Emperyalistler arası çatlak derinleşiyor
BMdeki anlaşmazlığın arkasında ne yatıyor?
15 Şubat eylemleriyle beraber savaş simsarları emperyalist savaş karşıtı hareketin gücünü görmüş oldular. Bu eylemlere dünya ölçüsünde görkemli katılım emperyalist haydutların yüzünde bir tokat gibi patladı, ama savaş simsarlarını durdurmaya yetmedi. 17 Mart sonrası verilen iki günlük sürenin dolmasıyla beraber ABD ve İngiltere tarafından savaş başlatıldı.
Diğer emperyalist ülkeler savaş karşıtı hareketi arkalarına almaya çalışarak ABDyi diplomatik ve siyasal açıdan sıkıştırmayı hedeflediler. Kitleler gözünde böylelikle prestij kazanmaya çalıştılar. Bu ülkelerin özünde savaşa karşı çıkmadıklarını belirtelim. ABDyle anlaşmazlık müdahalenin yöntemine ilişkindi. Kapitalizmin yapısal krizinin derinleşmesi ve emperyalist ülkeler arasında rekabetin kızışması nedeniyle sistemin bünyesindeki çıkar çatışmalarının artık iyice açığa çıkması bu süreci koşulladı. Komünistler bunu, Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupadaki sistemler çöktüğü zaman, yani kapitalizmin ebediliğinin ilan edildiği, zafer çığlıklarının atıldığı bir süreçte öngörmüşlerdi. Çünkü artık onları bir arada tutan bağ ortadan kalkmıştı Karşılarında Doğu Blokunun olduğu dönemde kendi aralarındaki anlaşmazlık ve çelişkileri erteleyebiliyorlardı. Doğu Blokunun yıkılmasıyla bu süreç de noktalanmış oldu.
Emperyalist savaşın diğer emperyalist savaşlar gibi özünde ekonomik bunalım var. Sistemin lokomotifi görevini gören ABD ekonomisinin yaşadığı durgunluk savaşı kaçınılmaz kılıyor. Stratejik önemi olan bölgeler üzerinde tam denetim kurularak kriz içindeki sisteme soluk aldırmak hedefleniyor. Bağdatta ABD güdümlü bir iktidarın kurulması ABD ve İngiliz petrol şirketlerine oradaki enerji kaynaklarına doğrudan el koyma olanağı verecek.
Öte yandan, Irakla ilişki geliştiren Fransız petrol şirketleri Rus-Çin şirketleriyle birlikte yıllardır, BMnin yaptırımları kalkar kalkmaz yeni petrol alanları için fırsat kolluyor. Bugün emperyalistler arasındaki çatlağın altında yatan temel neden bu. ABDnin Irak politikası, dünya ekonomisinin garantörünün ABD olduğu bir enerji sistemine bağımlılığını güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu, diğer emperyalist güçleri dışarıda bırakan bir planlama. Almanya ve Fransa bu girişimi durdurmak ve çıkarlarını korumak için ABDnin yeni politikasına karşı çıkıyor.
ABDnin rüşveti ve Rusyanın hesapları
15 Şubat sonrasında duraksayan savaş tellalları tekrar işe koyuldular. Diplomatik-askeri çalışmalar kaldığı yerden devam etti. Amerika, İngiltere ve İspanyanın yeni bir karar tasarısı hazırlamasıyla beraber savaş cephesi bir nevi kararlılığını göstermiş oldu. Bu kararlılık karşısında diğer emperyalistler karar tasarısını veto edeceklerini açıkladılar. İkili oynayan Rusya da karar tasarısı gelirse veto edeceği sinyalini verdi.
ABDnin uzun vadeli hesapları hiçbir şekilde diğer emperyalist ülkelerin çıkarları ile uyuşmuyor. Fakat uluslararası arenadaki çıkan ilişkiler hassas bir dengeye oturuyor. Bu dengeleri gözeten ABD Rusyaya ikili görüşmelerde kendi Ortadoğu politikasına karışmaması karşılığında kendisinin de Kafkasyada karışmayacağı güvencesini verdi. Hatta Brezezinski, 3 Şubatta Radikalde yayımlanan yazısında, Rusyaya doğrudan rüşvet verilmesini açık açık dile getirdi. Gelişmeler sonucunda Rusya anlamlı bir tepki ortaya koymadı.
Bu tablo karşısında ABD ve İngiltere karar tasarısını geri çektiler. ABD ve İngiltere, geçtik daimi üyeleri geçici üyeleri bile ikna edebilmiş değillerdi. ABD defalarca uluslararası destek sağlamadan da Iraka müdahale edeceğini, kendilerini hiçbir gücün durduramayacağı tehditlerini savuruyordu. Verdiği sürenin dolmasının ardından İngiltereyle birlikte Irakı bombalamaya başladı.
Şimdi savaş iki cephede sürdürülüyor. Biri askeri, diğeri psikolojik... Her gün televizyonlarda yeni bir yerin ele geçirildiği yalanlarını duyuyoruz, çok geçmeden bunların düzmece olduğunu öğreniyoruz. Tüm bu propaganda bombardımanın amacı Irak halkını teslim almak ve direnmenin boş bir şey olduğuna ikna etmek. Ama boşuna. Savaş kundakçıları Irakta hiç beklemedikleri bir direnişle karşılaşmış bulunuyorlar.
Savaş karşıtı hareketin tablosu
Türkiyede 15 Şubat ve 1 Marttaki eylemler sonrasında, bu eylemleri aşacak düzeyde bir süreklilik kaydedilemedi. Özellikle 1 Marttaki eylem sonrasında bir rehavet havası egemen oldu. İkinci tezkerenin meclisten geçmemesi bunda önemli bir rol oynadı. Elbette tekil eylemlilikler oldu, fakat bu eylemlilikler mevcut havayı dağıtmaya yetmedi.
Savaşın başlamasıyla yine dünyanın birçok yerinde emperyalist savaş protesto edildi. Bu seferki gösteriler daha militan ve kararlı bir şekilde gerçekleşiyor. Irak halkının direnmesi bu protestoları daha da güçlendirecektir. Savaş karşıtı hareketin tarihine bakıldığında bunu kolaylıkla görebiliriz. Vietnam halkının direnişi bütün dünya halkları tarafından sahiplenilmiş ve desteklenmişti. ABD bu savaşın bedelini çok daha ağır ödeyecektir. Çünkü dünya tarihinde ilk defa bir savaş başlamadan bu kadar yaygın protestoyla karşılandı. Şimdi savaş başladı ve bu hareketliliğin nasıl bir düzeye ulaşacağını emperyalist haydut da dahil hiç kimse kestiremiyor. Iraka yapılan emperyalist saldırı tüm dünyada işçi-emekçiler ve gençlik tarafından nefretle karşılanıyor. Irak halkının direnişi ile uzayacak savaş bu nefreti daha da büyütecek, anti-emperyalit mücadele büyük bir güç kazacaktır.
|