ARSIVANA SAYFA
 
7 Ekim '00
SAYI: 37
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Filistin deneyiminin dersleri, Kürt halkı için paha biçilmez değerdedir
Sırbistan’da hükümet darbesi
Demokrasi yönelimi adına pazarlanan “saygın hukukçu”
Ermeni soykırımı tasarısı ve “hür” Türk medyası
“Öteki Türkiye”nin değil tekelci sermayenin sözcüsü
İşçi ve emekçilere yönelik yeni bir soygun
Kamu emekçi hareketi reformist önderlik engelini aşmak zorunda
EXSA işçisi direniyor
Sendika bürokrasisinin yeni manevraları karşısında sınıf sorumluluğu
“İş güvencesi” yasa tasarısı...
Bu devletin “adaleti” hep emekçi halkın beynini dağıtıyor!
CHP Kurultayı, düzenin çözümsüzlüğü ve devrimci önderlik sorumluluğu
Kürt illerinde devletin “insan hakları” seferberliği!
Ekim Gençliği’nden
“ON’lar birer yıldız gibi parladılar karanlığın içinde”
Onlarla zafere yürüyeceğiz!
Habip Gül anmasına karşı devlet terörü
“Devrimci onur işkenceyi yenecek!”
“Ailelerimize kalkan elleri kıracağız!”
Hücrelere karşı mücadele üzerine notlar
Basından seçmeler
Mücadele Postası...
 



 
 
Bu devletin “adaleti” hep emekçi halkın beynini dağıtıyor!


Yatması gereken 3 aylık cezası kalan ve oğlunun düğününe katılmak için firar eden bir hükümlü, Adana’da jandarma tarafından vurularak öldürüldü. Sağ yakalanabilirdi, ama öldürüldü! İşte bu düzenin, bu devletin “adaleti” bu! Bu kanlı “adalet” her yerde olduğu gibi bu cinayette de gerçek yüzünü açığa vurdu.

Gerçek katiller, hırsızlar, yağmacılar, sömürücüler, değil kafalarına kurşun sıkılmak, ortalıkta serbestçe dolaşıyorlar. En fazla göstermelik cezalar alıyorlar. Devletin “adalet” namlusu ise her zaman ve her yerde hep ezilenlerin kafasını parçalıyor. Devlet, burjuva asalakların ve hırsızların mülkünü korurken, tüm şiddetini her zaman ezilenlerin üzerine kusuyor.

Baklava yiyen çocukları işkencelerden geçirip hapislerde çürüten polis şefleri, savcılar, hakimler, perde arkasından bu ülkenin kaymağını efendileriyle birlikte her türlü yasal ve yasadışı yoldan yemeye devam ediyorlar. Bu düzenin “adaleti” onlara dokunmuyor. Tersine bu devletin kanlı ve kirli “adaleti” onlara kol kanat geriyor. “Adalet”in namlusu zaten onların elinde. Bu namlu, devrimciyi, işçiyi, emekçiyi, yoksulu ise katlediyor.

Sömürü, yağma ve katliam düzeninin “adaletine”, sömürücülerin, yağmacıların, katillerin “adaletine” boyun eğmeyelim! Katliamların, işkencelerin hesabını soralım!

İşçiler, emekçiler, gençler;
Katliamların, cinayetlerin, içerdeki ve dışardaki hücre duvarlarının önüne eğer bugün hep beraber barikat örmezsek, bu “adalet”in namlusu yarın sizlere de kurşun yağdıracak, hücreler sizin de bu “adalete” karşı isyan sesinizi boğacak!