ARSIVANA SAYFA
 
7 Ekim '00
SAYI: 37
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Filistin deneyiminin dersleri, Kürt halkı için paha biçilmez değerdedir
Sırbistan’da hükümet darbesi
Demokrasi yönelimi adına pazarlanan “saygın hukukçu”
Ermeni soykırımı tasarısı ve “hür” Türk medyası
“Öteki Türkiye”nin değil tekelci sermayenin sözcüsü
İşçi ve emekçilere yönelik yeni bir soygun
Kamu emekçi hareketi reformist önderlik engelini aşmak zorunda
EXSA işçisi direniyor
Sendika bürokrasisinin yeni manevraları karşısında sınıf sorumluluğu
“İş güvencesi” yasa tasarısı...
Bu devletin “adaleti” hep emekçi halkın beynini dağıtıyor!
CHP Kurultayı, düzenin çözümsüzlüğü ve devrimci önderlik sorumluluğu
Kürt illerinde devletin “insan hakları” seferberliği!
Ekim Gençliği’nden
“ON’lar birer yıldız gibi parladılar karanlığın içinde”
Onlarla zafere yürüyeceğiz!
Habip Gül anmasına karşı devlet terörü
“Devrimci onur işkenceyi yenecek!”
“Ailelerimize kalkan elleri kıracağız!”
Hücrelere karşı mücadele üzerine notlar
Basından seçmeler
Mücadele Postası...
 



 
 
İlk raundu kazanan Çukobirlik işçisini
zor günler bekliyor



Çukobirlik'te ücretsiz izne ayrılan işçiler kararlı mücadelelerinden kazanımla çıktılar. İşçilerin ücretsiz izinleri süresince ödenmeyen alacaklarını alabilmek için de sendika mahkemeye başvurdu. Bugüne kadar yargının işçiler lehine kararlar aldığı pek görülmemiştir. Ya da ancak yıllarca süren mahkemeler sonucunda istisnai olarak işçiler lehine bir takım kararlar alınabilmiştir. Soruna böyle bakıldığında, sendikanın işçi alacaklarını yargı yoluyla değil de, henüz toplusözleşme sürecindeyken işçilerin alacaklarının faiziyle ödenmesini sözleşmeye ek madde olarak geçirmesi ve bu madde kabul edilmediği takdirde sözleşmeyi bağlamaması gerekmektedir.

TİS sürecinde olduğumuz bugünlerde işçilerin alacaklarının ödenmediğini düşünürsek, verilecek yüzdelik zamların oranları aşağılara düşürülecek, işverenin sıfır zam dayatması hayat bulacaktır.(İşçi alacaklarının toplamı 1,5 trilyona yaklaşmaktadır) Ücretsiz izin sürecinde işçilerin 3 aylık ücretlerinin alınamaması, böylece esnek çalışmayı da meşrulaştırmaktadır. Bu anlamda da Çukobirlik işçilerinin kazanımına gölge düşmektedir.

Özelleştirme, taşeronlaştırma ve tensikat saldırısı Çukobirlik işçisinin kapısını her an çalabilir. Çünkü İMF direktiflerini uygulamada kararlı olan hükümet, bu uygulamalara daha da hız vereceğini beyan etmiş bulunmaktadır.

Çukobirlik işçisi saldırılara karşı aynı kararlı tutumunu daha ileri eylemliliklerle sürdürmeli ve yeni saldırılara karşı hazırlıklı olmalıdır.

Konuya ilişkin olarak Çukobirlik işçileriyle konuştuk...


“İşçi sınıfına yaraşır bir direniş yaşadık”

- Bir direniş yaşadınız. Tekrar işe dönüyorsunuz. Düşüncelerinizi alabilir miyiz?

1. işçi: Senelik iznimizin ardından 3. kez ücretsiz izne gönderildikten sonra, tabanın dayatmasıyla sendika bir dizi eylem kararı aldı. Oturma eylemi ve E-5 karayolunu trafiğe kapatma eyleminin ardından, ani bir kararla açlık grevine başladık. Kısa bir sürede sonuçlandı. İşbaşı yaptık.

Saldırıların boyutunu düşündüğümüzde, acaba bundan sonra tek tek ya da 9 kişilik gruplar halinde çıkışlar verilecek mi şeklindeki soru işaretleriyle kafamız doldu.

Direniş boyunca kitle örgütleri ve sendikalardan destek aldık. Mensa işçilerinin dışında, sendikalardan destek alamadık. Açlık greviyle hemen işbaşı verildi. İşçi arkadaşlarımızın evini Terörle Mücadele’den sivil polisler basarak, arkadaşlarımızı taciz etti. Bir arkadaşımızı da kaçırıp ajanlık dayattılar. Kabul etmediği koşullarda ailesini ve çocuklarını öldüreceklerini söyleyerek tehdit ettiler. Bu durum şube başkanına söylendiğindeyse, polisin böyle bir saldırıda bulunacağını daha önce söylediğini belirterek, herhangi bir girişimde bulunmadı.

Görünüşte kazanım gibi görünse de, yarın ne olacağı henüz belli değil. Zor günler kapıda.

2. işçi: Ücretsiz izine gönderildik. Haklı ve meşru bir mücadele verdik. En son açlık grevine yattık. Biz kararlıydık, sonuna kadar götürmeye, gerekirse bu yolda bedel ödemeye hazırdık. Kısa sürede eylem sona erdi, işbaşı yaptık. Biz işçi sınıfına yaraşır bir direniş yaşadık. Ücretsiz izne ayrılan 1940 işçi olmasına karşın 300' e yakın kararlı kitleyle eylemimizi gerçekleştirdik. Biz işe dönmesek de bu kazanım işçi sınıfına mal olmuştur. Exsa işçisi de Çukobirlik işçisini örnek almalıdır.

3. işçi: Kararlı bir mücadele sonucunda neler yapabileceğimizi gördük. Elbette sorunlar bitmedi. Asıl sorun bundan sonra başlıyor.

Kızıl Bayrak/Adana





EXSA işçisi direniyor


Grevlerinin 100. gününü geçmesinin ardından daha sonuç alıcı bir takım eylemlilikler yapılması gerektiği düşüncesiyle hareket eden EXSA işçileri, grevlerinin 100. gününde basın açıklaması, ardından da kitlesel bir bildiri dağıtımı gerçekleştirdiler. Daha sonra 29 Eylül tarihinden itibaren 6 kişilik gruplar halinde 1’er gün süreyle dönüşümlü açlık grevine başladılar.

2 Ekim saat 11:00'de, 200 EXSA işçisi, sendika binasından çıkarak Sabancı Merkez Cami önüne kadar sloganlar ve alkışlar eşliğinde coşkuyla yürüdüler. "Direne direne kazanacağız!", "Ölmek var dönmek yok!", "İşçi-sendika omuz omuza!" sloganları yürüyüşte en çok atılan sloganlar arasındaydı. Ardından servislere binen işçiler Organize Sanayi Bölgesi’ne gelerek EXSA işletmesinin önünde toplandılar. İşçilerin coşkuları, kararlılıkları yol boyunca da gözlemlenebiliyordu.

Yoğun güvenlik önlemleri alan jandarma işçilerin içeri girmesini engelledi. İşçilerin içerden vizite almasının engellenmesi, vizitelerin dışardan alınmasının dayatılması, işçilerin içeri alınmasının tehlikeli olduğunun söylenmesinin ardından, vizitelerini içerden alana kadar işçiler fabrika önünde oturma eylemi yapma kararı aldılar. Oturma eylemi sırasında yoldan geçen servisler korna çalarak eylemci işçilere destek verdiler. İşçiler fabrika önünde beklerken slogan atmaya devam ettiler. Halaylar çekildi, türküler söylendi.

Sendika Şube Başkanı, önden ortaya koyduğu "Vizitemizi içeriden alıncaya kadar bu eylemi bitirmeyeceğiz, gerekirse grevimizi burada sürdüreceğiz" söylemlerine rağmen, jandarma başçavuşuyla yapılan görüşmeler sonucu viziteyi alacağız dedi. Eylem programını açıklayarak mezarlıkta Sabancıların ruhuna Fatiha okunacağını, Carrefour'a gidilerek bir eylem yapılacağını, bunlarla birlikte eylemlerin dozajının arttırılarak devam ettirileceğini söyleyerek eyleme son verdi.

Kızıl Bayrak/Adana





Gönen Çelik'te işçi kıyımı


1996 yılında Adana'da açılan Gönen Çelik’te 380 işçi çalışmaktaydı. Sigorta primini doğru dürüst yatırmayan işveren keyfince işçi çıkartmaya başladı. 2000 Ocak ayında şirketin ismini Çeltek Ltd. Şti. olarak değiştirdi. İşveren aynı, şirket ismi farklı! Böylesi oyunlarla işverenler daha rahat vergi kaçırdıkları gibi, daha rahat işçi de çıkartabiliyorlar. Ve işçilerin alacakları (tazminat vs.) ödenmeyip yıllarca iş mahkemelerinde süründürülüyor.

2000 yılbaşı itibariyle çalışan işçi sayısı 150’ye düşürülmüş ve yılbaşından bu yana 10'ar-20'şer kişi olmak üzere sürekli işçi çıkarılmıştır. En son çıkartılan 13 işçiden sonra, şu an fabrikada 15 kişi kalmış durumdadır.

Bu arada 2000 yılının Ocak ayından beri çalışanların sigorta primleri ödenmemiştir. Toplam 31 işçi de ücretsiz izne ayırılmıştır ve bu işçiler yaklaşık 6 aydır ücretlerini alamamaktadır. İşveren ücretsiz izne ayrılan işçilere, "Çağırdığım zaman gelmezseniz tazminatlarınızı yakarım" tehdidinde bulunmaktadır. Çıkartılan işçiler en az 3 en çok 10 yıllık işçilerdir. Bugün 3 Ekim günü, son olarak işten çıkartılan 13 işçi çalışma il müdürlüğüne birer dilekçe verdiler. Dilekçelerinde; keyfi olarak işten çıkartıldıklarını, çıkış için herhangi bir belge verilmediğini, işverenin işe gelmediklerini gerekçe gösterip tutanakla tanzim edip tazminatsız çıkış verebileceğini, geriye dönük hak ve alacaklarının kaybolmaması için 4. 10. 2000 tarihinde çıkartıldıklarının belgelendirilmesini talep ettiler.

Eski adı Gönen Çelik yeni adı Çeltek olan işyerinin, Maraş'tan Adana'ya taşındığı düşünülürse, Maraş’ta da benzer bir serüveni olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bugün işten ayrılan işçiler ücretsiz izne ayrılan işçileri de yanlarına alarak işverenin keyfi tutumuna karşı mücadele etmelidirler. İşyerleri terkedilmeyerek fabrika önlerinde çeşitli eylem biçimleriyle (basın açıklaması, açlık grevi vb.) işverenin keyfi tutumu teşhir edilmelidir. Çıkartılan işçiler işbaşı yapana kadar mücadele etmelidirler.

Kızıl Bayrak/Adana