17 Nisan 2009
Sayı: SİKB 2009/15

  Kızıl Bayrak'tan
  Taksim yolunda temizlenmesi gereken engeller
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan çağrı:
TKİP mücadeleye çağırıyor!
Emekçiler 1 Mayıs alanı Taksim’de buluşuyor…
BES üyeleri talepleri için yarım gün iş bıraktı...
  Kurtiş Matbaacılık işçileri hakları için direnişte!
  MEHA Tekstil direnişi eylemlerle sürüyor…
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  1 Mayıs mücadele geleneğimizde
elden ele taşınan kızıl bir bayraktır!
  1 Mayıs üzerine işçi ve emekçilerle konuştuk...
  Yerel bültenlerden çağrı...
  Obama-Ahmet Türk görüşmesi üzerine…
  Sermaye hükümeti yeni manevralar peşinde
  YÖK’ten üniversiteleri bölme planı!
  YTÜ’de baskılar protesto edildi…
  Yerel seçimlerin sonuçları üzerine
Volkan Yaraşır
  Cumhuriyet “cephesinde yeni
bir şey yok!”
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

YTÜ’de baskılar protesto edildi…

“Rektörlük-polis-İP-TGB çetesi işbirliğine son!”

YTÜ’de İP-TGB çetesinin başlattığı ve polisin sürdürdüğü saldırıları YTÜ rektörlüğü bir adım öteye götürdü. İP çetesine hamilik yapan rektörlük, yaşanan çatışmaları bahane ederek üniversitede afiş asma ve masa açma yasağı getirdiğini duyurdu. Rektörlüğün yaşanan provokasyonu devrimci faaliyeti engelleme çabasına dönüştürmesi boşa düşürüldü, tüm fakültelere afişler asıldı, bildiri dağıtımları yapıldı.

Rektörlük saldırıyı bir adım öteye götürerek soruşturma silahına başvurdu. 8 Nisan günü 23 öğrenciye ihtiyati tedbir kondu ve okula girişleri yasaklandı. Avukatlar aracılığı ile öğrenilen kararda, soruşturma sürecinde “üniversitede düzeni ve huzuru sağlayabilmek” için öğrencilerin okula alınmayacağı gerekçe gösteriliyor.

Bu süreçte polisin ve idarenin korumasında hareket eden, çevik kuvvet öğrencilere saldırırken polisin ardından slogan atmaya devam eden, polis ablukası altında faaliyetini sürdüren, ellerindeki sopaları polisin, güvenliğin yardımı ile “yok eden” TGB’den ise sadece 4 kişi göstermelik olarak bu uygulamaya maruz bırakıldı.

Yaşanan süreç bir kez daha göstermiştir ki, devrimci faaliyete karşı polis ve idare işbirliğinde üniversiteler gerici ideolojilere teslim edilmek istenmektedir. Bu zaman zaman ülkücü faşistlerin devreye sokulmasıyla zaman zaman ise TGB gibi ulusalcı çetelerin eliyle yapılmaktadır.

Bu saldırılara karşı YTÜ öğrencileri Yıldız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü önünde 10 Nisan günü eylemdeydi. Soruşturma terörünün protesto edildiği eylemde eğitim hakkının engellendiği ifade edildi.

“Soruşturmalar, cezalar geri çekilsin! Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Rektörlük-polis-İP-TGB çetesi işbirliğine son! Üniversitelerde ulusalcı, faşist çetelere geçit vermeyeceğiz!” ozalitlerinin açıldığı basın açıklamasında geçtiğimiz hafta yaşanan saldırı hatırlatılarak, 8 Nisan günü rektörlük tarafından başlatılan soruşturmanın amacının devrimci siyasal faaliyeti engellemek olduğu söylendi.

Geçtiğimiz dönemde faşistlerin İTÜ’de gerçekleştirdikleri saldırı sonrasında da “artık masa açmak, afiş asmak, bildiri dağıtmak yasak” diyen rektörlüğün bu engellemelere uymayan öğrencilere çevik kuvvet ve özel güvenlikler eliyle saldırdığı ifade edildi. İP-TGB çetesinin üniversitelerdeki rolüne vurgu yapıldı.

1 Mayıs öncesinde yürütülecek devrimci siyasal faaliyeti engelleyebilmek için faşistler ve İP-TGB çetesinin piyon rolü oynadığının vurgulandığı açıklamada, İP’in şoven bir parti olarak kardeş halklara kan kusan yönüne vurgu yapıldı. Her türlü baskı ve gerici işbirliğine karşı mücadelenin devrimci, demokrat, yurtsever öğrenciler tarafından devam edeceği, provokasyonlara, saldırılara ve ulusalcı-faşist çetelere geçit verilmeyeceği vurgulandı.

Basın açıklamasına Metalurji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, HKMO İstanbul Şubesi, Eğitim-Sen İstanbul 1 No’lu Şube ve öğrencilerin avukatları destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


İÜ’de saldırı protestosu…

“Faşizme karşı omuz omuza!”

8 Nisan günü İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüs’ten toplu çıkış yapan yaklaşık 15 öğrenci Unkapanı Müze otobüs durağında faşistlerin saldırısına uğradı. Bir kısmı Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden, bir kısmı ise Alperen ve Ülkü Ocakları’ndan gelen 30 kişilik faşist güruh, ellerindeki satırlar, döner bıçakları, testere ve sopalarla vahşice saldırarak üç öğrenciyi yaraladı. Yaralanan öğrenciler Taksim İlkyardım Hastanesi’ne kaldırıldılar.

8 Nisan günü yaşanan faşist saldırı devrimci-demokrat öğrenciler tarafından 9 Nisan günü gerçekleştirilen eylemle protesto edildi.

Saat 13.00’te başlayan açıklama öncesinde kantinde, yemekhanede, bahçede konuşmalar yapılarak, yaşanan saldırıyı teşhir eden bildiriler dağıtıldı. Faşist saldırılara karşı eyleme katılım çağrısı yapıldı.

“Faşizme karşı omuz omuza!”, “Beyazıt faşizme mezar olacak!” , “Satır dışarı bilim içeri!”, “Kahrolsun faşizm yaşasın mücadelemiz!” sloganları atılarak Beyazıt Meydanı’na geçen öğrenciler Merkez kampüsten gelen öğrencilerle buluştu.

Yaklaşık 200 kişinin katıldığı, “Kahrolsun faşizm yaşasın mücadelemiz” yazılı pankartın taşındığı eylemde şunlar söylendi:

“Köhnemiş satırlarını aslında bize değil gerçeklere vuruyorlar. Yalanların hüküm sürdüğü bir ülke ve üniversite istiyorlar. Bu yüzden korkakça gerçeklere saldırıyorlar. Ama gerçekler vurmayla, kırmayla değişmez. Acizler ve yenilecekler. Devrimcilerin, solcuların savundukları çok açık ve sadedir. Eşit, özgür bir ülke, parasız-bilimsel-demokratik bir üniversite istiyoruz. İşte bu idealleri yok etmek, bizi yıldırmak için saldırıyorlar. (…)

Yalanların karşısında daha güçlü olabilmek için yılmadan, sinmeden örgütlenmeye devam edecek, her bir saldırının hesabını mutlaka soracağız…”

Açıklamaya Hukuk Fakültesi’nden araştırma görevlileri ve Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri Temsilcileri de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Ankara’da Liselilerin Sesi ve Ekim Gençliği satışı

Ankara’da 10 Nisan günü Yüksel Caddesi’nde okul çıkış saatinde Ekim Gençliği ve Liselilerin Sesi olarak kitlesel yayın satışı gerçekleştirdik. Satış sırasında yaptığımız ajitasyon konuşmalarında, kapitalist düzenin biz gençlere hiçbir gelecek vaadetmediğini, her geçen gün daha fazla işsizliğe ve geleceksizliğe mahkum bıraktığını, gençliğin kurtuluşunun mücadele etmekten geçtiğini anlattık. Gençliği 1 Mayıs’ta alanlara çağırdık. Birçok kişiyle sohbet etme olanağı yakaladık.

Faaliyetimizden rahatsız olan düzenin kolluk güçleri engel olma girişiminde bulundular. Derginin yasal olup olmadığı bahanesiyle yanımıza geldiler. Bu bahaneleri sökmeyince bir kez daha gelerek, megafonla ajitasyon konuşması yapamayacağımızı, yasak olduğunu söylediler. Onların kurallarına göre davranmayacağımızı belirttik. Bunun üzerine bizleri gözaltına almakla tehdit ettiler. Bu tehdit üzerine megafonumuzla daha gür bir şekilde polis baskısını teşhir eden konuşmalarla satışımızı sürdürdük. Gereken cevabı alan sivil polisler çekip gitmek zorunda kaldılar.

Ankara’da yürüttüğümüz devrimci çalışmamızı daha da güçlendirerek sürdüreceğiz.

Ankara Ekim Gençliği - Liselilerin Sesi


Engin Çeber davasında 3. duruşma…

İşkence kayıtları izlendi

Metris Cezaevi’nde işkenceyle öldürülen Engin Çeber’in davasına, 15 Nisan günü Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.

6’sı tutuklu toplam 60 sanığın yargılandığı davanın 3. duruşması öncesinde Halk Cephesi Adliye dışında, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Adliye bahçesi içinde basın açıklaması gerçekleştirdi.

Halk Cephesi adına yapılan basın açıklamasında, Engin Çeber’in işkenceyle katledildiğinin ispatlandığı ve devletin özür dilemesine rağmen hala işkencecileri korumaya devam ettiği vurgulandı. Suçluların cezalandırılması gerektiği söylenirken, cezalandırılıncaya kadar peşlerinde olunacağı, adalet yerini bulana kadar hesap sormaktan vazgeçilmeyeceği ifade edildi.

ÇHD İstanbul Şube tarafından yapılan açıklamada ise, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren yargılama sürecinde mesleklerine ve adalet arayışlarına yönelen saldırılara değinildi. İşkence sanığı polislerin müdahil avukatlara yönelen tutum ve hakaretlerine engel olunması, tarafsızlık içerisinde bulunulması gerekliliğinin mahkemeye hatırlatılması sonucu mahkemenin davadan çekildiği belirtildi. Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin çekilme kararını reddetmesine rağmen müdahil avukatları “dış mihraklar” olarak suçladığı hatırlatılarak, “15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı hukuka değil siyasete dayanmaktadır” denildi.

Soruşturma safhasında ifadelerin alınmaya başlanmasının ardından gizlilik kararı verilerek dosyanın avukat ve kamuoyunun denetiminden kaçırılmak istendiği, kamera kayıtlarının kaybolmasının sağlanmaya çalışıldığı, sahte izin tutanakların düzenlendiği ifade edildi.

“Adalet mücadelemizi mahkeme salonlarından ibaret görmüyoruz” denilen açıklamada, “Engin’in katili, sadece ona işkence yapanlar değil, aynı zamanda işkence yapılmasının önünü açan yasaları yapanlar ve işkencecileri koruyanlardır” denilerek, işkencecilerin cezalandırılması ve işkencenin son bulması için mücadeleden vazgeçilmeyeceği vurgulandı.

Duruşmaya 6’sı tutuklu 33 sanık ve avukatları ile müdahil avukatlar ve Engin Çeber’in ailesi katıldı. Duruşmada Engin Çeber’in gözaltında tutulduğu İstinye Karakolu ve Metris Cezaevi’ndeki kamera kayıtları izlendi. Soruşturma sırasında ifade veren ve Metris Cezaevi’nde tutuklu bulunan tanıklar da duruşmaya getirildi. Ancak tanıklar, halen Metris Cezaevi’nde tutuklu bulunduklarını belirterek, güvenlikleri gerekçesiyle ifade vermeyeceklerini söylediler.

İnfaz koruma memuru Kenan Özmen’in ifadesi alındı. Müdahil avukatlar B-8’de Engin Çeber’le kalan ve tahliye edilen kişilerin dinlenmesini talep ettiler.

Sanık avukatlarının tutukluların tahliyesi istemi reddedildi. Sanık avukatları tarafından Engin Çeber’in otopsi raporlarına da itiraz edildi.

Duruşma 8 Haziran’a ertelendi. Duruşma devam ederken tutuksuz sanıklardan biri tarafından, Engin Çeber’in ablası Şerife Çeber’e tacizde bulunuldu. Duruşmanın bitiminde adliye önünde konuya ilişkin açıklama yapan Şerife Çeber, tacizi kınadı. Engin Çeber’in babası da yaptığı açıklamada, “Türkiye’de demokrasinin olduğuna inanmıyorum” dedi.

Ardından Av. Taylan Talay söz alarak mahkemede alınan kararlara ilişkin basına bilgilendirmede bulundu.

Kızıl Bayrak / İstanbul