17 Nisan 2009
Sayı: SİKB 2009/15

  Kızıl Bayrak'tan
  Taksim yolunda temizlenmesi gereken engeller
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan çağrı:
TKİP mücadeleye çağırıyor!
Emekçiler 1 Mayıs alanı Taksim’de buluşuyor…
BES üyeleri talepleri için yarım gün iş bıraktı...
  Kurtiş Matbaacılık işçileri hakları için direnişte!
  MEHA Tekstil direnişi eylemlerle sürüyor…
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  1 Mayıs mücadele geleneğimizde
elden ele taşınan kızıl bir bayraktır!
  1 Mayıs üzerine işçi ve emekçilerle konuştuk...
  Yerel bültenlerden çağrı...
  Obama-Ahmet Türk görüşmesi üzerine…
  Sermaye hükümeti yeni manevralar peşinde
  YÖK’ten üniversiteleri bölme planı!
  YTÜ’de baskılar protesto edildi…
  Yerel seçimlerin sonuçları üzerine
Volkan Yaraşır
  Cumhuriyet “cephesinde yeni
bir şey yok!”
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni gelişmeler…

Ankara-Erivan ilişkilerine ABD’nin çizdiği “yol haritası” yön veriyor!

Beyaz Saray’ın direktifiyle başlayan Türkiye-Ermenistan yakınlaşması, ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyaretinden sonra yeni bir evreye girmiş görünüyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, iki ülke milli takımlarının oynadığı futbol maçını vesile ederek gerçekleştirdiği Erivan ziyareti, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesi yönünde atılmış planlı bir adımdı. Gelinen yerde ise, sınırların açılmasından söz edilmeye başlandı.

ABD Başkanı’nın Türkiye ziyaretinin ardından Rusya televizyonlarına açıklamada bulunan Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, iki ülke milli takımlarının 7 Ekim’de yapacağı Dünya Kupası eleme maçına dek, Türkiye-Ermenistan sınırının açılabileceğini dile getirdi. Sarkisyan, sürecin hızlı ilerlediğine işaret şunları söyledi: “Futbol karşılaşmasını izlemek amacıyla Türkiye’ye gideceğim güne dek sınırın açılacağını veya açılmaya çok yakın olacağını düşünüyorum.”

ABD bölgesel çıkarlarının peşinde!

Can çekişen Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermeni halkını hedef alan soykırımcı politikasıyla dinamitlenen ilişkiler, Kemalist cumhuriyetin de Osmanlı’nın vahşi icraatlarını savunması sonucu, on yıllar boyunca kopuk kalmıştır. Birkaç ay gibi kısa bir sürede iki yönetim arasında gözlenen yakınlaşma ise, ABD’nin bu konuda oynadığı etkin rol ile açıklanıyor. İlişkilerin hızlı gelişimi, iki tarafın da Washington’ın çizdiği “yol haritası”na göre hareket etmesi sayesinde mümkün olmaktadır.

ABD’nin iki ülke ilişkilerinin düzeltilmesine önem vermesi, Ermenistan’ı ya da Türkiye’yi düşünmesinden değil, esas olarak Ortadoğu/Kafkaslar politikasının hayata geçirilebilmesi için Türk sermaye devletine biçtiği “etkin taşeronluk” rolüyle ilgilidir. Zira Kürt sorununun yanısıra Ermenistan’la ilişkilerin kopukluğu, ABD’nin Ankara’daki işbirlikçilere uygun gördüğü “etkin taşeron-tetikçi” rolünün oynanması önündeki temel engeller kabul ediliyor.

Obama yönetiminin, “etkin taşeron olmak istiyorsanız, ayak bağlarından kurtulmalısınız!” şeklinde özetlenebilecek direktifine uygun davranan Ankara’daki Amerikancı rejim, daha önce bu yönde başlatılan süreci hızlandırdı. Göründüğü kadarıyla hem Ankara hem Erivan yönetimleri, Washington’un çizdiği “yol haritası”na sadık kalmaya çalışıyor.

Azerbaycan’ın tepkisi Ankara’daki işbirlikçileri sıkıştırıyor!

 Türkiye’yle ilişkilere büyük önem veren, Ermenistan’la yaşanan Karabağ sorunu konusunda Ankara’dan destek alan, “soydaşlık” adı altında Türk gericiliği tarafından yayılan şoven propagandaya yıllardır çanak tutan Azerbaycan yönetimi, Ankara-Erivan hattındaki gelişmelerden ciddi bir rahatsızlık duyduğunu dile getirdi.

İstanbul’da düzenlenen “Medeniyetler İttifakı Zirvesi”ne katılmaktan vazgeçen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Barack Obama’nın Türkiye ziyareti sırasında Rus lider Dmitriy Medvedev’le telefon görüşmesi yaparak tepkisini gösterdi. 

Bu gelişmeden kısa süre sonra Aliyev’in Moskova’ya gideceği açıklandı. Aliyev’in iki günlük ziyareti sırasında Türkiye-Ermenistan diyalogu, Karabağ sorunu ve Azeri doğalgazının Rusya’ya ihracı konularının ele alınacağının resmi olmayan kaynaklar aracılığıyla açıklanması, hem Ankara hem Washington’u harekete geçirdi.

Azerbaycan’daki tepkiler Aliyev yönetimiyle sınırlı kalmadı. Muhalefet partileri, gazeteciler, çeşitli dernek ve kurumlar da Türkiye’nin yönelimine tepkilerini dillendirmeye başladı. Bu arada Türkiye politikasının Bakü yönetimini Rusya ile daha aktif işbirliğine ittiğini savunan bazı gazetecilerin de aralarında bulunduğu Azerbaycan medya mensupları, Kars’a gelip Ermenistan sınırında eylem yapmak istedi. Ancak Türk hükümeti, medya mensuplarını taşıyan uçağa iniş izini vermeyerek eylemi engelledi.

Öte yandan, yapılan kamuoyu araştırmaları, halkın yüzde 72’sinin İlham Aliyev’in Ankara’ya yönelik tepkisini doğru bulduğunu ortaya koydu. Azeri bazı kurum ve örgüt temsilcileri ise, Türkiye’ye heyet göndererek, Ermenistan sınır kapısının açılmaması için düzen partileriyle kulis yapmaya başladılar.

Bu gelişmeleri Amerikancı AKP’yi sıkıştırmak için fırsata çeviren düzen partileri, hükümete yüklenmeye başladılar. Bilindiği üzere, diğer düzen partileri hükümet olsalardı, AKP ne yapıyorsa aynısını yapacaklardı. Ancak her zamanki gibi, ikiyüzlü söylemlere sarılarak, hükümeti sıkıştıran gelişmeleri siyasi ranta çevirmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken, elbette hiçbiri ABD’nin Türk sermaye devletine biçtiği “aktif taşeronluk” misyonuna en ufak bir itiraz yükseltmiyor.

Gelişmelerin AKP hükümetini sıkıştıracak noktaya varması, Tayyip Erdoğan’la müritlerini harekete geçirdi. 

Bakü yönetimiyle oluşan gerilimi yumuşatmak için “Azerbaycan Dostluk Grubu” üyesi 12 AKP milletvekili Azerbaycan’a gidiş hazırlığına başladı. “Dostluk grubu” başkanı Mustafa Kabakçı, kimi örgüt ve basın temsilcileriyle görüşerek Azerbaycan’ın hassasiyetlerinin Türkiye için de geçerliliğini koruduğu mesajını vereceklerini belirtti.

Basına yansıyan haberler göre, Kabakçı başkanlığındaki grup, cumhurbaşkanı Gül ile başbakan Erdoğan’ın, “Karabağ sorunu çözülmeden Ermenistan konusunda adım atılmayacak” yönündeki mesajlarını Azeri kamuoyuna anlatacak.

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde hızlı mesafe alınmasını isteyen ABD yönetimi de, Azerbaycan nezdinde bazı girişimlerde bulunuyor. Obama’nın Aliyev’le telefon görüşmesi, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Matthew Bryza’nın Bakü ziyareti, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın önümüzdeki haftalarda Azerbaycan ile Ermenistan cumhurbaşkanlarını buluşturmaya yönelik çabası… Tüm bunlar, Beyaz Saray’ın sürecin ilerlemesine verdiği önemi göstermenin yanısıra, AKP hükümetini rahatlatmayı da hedeflemektedir.

ABD planının handikapları

ABD emperyalizmi, Ankara-Erivan ilişkilerinin geliştirilmesi planında ısrarlı olacaktır. Obama yönetimi için bu girişim, özellikle Rusya’nın kuşatılması, Hazar Bölgesi’ndeki zengin enerji kaynaklarının denetlenmesi, bu kaynakların taşınması için güvenli koridorların oluşturulması açısından önem taşımaktadır. Göründüğü kadarıyla hem Türkiye hem Ermenistan yönetimleri de, bu girişimin çıkarlarına uygun olduğunu varsayıyorlar.

Ancak planın önünde ciddi engeller de var. Türk egemenleri arasında olası bir gerilimin çıkması, ABD imajının düzeltilmesi yönünde harcanan çabaları baltalayabilir. Öte yandan, plan uygulansa bile, Ermenistan ile Rusya arasındaki çok yönlü ilişkilerin koparılması kolay değil. Örneğin Ermenistan sanayisinin yüzde 70’e varan bölümü halen Rus şirketlerinin kontrolünde bulunuyor.

Süreci yakından izleyen Rusya’nın çıkarlarını korumak için aktif bir çaba içinde olması da bir diğer önemli engel. Moskova yönetiminin Karabağ sorununun çözümüne müdahil olmak istediği bilinmektedir. Gelişmelerden ciddi bir rahatsızlık duyan Azerbaycan yönetiminin Rusya’yla ilişkileri daha da geliştirme eğilimi de Rusya’nın konumunu güçlendirmektedir.

Bu ve benzer olgular, ABD planının nihai sonuçlarına ulaştırılmasının kolay olmadığına işaret ediyor. Gelişmelerin seyri, ABD güdümündeki Türk egemen sınıflarının “aktif taşeron”luk hayallerinin hüsranla sonuçlanması olasılığını da güçlendirmektedir.