Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Nisan 2003
Sayısı: 59
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Emperyalistlere ve uşaklarına karşı kavgayı yükseltelim!
  Zafer direnen halkların olacak!
  Gençlik Beyazıt Meydanı'ndan haykırdı!
  Emperyalistler arası çatlak derinleşiyor
  Emperyalist savaşa karşı eyleme, boykota direnişe!
  Gençlik kitlesel bir katılımla emperyalist barbarlığı lanetledi...
  Emperyalist savaş ve mülteciler
  1 Mart mitingi ve gençlik...
  Gençliğin mücadelesini örgütleyelim!.
  Savaş karşıtı eylemlerden...
  Semtlerin emekçi gençliği içinde çalışmanın sorunları
  YÖK-YEK tartışması ve perde arkası
  '68'in anti-emperyalist mücadele ruhuyla barikatları aştık!>
  Savaşa karşı eylem ve etkinliklerden...
  "Emperyalistler, işbirlikçiler 6. Filo'yu unutmadık!"
  Etkinliklerden...
  1 Mayıs'ta alanları zaptedelim!
  İşletmeye dönüşen bir kurum: Üniversite
  Hatice Yürekli: Devrim davasına adanmış bir yürek
  Edirne'de polis terörü
  Siyasal çalışma iddia ve ciddiyet gerektirir!
  Okur mektupları



 
 
Gençlik hareketinin sorunları...

Semtlerin emekçi gençliği içinde
çalışmanın sorunları

Semt gençliğinin tanımı ve yapısı

Kapitalizm emekçileri geniş y?ğınlar halinde kentlere çekerek burada biraraya getirdi. Geniş emekçi yığınları, üretim birimleri dışında yaşadıkları mekanlardan doğru da bir kaynaşma içine girdiler. Özellikle servet-sefalet kutuplaşması emekçi semtlerini şehir merkezlerinin dışına sürerek, sınıfsal bölünmeyi kent yerleşimleri üzerinden de belirgin biçimde açığa çıkardı

Ancak bizde yaşanan gecekondulaşma, bu semtlerin fabrika/çalışma biriminden çok yöresel-kültürel etkenlere dayalı olarak kurulmasına yol açmıştır. Bu yüzden bahsi geçen emekçi semtleri Batı Avrupa’nın banliyölerinde olduğu gibi homojen değildir. Farklı işlerde çalışan farklı sınıflardan insanlar, emekçi semtlerinde biraraya gelirler. İşçilerin dışında kamu emekçilerini ve küçük-burjuvazinin emekçi tabakalarını buralarda bulabiliriz. Hatta daha üst tabakalardan olup yöresel özelliklerden ötürü buralarda oturan insanlar da vardır.

Bu heterojen sosyal yapı buralarda yaşayan gençlik içinde de belirginleşerek kendini gösterir. Ailelerin sınıfsal yapısı dolayısıyla farklı olan gençler işçi, işsiz, öğrenci olmaları açısından da birbirlerinden ayrılırlar. Buna rağmen ortak yaşam alanları ve sosyal bağlar onları biraraya getirerek tek bir kümede toplar. Bu küme 16-25 yaş arası, askere gitmemiş, evlenmemiş, çoğu durumda işsiz gençleri kapsar.

Bu gençlerin belirgin bir özelliği ev geçindirmek sorumluluğunu henüz tamamen omuzlarında hissetmemeleridir. Böylece içinde bulundukları arkadaş grubuyla bolca vakit geçirebilmektedirler. İşçi-işsiz ve liseli-dersaneli olmak üzere bir ayrım yapabilsek de, yaşam biçimleri bu ayrımı silikleştirmektedir. Dersaneliler aynı zamanda işsizdirler. İşçi gençlerin büyük bir bölümü yılın bir bölümünü işsiz olarak geçirmekte, diğer bölümünde de marjinal işlerde çalışmaktadırlar.

Asıl sorun buradan sonra, tam da bu noktada farklı gençlerin aynı kümede yer almalarıyla başlamaktadır. Onları biraraya getiren özellikleri ise üretim sürecine ciddi bir yer tutmamalarıdır. Sonuç olarak buralara baktığımızda, değişik tonlarıyla içiçe geçmiş bir tür “lümpen proletarya” da görürüz. Ancak bu insanlar büyük oranda (kapitalist gelişme de hesaba katıldığında) geleceğin işçi sınıfı mensuplarıdır da. Bu da onları önemsememizi gerektiren bir başka yön ve nedendir.

Semt gençliği içinde çalışma

Semtlerde yürüttüğümüz politik çalışmada şimdiye değin geleneksel hareketin popülist zaaflarından uzak durduk. Bu mesafeli duruşumuz bizi zaman zaman semt çalışmasının dışına da itebildi. Oysa semt çalışmasının tek gerçek güvencesinin işçi sınıfı içindeki çalışma, önderliğin sınıf içinde somutlanması olduğunu defalarca dile getirmiştik. Evet, semtlerde devrimci bir birikim, devrimci bir hareketlilik yaratmanın ve bunu dağıtmadan geleceğe taşımanın, buralardaki harekete önderlik etmenin tek gerçek koşulu sınıf içinde mevziler yaratabilmek, tek kelimeyle sınıfa önderlik edebilmektedir. Yoksa varoşların hareketliliği sırasında buralara üşüşen geleneksel hareketlerin ucube örgütleri ya da buraları sınıfsal gerçekliğinden kopararak alan halkçı tutumlar gelip geçici olanaklar dışında bir anlam taşımıyo.

Geleneksel devrimci hareketin omurgasızlığı, sınıfsal karakteri düşünüldüğünde, buralardaki doldur-boşalt tarzı göz önünde bulundurulduğunda, komünistlerin bu çalışma esnasında şimdiye kadar gösterdikleri dikkat ve titizliği şimdiden sonra da fazlasıyla göstermeleri gerekiyor. Komünistlerin gerçek faaliyet alanı işçi sınıfıdır. Semtler hem müttefiklerin yedeklenmesi, hem de emekçileri yaşadıkları yerlerden doğru kuşatmak için gereken bir yan çalışma alanıdır.

Yürüttüğümüz semt çalışmalarında çoğu kez buralardaki gençlik öğesinin üzerinden atlayabiliyoruz. Aslında dinamizmi ve devrimci ideallere yatkınlığı dolayısıyla semtlerde gözümüzü dikeceğimiz en temel güçlerden biri gençlerdir. Fakat öyle örnekler var ki, güçlü bir etkiye sahip olduğumuz bir semtte tek bir politik liseli ilişkiye sahip olamayabiliyoruz. Oysa buralarda çalışma yürütürken bize dolaysız olarak bakan, bizden etkilenenlerin başında bu gençler geliyor.

Bir örnekle açıklayalım. Genç komünistlerin yürüttüğü bir semt faaliyetinde sürekli evlerine girdiğimiz ailelerin liseli çocuklarının bizden etkilenerek devrimciliği seçtiklerini gördük. Ancak bu gençler biz ilgilenemediğimiz için orada hiç bulunmayan başka bir yapıya sempati duydular ve bu yapının bürosuyla iletişime geçerek el yordamıyla örgütlenmeye çalıştılar. Neden bizimle konuşmadıklarını sorduğumuzda bu gençlerden biri, “X abi sürekli bizim eve geliyordu, babamla benim anlamadığım şeyleri konuşuyordu, bizimle hiç ilgilenmiyordu” diyebiliyor. Yoldaşımız, sendikal süreçlerle ilgili tartışmalar içerisinde bu son derece istekli genç insanların üzerinden atlayabilmiştir. Oysa bu konuda biraz dikkatli olunsa, çok az bir çabayla bu gençlerin kazanılması, en azından e&urren;itim sürecine kazanılması mümkündür. Bu yüzden semt çalışmalarımız esnasında gençliğe özel bir dikkatle bakılması sağlanmalıdır.

Bu söylenenlerin ardından artık semt gençliği içinde çalışmanın çeşitli sorunlarına geçebiliriz.

Semt gençliğinin heterojen yapısı

Semtlerdeki heterojen yapıya yukarıda değinmiş, bu yapının gençlik içinde daha da belirginleştiğini belirtmiştik. Gerçekten de gençler arasında sınıf ayrımları silikleşiyor, bunun yerine yöresel farklar, arkadaşlık grupları vb. temelinde bir bölümlenme ortaya çıkıyor. Dolayısıyla “eğitimde fırsat eşitsizliği” ya da “genç işçilerin sorunları” vb. politik gündemler boşa düşebiliyor. Siz bir işçi gence burjuvaların sömürü düzenini anlattığınızda, o yanında çalıştığı amcasının vb. çok iyi bir insan olduğunu söyleyebiliyor. Ya da dersaneye gidemeyen bir liseliye bunu söylediğinizde, aklından dersaneye giden arkadaşlarını geçirerek “iyi de onlar benim çok yakın arkadaşlarım” diyebiliyor.

Bu sorunun aşılabileceği noktanın bilinçlenme olduğu söylenecektir. Ancak heterojenlikten kaynaklı bu yapının üzerine kaba halkçı bir bilinç çok kolay otursa da, sınıf bilincini yerleştirmek oldukça güç görünüyor. Bu gençler her dönem sivil faşist hareketin ya da halkçı devrimciliğin tabanı olagelmiş, bu ikisi arasındaki temel ayrım da yöresel-etnik farklar üzerine binebilmiştir. Bu nedenle semtlerde yakalanılan ilişkilerin eğitim ya da üretim birimlerinden doğru çalışmaya katılması zorunludur.

Üretim sürecinin çıplak ilişkilerinin
yaşanmadığı yerler olarak semtler

Heterojen yapının koşulladığı bir gerçek de semtlerde üretim sürecinin belirleyiciliğinden uzak, üretimdeki çıplak sömürü ilişkisini kavramamış bir gençliğin varlığıdır. Az önce aktardığımız biçimde bu azgın sömürü çarkı buralarda kendini farklı görünümler altında, deyim yerindeyse peçeli bir biçimde var eder. Bu da politik çalışmanın önüne önemli bir engel olarak dikilmektedir.

Kolaycı bir yaklaşımla buralardaki anti-faşist duyarlılığın harekete geçirilmesi, yahut belediyeciliğe indirgenmiş bir çalışma biçimi yerine sınıfsal dayanaklarını bulan, bunları sınıf bilinci ile eğiten bir çalışma tercih edilmelidir. İşçi gençliği üretim süreçleri üzerine düşünmeye sevketmek, diğer gençlerin de bu yanıyla ayrılmalarını sağlamak önemlidir. Bunun gerçekleşmesinin dayanağı ise üretim birimlerine dayanan, bunu temel alan bir çalışmaya sahip olmaktır. Eğer yürütülen çalışma bu dayanaktan yoksun ise, yakalanan ilk işçi ilişkileriyle bu dayanak yaratılmalıdır.

Düzenin yozlaştırıcı kültürel etkisi

Eğitim ve kültürel olanaklardan yoksunluk ve sınıfsal zeminin kayganlığı nedeniyle semtler, düzenin yozlaştırıcı, kimliksizleştirici etkisinin ciddi bir karşılık bulduğu yerlerdir. Bu durum gençlik içerisinde daha da belirginleşir. Buralardaki gençlerin popüler/arabesk kültürü benimsemelerinin doğal sonucu olarak, sınıfın devrimci kültürüne ve sınıf devrimcilerinin politik etkisine yabancı kalmaları olgusu önemli boyutlara ulaşır. Ayrıca düzenin ideolojik bombardımanı sonucu ayrımlar tümden silikleşir, futbol takımlarına yahut dinlenilen müziklere dayalı ayrımlar ortaya çıkar. ‘70’li yıllarda siyasal akımların güçlü bir etkisinin de varolduğu bir atmosferde ‘Cınocu-Yılocular’ (Cüneyt Arkın-Yılmaz Güney) diye ayrılan gençler, şimdi de en iyi ihtimalle Mahsuncular- Ahmet Kayacılar biçiminde ayrılmaktadır. Bu sağlısız yapının gelişimine çanak tutan küçük-burjuva popülizminin karşısına güçlü bir sınıf bilinci ve sınıf kültürü ile çıkılmadıkça bu sorunu aşmak mümkün değildir.

Yine benzer biçimde oluşan sosyal arkadaşlık grupları vardır. Bunlar şu ya da bu biçimde birbirlerine bağlanmış, birçok sorunu birbirlerinden yola çıkarak tanımlayan küçük kümeler oluşturmuşlardır. Boş vakitlerinin fazla olması nedeniyle sürekli birlikte vakit geçiren bu gençleri birbirlerinden ayırarak ele almak çoğu kez olanaksızlaşmaktadır. Bu gruplardan birinin içinde yer alan bir genç, buradan kopamadığı ve burayı ilerletmek mümkün olmadığı oranda son derece sağlıksız bir ortamda sosyalleşmekte, devrime kazanılması son derece güçleşmektedir.

Sınıf atlama kaygıları

Halihazırda üretim ilişkileri içinde belirgin bir konuma sahip olmayan, sınfsal kimliği netleşmemiş bu gençler, kolay yoldan zengin olma hayaline sahiptirler. Bireysel kurtuluş umutları, sınıf atlama kaygıları bir yandan bu gençlerin sınırlı duyarlılıklarının da erimesine yol açarken, bir yandan da düzenin yarattığı çeşitli yasadışı kazanç yollarını meşrulaştırmakta ve bunu gençlerin gözüne avantajlı bir iş gibi görünür hale getirmektedir. Çetecilik, mafyacılık vb. yaygınlaşarak genç insanların bilincini ve yaşamını karartmaktadır.

Bu sorunun önüne geçmek için buralarda sağlıklı bir sınıfsal zeminin ve buna uygun sınıf bilincinin oluşması gerekmektedir. Mevcut koşullar bunun oldukça uzağında olduğu için devrimci akımlar bunu ya engelleyememekte ya da genç insanların ciddi bir temele oturmayan insani duyarlılıklarından yararlanmaktadırlar.

İlkinde genç insanların zaafları ve hatta ahlak dışılıklarıyla devrimci saflara gelmelerine göz yumularak -dahası geldikten sonra da eğitim ihtiyacı gereği gibi karşılanmayarak- devrimci mücadeleye gölge düşürülmektedir. İkincisi ise verili koşullarda gençliği kazanmanın tek olanaklı yolu gibi görünmektedir. Oysa politikanın doğal ayrıştırıcılığından ve bu yolla edinilecek bir pratik eğitimden geçmeyen genç unsurlar, eğer doğru bir bilinç verilmez, çok yönlü bir devrimci eğitim sürecine tabi tutulmazlarsa ya saman alevi gibi gelip geçici olmaktadırlar, ya da katkılarından çok daha ağır tahribatlara yol açmaktadırlar.

Semt gençliğine yönelik dışardan
çalışma, bilinç götürmenin zorlukları

Çalışmamızın geldiği düzey ve olanaklarımızın artması genç komünistleri emekçi semtlerinde daha yaygın ve yoğun bir çalışma yapmaya sevketti. Ancak çalışmada bir takım sorunlarla yüzyüze kaldık. Bu sorunlar genellikle genç komünistlerin kurdukları kitle bağları içindeki tarzlarından kaynaklanmamaktadır. Aksine yoldaşlarımız buradaki pratik tutumlarıyla her dönem örnek olmuşlar, uzun soluklu bir çalışmanın gereklerini yerine getirmişlerdir.

Ancak emekçi kitlelerin ve bunların genç kuşağının hapsolduğu/hapsedildiği gerici bakış açısı ve kültürel konumlanış dışardan çalışma götürdüğümüz semtlerde karşımıza dikilmiştir. Genç insanlar, “kadından devrimci mi olur!” diyerek kadın yoldaşlarımızı ciddiye almayan, hatta yer yer aşağılayan bir bakışa sahip olabilmektedirler. Yine Alevi semtlerinde Sünni kökenli, Kürt semtlerinde Türk yoldaşlarımız bunu saklama ihtiyacı duymamaları yüzünden pek çok kez mesafeli tutumların hedefi olmuş, hatta dışlanabilmişlerdir. Geleneksel hareketin ve düzenin tahribatları sonucu oluşan bu durum kitlelerin içinde daha fazla olmakla aşılacak, onların bizi etnik özelliklerimiz, cinsiyetimiz vb. üzerinden değil, siyasal bakışımız ve devrimci yaşamımızla tanımasını ve benimsemesini sağlayacaktır.

Yine geleneksel hareket, yükseliş dönemlerinde yarattığı miras ve sansasyonel eylemleri ile tanındığı işin buralarda çok zorlanmadan taban bulabilmektedir. Biz, kadro birikimimizi Alevi, Kürt vb. gerçeklikleri üzerinden kurmadığımız ve böyle oluşmuş bir imaja sahip olmadığımız için yeni gittiğimiz yerlerde zorlanma alanlarına sahibiz.

Buna semt gençliğinin kapalı gruplaşması da eklenince buradaki gençliğin içine girerek dönüştürücü bir faaliyet yürütmek son derece güçleşmektedir. Bizim anlattıklarımızı dinlemekle beraber bir karar verecekleri zaman kendi geri kültürlerinin kıstas olduğu dar grup değerlendirmeleriyle hareket etmektedirler. Çoğu zaman, yoldaşlarımız, tüm çabalarına rağmen yine de yabancı sayılabilmekte, aradaki mesafe bir türlü tamamen ortadan kaldırılmamaktadır.

Bunu aşmak için çalışma yürüttüğümüz yerlerde hızla buradaki gençlerden birkaçını kadrolaştırmayı önümüze koymalıyız. Bunun gerçekleşmediği yerlerde ise semt gençliğiyle politik sohbetler dışında top oynayarak, pikniğe giderek kişisel sorunları üzerine sohbet ederek vb. bu güçlüğü aşmalıyız. Eğer yakaladığımız ilişkilerde bu bakış açısını kıramazsak, mahalle delikanlılığı bir üst kimlik olarak gitgide katılaşmakta, kırılması imkansız hale gelmektedir.

Semt gençliğinin sadece mahalle delikanlılığından ibaret olmadığını da unutmamalıyız. Semtlerde genç kadınlara yönelik bir faaliyeti mutlaka gözetmeliyiz. Bunu çokça yaptığımız gibi kadın çalışmasına havale etmek yerine gençlik çalışmasının bir parçası olarak görebilmeliyiz. Burada kazandığımız düzeyi diğer gençlerin dönüştürülmesinde başarıyla kullanabiliriz. Genç kadın ilişkilerle aynı platformda yer alan mahalle delikanlıları erkek egemen, gerici, şoven bakışlarından çok daha kolay kurtulabilmektedirler. Kabuklarını kıran genç kadınların azmi ve başarısı diğer gençler içinde ateşleyici bir etken olabilmektedir.

Gençlerin politik çalışma içine
taşınmasının olası riskleri

Semtlerde tanıştığımız ve böylesi bir kabuğa, bir üst kimliğe sahip olmayan birçok genç unsur bir yere ait olma ihtiyacı, sosyalleşme gereksinimi vs. dolayısıyla son derece ateşli bir biçimde faaliyetimize katılmak isteyebilmektedirler. Ancak biz bu unsurları, kolayından saflarımıza aldığımızda, kadrolaşma ihtiyacımızı belli ölçülerde gidermekle beraber, farklı risk alanları yaratabilmekteyiz.

Bizim faaliyetimizin bir ucundan tutan bu gençler, kolayından edindikleri kimliğin zorluklarını ve bedellerini aynı rahatlıkla taşıyamamaktadırlar. Pratik faaliyetin güçlükleri karşısında, biz de yeterince destek olmadığımızda, geri çekilebilmekte, bu tavırlarıyla da olumsuz örnekler yaratabilmektedirler. Yine bu gençler, edindikleri kimliğe yaslanarak ailelerine tavır almakta, ortaya çıkan gerginliği kaldıramadıkları zaman da kolayca “ben yapamıyorum” diyebilmektedirler. En kötüsü de düşmanın saldırıları karşısında saflarımızda tuttukları yeri kat kat aşan tahribatlara yol açabilmektedirler.

Bu durumda, bu genç unsurlara karşı tavrımız ne olacak? Bilinçsiz de olsa, samimi bir biçimde saflarımıza gelen bu unsurlara kapılarımızı kapatacak mıyız? Elbette hayır. Biz, bu insanların doğru bir bilinç, doğru bir faaliyetle örgütlendiklerinde sağlam devrimciler olabildiklerini defalarca gördük.

Yapılması gereken bu insanları bir günde örgütlülügümüzün içine almak yerine, örgütlülük bilincini, devrim ve sosyalizmi, partiyi tanıyıp anlayabilecekleri okuma/çalışma grupları içinde örgütleyebilmektir. Burada kastedilen devrimci demokrat akımların isim dışında bir anlam taşımayan türden örgütleri değildir. Aksine ihtiva ettiği güçlerin düzeyini zorlayan bir tarzda, fakat kaldıramayacakları yüklerin altına sokarak veya bir kenarda bekleterek kaybetmeden bir an önce biraraya getirerek önlerini açmış olacağız. Burada yapılacak okumalar ve tartışmalarla sosyalizmi anlatabilecek, parti perspektifini sunabileceğiz.

Yine bu insanların düzeylerinin yettiği politik faaliyeti görece esnek araçlar içinde değerlendirebilecek, eğitebileceğiz. Sağlıklı bir kadrolaşmanın yolunu açarak örgütü hem zayıf unsurlardan, hem de düşmanın saldırılarından korumak noktasında güçleneceğiz. Bu hem doğal bir kaynaşma ortamı yaratacak, hem de doğal bir elemeyi sağlayacaktır.

Yapılacak ilk iş, ilişkide olduğumuz ve başlangıçta farklı yapılara sahip insanları biraraya getirmek olmalıdır. Oluşan bu grubu iş ve eğitim süreçlerinde sıkı bir denetim içinde görebilmeli, ileri çıkan insanlara daha farklı sorumluluklar verebilmeliyiz. Burada temel öneme sahip eğitim sorunu bir yandan politik çalışma, bir yandan okunacak romanlar, gazeteler vb. ile çözülebilir.

Çalışma komitelerinden giderek birim örgütlerine varan bir düzey ve
sınıfsal ayrışma

Oluşturulan gruplar içinde doğal önderleri bulmak, onlarla özel tarzda ilgilenmek gerekiyor. Bu unsurlar başta olmak üzere grup bileşenlerini ön açıcı olması açısından semt dışına taşımak bir diğer gözetilmesi gereken nokta. Semt dışında eylem ve etkinliklere katacağımız gençlerin hem ufukları genişleyecek, hem de gelişimleri hızlanacaktır.

Onları içinde yaşadıkları dar, kapalı, yoz kültürden çıkarmak için işlevli bir araç olan bu çalışma grupları, işlevini buradan sonra yitirir. Eğer bu unsurlar ilerletilerek birim örgütleri içinde tanımlanamazlarsa, bu gruplar giderek ayakbağı haline gelerek çalışmanın önünde engele dönüşeceklerdir. Bu nedenle liseliler okullarında, işçi gençler ise işyerlerinde oluşturulan birim örgütleri içinde tanımlanmalıdır. Eğer geniş bir bölge çalışmasından bahsediyorsak gruplar gençlerin yapısına göre ayrılabilirler. Ya da kazanılan işçi ya da liseli gençlerle alanlarından doğru bölge kolektifleri kurulabilir.

Bizim gözetmemiz gereken temel sorun, bu unsurlar içerisinde genç işçileri sınıfsal karakterlerine uygun biçimde ayrıştırmak ve mevcut sağlıksız gruplaşmaları giderek kırmaktır. Yine işsiz, işsizliği süregen olan, üretim sürecinin dışında ya da marjinal bir noktasında yer alan unsurların samimi olanlarını çalışmaya ve işyerlerinde faaliyet yürütmeye teşvik etmeli, onları üretim sürecine sokmayı zorlamalıyız.

Yeni dönemde semt çalışmamız

Geçmiş dönemde semt çalışmasına, semtlerde örgütlenmeye hep temkinli yaklaştık. Küçük-burjuva halkçı akımların zaaflarının öğreticiliği kadar, sınıf çalışmamızdaki zayıflık da bu temkinliliği koşullamaktaydı. Ancak yeni dönemde sınıf çalışması içinde aldığımız mesafe ve partiyi kazanmış olmamızın verdiği güvenle bu alanda daha güçlü bir çalışmayı önümüze koyabiliriz, koymalıyız.

Semt çalışmalarından giderek gençliğin farklı kesimlerini birleşik-politik bir mücadelenin özneleri haline getirmek, genç komünistlerin önlerine koymaları gereken bir görevdir. Yine semt gençliğini kazanmak ve dahası örgütlü mücadele içerisinde ilerleterek devrime taşımak komsomol örgütünün temel sorumluluğudur. Ancak altını çizmek gerekiyor; bugün bir komsomol örgütünü inşası için verili koşullarda semtlerde bir çalışma yürütmek gerekiyorsa da, semt gençliğinin kazanılmasının, dahası buralardaki çalışmayı sağlam ve kalıcı kılmanın tek gerçek örgütsel güvencesi yine partili tutumun tavizsiz savunulmasıdır. Dolayısıyla komsomol örgütünün kazanılması yolunda geçmiş dönemdeki temkinliliği bir kenara bırakarak buralarda mevziler yaratmaya yönelebiiriz. Ancak bu yaklaşım içinde son derece titiz davranmak hayati bir önem taşıyor.

Genç komünistler, öğrenci hareketi içinde yarattıkları birikimle artık daha atak davranarak semtlere yönelmekten çekinmemelidirler. İşçi gençliği kazanmak için de onu yakalayabilecek imkanlara ve ilişkilere sahip olmamız gerekiyor. Semtler bu açıdan anlamlı olanaklar sunmaktadır. Çalışmalarımıza dayanak oluşturan sosyal ve kültürel kurumları da buralarda mümkün olduğunca işlevli bir biçimde kullanarak, son tahlilde komsomol örgütünün de gerçek sahibi olan genç işçilere ulaşmalı ve onları birer komünist kadro, yarının sağlam parti militanları olarak örgütlemesini bilmeliyiz. Mevcut yetersizliklerimizi, zaaflarımızı ve güçlükleri elbette partimize ve partili iddiamıza dayanarak aşacağız.

Parti’yi kazandık, Parti’yle kazanacağız!..

Genç Komünistler

(TKİP Merkez Yayın Organı Ekim’in
Ocak 2003 tarihli 231. sayısından alınmıştır...)