Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
15 Aralık '02-
15 Ocak '03
Sayı: 56
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Yaklaşan savaş ve gençlik
  Gençlik ve emperyalist savaşa karşı mücadele
  Gençlik YÖK'ü ve savaşı soruşturdu!
  YÖK'ün ve ABD'nin askeri olmayacağız!
  AKP ile paralı eğitim saldırısına devam
  Hayaller ve AB'nin gerçek yüzü
  AB demokrasisi gerçeği
  ABD'nin hizmetinde bir kurum: Üniversite
  Savaş karşıtlığı mı, devrimci sınıf savaşı mı?
  YTÜ'de emperyalist savaş karşıtı çalışmalardan...
  Gençlik susmayacak!
  Liseliler ve mücadele
  Gençlik ve yeni dönem
  Gençlik hareketinin olanakları....
  Kitle çalışması üzerine
  19 Aralık şehitleri mücadelemizde yaşıyor...
  Zor dönem devrimciliği
  Dünya gençlik hareketinden...
  Liseli gençliği kazanmalıyız!
  Mahallelerde ve okullarda yozlaşan gençlik ve düzenin politikaları
  "Türk Solu" kimin solunda?
  Lenin'le kadın sorunu üzerine...
  Bolşevik bilinç, disiplin ve kararlılık...
  Yaşamak için direnmeyi öğrendim...
  "Bir gün tek başına"
  Okur mektupları



 
 
Gençlik ve emperyalist savaşa karşı mücadele

Afganistan’a “demokrasi ve özgürlük” götürme yalanı ile Avrasya hakimiyetini pekiştirmeye çalışan ABD, şimdi de “tüm dünyayı kitle imha silahlarından kurtarmak” için Irak’a saldırmaya hazırlanıyor. 11 Eylül saldırısı sonrası “teröre karşı uzun süreli savaş” ilan ettiğini açıklayan ABD’nin bu savaşı gerçekte ne için ve kime karşı ilan ettiği dünya halkları tarafından artık daha açık bir şekilde görülüyor. ABD’nin Ortadoğu petrollerine egemen olmak, dünya üzerindeki emperyalist hegemonyasını pekiştirmek için Irak’a yönelik kirli savaşın hazırlıklarını son hızla sürdürmesi, dünya halkları ve gençliği tarafından kitlesel gösterilerle protesto ediliyor.

Bu eylemler henüz savaşın kaynağı olan kapitalizmi hedef alan eylemler olmasalar da, ABD emperyalizminin savaş ve saldırganlık politikasına karşı dünya emekçileri ve gençliğinin ortaya koyduğu tepki son derece önemlidir. Şu ana kadar milyonlarca insan, Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Avrupa’ya alanlara çıkarak emperyalist barbarlığı lanetlendiler.

Türkiye cephesinden ise şu an oldukça zayıf bir tablo sözkonusu. Son 1 Aralık eylemi bu açıdan önemli olmakla birlikte, savaşın ortasında kalacak bir coğrafyada bulunmasına ve pasif bir şekilde de olsa toplumun %90’ının Irak savaşına karşı olmasına rağmen, gerçekleşen eylemlilikler ciddi bir sınırlılık taşıyor. Gençlik cephesinden ise belli darlıklar taşısa da olumlu bir tablodan bahsedilebilir. Gençliğin ileri kesimleri savaş karşısında politik tavrını ortaya koymaktadır. Kitlesel 6 Kasım protestoları, son 1 Aralık eyleminde gençliğin belirgin ağırlığı ve emperyalist savaşa karşı örülen bağımsız eylemlilikler, gençliğin tutumunu ortaya koyması bakımından başlangıç olarak oldukça anlamlıdır.

Gençlik cephesinden örülecek savaş ve emperyalizm karşıtı mücadelenin sağlıklı bir çizgide gelişebilmesi ve sürekliliği, ona doğru bir perspektifle önderlik edebilmeyi gerektiriyor. Bu açıdan 1 Aralık eylemini örgütleyenlere ve bazı yerellerdeki “savaş karşıtı platformlar”a bakıldığında, bunlar açık ki, kitlelerin mevcut duyarlılıklarını ve bilincini geliştirerek onları örgütleme, böylece mücadelenin sürekliliğini sağlama perspektifine ve yeteneğine sahip değildirler.

Reformizm sorunu genel bir ABD karşıtlığı üzerinden ele almakta veya hümanist bir savaş karşıtlığı üzerinden pasifizm üretmektedir. Düzen sınırlarını aşamayan bir politik platform doğal olarak savaşların kaynağı olan kapitalizmi kitlelere hedef olarak göstermek yerine, ABD karşıtlığı üzerinden anti-emperyalizm vurgusuyla yetinmektedir.

Kürt teslimiyetçiliği ise, savaşın kendileri ve Güney Kürdistan üzerinden yaratacağı sığ olanakların hesabını yapan ve savaşı olumlayan açıklamalarda bulunarak, Kürt ve Türk emekçilerinden ve gençliğinden oluşacak birleşik bir savaş karşıtı muhalefetin önüne bir engel olarak çıkmaktadır.

Şu an gençlik cephesinde savaş karşıtı muhalefet gençliğin ileri unsurları ile sınırlıdır. Ancak gençlik kitleleri buna hiç de mahkum değildir. Gençlik hareketinde 2000 yılından bu yana sınırlı bir ivmeyle yakalanan çıkışın maddi bir zemini vardır. Bir taraftan gençlik yarı aydın kimliği ile toplumsal olaylara ilgi gösterirken, diğer taraftan düzenin geleceksizlikten başka bir alternatif sunmaması ve orta sınıfların yaşadığı iktisadi yıkım gençliğin yüzünü mücadeleye çevirmiştir. Bu nedenlerle gençlik yaşadığı bu çıkışı bir nitel ve nicel çıkışa dönüştürme potansiyeli taşımaktadır.

Özellikle geçen seneki deneyimler ışığında örgütlenen ve örgütleme çabası içerisinde olduğumuz platformlar, yapısı ve işleyişi açısından bu süreci kucaklayacak nitelikte kitle örgütlülükleridir. Bulunduğumuz alanlarda başlangıçta kaç kişiyi harekete geçirdiğine bakmaksızın oluşturacağımız emperyalist savaş karşıtı platformlar, ördüğü pratik faaliyetler ile süreç içerisinde güçlenecek ve gerçek yapısına kavuşacaktır. Şu an acil görev, bu platformları oluşturmak ve hızla geliştirmeye çalışmaktır. Bu ise yoğun bir propaganda ve örgütlenme faaliyeti anlamına gelmektedir. Bir diğer önemli nokta; varolan muhalefetin ve elbette ortaya çıkacak örgütlenmelerin savaşa karşı doğru bir hatta ilerletilmesi sorunudur. En geniş cephe vb. tanımlamalarla politik platformuuzdan geri durmak, gelişecek muhalefeti güdükleştirip şekilsizleştirecektir.

Bugün genç komünistlerin önündeki görev, gençliğin ileri kesimleri şahsında yaşanan politizasyonu bir üst aşamaya çıkarmak ve etkin bir savaş karşıtı muhalefeti örmek için sürekli ve sistemli bir politik faaliyeti örgütlemektir.