5 Kasım Pazar günü gazeteniz Yeni Şafakın 17. sayfasında yeralan ve direk bizi igilendiren haberden dolayı bu açıklamayı yapmayı zorunlu gördük. Yanıt verme hakkımıza saygı göstereceğinizi ve açıklamamıza da aynı şekilde gazetenizde yer vereceğinizi umarız. Yayın ahlakı açısından da gerekli duyarlılığı göstereceğinize inanmaktayız.
Sözkonusu haber kesinlikle doğruyu yansıtmamaktadır. Şöyle ki, haberde; Gebze Özel Tip Cezaevinde 9. koğuşta bulunan biz TKP(ML) davasından tutuklu ve hükümlülerin 23 Ekimde başlatmış olduğu açlık grevini jandarmayla yapılan görüşmeler sonucu ve hiçbir talebimiz kabul edilmediği halde bıraktığımız yazılmaktadır. Bu iddiaların tümü tamamen mesnetsizdir, yalan ve karalamadan öteye geçmemektedirler.
Doğrusu şudur:
Partimiz TKP(ML), dost partiler DHKP-C ve TKİP davalarından, Türkiye ve Türkiye Kürdistanının hemen bütün cezaevlerinde bulunan biz tüm tutuklu ve hükümlülerin, 20 Ekim 2000 tarihinde kamuoyuna deklare ettiği Ölüm Orucu perspektifli Süresiz Açlık Grevi, bütün cezaevlerinde olduğu gibi bulunduğumuz Gebze Özel Tip Cezaevinde de aynı taleplerle devam etmektedir.
Herşey bir yana, birincisi; taleplerimizin muhatabı jandarma değildir. Dolayısıyla jandarmayla görüşme ya da pazarlık yapmamızın mantıki bir zemini yoktur. Bu mümkün omadığı gibi, böyle bir şey sözkonusu değildir-olmamıştır. Aynı şekilde Açlık Grevini bitirmemiz de sözkonusu olamaz-değildir.
İkincisi; Bulunduğumuz Gebze Özel Tip Cezaevinde, salt 9. koğuşta bulunan biz TKP(ML) davası tutuklu ve hükümlüleri değil, 12. koğuşta bulunan TKİP davasından tutuklu ve hükümlüleri de Süresiz Açlık Grevindedir. Bu iki partinin 8. koğuşta bulunan bayan militanlarıyla birlikte Süresiz Açlık Grevine giden tutuklu ve hükümlü sayısı toplam 17dir.
Yani haberde iddia edildiği gibi, yalnızca 9. koğuşta bulunan biz TKP(ML)li tutsaklar değil, 8. ve 12. koğuşlarda bulunan yoldaşlarımız ve siper yoldaşlarımız da Süresiz Açlık Grevi eylemindedir.
Üçüncüsü; Jandarma kaynaklı olduğunu belirttiğiniz haberin maksatlı olduğu açıktır. Zira SAGde olduğumuza dair dilekçelerimiz ilgili mercilere verilmiş, bıraktığımıza dair ise herhangi bir başvurumuz olmamıştır. Bu, ilgili tüm kurumlarca bilinmektedir.
Haber maksatlıdır, çünkü SAG eylemimize başlarken ileri sürdüğümüz ortak taleplerimiz kabul edilmedikçe, eyleme son vermeyeceğimizi ve gerektiğinde Ölüm Orucuna başlayacağımızı ilan etmiştik. Kamuoyuna açık yaptığımız bu ilanımız aynılıkla geçerli olmakla birlikte, eylemi bırakmış da değiliz. Bu durumda haberin eylemimize çirkin bir saldırı olduğu açıktır.
Kaldı ki, böyle bir açıklama yapma durumunda olan jandarma yetkilisi olamaz. Zira muhatap jandarma değil, Adalet Bakanlığı ve diğer ilgililerdir.
Öte yandan, yine aynı mahiyette bir haber, ama savcı kaynaklı olarak, Gebzenin bir yerel gazetesinde de daha önce yer almıştı. Ki, girişimlerimiz sonucu gazetede ikinci gün tekzip edilmişti.
Bütün bunlar gözönüne alındığında, gazetenizdeki haberin neye hizmet ettiği açıktır. Bu asılsız haberlerin hedefi, eylemimize kara çalma ve kafa karıştırmaya yöneliktir. Ancak hiçbir güç, hiçbir yalan ve kara çalma eylemimizi gölgeleyemeyecek, onu karalama yeteneğinde olamayacaktır. Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış! Bütün yalan ve karalamalara eriyen bedenlerimizle yanıt olacağız!
Sonuç olarak, gazetenin bu çirkin oyunlarına alet edilmesine izin vermemek için, bahsi geçen haberi tekzip etmeniz ve yanıt hakkımıza da yer vermenizin zorunlu ve gerekli olduğu açıktır.
F tiplerini kapatacağız, hücreleri yıkacağız!
Yaşasın Ölüm Orucu perspektifli Süresiz Açlık Grevi eylemimiz!
Merhaba dostlar;
Yeni bir tarih yazma ve yaratma bilinci ve inancıyla, tüm karamsarlık ve kararsızlıklara karşı başlattığımız SAG direnişimizin 10. günündeyiz. Uzunca bir süredir dayatılan ve hayata geçirmek için katliamlara girişilen F tiplerine karşı, bu saldırıların ilk ve en şiddetlisini onurluca karşılayıp şehit düşen Ulucanlar şehitlerimizin yarattığı ve Burdurda, Bergamada sürdürülen teslim olmama ve ölümüne direniş ruhunu kuşanarak başlattığımız bu direnişle zaferi bugünden/başlattığımız anda kazandığımızın bilincindeyiz. Tarihi sahiplenmek, direnişi, şehitleri sahiplenmek onu daha ileriye taşıyarak büyütmek demektir. Yeni yeni direnişlerle ve gerektiğinde yeni yeni şehitlerle her zaman ileriye doğru döndürmektir tarihin tekerliğini.
Sevgili dostlar, dostlukların siper yoldaşlığı ile perçinlendiği bu süreçle, yukarıda ifade ettiğimiz bilinçle ve iki dost örgütle bu direnişte yeralan TKP(ML) tutsakları adına, direnişimizin 7. gününe ulaştığı Çanakkale Cezaevinden en sıcak sevgi ve selamlarımızı iletmek için bu mektubu sizlere yazıyorum. Önümüzdeki süreç boyunca da duygularımızı aktarmaya çalışacağım.
Ancak bu mektubu yazmamızın diğer bir nedeni daha var. Bizler alanımıza yetersiz sayıda gönderilen gazetenizi düzensiz ve kısıtlı bir süre zarfında takip edebiliyoruz. Sizlerden isteğimiz, bu sürecin hassaslığını ve önemini de düşünerek, bize iki tane ayrıca gazetenizden göndermenizdir. Adına gönderdiğiniz dostlarımız, sürekli örgütler arası gazete dolaştırmaktan da kurtulmuş olacaklar bu şekilde. Hem bayan yoldaşlarımızın, hem de bizim düzenli ve sıkıntı yaşamadan gazetenizi okuyabilmemiz için iki tane istiyoruz.
Siz dostlarımızın bu isteği dikkate alacağınızı ümit ediyor, siper yoldaşlığı sıcaklığıyla hepinize selamlarımızı gönderiyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Dostlukla...
TUYABlı aileler olarak devrimci tutsakların başlatmış olduğu Süresiz Açlık Grevini desteklemek amacıyla Bayrampaşa Cezaevi önünde basın açıklaması yapma kararı aldık.
Açlık grevinin 18. gününde hazırladığımız dövizler ve önlüklerle cezaevi önüne gittik. Ancak yolun üç tarafı da polisler tarafından ablukaya alınmıştı. Bir kısmımız bu ablukayı geçerek cezaevi önüne gelebildi. Ancak görüştekilerin ve diğer ailelerin gelmesini beklerken polis, ailelerden birini gözaltına almaya kalktı. Bizler de orada bulunan aileler olarak buna izin vermedik. Bu üzerine çevik kuvveti getirip bizi zorla gözaltına alarak arabalara bindirdiler. Gözaltına alınırken İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!, Devrimci tutsaklar onurumuzdur! sloganlarını haykırdık.
Bayrampaşa Karakoluna götürüldük. İşlemlerimiz yapılırken görüşten çıkan aileleri de getirdiler. Birçok aile yoğun önlemler nedeniyle biraraya gelememişti ve biz gözaltındayken bir kısmı İHDye giderek yazılı açıklamayla yaşanan gözaltı ve engellemenin duyurulmasını sağladı.
Gözaltında kaldığımız sürece hiçbir şeyi imzalamadık ve ortak tutum alarak ifade ve adres vermedik. Yaklaşık 5 saat sonra çıkarıldığımız hastaneden serbest bırakıldık.
Basın açıklamasına dahi tahammül edemeyenlerin ne gözaltıları, ne de engellemeleri bizi asla yıldıramayacak. Süresiz Açlık Grevindeki evlatlarımızın, eşlerimizin, yoldaşlarımızın talepleri kabul edilene dek her türlü saldırıya rağmen sokaklarda olacağız.