Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
15 Aralık '02-
15 Ocak '03
Sayı: 56
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Yaklaşan savaş ve gençlik
  Gençlik ve emperyalist savaşa karşı mücadele
  Gençlik YÖK'ü ve savaşı soruşturdu!
  YÖK'ün ve ABD'nin askeri olmayacağız!
  AKP ile paralı eğitim saldırısına devam
  Hayaller ve AB'nin gerçek yüzü
  AB demokrasisi gerçeği
  ABD'nin hizmetinde bir kurum: Üniversite
  Savaş karşıtlığı mı, devrimci sınıf savaşı mı?
  YTÜ'de emperyalist savaş karşıtı çalışmalardan...
  Gençlik susmayacak!
  Liseliler ve mücadele
  Gençlik ve yeni dönem
  Gençlik hareketinin olanakları....
  Kitle çalışması üzerine
  19 Aralık şehitleri mücadelemizde yaşıyor...
  Zor dönem devrimciliği
  Dünya gençlik hareketinden...
  Liseli gençliği kazanmalıyız!
  Mahallelerde ve okullarda yozlaşan gençlik ve düzenin politikaları
  "Türk Solu" kimin solunda?
  Lenin'le kadın sorunu üzerine...
  Bolşevik bilinç, disiplin ve kararlılık...
  Yaşamak için direnmeyi öğrendim...
  "Bir gün tek başına"
  Okur mektupları



 
 
Geleceğin sahipleri

Tam da sorgulama zamanı
Anlamlı, tutkulu, direngen, fırtınalı
Karanlığı yutarcasına,
Aydınlık;
Karanlık
Sonsuzluğa uzanırcasına
Ama acemice, çocuksu
Eh, biraz bencil
Hiç de anlaşılmaz değil

Yüzlerce beyni
Faşist bir hamleyle
Gövdeden ayıran celladın
Dar ağacında cansız bedenini hayalleyerek
Kekremsi ve acı acı
Gülümsemesi gibi

Çelişkili
Bir o kadar da
Umarsız...

Yıllarını zindanda eskiten
Kaşarlanmış anarşistin
Esaretini kırdığında
Masmavi ufukta
Serseri mayın gibi
Kanat çırpan martıya
Gözleriyle beraber
Hasretini, gözyaşını
Derin nefesini kaptırıp
Kupkuru sadeliğiyle
Semayı tadımlaması gibi
Asice, bir o kadar da
Deneyimli

Yüreğindeki koru
Devrim yolunda alevlendiren
Buram buram halk kokan
Gerillanın,
Kışın kan donduran ayazında
Sessiz bir akşamüstünde
Munzur yamaçlarından
Karla örtülü dağ köyünün
Yalnızlığına göz süzdüğünde
Sevdalarını
Yanık bir türkü sıcaklığında
Fısıldayan yarinin
Dudaklarını hissedercesine
Buz tutmuş ellerini yarinin
Çay buğulu
Gül yanaklarında düşleyip
İçini ısıtması gibi
Samimi hasret kokan
Bir o kadar da tutkulu...

Geçmişi
İşçi kıyımlarıyla hatırlanan
Fabrikada
Koluyla birlikte, bedenindeki
Sömürüye boyun eğen sinmişliği
Makinaya kaptıran işçinin kesik kolunu, yoldaşı sayarak
Hırçınlığını, başkaldırısını
Grevlerde gökyüzüne sıkılmış
Nasırlı yumruğa dönüştürmesi gibi
İsyankar
Bir o kadar da
Onurlu...

İnsanlığın doğayla savaşımında
Tüm bedenini
Asi doğaya hakimiyete adayan
Kendisi bir tas çorbayı
Aş eylese de
İnsanlarını aç kalmasın diye
Toprağı işleyen bir siyahinin
Bedeninin ezikliğine bakıp
Umudunun timsali tırpanını
Gökyüzünü parçalarcasına
Savurması,
Siyah teninin isyanını
Terinde yoğurup
Emek hırsızına,
Sömürgen ağaya
Haykırması gibi özgürce
Bir o kadar da
Devirgen...

Yerin dipsizliğinde
Yeryüzünü ısıtmak uğruna
Kara elması işleyen
Gün ışığına hasret madencinin
Zamanı geldiğinde kurduğu
Sömürüsüz eşit
Özgür yaşamı örtüleyen
Semalarında dalgalanan
Kızıl geline
Kazma ve küreğini
Nişan etmesi gibi
Coşkulu
bir o kadar da
Ulaşılası...

Onlar...
Bizim insanlarımız
Umutlarımızın, hasretlerimizin
Tutkularımızın, isyanlarımızın
Mayası onlar
Tarihin sökülmez taşlarına bir bakın
Hep onları göreceksiniz
Acılarıyla, ezilmişlikleriyle
Haykırışlarıyla, yumruklarıyla
Kanlarıyla, cesetleriyle
Emeklerinin yüceliğiyle
Döşenmiş
Has insan kokan taşlara

Onlar, onlar, onlar
Ne güzel de demiş ozan:
"Destanımızda yalnız
Onların maceraları vardır!"

Beytepe’den bir okur



Ekim Gençliği’ne eleştiri ve öneriler

Ekim Gençliği dergisini yaklaşık son dört sayıdır takip edebiliyorum. Açıkça ülke ve dünya gündemindeki muhalif olaylarla ilgili haberlere geniş bir şekilde ulaşma olanağını buluyorum. Yalnız olaylar bazen gündemden düştükten sonra yayınlanıyor. Haberler yetişemeyebiliyor sanırım, ki bu da pratikte çözülecektir diye düşünüyorum.

İsmi ve içeriğiyle uyumlu olarak gerçekten gençlikle ilgili birçok haber ve yazı var son sayınızda. Fikirlerdeki netlik direkt olarak göze çarpıyor. Olaylara bakış perspektifi açıkça ortada ve bu her yazıda kendini gösteriyor. Zaten bu devrimci bakışta olması gereken bir unsurdur diye düşünüyorum. Çünkü dünyayı kavrayışımızın her olaya uygulanışında bir netlik olmalıdır. Toplumsal dönüşüm öyle bir denklemdir ki, değişken yerine hangi şartı koyarsanız koyun bilinmeyeni doğru şekilde vermelidir (tabii ki beklenmeyen şartları da göz önüne alarak). Burada görülen de bir denklemin oluşturulduğu, bu denklemin doğruluğunu ispatlamak için ve bu denklemle çözüme ulaşmak için gerçekten emek harcandığıdır.

Fakat sanırım gündemin sertliğinden ötürü son sayı çok tek düze olmuş. Gündemle ilgili yazılar birbirine çok benziyor, hep aynı şeyler yazılmış gibi geliyor. Bir konuyu anlatmanın binlerce yolu vardır. Dergiyi ilk kez eline alan bir insan gözüyle bakmaya çalışırsak, ona konuyu anlatmanın her yolu denenmelidir ki bir sonuç alınabilsin.

Bunların dışında gündemle birlikte son sayıya çocuk emeğinin sömürüsü, Susurluk ve ÖO ile ilgili yazıların konması güzel olmuş. Özellikle “Alman Kasım Devrimi yol gösteriyor” başlıklı yazı çok öğretici ve “Stalingrad’dan mektuplar” başlıklı kitap tanıtımı da çok çarpıcı olmuş.

Yayın hayatınızda başarılar dilerim...

YTÜ’den bir Ekim Gençliği okuru