ARSIVANA SAYFA
 
11 Kasım '00
SAYI: 42
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Zindan direnişine karşı sistematik devlet provokasyonları
Ölümleri mi bekleyeceğiz?
Kamuda özelleştirme ve mücadelenin sorunları
Kamu emekçilerine sesleniş!
Faşist partiye kongre cilası tutmadı
Gençlik hareketinde yeni bir dönemin işaretleri
YÖK nedir?
YÖK’e karşı yaygın ve kitlesel eylemlilik
6 Kasım eylemlilikleri üzerine
Komsa grevinin başarısı için
Metal işkolundaki satış sözleşmesinin ardından
Sendikalaşma çerçevesinde gelişen işçi direnişleri
SAG direnişçilerinden çağrı
“Çete devletine diz çöktüreceğiz! Biz kazanacağız!”
Süresiz Açlık Grevi üzerine sendikacılar ve öncü işçilerle konuştuk
Devletin F tipi saldırısı durdurulmalıdır!
Bern’de 25 bin kişilik işçi-emekçi gösterisi
Yıkım halkın örgütlü gücüyle püskürtülebilir!
Sermaye cumhuriyeti 77. yılında çürümenin doruğunda!
Fikir ve eleştiri..., Küfür ve hakaret...
Atılım’ın küfürbaz takımına...
Zindanlar'dan
Mücadele Postası
 



 
 
Kurtköy Canbaztepe’de gecekonduları yıkılmak istenen emekçilerle yapılan sohbetten...

Yıkım halkın örgütlü gücüyle püskürtülebilir!


- Bürokratik girişimlerle, Ankara’ya gidip gelerek yıkımın durdurulabileceğini düşünüyor musunuz?

1. kişi: Bu yöntemlerle fazla bir yol alınamayacağının farkındayız. Ancak mahalle halkına zarar gelmeden başarılırsa çok iyi olur kanısındayım.

2. kişi: Bürokratik işlerle yol alınamaz. Bunun tek çözümü örgütlülüktür. Şimdilik insanların bilinç düzeyi çok düşük. Ali’ye, Veli’ye küskün oldukları için toplantıya dahi gelmeyen insanlar var. Bu sorun mevcut bilincin üstüne çıkarak ve bunu eylemliliklere dökerek çözülebilir ancak.

3. kişi: Biz sesimizi duyurmak istiyoruz. Basından destek bekliyoruz. İlk yıkım haberi alındığında burjuva gazetelerinden Sabah geldi. Ve halk sesini duyurabilmek için sokaklara döküldü, bir süre yürüyüş oldu. Ama bu gazetenin ekinde ve 4.5 satırlık bir yer verildi bizim sorunumuza. Bundan dolayı sosyalist basından daha çok destek bekliyoruz.

Burada hemen yanıbaşımızdaki Hilal konutlarıyla aramıza, farklı ülkenin sınırlarıymış gibi, tel örgüler çekildi, duvarlar örüldü. Hatta MEB’e ait ilköğretim okulu kapımızın önünde olmasına rağmen, çocuklarımızı yazdırmaya gittiğimizde, Kiptaş Genel Müdürlüğü’nden belge getirmemiz istendi. Belgeyi almak için uğraştık, fakat verilmedi. Devlet bize düşman gözüyle bakıyor. Çocuklarımız tel örgülerin altından parka oynamaya gittiklerinde, blokların güvenlik elemanlarının terörüyle karşılaşıyorlar.

4. kişi: 3-5 bin arası nüfus var. 1500 civarında öğrenci var. Devlet hepimizi görmezden gelemez. Bu yıkım gerçekleşirse düzene karşı muhalefet artacaktır, bir kere bunu göze alamazlar.

- Gecekonduların yıkılacağından nasıl haberiniz oldu?

Gecekondu sakini bir ana: Bilirkişi bir görevli ölçüm yaparken, halktan birine bu evlerin yıkılayacağını söyleyerek, üzüntüsü dile getirmiş. Daha sonra kulaktan kulağa herkese yayıldı.

- Devlet yetkilileriyle görüşmeler yapıldı mı?

Ana: Pendik Belediye Başkanı’yla görüşüldü. Cevabı ise “neden hepiniz geliyorsunuz” oldu. “Sadece evleri ölçülen insanlar benimle muhatap olsun, aksi takdirde evleri ölçülen insanlar, ödenecek enkaz parasından da (2 milyar lira) olacaklar” diye insanlara gözdağı vermeye çalıştı. Belediye Başkanı böyle vaadlerle bizi bölüp parçalamak istiyor. Böylece yıkımı daha kolay gerçekleştirme hesabı yapıyor. Bundan dolayı onların dediklerine inanmıyoruz.

- Komşular ne düşünüyor bu konuda?

Ana: Para, daire veya çok büyük vaadlerde bulunsalar bile, hiçbir vaadi kabul etmiyoruz, hiçbir koşulda yıktırmıyoruz, diyorlar. Bizim de ailece fikrimiz aynı; canımız pahasına da olsa yıktırmayacağız, direneceğiz.

- Sizce neler yapılabilir bu konuda?

Ana: Bütün millet; çoluk-çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek, halkın belediyeye kadar yürüyüş yaparak kararlılığını sergilemesi gerekiyor.

- Siz ne zaman geldiniz ve bu evi nasıl kurdunuz?

Ana: Biz Maraş-Elbistanlıyız. Maraş katliamıya birlikte devletin ve dolayısıyla jandarmanın baskısından dolayı İstanbul’a göç ettik. Bu 25 sene öncesine dayanıyor. Biz buraları belirli insanlardan muhtarın da aracılığıyla satın aldık. Elde avuçta ne varsa temeli atmak için kullandık. Düşe kalka bugüne geldik. Biz buranın vergilerini ödüyoruz (su, çöp vb.). Devlet bizden daha ne istiyor?

- Dozer kapınıza dayandığında ne yapacaksınız?

Ana: Biz Türk olsaydık belki de böyle bir şey başımıza gelmeyecekti. Ama Kürt olduğumuz için böyle bir saldırı yapılıyor. Biz de, ‘Kürt halkının direniş geleneğiyle yıktırmayacağız, direneceğiz’ diyoruz. Dozerin önce cesedimi çiğneyip sonra yıkması gerekiyor. Biz atalarımızdan her zaman direnmeyi öğrendik.

- Gecekonduların yıkılmaması için neler yaparsınız?

Ana: 60 yaşında olduğum halde, ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Belediyeye kadar yürünecekse yorulmam, yürürüm.

- Konduların yıkılması konusunda ne düşünüyorsunuz?

Gecekondu sakini bir genç: Kiptaş adı altında parababaları, ilerde bu topraklar çok sermaye kazandıracağı için Pendik Belediye’sinden almaya yeltendi.

- Gecekonduların yıkılmaması için yetkililerle görüşmeleriniz oldu mu?

Genç: Kendi aramızda seçtiğimiz 5 yaşlı insan görüşmeye gitti. Pendik Belediye Başkanı “Sizi tanımıyorum, sizinle alakam yok. Burada sadece 55 ev yıkılacak, evleri yıkılacak kişiler yanıma gelsin” demiş. Bu planlı bir tuzak. Toplu bir yıkımı başarmak için halk arasında bölücülük yapıyorlar? Biz bu yalanlara inanmıyoruz. İnanmadığımız gibi, buna karşı “Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için!” şiarıyla hareket edeceğiz.

Erol Kaya oy zamanında bize, “bu mahallede bundan sonra ne gecekondu kurdururum, ne de kurulan gecekonduları yıktırırım” diye vaadlerde bulunmuştu. Bundan dolayı oylarımızı ona verdik. Şimdi görüşmeye gidildiği zaman; Ankara’ya yürürseniz, eylem yaparsanız, sizi devletle karşı karşıya bırakırım, tehditleri savuruyor.

- Ne gibi vaadler verdiler?

Genç: İsmet Yıldırım gazeteye verdiği demeçte, buraların yeşil alan olacağını, park vb. yapılacağını iddia ediyor. Bu alanların rehabilite edilerek, gecekondu sakinlerinin ev sahibi yapılacaği vaadlerinde bulunuluyor. Bu söylenenlerin hiçbirine inanmıyoruz. Bir daire verse bile, bizim o dairelerin ne güvenlik ücretini, ne doğal gazını, ne de otomatik parasını kaldıracak durumumuz vardır. Bundan dolayı pazarlığa girmiyoruz. Yıkıma kesinlikle izin vermeyeceğiz.

29 Ekim günü açılan havaalanıyla, sermayenin yeni rant alanlarından biri haline gelen Kurtköy bölgesinin kondular mahallesi yıkılmak isteniyor. Hazine ile kondular mahallesi emekçilerinin oturduğu arazi için mahkemelik olan Pendik Belediyesi, mahkemeyi kazanır kazanmaz bu araziyi el altından İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna’nın yönettiği Kiptaş’a peşkeş çekmek için tüm hazırlıklarını tamamladı. Belediyenin bu talanı gerçekleştirmesi için kalan tek engel ise, gecekondu işçi-emekçilerinin göstereceği direniş.

Belediye yetkilileri bu konuda gecekondu emekçilerine doğrudan açıklama yapmayı bile gerekli görmezken, olayı tesadüf olarak öğrenen gecekondu emekçilerinin gönderdiği temsilcilerle görüşmeyi reddediyor. Bir yandan da değişik kanallarla, sadece 62 evin yıkılacağı, 2 milyar enkaz yardım parası verileceği ve geçmişteki gibi yıkım olmayacağı söylentileri yayıyor. Bu ve benzeri söyletilerinin tek amacı, evlerimizi bırakmayacağız kararlılığını zayıflatıp, gecekondu emekçileri arasındaki birliği bozmak.

Konuştuğumuz gecekondu emekçileri, evlerini yıktırmayacaklarını kararlılıkla ifade etmekle birlikte, şu anda belediye ve devlet yetkilileriyle yapılan görüşmelerin sonuçlarını beklediklerini ifade ediyorlar. Kuşkusuz bu bekleme süreci, Kiptaş’la anlaşmayı bitirmesi için belediyeye zaman da kazandırıyor.

Kurtköy konduları emekçilerinin karşı karşıya kaldığı durum, İstanbul’da yaşanan ilk olay değildir, son da olmayacaktır. Sermaye devleti, sefalet ücretlerini, işten çıkarmaları, mezarda emekliliği, baskıyı, zulmü dayattığı gecekondu halkına şehrin varoşlarında oturmayı bile çok görüyor. Parababaları rant elde edebilecekleri herşeyi ve her yeri ne pahasına olursa olsun ele geçirmek istiyor. Bu saldırının püskürtüldüğü yerlerde (Armutlu, 1 Mayıs, Gülsuyu vb.) emekçi halkın örgütlü gücü olmuştur. Hiçbir zaman parababaları ve onların temsilcileri 3-5 görüşmeyle insafa gelip emellerinden vazgeçmemiştir. Onları emellerinden ancak işçi ve emekçilerin örgütlü gücü caydırabilir. Zaten bu sağlandığı zaman, tümüyle çirkefliğe, kokuşmuşluğa, zulme dayanan düzenleri kağıttan kuleler gibi çırpıda yıkılacaktır. Kondular halkı, sermaye uşaklarıyla yapılacak pazarlığı değil, kendi özgücünü örgütlemeyi önüne koymalı ve devrimcilerle birlikte evi ve onuru için dişe diş vereceği mücadeleye başlamalıdır.

Kızıl Bayrak/Kartal





    Bekle beni


Geleceğim bekle beni
Bütün gücünle bekle
Soluk sıkıntılarla ağırlaşan
Yağmurlar içinde bekle beni
Karlar tozarken bekle
Ortalık ağarırken bekle
Kimseler beklemezken bekle beni
Tek bir haber bile çıkmasa uzaklardan
Saçma da olsa bekleyişin
Bekle yine
Yalnız sen olsan bile bekleyen beni
Bekle
Bekle beni

Bekle beni geleceğim
Acıma bizi unutmak
Unutmak gerektiğini düşünenlere
Eğilme önlerinde bekle
Bırak anamı
Çocuğumuzu bırak
Öldüğümü sansınlar benim
Bırak beni beklemekten usanmış
Bütün dostlarım toplansın
Evde ocağın çevresinde
Şarap içsinler birlikte
O acı şaraptan
Acı
Anılar gibi acı
İçme sakın o şaraptan
Bekle beni.

Bekle beni geleceğim
Ölümün ötesinden olsa bile
Bırak beklemesini bilmemişler
Bahtım olduğunu söylesin
Varsın anlamasın hiçbiri bırak
Savaşların arasında yitip

Nasıl korudu beni
Bekleyişinin ateşi
İkimiz olacağız yalnız
Beni yaşatanın ne olduğunu bilen
Yapamadığı gibi hiçkimselerin
Bekleyişini vermiş olacaksın bana
sen.

        Konstantin Simonov-1941