Bolşevik bilinç, disiplin ve kararlılık...
Lenin devrimin ancak çarlık polisine karşı gizlilik içinde savaşacak güçlü bir merkezi önderliğe sahip bir partiyle başarılabilineceğini söylüyordu. Bolşevikler, 1898 yılında partiyi kurmalarından 1917 Büyük Proleter Ekim Devrimine kadar geçen 14 yıllık süre içerisinde, devrime giden zorlu yolda, çoğu zaman illegal, kimi zaman yarı-legal ve legal pek çok biçim altında mücadele etmiş, süreçlere göre taktikler geliştirmiş ve nihayetinde zaferi kazanmışlardır.
Bolşevik Partisi, uzun süreli bir mücadele içerisinde oluştu ve çelikleşti. Elbette bunda en temel etken devrimci teorinin geliştirilebilmesiydi. Lenin bu konuda şunları söylüyordu: Biricik doğru devrimci teori olarak Marksizmi Rusya gerçekten ıstırapla, yarım yüzyıl süren işitilmemiş eziyet ve özveriyle, eşsiz devrimci kahramanlıkla, korkunç enerji ve özverili arama, öğrenme, pratik sınamayla, hayal kırıklığıyla Avrupanın deneyimiyle sınama ve karşılaştırmayla elde etti. Devrimci teori olmadan devrimci pratik olamaz", diyordu yine Lenin.
Bolşevik militanlar devrime giden yolda devrimci teori ile eğitildi ve sağlamlaştılar.
Bolşevik kimliğinin belki de en temel özelliği, her süreçte gösterilmiş kararlılık, bolşevik militanların bütün enerjilerini devrim hedefinde yoğunlaştırabilmeleridir. Seçilen zorlu mücadele koşulları, bu insanlara çelik sinirli olmayı öğretmiştir. Çok sayıda bolşevik alınan tedbirlere rağmen tutuklanmış veya sürgüne gönderilmiştir. Ama gene de çoğu kaçmayı başarmış, gerektiğinde Rusyaya geri dönmüşlerdir. Disiplinlerini sürgünde de, yurtdışında da kaybetmemişlerdir. En çetin koşullarda dahi tek başına faaliyet yürütmeyi başarabilmişlerdir.
Tarih şunu doğrulamıştır ki; devrimci teori kendi başına yeterli değildir, bunu hayata geçirecek çelikten disiplinli kadrolara ihtiyaç vardır. Bu kadrolar da Leninin ifadesiyle; ancak doğruluğu kitlelerin kendi özdeneyimleriyle görülebilmiş sağlam bir ideolojik çizgiye ve sağlam kitle bağlarına, özellikle de sınıf bağlarına sahip olan bir örgütle başarı elde edebilirler. Yani devrim de, bolşevik disiplin ve bilinçli kadroları yetiştirmek de zaman ve emek sorunudur.
Bu topraklarda da bolşevik bilincin temsilcisi, Bolşevik Partisinin mirasçısı komünistler ve sınıfın ihtilalci partisi mevcuttur. Parti, Ümit, Habip, Hatice yoldaşlar gibi bolşevik bilinci kuşanmış, devrime giden yolda kararlı, inançlı kadroların omuzlarında var edilebilmiştir. Devrim de onları aşan kadrolarla ve onların sarsılmaz iradesiyle gerçekleşecektir. Genç komünistler, onları aşmak zorunda olduklarını bir an bile unutmadan, onlardan öğrenmeyi bilmelidirler.
Eğitim emekçilerinden protesto eylemi
24 Kasımın devlet tarafından Öğretmenler Günü olarak ilan edilmesi dolayısıyla, 24 Kasım Pazar günü saat 13:00de İstanbul İl Milli Eğitim binası önünde eğitim emekçilerine yönelik "baskı, sürgün ve cezaları protesto etmek için" bir basın açıklaması düzenlendi. 40 civarında Eğitim-Sen üyesinin katıldığı açıklamada, 12 Eylül darbesiyle bütün hakları elinden alınan eğitimcilerin ekonomik, sosyal, siyasal sorunları ortada dururken göstermelik bir öğretmenler günü ilanının anlaşılır olmadığı vurgulandı. Eğitim emekçilerine yönelik olarak süren baskı ve sürgünlerin geri çekilmesi, durumlarının iyileştirilmesi, 58. Hükümetin bu sorunları gözardı etmemesi yönünde uyarı niteliğinde bir açıklama yapıldı.
Kadına yönelik şiddete ve savaşa hayır eylemi
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü dolayısıyla İstiklal Caddesi Mis Sokakta, aralarında KESK Kadın Kollarının da bulunduğu kadın örgütleri biraraya gelerek "Kadına Yönelik Şiddete ve Savaşa Hayır" konulu bir basın açıklaması düzenledi. KESKli kadınlar Galatasaray Lisesi önünden Miss Sokaka kadar bildiri dağıtarak geldi. Katılım az olduğu için dağıtım çok etkili olamadı.
Miss Sokaka gelindiğinde ise İstiklal Caddesine yirmi adım kala yürümeye başlandı. Caddeye giriş polislerce kapatıldığı için yürüyüş kısa sürdü. Basın açıklaması Türkçe ve Kürtçe okundu. Yürüyüş ve açıklama sırasında "Kadınlar susmayacaklar, susmayacaklar!" sloganı atıldı. Eylemde savaşa yönelik hiçbir slogan atılmaması, kadına yönelik şiddetin kaynağının sistemden kaynaklı olduğunun dillendirilmemesi eylemin temel önemde bir eksikliğiydi. Kadın sorununa sınıfsal değil cinsel bakışın bir sonucu olan eylem bu anlamıyla boşa düşmüş oldu.
Bir kamu emekçisi/İstanbul
|