ARSIVANA SAYFA
 
03 Şubat '01
SAYI: 05
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Tuzaklar ve tuzağa düşenler
"Huzur"u bozanlar dizginsiz bir faşist terör dalgazının önünü açıyorlar
Başsavcı İMF'ye soruyor: Enerjideki yolsuzlukların talimatını siz mi verdiniz?
"Enerji piyasası" yasası gündemde
Örnek inisiyatifin kararları bir bir uygulanıyor
İşsizlik ve kapitalizm...
Tekstil'de satış sözleşmelerine izin vermeyelim!
SSK'yı tasfiyenin zenmini hazırlanıyor
KESK'in 3. Olağan Genel Kurulu...
Kapitalizmi savunanlar şiddet karşıtı olabilirler mi?
Direniş,katliam ve sol hareket/2
Tutsak yakınlarının Ankara girişimleri
TAYAD'lı Aileler: Yine bizim kapımız çalınıyor!...
Köln'de 40 bin kişilik coşkulu ve kitlesel gösteri
Tutsak temsilcileri ile heyetler arasında yapılan görüşmeler/Ek belge
Zürih sokaklarında emperyalist haydutlara militan tokat!
Davos formu ve enternasyonal mücadele
Orta burjuvazinin işçiler üzerindeki etkisini kırmalıyız
Ölüm Orucu direnişçileri anlatıyor...
İHD İstanbul Şb: Ölümler 100. gününde, yeni ölümler istemiyoruz!
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

“Elektrik Piyasası Yasası” gündemde...

Örnek inisiyatifin kararları
bir bir uygulanıyor...

İstanbul Avrupa yakasında, değişik sektör ve işletmelerden öncü işçilerin başlattığı örgütlenme girişimi, alınan kararlara uygun olarak yürütülen çalışmalarla devam ediyor.

Geniş katılımlı toplantıda, bundan sonraki çalışmaları organize edecek bir komite oluşturulmuştu. Deklarasyon (çağrı) ve bildiri çıkartılması da bu kararlar arasındaydı.

Seçilen komite, sonraki günlerde tam katılımlı bir toplantı yaparak kendi arasında işbölümü yaptı ve çıkarılacak materyallerin kullanımını planladı.

Deklarasyon metni bu arada hazırlanmıştı. Komite toplantısının hemen ardından çoğaltılan metin bölgede ulaşılabilen tüm öncü işçilere iletildi. Örgütlenmenin yaratılmasında görüş ve düşünceleri alındı. Birçok sendikada panolara asıldı. Yer yer dağıtımı yapıldı.

Deklarasyona öncü işçilerin tavrı genelde olumluydu. Kayda değer tek tartışmalı tepki, şu an direnişte bulunan Cengiz Tekstil’de örgütlü sendikanın işyeri temsilcilerinden geldi. Bunlar, deklarasyon metninin içeriğine bir itirazları olmadığını, fakat kendilerinin (Cengiz Tekstil işçilerinin) bir direnişte olmadıklarını, tek sorunlarının yurtdışına kaçan patronu bulup paralarını almak olduğunu vb. söylediler. Buna karşılık sendikalaşmaya emeği geçen ve sözü edilen toplantıya da katılan aynı işyerinden öncü işçiler deklarasyonu savundular. Öncü işçiler ve temsilciler arasında bu temelde yaşanan tartışma henüz bitmiş değil.

Bildiri metni ise deklarasyondan iki üç gün sonra hazırlandı ve ilk dağıtım için 5 bin adet basıldı. Yapılan planlamaya uygun olarak dağıtımına da başlandı. Amaç, en kısa zamanda en fazla materyal tüketmek değil. Tersine olabildiğince hedefli ve sonuç alıcı bir kullanım hedefleniyor.

Bildiri dağıtımının da tamamlanmasının ardından ve elde edilen sonuçlar üzerinden yeni bir değerlendirme yapılacak. Burada atılacak yeni pratik adımlar belirlenecek.

Daha geniş bir değerlendirme için henüz vakit erken. Ancak şu şimdiden söylenebilir:

Bölgede genç işçiler arasında giderek güç kazanan bir mücadele eğilimi var. Saldırılara ve hak kayıplarına karşı örgütlü mücadele, işçiler arasında yakıcı bir ihtiyaç olarak görülüyor. Ortaya konan öncü işçi inisiyatifinin kendisi, yanısıra çalışmalara katılımda işçilerin sergilediği disiplin ve istek bunun en açık bir göstergesidir.

Eğer gerekli çaba ve inat ortaya konulabilirse, bu girişimin genişlemesinin, sınıf hareketine bölge üzerinden bir soluk taşımasının önünde hiçbir engel yok.

Daha fazla ısrar ve kararlılık, daha fazla emek!.. Öncü işçilerin şu andaki parolası bu.



Tüm işçi ve emekçileri sermayenin saldırılarına karşı

Birleşik mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz!

(Öncü işçi inisiyatifinin ilk etapta 5 bin adet olarak
hazırlayıp dağıtmakta olduğu çağrı bildirisi)

Sermayenin işçi ve emekçilere dönük saldırıları her geçen gün artarak sürmektedir. İMF’nin bir dediğini iki etmeyen hükümet özelleştirme, ücretlerin düşürülmesi, sosyal hakların tırpanlanması, SSK’nın tasfiyesi, eğitim ve sağlığın bizler için paralı hale getirilmesi gibi bir dizi saldırı politikasını bu yıl daha da hızlandırarak uygulayacağını açıklamıştır.

Düşük ücretler, sendikasız-sigortasız çalıştırma, taşeronlaştırma, uzun çalışma saatleri, kötü çalışma koşulları gibi sermaye politikaları ise giderek daha da yaygın ve pervasız uygulanmaktadır.

Sonuçta uğradığımız yıkımlar, ekonomik-sosyal kayıplar hızla artmakta, içine düştüğümüz yoksulluk ve sefalet derinleşmektedir.

Saldırıların başarıya ulaşması işçi ve emekçilerin bunlar karşısında sessiz kalmasına bağlıdır. İşçi ve emekçilerin sessiz kalmasını sağlamak ise onların bilinçlerini çarpıtmaktan, örgütlenmelerini zayıflatıp dağıtmaktan, sınıf hareketinin devrimci temellerde gelişmesini önlemekten geçer. Bunu bilen sermaye devleti, sendikalarda örgütlenmeyi zorlaştırmakta, sendika ve konfederasyonları bürokrat sendikacılar vasıtasıyla denetim altına almaya çalışmaktadır. Sıkıştığı zaman kendi yasalarını bile hiçe sayarak grevleri yasaklamaktadır. Bunların başarılı olmadığı durumda ise sınıftan yana tutum alan sendikacılara, öncü işçilere terörist etiketi yapıştırmakta, devlet terörüyle onları ezmeye girişmektedir. F Tipi cezaevlerinin en temel amacı da sermaye saldırılarının önünü açmaktır. Karşı çıkanlara boyun eğdirmektir. İşçi sınıfının ve emekçi halkın en ileri, en değerli evlatları olan devrimciler bu tabutluklara gömülmek istenmektedir. Böylelikle mücadeleci işçi ve emekçilere de gözdağı verilmesi amaçlanmaktadır.

Fakat artık yeter demenin, bu ablukayı mücadeleyle dağıtmanın zamanı gelmiştir.

Bizler, İstanbul’un çeşitli bölgelerinden ve farklı işyerlerinden duyarlı, öncü işçiler olarak saldırılara karşı sessiz kalmama bilinç ve sorumluluğuyla bir araya geldik. Sorunlarımızı ve karşı karşıya olduğumuz saldırıları tartıştık, çeşitli sonuçlara ulaştık.

Bu çerçevede saldırılara karşı hak ve taleplerimizi savunmak için, tüm işçi ve emekçileri;

-Bulundukları her yerde işçi-memur, kadrolu-taşeron, sendikalı-sendikasız ayrımlarına takılmadan, patrondan ve sendika yönetimlerinden bağımsız işyeri ve taban örgütlülüklerini kurup güçlendirmeye;

-Farklı işyeri ya da sektörlerdeki örgütlenme çabalarına, grev ve direnişlere omuz vermeye, birleşik mücadelenin olanaklarını yaratmaya;

-Güçleri her alanda birleştirip, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz!

Devletin sınıfın öncülerine karşı cezaevlerinde giriştiği katliamı protesto ediyor, onlara her koşulda kararlılıkla sahip çıkacağımızı belirtiyoruz.

Sermayenin saldırılarını püskürtebilmenin, her alanda örgütlenmekten, işçi ve emekçilerin birleşik-militan mücadelesini büyütmekten başka bir yolu yoktur diyoruz.

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya da hiçbirimiz!
Yaşasın işçi ve emekçilerin örgütlü mücadele birliği!
Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

İstanbul/Avrupa yakasından
çeşitli sektörlerde çalışan öncü işçiler