Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
15 Aralık '02-
15 Ocak '03
Sayı: 56
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Yaklaşan savaş ve gençlik
  Gençlik ve emperyalist savaşa karşı mücadele
  Gençlik YÖK'ü ve savaşı soruşturdu!
  YÖK'ün ve ABD'nin askeri olmayacağız!
  AKP ile paralı eğitim saldırısına devam
  Hayaller ve AB'nin gerçek yüzü
  AB demokrasisi gerçeği
  ABD'nin hizmetinde bir kurum: Üniversite
  Savaş karşıtlığı mı, devrimci sınıf savaşı mı?
  YTÜ'de emperyalist savaş karşıtı çalışmalardan...
  Gençlik susmayacak!
  Liseliler ve mücadele
  Gençlik ve yeni dönem
  Gençlik hareketinin olanakları....
  Kitle çalışması üzerine
  19 Aralık şehitleri mücadelemizde yaşıyor...
  Zor dönem devrimciliği
  Dünya gençlik hareketinden...
  Liseli gençliği kazanmalıyız!
  Mahallelerde ve okullarda yozlaşan gençlik ve düzenin politikaları
  "Türk Solu" kimin solunda?
  Lenin'le kadın sorunu üzerine...
  Bolşevik bilinç, disiplin ve kararlılık...
  Yaşamak için direnmeyi öğrendim...
  "Bir gün tek başına"
  Okur mektupları



 
 
Liseli gençliği kazanmalıyız!

Liselerin düzen için önemi: Liseler, bizim cephemizden olduğu kadar düzen cephesinden de çok büyük önem taşıyor. Düzen liselere ayrı bir ilgi gösteriyor. Lise öğrencilerinin büyük bir bölümünün işçi-emekçi çocuğu olması, bir çoğunun geleceğin işçileri ya da işsizleri olması bu ilginin en önemli nedeni. Gençliğe geleceksizlik dışında vaadedebileceği bir şey olmayan sermaye, onu “ağaç yaşken eğilir” mantığıyla daha lise çağlarındayken baskı altında tutmaya, sindirmeye, kendi safına çekmeye çalışıyor.

Düzen artık lise öğrencilerine geleceksizlik, sömürü, yozlaşmadan başka bir şey veremiyor. Geçmiş yıllarda üniversiteleri göstererek kurtuluşun orada olduğunu söyleyebiliyordu. Kendi yarattığı krizler altında ezilen sistem, 12 Eylül karşı-devrimi sonrasında YÖK’ü kurarak, üniversiteleri sermaye için dikensiz gül bahçesine çevirmede önemli bir mesafe katetti. Üniversitelerin diplomalı işsizler yetiştirmeye başlaması öğrencilerin kurtuluşunun üniversitede olmadığını gösterdi.

Sistem bunlara karşı yükselecek tepkileri önleyebilmek için liselilerin dikkatini başka yönlere çekmeye çalışıyor. Lise birinci sınıftan başlayarak sadece sınavı düşünmesini sağlamaya çalışıyor. Medyasıyla ve diğer kurumlarıyla burjuva yaşam tarzına özendiriyor, gençliğin yozlaşması için herşeyi yapıyor.

Kendi safına çekemediği, yozlaştıramadığı ve sindiremediği gençlerin ise sistem karşıtı eylemlerini bastırmak için azgınca saldırıyor. Yıldırmak için gözaltına alıyor, işkenceden geçiriyor. Liselerdeki faşist disiplin yönetmelikleriyle cezalar veriyor, okuldan atıyor. Liselerde faşist çetelerin örgütlenmesini sağlayarak mücadele yürüten liseli öğrencilerin üzerlerine salıyor. Yani hayatın her alanında liseli öğrencileri baskı altında tutmak ve düzene kazanmak için çok yönlü saldırıyor.

Lisede okuyan öğrencilerin büyük bir bölümünün işçi-emekçi çocuğu olması ve çoğunun da geleceğin işçileri olması, genç komünistlerin bu alana özel olarak yoğunlaşmasını gerektiriyor. Liseler düzenin geleceği için ne kadar önemli ise, devrimin geleceği açısından da o ölçüde önemlidir.

Gençlik içinde reformizmin tahribatı: Reformizm, emekçilerin ve gençliğin yaşadığı sorunları düzen sınırları içerisinde çözmeye çalıştığı için, gençliğin devrimci mücadeleye kazanılmasında önemli engellerden biri. Yasallıklarının sağladığı olanakları kullanarak, gençliğin sorunlarına çözüm getiremeyecek politikalarıyla gençliği devrim mücadelesinden uzaklaştırıyorlar. Gençliğin yaşadığı sorunlar karşısındaki tepkilerini düzen sınırlarında tutarak, gerçekte düzene önemli bir hizmet sunuyorlar. Gençliğe teslimiyetten başka bir şey önermedikleri için birçok gencin gözünde devrimci mücadele meşruluğunu yitirebiliyor. Bu insanları yeniden devrime kazanmak daha da güçleşiyor. Son yıllarda liselerde de etkili olmaya başlayan bu reformis yapılar, liselerde zaten zor olan örgütlenmeyi daha da zorlaştırıyorlar. Bu yüzden yürüttüğümüz mücadele sadece düzen ve kurumlarını değil, yanısıra reformistleri de hedef almalıdır.

Liseli gençliği kazanmalıyız: Bugün liselerde mücadele çok yavaş ilerliyor. Öğrenciler kendi sorunlarını bir başkasıyla konuşmaktan bile çekiniyorlar. Lise mücadelesinin önünü açmak için; yürütülen mücadelenin meşruluğunu ve gerekliliğini, sustuğumuzda karşılaşacaklarımızı döne döne anlatmalıyız.

Liseli gençliği mücadeleye kazanmak herşeyden önce etkili bir kitle çalışmasını gerektirmektedir. Paralı eğitim, işçi-emekçi çocuklarına üniversite kapılarını tümüyle kapatan yeni YÖK yasa tasarı, yıkım saldırıları, emperyalist savaş vb. gündemler üzerinden etkili bir politik faaliyet yürütebilmeliyiz.

Lise çalışmasının daha verimli yürütülebilmesi ve daha sağlam adımlar atabilmesi için okullarda birim örgütlülükleri oluşturabilmeliyiz. Yaşanılan olaylara anında müdahale edebilmek de çalışma ve örgütlülüğün önünü açacaktır.

Liselilere dayatılan yoz kültürü kırabilmek, onları mücadeleden uzaklaştıracak politikaları boşa düşürmek için kendi alternatif kültürümüzü yaratma yönünde çalışmalar yapmalı, eğitim çalışmalarıyla doğru politikaları göstermeli, liseli gençliği kendi cephemize kazanmalıyız.

Liseli Ekim Gençliği/Ankara