ARSIVANA SAYFA
 
11 Kasım '00
SAYI: 42
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Zindan direnişine karşı sistematik devlet provokasyonları
Ölümleri mi bekleyeceğiz?
Kamuda özelleştirme ve mücadelenin sorunları
Kamu emekçilerine sesleniş!
Faşist partiye kongre cilası tutmadı
Gençlik hareketinde yeni bir dönemin işaretleri
YÖK nedir?
YÖK’e karşı yaygın ve kitlesel eylemlilik
6 Kasım eylemlilikleri üzerine
Komsa grevinin başarısı için
Metal işkolundaki satış sözleşmesinin ardından
Sendikalaşma çerçevesinde gelişen işçi direnişleri
SAG direnişçilerinden çağrı
“Çete devletine diz çöktüreceğiz! Biz kazanacağız!”
Süresiz Açlık Grevi üzerine sendikacılar ve öncü işçilerle konuştuk
Devletin F tipi saldırısı durdurulmalıdır!
Bern’de 25 bin kişilik işçi-emekçi gösterisi
Yıkım halkın örgütlü gücüyle püskürtülebilir!
Sermaye cumhuriyeti 77. yılında çürümenin doruğunda!
Fikir ve eleştiri..., Küfür ve hakaret...
Atılım’ın küfürbaz takımına...
Zindanlar'dan
Mücadele Postası
 



 
 
Komsa grevinin başarısı için


Sermaye devletinin toplumun tüm kesimlerine yönelik saldırıları gün geçtikçe çoğalıyor. Bir yanda devrimci tutsaklara F tipi hücre saldırısı ile utanç verici bir teslimiyet ve tecrit dayatırken diğer yanda işçi ve emekçilere sefalet zamları, özelleştirme, sendikasızlaştırma ile örgütsüzleştirmeyi dayatıyor.


Türk Metal’in tekrarlanan ihaneti

İMF Türkiye masası şefi Carlo Cottarelli’nin verdiği son emirle POAŞ’ta 1200 işçi kapı önüne kondu. Hükümetin grev yasağının Danıştay’dan geri dönmesinin ardından sendika bürokratları yangından mal kaçırırcasına %10’a imza attılar. Sendika bunu bir kazanım gibi göstermeye çalışsa da gerçekte belediye işçilerinin ciddi hiçbir kazanımı bulunmuyor. Sürmekte olan metal sektörü TİS’leri ise bu sefer bir sabah operasyonu ile %22 gibi komik bir rakamla sonuçlandı.

‘98’de olduğu gibi bu sözleşmede de Türk Metal ihanetçi rolünü bir kez daha hakkıyla oynadı. Birleşik Metal ve Özçelik-İş’e de “Türk Metal imza attı, biz yalnız başımıza bir şey yapamayız” demek kaldı. %22’ye imza atılması ihanetin de ötesinde aşağılık işçi düşmanlığı değil de nedir?

MESS’in %25 dayatmasının dahi altına düşülmüştür. Temsilcileri toplayıp kararlılık konuşmaları yapan Türk Metal ve Birleşik Metal bürokratlarının söyleyecek bir çift sözleri vardır herhalde. %22 artış, metal işçisinin yaşamını rahatlatacak mıdır? Geçim sıkıntısı çekmeyecek mi, ev kirası, kömür parası bulabilecek miyim diye düşünmeyecekler mi? Bu şartlarda metal işçisi ihanet sözleşmesini MESS’in ve sendika bürokratlarının kafasında parçalamak için neyi bekliyor?

Renault işçileri Türk Metal Başkanı Mustafa Özbek’e gönderdikleri mektubun cevabını ihanetle aldılar. Renault ve diğer metal işçileri bu ihanet şebekelerine daha fazla katlanmamalıdır. Yıllardan beri görüyoruz, sendika bürokratları ihanette sınır tanımıyor. İhanetlere karşı suskunluk, metal işçileri için hep sefalet ve yıkım oldu. Yine suskun kalınırsa daha fazla sefalet daha fazla yıkım olacağı ortadadır.


Komsa’da grev...

Bu gelişmelerin yaşandığı bir evrede Ümraniye’de bulunan Komsa’da grev başladı. 3 yılı alan bir örgütlenme çabasının ardından fabrikada çalışan 250 işçiden 150’si Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldu. Sendikanın yılbaşında yetkiyi almasına rağmen patronun sendikayı tanımamakta diretmesi sonucu 150 işçi greve girdi. 3 yılda yaklaşık 300 işçi kapı önüne konuldu. Yerine ise asgari ücretle yeni işçiler alınıyor. Son olarak 1 hafta önce 2 işçi daha işten atıldı. Kapitalizmin vahşi sömürü çarkı tüm acımasızlığıyla Komsa fabrikasında da dönüyor. En yüksek maaş alan işçi 120 milyona yakın maaş alıyor. Fabrika telekomünikasyon üzerine üretim yapıyor. Bu sektörde ülkenin en büyük işletmesi. Yurtiçinin yanısıra İran gibi ülkelere de üretim yapıyor.

Grevci işçiler, grev gözcüsü önlükleri ile gün boyunca fabrika önünde bekliyor. Grev pankartı asıldı, fakat grev çadırı henüz kurulmadı. İşçilerin büyük çoğunluğu genç ve çoğu ilk kez grev deneyimi yaşıyor. İşçilerin genç oluşu, grevin canlı ve dinamik geçmesi bakımından önemli bir etken olduğu gibi, deneyimsiz olmanın olumsuz etkileri de mutlaka olacaktır. Komsa grevi henüz başlangıç aşamasında. Geçmişte yaşanan grev deneyimlerini bugünden özümsemeli, kendisi için dersler çıkarmalıdır.


Komsa işçisi geçmiş deneyimleri gözetmelidir

Biz burada, henüz erken olmakla birlikte, geçmiş deneyimlerin ışığında Komsa grevinde dikkat edilmesi gereken temel noktalara işaret etmeye çalışacağız.

Öncelikle şunu belirtmeliyiz; grevde bulunan işçilerin çoğunun genç ve deneyimsiz olması işçilerin bir eğitim çalışması yapmasını zorunluluk haline getiriyor. İşçi sınıfı hareketinin dağınık ve parçalı seyrettiği bir dönemecin içerisindeyiz. Son yaşanan grev ve direnişler bekleyiş ortamından kurtulmadığı, eylem ve etkinlik içinde olmadığı için yalnızlaşıp güç kaybına uğramıştır. Komsa işçisi aynı akıbeti paylaşmamalıdır.

Fabrikaya grev pankartı asılmış fakat grev çadırı henüz kurulmamıştır. İşçi sınıfı mücadelesinde grev çadırı sermayeye karşı kazanılan bir mevzidir. Komsa işçisi kazanmak için bu mevziyi korumalıdır. Grevde şu an bir belirsizlik ortamının olması durgunluğa yolaçmamalı, grevi işçi ve emekçilerin gündemine sokmak için bugünden harekete geçilmelidir. Zira grevdeki durgunluğun, bir süre sonra bıkkınlığa ve yorgunluğa dönüşeceği bilinmelidir.

Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, grevde bulunan işçilerin kendi aralarındaki dayanışmadır. Grev ve direnişler sermayenin tahammül edemediği eylemlerdir. Bundan dolayı hemen karşı saldırıya geçerler. Kimi işçiye yüksek maaş vaadedilerek grevden çıkması teklif edilir, böylelikle geriye kalanları da etkileyebileceklerini düşünürler. Tehditler yağdırılır, eğer bu da işe yaramıyorsa, kurt tekrar kuzu postuna bürünür. Evlere gönderilen mektuplarla ikna yolu denenir. Bunun da sökmediği yerde grev kırıcı işçiler devreye sokulur. Komsa işçisi patronların bu oyunlarını gözönünde bulundurmalı, birbirlerine kenetlenmelidir.


Grev için sınıf desteği örülmelidir

Grev için sınırlı birliktelik de kendi içine hapsolup yalnızlaşmaktır. Sınıf dayanışmasını örüp yalnızlıktan kurtulmak için beklemek yerine harekete geçilmeli, grev komitesi, basın komitesi, dayanışma komitesi kurulabilmelidir. Grevi toplumun gündemine sokabilmek için basın sürekli dolaşılmalı, destekleri istenmelidir. Sendikacılar, DKÖ’ler ile grevle dayanışma komitesi kurulabilmelidir. Grevin güç kazanması için diğer sınıf kardeşleriyle ortaklaşabilmelidirler. Özellikle Komsa’nın çevresinde bulunan fabrikalarla ilişkiye geçilmelidir. Hemen yanıbaşında duran Netaş Organize Sanayi bölgesindeki Pacard, Mert Akışkan, Tekiz, Beybi Çuval, Beybi Eldiven, Mayer vb. fabrikalardan başlanabilmelidir.

Eylemsizlik grevi zayıflatan bir etkendir. Diğer fabrikalarda çalışan işçi arkadaşlarımızla ortaklaşıp sürekli bir eylemliliğin içinde olmak grevin başarısı için önemlidir. Kurulan birliklerle basın açıklamaları yapmak, yürüyüşler düzenlemek, toplu eylem ve mitinglere kitlesel katılım sağlamak, yapılan grevin sesini duyurup diğer işçi-emekçilerin gündemine sokacağı gibi, Komsa işçisi gibi ezilen ve sömürülen, sendikalaşmak isteyip de somut adım atamayan diğer sınıf kardeşlerimize de güç ve moral verecektir. Bu yönüyle grevin başarısı ayrıca bir önem taşımaktadır. Komsa dışında diğer fabrikalarda çalışan öncü-devrimci işçiler grevi kendi fabrikasındaki bir sorun olarak görebilmeli, greve kendi fabrikasından dayanışma ziyaretleri düzenleyebilmelidir. Maddi ve manevi destek sunmalıdırlar.

Komsa grevinin gözler önüne serdiği bir gerçek de, Yaşar Okuyan’ın hazırlayıp TBMM’ye sunmakta zorlandığı iş güvencesi yasa tasarısının ne kadar boş ve işçi-emekçileri kandırmaya yönelik olduğudur. Bu tasarı ile, sözde patronlar işçiyi, sendikaya üye olduğu için işten atamayacaktı. Zaten mevcut iş yasaları da aynı şeyi söylüyor. Fakat Y. Okuyan’ın büyük bir sahtekarlıkla görmemezlikten geldiği bir 17. madde var ki, keyfilikte sınır tanımıyor. Sendikaların da dört elle sarıldığı bu yasa tasarısı gerçekte işçi ve emekçilere yeni hiçbir şey kazandırmayacaktır. Yaşar Okuyan’ın çabası gözboyamanın ve sahtekarlığın ötesinde bir şey değildir. Somut olarak Komsa grevi bunu göstermiştir.


Komsa işçisi mücadele içinde öğrenecek

Komsa işçisi zorlu, zorlu olduğu kadar da onurlu bir adım atmıştır. Grev ve direnişlerin işçi sınıfının okulu olduğu unutulmamalıdır. Süreç ilerleyip grev de ilerledikçe Komsa işçisi gerçekleri çok daha yalın bir halde görecek, birçok deneyim kazanacaktır. Sermaye ağaları, bugüne kadar işçi ve emekçilerin kazandığı hakların hiçbirini bahşetmedi. Bu grevin de kazanımla sonuçlanmasını bahşetmeyecektir. Zafer, emeği ve onuru için direnen Komsa işçisinin olacaktır.
Yaşasın Komsa grevimiz!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Yaşasın sınıf dayanışması!





Komsa Elektronik’te grev...


7 Kasım Salı günü Ümraniye’de bulunan Komsa Elektronik Fabrikası’nda grev başladı. 3 yıllık bir örgütlenme çalışmasının ardından Birleşik Metal-İş Sendikası yılbaşında yetkiyi aldı. Yetkinin alınmasından sonra sendika işverenle toplusözleşme masasına oturmak istedi. Yılbaşından bu yana süren çabalara rağmen Komsa patronu sendikayı tanımıyor. Fabrikada çalışan 250 işçiden 150’si Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye oldu. Grevin başlamasıyla fabrikadaki üretim büyük oranda durdu. Fabrika iç ve dış pazara yönelik üretim yapıyor, telekomünikasyon üzerine çalışıyor. Komsa üretim yaptığı sektörün en büyük işletmelerden biri. İşçilerin maaşı oldukça düşük, 100 ile 120 milyon arası maaş alıyorlar.

Greve gidilmesinin en büyük sebeplerinden biri, işçi atıp yerine asgari ücretle yeni işçiler alınması. Sermayenin vahşi sömürü çarkı burada da dönüyor. Grevci işçilerin birçoğunu genç işçiler oluşturuyor ve büyük bölümü ilk kez bir grev deneyimi yaşıyor. Grevin başladığı gün fabrikaya grev pankartı asıldı. İşçiler gün boyunca fabrika önünde bekliyor. İşçilerle beraber bir de sendika yöneticisi bekliyor.

Sendikanın görüşme talebine patrondan olumsuz tepki geldiği için şu anda bir belirsizlik havası var. İşçiler ise mücadeleye sonuna kadar devam edeceklerini, aldıkları maaşla daha fazla geçinemeyeceklerini, grevden başka bir yol olmadığını söylüyorlar.





“Ekmeğimiz ve onurumuz için mücadele veriyoruz...”


Grevin 1. gününde Komsa işçisi Hanifi Karadağ ile yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.


- Greve çıkış nedeniniz nedir?
- Yaklaşık 3 senedir örgütlenmeye çalışıyoruz. Yılbaşında yetkiyi aldık, toplu sözleşmeye oturmak istedik. Patron sendikayı tanımadı.

- Örgütlenme sürecinden bahseder misiniz?
- 3 yıldır örgütlenmeye çalışıyorduk. Patrondan gizli toplantılar yaptık. 3 senedir 300’e yakın arkadaşımız işten atıldı. Atılan arkadaşlarımız da örgütlenmemiz de yardımcı oldular. 150 kişi sendikaya üye olduk.

- Fabrikada kaç kişi çalışıyor?
- Yaklaşık 250 kişi çalışıyor, 150’si üye.

- Fabrika ne üretiyor?
- Telekomünikasyon üzerine çalışıyoruz. Alcatel’le ortak elektronik parçalar üretiyoruz. Fabrika Türkiye’nin en büyük fabrikalarından biri. Üretilen mallar İran’a satılıyor. İran’la 10 yıllık sözleşme var.

- Fabrikada kaç bölüm var?
- 4 bölüm var. Mekanik, baskı devre, GES ve elektro.

- Şu anki maaşınız nedir?
- Şu anda 100 ile 120 milyon arası maaş alıyoruz. Bu paraya adam çalıştırılır mı?

- İşçiler arasındaki dayanışma nasıl, destek var mı?
- Gördüğünüz gibi herkes coşkulu. Sonuna kadar gideceğiz. İçeride çalışan memur arkadaşlar bizi destekliyorlar. Onlar da sendikaya üye olmak istiyorlar.

- Şu anki gelişmeler neler?
- 150 kişi Birleşik Metal Sendikası’na üye olduk. Sözleşmeye oturmak istedik. Patron kabul etmedi. İş greve geldi. Şu anda patron kimseyle görüşmüyor. 1 hafta önce 2 arkadaşımız daha atıldı. Zaten sürekli eski işçi atıp yeni işçi alıyorlar.

- Greve ilişkin duygularınızı anlatabilir misiniz?
- Biz yasal bir hakkımızı kullandık. Ekmeğimiz ve onurumuz için mücadele veriyoruz. Sonuna kadar yılmayacağız. Biz toplusözleşme yapmak istiyoruz. İşten atılan arkadaşlarımız için direniyoruz. Sonuna kadar gideceğiz, bize yapılan haksızlıklara karşı greve gittik.

- Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
- Diğer iş arakadaşlarımızdan bizleri desteklemelerini bekliyoruz. Teşekkürler...