Türk-İşe bağlı TEKSİF, DİSKe bağlı DİSK-Tekstil, Hak-İşe bağlı Öz İplik-İşte grev kararı alındı. Bu grev kararı 54 bin tekstil ve dokuma işçisini ilgilendiriyor. Türkiyede tekstil sektöründe çalışan bir milyona yakın işçinin küçük bir kesimi örgütlü durumda. Her toplusözleşme dönemindeki işçi çıkartmalar sonucu örgütlü işçi sayısını gün geçtikçe azalmaktadır. Sendikalar bu duruma seyirci kalmaktadır. Satış rakamlarıyla imzalanan toplu iş sözleşmeleri ise işçilerin onayı alınmadan adeta dayatılmaktadır.
Bu işkolundaki üç sendika ilk defa ortak hareket etme kararı almıştır. Her üç sendika başkanının yaptığı açıklamalar, işçiye güven verme amacı taşımaktadır. 54 bin işçiyi ilgilendiren bu görüşmelerde, şimdiye kadar patronlar pervasız bir biçimde davranmış, sözleşmelere bir takım talepler ekleyerek işçilerin kazanılmış haklarını gaspetmek yolunda adımlar atmışlardır. Mesai ücretlerinin yarıya düşürülmesi, hafta sonu ve yıllık izinlerin kısaltılması, fiili olarak uygulanan zorunlu mesailer için normal çalışma saati ücretlerinin ödenmesi vb. saldırılarla, işçilere adeta bedava çalışın denilmektedir.
Altı aydır süren görüşmelerde sendikaların istediği zam oranı %35 iken, işveren %15 gibi komik bir zam dayatmaktadır. Ortalama brüt işçi aylığı 225 milyon TLdir. Bir işçinin eline kesintilerden sonra çok az bir maaş geçmektedir. Dört kişilik bir ailenin zorunlu giderleri her ay gelen zamlarla artmakta, buna rağmen patronlar hala utanmadan bizim bahşettiğimiz maaşla geçinin deme cesaretini göstermektedirler.
Her TİS döneminde patronların işçi maliyetlerinin yüksek oluşu yalanlarını dinliyoruz. Bizi fabrikaları kapatmakla tehdit ediyorlar. Tekstilde ihracat durdu, kredi alamıyoruz vb. diyorlar. Oysa tekstil patronları gün geçtikçe palazlanmakta, sendika bürokratlarını da arkalarına alarak işçiler üzerinde her tür oyunu oynamaktadırlar.
Alınan grev kararı eğer satışla sonuçlanmazsa, 21 Şubatta 54 bin tekstil işçisi greve çıkacak. Tekstil işçileri bir süre önce metal sektöründe yaşanan satışları unutmamalıdırlar. TİS, dönen ayak oyunlarıyla, yangından mal kaçırırcasına, metal işçilerinden habersiz imzalanmıştır. Bu yaşanan deneyim ışığında işçiler eylemliliklerini ortaklaştırmalı, 21 Şubatta greve çıkılacakmış gibi hazırlık yapmalıdırlar.
Sendika başkanlarının arkasından gitmemeli, taleplerimiz doğrultusunda görevlerini yapmaya zorlamalıyız. Bunun için tabanda örgütlenmeli, TİS komiteleri oluşturmalı, sendika bürokratları üzerinde denetim kurmalıyız. Sermayenin, işçi sınıfı ve emekçilere karşı planladığı her türlü saldırıda, hain sendika bürokratlarının başrolde olduğunu unutmamalıyız. ESKda yeralan bu hainlere toplumsal mutabakat adına mücadelenin önüne set çekme görevi verilmiştir. Sözde örgütlüyüz, ama tam anlamıyla iç birliğimizi ve bütünlüğümüzü sağlayamamış, kendi öz taban örgütlenmelerimizi yaratamamış olmamız nedeniyle, sendika bürorakratları bize ihanet etmede sınır tanımıyor. Buna izin vermemeli, örgütlü birleşik mücadeleyi yükseltmeliyiz.
Sümerbank işçileri, Sümer Holding A.Şye bağlı İzmir Basma Sanayi işletmesinin İzmir Ticaret Odası (İZTO) Eğitim ve Sağlık Vakfına devredilmesi kararına karşı protesto eylemi yaptılar.
Özelleştirme saldırısının çeşitli manevralarla yapılmaya çalışıldığı Sümerbank, daha önce İl Özel İdaresine bedelsiz olarak verilmiş, ardından da Ekonomi Üniversitesi yapılacak denilerek İzmir Ticaret Odasına devredilmişti. 160 dönüm arazi üzerine kurulmuş olan Sümerbankta 745 kişi çalışıyor. Tüm malvarlığıyla devredilen Sümerbank, bu haliyle tam bir yağmalanma sürecini yaşıyor.
Sümerbank işçileri bu yağmanın önüne geçebilmek için saat 12.00de fabrika önünden Alsancaktaki TEKSİF İzmir Şubesinin önüne kadar yürüdüler. Burada Tekel Sigara Fabrikasında çalışan işçiler de Özelleştirmeye hayır! ve İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız! sloganlarıyla Sümerbank işçilerini desteklediler. TEKSİF İzmir Şube Başkanı ve diğer sendika yöneticilerinin konuşma yaptığı eylemde ayrıca, İşçiler el ele genel greve!, Hükümet istifa!, Kahrolsun İMF, bağımsız Türkiye! sloganları atıldı.