Metal işkolundaki satış sözleşmesinin ardından
Metal işkolunda MESS ile yürütülen TİS görüşmeleri satışla sonuçlandı. Sözleşme 174 işyerinde 100 bin işçiyi ücretlerde %22 ile enflasyon oranında artış öngörüyor. Bu sonuç aynı dönem içerisinde, grup sözleşmelerinin gölgesinde kalan onlarca işletmede gerçekleşen münferit sözleşmeler için de geçerlidir.
İşkolunda örgütlü üç işçi sendikası ihanetlerini, bugünün koşullarında çalışma barışının korunması ve toplumsal uzlaşma adına savundular. Sendika bürokratları böylece Temmuz ayında TİS görüşmeleri öncesi MESS patronlarına vermiş oldukları sözlerini de tutmuş oluyorlar.
Bürokratlar, ihanet sözleşmeleriyle, işçilerin tepki göstermemesinden de cesaret alarak, işçilerle alay ediyorlar. Ücretlerde, İMFnin dayattığı oranın üzerine çıktık vb. sözlerle satış sözleşmesini kazanım olarak göstermeye, işkoluna dönük başta esnek üretim, taşeronlaştırma, örgütsüzleştirme vb. saldırıları ise gölgelemeye çalışıyorlar.
Satış sözleşmesi, tek kelimeyle MESS patronlarının işkoluna dönük saldırılarını hayata geçirmeye hizmet ediyor.
Kolayından ihanet nedenleri!
98de satış sözleşmesine karşı işçilerin eylemli tepkileri, MESS patronları ve sendika bürokratlarını bu dönemi engelsiz atlatmak için aylar öncesinden hazırlık içerisine itti. İşçilerin birliğini dağıtmaya dönük olarak ileri öncü işçiler tırpanlandı. Ardından tabanı savunmasız bir ruh hali içine sokmaya dönük klasik söylemlerle mücadele yerine uzlaşma öne çıkarıldı. Lastik ve belediye grevlerine getirilen yasak, sendikalara işkolu baraj saldırısı, özelleştirmeler vb. saldırılara dikkat çekilerek işkolunda olası bir grevin ve mücadelenin akıbetinin yenilgiyle sonuçlanacağı psikolojisi yaratıldı. Taban yasaklara karşı mücadele eden lastik ve belediye işçileriyle dayanışmadan uzak tutulduğu gibi, TİS süreci boyunca önden uyarı niteliği taşıyacak çeşitli mücadele biçimlerinden de uzak duruldu.
Sendika bürokratları herşeye rağmen tedbiri elden bırakmadılar. 98in canlı deneyimi gözetilerek, yapılacak satış sözleşmesine karşı tabandan gelebilecek tepkinin önünü almak için de MESSin dayatmalarına sert çıkışlar da yaptılar. Türk-Metalin başkanı faşist Mustafa Özbek, uyuşmazlık sonrası tepkisini Ankarada 400 temsilcinin katıldığı toplantıda, sözleşme istediğimiz şekilde sonuçlanmazsa 15 Ekimde greve gideceğiz diye ortaya koydu. Birleşik Metal-İşin tepkisi ise esnek üretim, iş güvencesi vb. taleplerden kesinlikle taviz verilmeyeceği yönündeydi. Öz Çelik-İşin tepkisi de farklı olmadı.
Oysa Türk Metal başkanı, Temmuz ayında MESSin yayın organına yaptığı mülakatta, sendikaların amacı işçilerin hakları için mücadele etmek değil, işçilerle patronlar arasında uyum sağlamaktır diyebilme cüretini kendinde bulabilmişti.
Birleşik Metal-İş Sendikası da, 12 Temmuzda yaptığı başkanlar kurulunun sonuç bildirgesinde, sendikanın TİS görüşmelerinde taraflar için memmuniyet yaratacak bir anlaşma umudu içerisinde olduğunu belirtiyordu. Bürokratların tedbiri elden bırakmamakla ne kadar haklı olduklarını, Gebzede 4 bin metal işçisinin MESSin dayatmalarına karşı fiili eylemi gösterdi. Tabandan hoşnutsuzluğun kendini dışa vurduğu bir dönemde, sendika bürokratları dönüp MESS patronlarının istediği şartlarda satış sözleşmesini imzalama yoluna gittiler.
İşkolunda işçilere düşen sorumluluklar
Üretimde stratejik bir yer tutan metal işkolunda yaşama geçirilen satış sözleşmesinin yıkıcı sonuçları tek başına bu işkoluyla sınırlı değildir. Saldırı tüm sınıfadır. Örgütsüzleştirme, işten atma, esnek çalışma, taşeron uygulmasının yaygınlaştırılması, ücretlerde reel düşüşler, vb. sorunlar sınıf kitlelerinin ortak sorunlarıdır.
Sınıf hareketinin parçalı mücadele seyri, örgütlenme alanındaki zayıflığı vb. nedenlerle bugünkü ihanet ağını yırtacak bir mücadeleyi ortaya koyamamaktadır. Sermaye ve sendika bürokrasisini pervasızlaştıran bu tablo, yine sınıf kitleleri tarafından aşılabilir. Metal işçileri, yapılan ihanete gereken yanıtı ne yazık ki verebilmiş değiller. Bu durum varolan tablonun sineye çekileceği anlamına gelmiyor. 98 güzünde metal işçilerinin sermayeye öfke patlaması hafızalarda hala tazedir. Sermayenin saldırılarına karşı mücadeleyi sendikal bürokrasisine karşı mücadeleyle birleştirmek, buna uygun örgütlenmeler içerisine girmek, dönemin sorumluluğu içerisinde olmak zorundadır.
Bir diğer nokta satış sözleşmesinden metal işçileri dışında TİS süreci devam eden tekstil işçilerinin çıkarması gereken derslerdir. Tekstil sektöründe görüşmeler kapalı kapılar arkasında sürdürülmektedir. Ne yapılıp edildiğinden işçiler haberdar değildir. İşçiler sürecin dışında kaldığı ölçüde, akıbetleri metaldekinden farklı olmayacaktır.
Yapılan ihanete karşı sınıf cephesinden verilecek yanıt, örgütlü ve sonuç alıcı biçimiyle güncelleştiği yerde hem ihanetlerin hesabı sorulacak, hem de sınıf hareketinde arzulanan sıçramanın adımı sayılacaktır.
Çukobirlik'te oyunlar ve tensikat
Çukobirlik'teki 1940 işçinin 2 ay ücretsiz izne çıkarılmalarının ardından işçilerin başlattığı direniş ve açlık greviyle işlerine geri dönerek eylemlerine son vermişlerdi. O günkü geçici kazanımın kalıcılaştırılabilmesi için zamanında uyarılarda bulunmuştuk; olabilecek işten çıkartmaların ilk seferki gibi 1940 işçiyi toptan hedef almayacağını, tensikatların bu sefer bölüm bölüm olabileceğini, işçilerin bu konuda tedbir alması gerektiğini, ücretsiz izin paralarının alınması ve özelleştirme saldırısına karşı hazırlıklı olunması gerektiğini belirtmiştik.
Bugün (9 Kasım) B postasında çalışan işçiler iş çıkışında (sabah 07:00) 189 işçinin kartları verilmeyerek çıkışı verilen işçilerin listesi kapıya asıldı. B postasında çıkışı verilen işçiler dağılmayarak fabrikadan ayrılmadılar. Bunun üzerine işveren jandarmayı çağırarak işçileri dağıtmasını istedi. Jandarmaya karşı direnen ve dağılmayan işçileri jandarma saldırarak gözaltına aldı. Bu yazı kaleme alındığı sırada halen işçiler Dikili Karakolunda gözaltında tutulmaktalar.
|