ARSIVANA SAYFA
 
03 Şubat '01
SAYI: 05
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Tuzaklar ve tuzağa düşenler
"Huzur"u bozanlar dizginsiz bir faşist terör dalgazının önünü açıyorlar
Başsavcı İMF'ye soruyor: Enerjideki yolsuzlukların talimatını siz mi verdiniz?
"Enerji piyasası" yasası gündemde
Örnek inisiyatifin kararları bir bir uygulanıyor
İşsizlik ve kapitalizm...
Tekstil'de satış sözleşmelerine izin vermeyelim!
SSK'yı tasfiyenin zenmini hazırlanıyor
KESK'in 3. Olağan Genel Kurulu...
Kapitalizmi savunanlar şiddet karşıtı olabilirler mi?
Direniş,katliam ve sol hareket/2
Tutsak yakınlarının Ankara girişimleri
TAYAD'lı Aileler: Yine bizim kapımız çalınıyor!...
Köln'de 40 bin kişilik coşkulu ve kitlesel gösteri
Tutsak temsilcileri ile heyetler arasında yapılan görüşmeler/Ek belge
Zürih sokaklarında emperyalist haydutlara militan tokat!
Davos formu ve enternasyonal mücadele
Orta burjuvazinin işçiler üzerindeki etkisini kırmalıyız
Ölüm Orucu direnişçileri anlatıyor...
İHD İstanbul Şb: Ölümler 100. gününde, yeni ölümler istemiyoruz!
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 


Zürih sokaklarında
emperyalist haydutlara militan bir tokat!

Seattlle, Prag ve Nice’ten sonra emperyalist küreselciler 27 Ocak’ta İsviçre’nin Davos kentinde biraraya geldiler. Bu emperyalist haydutların dünyanın cennet köşelerinde lüks otel salonlarında biraraya gelmelerinin nedenini, anlamını ve sonuçlarını artık dünya işçi sınıfı ve emekçileri daha yakından takip ederek, açıkbir bilince kavuşuyorlar.

Davos’ta yapılan emperyalist küreselleşme toplantısının gerçek anlamını kısaca özetlersek; uluslararası sermaye, dünyanın her köşesinde hiçbir iç ve dış engele takılmadan, sınırsız, keyfi ve azami kâra dayalı bir özgürlük alanı istiyor. Bu, gelişmiş kapitalist ülkelerdeki işçi ve emekçilerin dişe diş kazanmış oldukları hakları gasp etmek olurken, bağımlı ülkelerde emperyalist politikaları uygulayan işbirlikçi rejimlere dayanarak ekonomilerini ele geçirmek olarak çıkıyor ortaya. İşte bu emperyalist haydutlar lüks otel odalarında günlerce bunun nasıl yapılabileceğinin sorunlarını ve önündeki engellerini tartışıyorlar. Bu toplantılarda aldıkları kararları ve belirledikleri politikaları işbirlikçi rejimler vasıtasıyla bir an önce hayata geçirmek istiyorlar. Bu uygulama ve talanın adı küreselleşme, yani dünya kapitalist ekonomilerinin entegrasyonu. Bu bütünleşmenin sonucu, tüm dünyada işçi sınıfı ve emekçi katmanların bulundukları noktadan her gün daha geri bir konuma itilimeleri oluyor. Örneğin bu emperyalist küreselleşmenin ekonomik ve politik yansıması bugünün Türkiye’sinde şöyle çıkıyor karşımıza; 102 milyon (160 dolar) asgari ücret ve F tipi ölüm hücreleri...

Emperyalist küreselleşmenin emekçi sınıflar aleyhine yarattığı ağır sonuçlar gün geçtikçe daha net ortaya çıkıyor. Bu nedenle küreselleşme gündemli her uluslararası toplantıya çeşitli uluslardan emekçiler biraraya gelerek militan eylemlerle karşı koyuyorlar.

Bunun son örneği İsviçre’nin Davos kentinde gerçekleştirilen toplantılara karşı Zürih kentinde gerçekleşen militan sokak çatışmaları oldu. 27 Ocak’ta İsviçre devletinin bütün kolluk kuvvetleri gün boyu adeta seferberlik ilan etmiş durumdaydılar. Davos toplantıları başlamadan bir hafta önce tüm medya kuruluşları, bu toplantıyı protesto etmek isteyen gruplara karşı olağanüstü güvenlik önlemleri alındığını, Davos'ta kuş bile uçurtulmayacağını tatbikatlı görüntülerle vermeye başladılar. İsviçre'nin sınır kapılarının protestocu gruplara karşı kapatıldığı, Davos’a giriş yapan tüm yolların 150 km. önce havadan ve karadan kuşatma altına alındığı üzerine haberler yapıldı.

Gerçekten de Cumartesi günü görüldü ki, İsviçre devleti kendi haydut yandaşlarını korumak için, olağanüstü güvenlik kavramının açıklamaya yetmeyeceği türde bir savaş hazırlığı yapmıştı. Davos’a akın eden tüm grupların yolu kilometrelerce önce kesildi. Karadan ve havadan otobanlar tam bir kuşatma altına alındı. Değişik yerlere girmek isteyen gruplar bu durumu protesto ederek araçlardan inip otobanları kilitlediler. Dövizler ve pankartlar açılarak ilk tepki buralarda verildi. Otobanlarda 20-25 km’lik kuyruklar oluşmaya başladı. Kolluk güçleri kitledeki öfke ve kararlılığı görünce, Davos’a giremeyeceklerini, ancak gidip Zürih’te yürüyüş yapabileceklerini söylemek zorunda kaldılar. Barikatların aşılamayacağı anlaşıldığı için, kitle Zürih’e dönme kararı aldı. Yollarda çevrilen gruplar iki saat sonra hep beraber Zürih’e girdiler. 3 bini aşkın kitleyi polis bilinçli bir şekilde garın etrafına yığdı. Gruplar araçlardan iner inmez dövizlerini ve pankartlarını açarak şehir merkezine doğru yürüyüşe geçtiler. Ancak burada da olağanüstü önlemler alınmıştı. Şehir merkezine açılan tüm yollar polis barikatıyla çevrilmişti. Barikatları aşmak isteyen kitleye polis gözyaşartıcı gaz ve plastik mermi kullandı.

Kitle geri çekilerek, taş, sopa, eline ne geçirdiyse militan bir karşı duruş sergiledi. Eylem daha ilk anda bir sokak çatışmasına dönüştü. Yarım saat içinde garın etrafındaki tüm sokaklardan alevler ve dumanlar yükselmeye başladı. İki saat süren bu militan sokak çatışmaları adeta bir savaş manzarası görünümündeydi. Polis gözyaşartıcı gaz bombası ve plastik merminin yanında tazyikli su kullanarak kitleyi dağıtabildi.

Burada şu noktayı vurgulamak istiyoruz. İsviçre küçük bir ülke. Mevcut mücadele dinamikleri dikkate alındığında, bu toplantıyı 3 bini aşkın bir kitlenin protesto etmesi küçümsenmeyecek bir olaydır. Zira değişik ülkelerden girmek isteyen gruplar sınırlardan geri çevrildi. Örneğin en büyük grubun İtalya’dan gelmesi bekleniyordu, ancak bu grup içeri sokulmadı. Türkiyeli gruplar da küçümsenmeyecek bir katılım sağladılar. Militan duruşlarıyla da bu böyle idi. Görsel bakımdan adeta sosyalizmin tek temsilcisiydiler. Bu ülkede yaşayan TKİP'li işçiler olarak biz de yerimizi aldık.

Tam da burada, YDK’mızın ve yurtdışı çeperimizin pratik bir zaafını eleştirmek istiyoruz. YDK'nın küreselleşme karşıtı eylemliliklere karşı gerekli ciddiyet ve refleksi göstermediği kanısındayız. Bu zaafiyet, Prag’da, Nice’te son olarak da Davos’ta kendini gösterdi. YDK bu sorunu yerel inisiyatiflere bırakmaz. Elbette bugün ülkedeki 19 Aralık katliamı ve devam eden Ölüm Orucu Direnişi’nin getirdiği özel bir kilitlenme var. Ancak bu durum bu pratik zaafın görülmesini gölgelememeli. Güçler ve olanaklar çerçevesinde mutlaka bu tür eylemlere gereken önem verilmeli. Çünkü gereken müdahalede bulunulursa, bu hareketi sosyalizm yönünde etkilemenin olanakları mevcuttur. Bu eylemlere pratik müdahaleyi ciddiye almak parti programımızın enternasyonal özünün bir gereğidir. Programımızın “Emperyalizm ve dünya devrimi süreci” başlığı altındaki şu maddeleri soruna yaklaşımı özlü bir biçimde ortaya koymaktadır.

"25) Kapitalizmin sürmekte olan uluslararasılaşma süreci, derin çelişkiler, çarpıklıklar ve çözümsüzlüklerle birarada gitmektedir. Emperyalist küreselleşme, sınıflar, ülkeler ve bölgeler arası derin eşitsizlikleri keskinleştirmekte, yakıcı ve felaketli sonuçlara yol açmaktadır. Emperyalizmin yeryüzü üzerindeki köleci egemenliğini yeni ilişki biçimleri ve kurumlarla pekiştirme sürecine, emperyalistler arası bloklaşmalar, keskinleşen çelişkiler ve kıyasıya rekabet eşlik etmektedir.

26) Emperyalist küreselleşmeye devrimci proletaryanın yanıtı devrimci enternasyonalizm, çözümü dünya devrimi ve sosyalizmdir. Üretici güçlerin bugünkü uluslararasılaşma düzeyi, proleter sınıf mücadelesi ve proletarya devrimi için son derece güçlü bir enternasyonal temel yaratmıştır. Engeller ve sorunlar kadar, onların aşılması ve çözümü de uluslararasılaşmıştır. Uluslararası devrimci sınıf mücadelesinin gerektirdiği her düzeyde örgütlenmeler, bugün her zamankinden daha fazla gerekli ve nesnel açıdan olanaklıdır."

Sorun, teorik-programatik ve politik bir kargaşadan değil, böylesine bilimsel ve net bir pusulanın yol göstericiliğine rağmen pratik reflekslerin anında ve yerinde gösterilememesinden kaynaklanmaktadır.

İsviçre'den TKİP'li işçiler



Emperyalist küreselleşmeye
enternasyonal yanıt

Dünya Ekonomik Formu Davos’ta toplandı. Toplantıya çok sayıda ülkenin yönetici kadrosu ve kapitalisti katıldı. Emperyalist dünyanın temsilcileri daha önce de Prag’da biraraya gelmişlerdi. Prag’daki küreselleşme karşıtı eylemin yankıları hafızalardan silinmemişken bu kez Davos’ta toplantı yapılması, bütün anti-faşist kuruluşları harekete geçirdi.

Toplantı başlamadan önce İsviçre devleti Davos çevresinde çok geniş güvenlik önlemler aldı. Toplantıya bir hafta kala Davos’un giriş-çıkışları kontrol altına alındı. Basında, TV kanallarında, yürüyüş, miting gibi eylemlerin yasaklandığı duyuruldu. Ama tüm bu gözdağı ve tehditlere karşın İsviçre’deki anti-faşist kurumlar 27 Ocak günü mutlaka Davos’a gidileceğini duyurdular.

27 Ocak Cumartesi sabah saat 9.00’da buluşma alanında toplanarak Davos’a hareket ettik. TKİP taraftarları olarak biz de yerimizi aldık.

Almanya’dan gelenlerle birleşerek Davos kentinin sınırlarına kadar bir engelle karşılaşmadan gidebildik. Bu arada Bir-Kar’ın Almanca bildiri dağıtıldı. Zindan katliamı ve direnişi ile ilgili bildirilerimizi eylemci yoldaşlarımız dağıttılar. Bildiriler ilgiyle karşılandı, soru soranlar oldu. Konu birçoğunun önden bilgisi dahilinde idi.

Almanya, Fransa ve İtalya’dan gelenlerle, toplam beş binin üzerinde bir kitle katılımı sözkonusuydu. Ancak, devletin bir hafta öncesinden aldığı önlemlerle Davos çevresi maskeli polisler, panzerler, tel örgüleri ile kuşatıldığı için, bütün çabalarımıza rağmen Davos’a girme olanağı bulamadık. Günler önce 500 civarındaki protestocu Davos’un içine yerleşmişti. Trenle gelenler tren yolunu kapatarak gün boyu eylemi sürdürdüler. Yollar işlemez hale geldi. Davos tam bir intifadayı anımsatıyordu. Yer yer küçük çatışmalar yaşanıyordu. Gelenlerin çoğunun genç olması, çatışmalara militan bir karakter kazandırıyordu.

Dikkate değer olan, “Yaşasın enternasyonal dayanışma!” sloganının gür bir tarzda atılmasıydı. Bu slogan Davos dağlarında yankılanıyordu.

TKİP tarftarları/İsviçre