını hatırlamıyor. Yalnızca şiirler ve marşlar
söylüyor. Sondadan kaynaklı idrar yollarında enfeksiyon var. Çankırı
hapishanesinden Hasanı soruyorlar, Güngörmez mi diyor, gülerek
onun nerede olduğunu soruyor. Şehit düştüğünü söylüyorlar, gözleri doluyor
yutkunuyor. Ailesi üzülme diyor. Hakan; "Zaten ağlamıyorum gurur
duyuyorum, onlarla biz ne acılar çektik, ne işkenceler, ne operasyonlar
yedik, bize hiçbir şey yapamazlar, bizi yıldıramazlar" diyor. Ertesi
gün aynı şeyleri sorduklarında, "ben dün burada değildim"
diyor. MEHMET ŞAHİN: Ankara Numune Hastanesinde bulunuyor. Bilinci
kapalı. Ayağa kalkamıyor. "Ayaklarım ağrıyor" diyerek sürekli
ağlıyor. Babasına "sen bana iyi bakmıyorsun" diye kızıyor,
küsüyor ve hiç konuşmuyor. İSMET SINAĞ: Edirne F Tipi hapishanesinde bulunuyor. Hafıza
kaybı var. Ailesiyle yeni tanışıyor. Karısını çocuklarını tanımıyor.
Unutmamak için görüşe giden ailesinin isimlerini not ediyor. Günlük
kayıt yapıyor. YELİZ TÜRKMEN: Ulucanlar revirinde bulunuyor. Hafıza kaybı var.
Arkadaşlarının yanına göndermemek için idare tarafından seni öldürecekler,
onlarla görüşme, deniyor. Öldürülmekten korkuyor. Sürekli baş ağrısı
çekiyor. Ağır hareket ediyor, yavaş yürüyor. BAŞAK OTLU: Gebze hapishanesinde bulunuyor. Hafıza kaybı var.
Çocuksu davranışları var. Geçmişine ilişkin çok az şey hatırlıyor. Günlük
yaşadıklarını da unutuyor. Kendi dengesini sağlayabiliyor. MAHMUT METE: Ankara Numune Hastanesinde bulunuyor. Hafıza
kaybı var. Geçmişine ilişkin bir şey hatırlamıyor. Günlük yaşadıklarını
da unutuyor. Ailesini tanımakta zorluk çekiyor. Gözleri bozuk. Görme
yetisini kaybedebilir. Yatağa bağımlı yaşıyor. MUSTAFA KARAAĞAÇ: Edirne F Tipi hapishanesinde bulunuyor. Hafıza
kaybı var. Kendisiyle ve ailesiyle ilgili hiçbir şey hatırlamıyor. Kendi
başına yürüyemiyor, ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Görüşe çıkmak istemiyor.
Ya da geliyor konuşmadan geri dönüyor. İLHAN DEMİREL: Ankara Numune Hastanesinde bulunuyor. Hafıza
kaybı var. Son yirmi yılını hatırlamıyor. Ailesini ve kendini tanımıyor.
Etrafına boş boş bakıyor. Yatağa bağımlı. Çocuksu davranışları var.
Ailesine "resim defterimi getirin" diyor. FİKRET KARA: İzmit devlet hastanesinde bulunuyor. Hafıza kaybı
var. Yatağa bağımlı. Konuşamıyor. Söyleyeceklerini yazılı ifade ediyor.
Yazarken hatırlamadığında ya da söyleyeceklerini toparlayamadığında
kafasına vurup saçlarını çekiyor. Ailesini tanımakta zorluk çekiyor.
Veli Güneş ve Osman Osmanağaoğlu'nun resimlerini gösteriyorlar, "bunlar
çok güzel insanlar, benim yerime alınlarından öpün" diyor. DENİZ YILDIZ: Kandıra F Tipi hapishanesinde bulunuyor. Hafıza
kaybı var. Geçmişe ilişkin hiçbir şey hatırlamıyor. Ailesini tanımıyor,
ayakta zor duruyor. Annesine Arkadaşlarla hafta sonu pikniğe gideceğiz
diyor. ERDAL DOĞAN: Ankara Numune Hastanesinde bulunuyor. Hafıza
kaybı var. Durumu ağır. Ayağa kalkamıyor. Hiç konuşmuyor, sadece sorulan
sorulara cevap veriyor. Sırtında yaralar oluşmuş. Altı bezleniyor. Bundan
kaynaklı pişik oluşmuş. Ailesi refakatçi olarak kabul edilmiyor. Annesi
15 dakika görüşe girip, temizliğini yapıyor. ATİLLA SELÇUK: Ankara Numune Hastanesinde bulunuyor. Hafıza
kaybı var. Yatağa bağımlı durumda. Bel kemiğinde çok ağır bir yarası
var. Yarası rahatsız ettiği için sürekli ağlıyor. Konuşmakta zorluk
çekiyor. En uzun konuştuğu cümle, "Baba eve gidelim. ATILCAN SADAY: Sincan Cezaevinde kalıyor. Korsakof teşhisi
konuldu. Son 2 yılını hatırlamıyor. HALİL AKSU: Kartal Devlet Hastanesinde tutuluyor. Durumu ağırdı.
Ayağa kalkmaya çalışırken yere düşüp bayılıyor. Bayılmasını fırsat bilerek
zorla müdahale ediliyor. Kendine geldiğinde hiçbir şey hatırlamıyor.
Bilinci kapalı. İhtiyaçlarını karşılayamaz durumda. Gardiyanlar ve askerler
kötü muamele ediyor. DOĞAN KARATAŞTAN: Ankara Numune Hastanesinde tutuluyor.
07.06.2001 tarihinde akşam saatlerinde bilinci gidip gelmeye başlıyor.
Sürekli bağırarak "ben ölüyorum, beni köye götürün, Halil ağabeyimin
(Halil Önder) yanına gidiyorum, başımda davullar çalın" diye sayıklıyor.
Gece bilinci tamamen kapanıyor. Sabah saat 8.00'da müdahale ediliyor.
Ailesini önce görüşe almıyorlar. Şu an hiç kimseyi tanımıyor. Konuşmuyor.
Bilinci kapalı. HAVVA DOĞAN: Ankara Numune Hastanesinde tutuluyor. Bilinci
kapalı. Korsokof teşhisi konuldu. Zaman zaman sinir krizi geçiriyor.
Çığlık atıyor. Hiçbir şey hatırlamıyor. Çocuksu davranışları var. Oyuncak
bebek istiyor. "Dedemin çok parası var, halamı getirin halamı istiyorum"diyor.
Oysa halası yok. Olmayan varlıklar istiyor. ERSİN EROĞLU: Ankara Numune Hastanesinde bulunuyor. Bilinci
kapanınca müdahale ediliyor. Hiçbir şey hatırlamıyor. Kardeşi 7 aydır
Ölüm Orucunda olduğunu söylüyor, "bir insan nasıl 7 ay aç kalır"
diyor doktorlara seslenip, "bu kız deli hastaneye yatırın, bu kıza
da burada yatak verin, kafayı yemiş bir insan 7 ay aç kalır mı?"
diye bağırıyor. Kendisinin 14 yaşında imam hatipte okuduğunu sanıyor. ALİ EKBER DOĞAN: Ankara Numune Hastanesinde tutuluyor.
Korsakof, deliriyom trimons teşhisi konuldu. Kimseyi tanımıyor. Halisülasyon
görüyor. Nerede olduğunu hangi zamanda yaşadığını bilmiyor. Çocuksu
davranışları var. SERDAR SALMAN: Gece fenalaşıyor hastaneye kaldırılıyor zorla
müdahale ediliyor. Şu an bilinci kapalı. Aile savcı olmadığı gerekçesiyle
görüşe alınmıyor. (Bilgiler TAYADın konuya ilişkin |
|||||