Kamu emekçi hareketi reformist önderlik
engelini aşmak zorunda
Kamu emekçi hareketinin konfederasyonlaşmasıyla dizginlenmesi süreci üst üste düşmüştür. Reformist önderliğinin düzen içi kulvarlarda meşruiyet kazanma çabaları, tabanın güvensizliğinde ve örgütlülükten kaçışında önemli bir nedendir. Kamu emekçilerini asıl yoran; onca mücadeleye rağmen kazanamamak değil, (kısmi olarak böyle bir etkisi var kuşkusuz), önderliğin yıllardır süren oyalayıcı ve yatıştırıcı tutumu, militan mücadeleye karşı duruşu olmuştur. Daha dün devletin kendi eliyle kurdurduğu Türk Kamu-Sen, bugün herkes tarafından muhatap alınmaktadır. Kamu-Sene bu meşruiyeti bahşeden KESKin kendisi olmuştur.
KHK ile devletin, işten atmalara ilerici-devrimci, mücadeleci kesimlerle başlayacağı da biliniyor. Yani KESKin kazandığı meşruiyet, ayağına dolanma riskini fazlasıyla taşıyor. Kamu emekçi hareketi bu reformist önderlik engelini aşamadığı koşullarda, sözde sendika yasası bile hayal haline gelebilir. Kamu-Sen bu boşluğu doldurmaya hem adaydır ve hem de hazırlanmaktadır.
Öte yandan, Enerji Yapı Yol-Sene bağlı emekçiler, Mart ayından beri devam eden hareketliliklerine, üç gün iş bırakma eylemleriyle devam ettiler. Üç gün boyunca, eşit işe eşit ücret, sürgün ve kadrolaşmanın durdurulması için birçok ilde iş yavaşlatma eylemleri gerçekleştirdiler. İş yavaşlatmayı, iş durdurmaya çevirdiler. İstanbulda otoyol ve köprülerdeki eylem, trafiği durdurmaya yetti. İstanbul, Ankara, Adana, İzmir, Kayseri, Elazığ, Diyarbakır ve daha bir çok ilde eylemler gerçekleştirildi.
Kızılay meydanında basın açıklaması yapmak isteyen emekçilerin önü, polis panzerleri ve barikatlarla kesildi. Emekçiler ilk barikatı yılgınlık yok direniş var! haykırışlarıyla dağıttılar. Kızılay Meydanına giremediler, ama kararlılıklarından da vazgeçmediler. Enerji Yapı Yol-Sen Başkanı Cengiz Faydalı bu kararlılığı şöyle ifade etti:
Biz örgütlenerek sendikalarımızı kurmak istiyoruz. Haklarımızı almak istiyoruz. Bugün bizim basın açıklamamızı engellediler. Güç dengesi olabilir. Peki, Enerji Yapı Yol-Senin yarın Eskişehir yolunu kapatmasına kim engel olabilir?
Ve nitekim eylemin son günü Eskişehir yolunu işgal etmeyi başardılar.
Buradan ne sonuç çıkıyor? Kamu emekçi hareketinin yeni bir yükseliş evresine girebileceği... İşçi sınıfıyla buluşabilemeleri açısından da yeni dönem önemli imkanlar barındırmaktadır. Meclisin açılmasıyla birlikte, KHKyi çıkarmaya çalışan hükümete geri adım attırabilmek, faks göndermeleri ile değil, ileri eylemlerin tırmandırılmasıyla mümkün olabilecektir. Bu ise sendikal bürokrasi engelini aşmayı gerektiriyor.
Adanada Eğitim-Sen eylemi
Eğitim-Senin aldığı merkezi karar doğrultusunda, 29 Eylül günü saat 13.30' da Uğur Mumcu Meydanı'nda Norm Kadro Yönetmeliğine karşı bir basın açıklaması yapıldı. Yaklaşık 100 kişilik bir katılımın sağlandığı açıklamada, "Direne direne kazanacağız!", "Zafer direnen emekçinin olacak!", "Yaşasın örgütlü mücadelemiz!" sloganları atıldı.
Acıklamada; İMF, Dünya Bankası gibi uluslararası emperyalist örgütlerin neo-liberal politikaları hayata geçirdiğinden, bunun yoksulluk, işsizlik, düşük ücret, hayat pahalılığı, anti-demokratik uygulamalar, eşitsizlik, gelecek kaygısı, toplumsal yozlaşma olarak karşımıza çıktığından, özelleştirmelerden, hak arayan, demokrasi isteyen kişi ve kurumların baskılarla karşılaştığından bahsedildi. Sendikal örgütlenme mücadelesinde aktif görev alan Eğitim-Sen eski şube başkanı Gülabi Köseoğlu ile SES üyesi Dr. Mehmet Antmen' in sürgün edilmesi kınandı.
Metnin sonunda bir kaç güne yayılan eylem programı da açıklandı.
Ertesi gün saat 11: 30'da Eğitim-Sen'de KESK ile birlikte sürgünler, siyasi kadrolaşma ve baskılarla ilgili basın açıklaması yapıldı. Daha sonra da İnönü Parkında stant açılarak sürgünlere karşı imza kampanyası başlatıldı. Aynı stant 1 Ekim'de Duygu Cafe yanına taşındı. 2 Ekim'de tekrar İnönü Parkında stant açılarak imza toplandı. Sürgünlere, siyasi kadrolaşmaya ve baskılara karşı hazırlanan imza metinlerinin KESK'e bağlı diğer işyerlerine gönderilmesi, 27 Ekim'de de toplanan imzaların bir basın açıklamasının ardından TBMM'ye gönderilmesi kararlaştırıldı.
İstanbuldan işçi eylemleri...
Zorunlu tasarrufların gaspına karşı eylem...
İstanbulda EP içerisinde bulunan sendikalar, devletin keyfi bir şekilde ücretlerinden kestiği zorunlu tasarrufları protesto etmek ve hesaptaki birikimlerini öğrenmek için basın açıklaması gerçekleştirdi. Ziraat Bankası Aksaray Şubesi önünde yapılan açıklamada, zorunlu tasarruf kesintisinin keyfi ve yasal kılıfa büründürülmüş bir soygun olduğu belirtildi. Açıklamada İMF politikalarının yıkım ve yoksulluk getirdiği, istikrar adı altında milyonlarca emekçiden her geçen gün daha çok fedakarlık istendiği, ancak bundan sonra işçilerin ve emekçilerin buna sessiz kalmayacağı, İMFye, emek karşıtı politikalara dur diyeceklerini belirttiler.
Basın açıklaması sırasında İMF karşıtı ve zorunlu tasarruflarının geri ödenmesine yönelik slogan atan ve döviz taşıyan işçi ve emekçiler, Ziraat Bankasına tasarrufların ne kadar olduğunu öğrenmek için dilekçe verdiler.
Eylemlerin diğer illerde de tekrarlanacağı belirtildi.
Çağdaş Matbaacılıkta grev başladı...
Çağdaş Matbaacılık işçileri 5,5 aydır direnişte ve bir çok işçi eyleminde seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Onlar da sınıf dayanışmasını ve önemini ne yazık ki sendikalı olup işten atıldıktan sonra öğrendiler. Şu anda ihtiyaçları ve çıkarları sınıf dayanışmasından geçmektedir.
Matbaa işçileri 1,5 yıl önce sendikalı olmak için mücadele başlattılar. 5,5 ay önce DİSK Basın-İşin yetkisi kesinleştiğinde 3 işçinin işten atılmış, konuyu görüşmek için işverenin yanına giden 12 işçinin daha çıkışı verilmişti.
Geçen 5,5 ay boyunca direnişlerini sürdüren işçiler, 3,5 ay süren toplu sözleşme görüşmelerinden sonuç alamadılar ve 4 Ekimde grev pankartını astılar.
4 Ekimde işverenin kaçak getirdiği işçilerin servis aracına saldırdığı gerekçesiyle 5 işçi gözaltına alındı.
35 işçinin greve çıktığı matbaada saat 12de basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklaması öncesinde sendika tarafından işçilerin serbest bırakılması istendi, ancak polis bu talebi reddetti.
Basın-İş Genel Sekreteri Kamil Kartal tarafından okunan basın açıklamasında, sendika mücadelesinin yaşandığı sürece ve 5,5 aylık direnişe yer verildi ve haklarını alana kadar mücadelelerine devam edecekleri belirtildi. Basın açıklamasına bazı sendikalar da temsili düzeyde destek verdi. Eylemde Direne direne kazanacağız, Sendika hakkımız, grev silahımız, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek sloganları atıldı.
İzmirden kısa haberler...
4 Ekim: 1500 emekçi yürüdü
İzmir Emek Platformu tarafından zorunlu tasarrufların gaspedilmesini protesto etmek amacıyla, Konak Meydanında kitlesel bir basın açıklaması yapıldı. Konak Sümerbank önünden yine Konak Meydanı Ziraat Bankası önüne kadar süren yürüyüşle başlayan eyleme yaklaşık 1500 kişi katıldı. Emek Platformu adına KESK dönem sözcüsü Alim Murathanın okuduğu basın metninin ardından, platform sözcüleri Ziraat Bankasına zorunlu tasarrufların miktarının bildirilmesi amacıyla toplanan dilekçeler verdi. Eylemde İMF defol, bu memleket bizim!, İşçi-memur elele genel greve!, Kahrolsun İMF, kahrolsun emperyalizm!, Tasarruf hakkımız söke söke alırız!, Zafer direnen emekçinin olacak!, Direne direne kazanacağız! vb. sloganları atıldı.
5 Ekim: Dünya Öğretmenler Günü
5 Ekim Dünya Öğretmenler Gününde Eğitim-Sen tarafından Konak Sümerbank önünde bir basın açıklaması düzenlendi. Yaklaşık 60 eğitimcinin katıldığı eylemde, öğretmenler gününün, mücadele sonucu kazanılan öğretmenler tarafından belirlenebileceği, bu yüzden sahte öğretmenler günü değil asıl öğretmenler gününün, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olduğu belirtildi.
Eylemde, Yaşasın örgütlü mücadelemiz!, Yaşasın enternasyonal mücadelemiz!, 5 Ekim bizimdir yaşatacağız!, Direne direne kazanacağız! vb. sloganlar atıldı.
|