10 saatlik sohbet hakkı uygulansın!
DHP, ESP, HÖC, Odak, ÖMP ve Partizan 1 Kasım günü, cezaevlerinde 10 saatlik sohbet hakkının uygulanmamasını Galatasaray Postanesi önünde protesto ettiler. Açıklamanın ardından konu ile ilgili yetkililerle görüşmek üzere Ankara’ya gidildi.
Eylemde, “10 saatlik sohbet hakkı uygulansın!” pankartı açıldı. Basın açıklamasının ardından kortej oluşturan kitle Galatasaray postanesi önünden TRT binasına kadar alkış ve sloganlarla yürüdü. Ankara’ya gitmek üzere araçlara binildi.
Yaklaşık 150 kişinin katıldığı eylemde “10 saatlik sohbet hakkı uygulansın!” ve “Tecrite son!” sloganları atıldı.
Kızıl Bayrak/İstanbul
ESP protestoları: “Baskılar, gözaltılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz!”
31 Ekim günü İzmir’de ESP, Yamanlar Kültür Merkezi, Tekstil-Sen, Atılım gazetesi ve evlere gerçekleştirilen baskınlarda 12 kişi gözaltına alındı. 11 kişinin tutuklanması 2 Ekim günü İstanbul’da yapılan eylemle protesto edildi, söz eylem ve örgütlenme hakkı savunuldu.
Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirilen eylemde ESP’liler , “TMY terörüne son! İzmir’de gözaltılar serbest bırakılsın!” pankartını açtılar. Eylem boyunca, “Komplolar sökmedi sökmeyecek!”, “TMY terörüne son!”, “Baskılar, tutuklamalar, gözaltılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı.
Kızıl Bayrak/İstanbul
Baskın, gözaltı ve tutuklama terörü 1 Kasım günü ESP ve Tekstil-Sen Adana Bölge Temsilciliği tarafından düzenlenen bir eylemle protesto edildi. Açıklamada, “Bu saldırı aynı zamanda işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin söz, eylem, örgütlenme özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır. Tüm demokratik kurumları, halkımızı bu saldırılara karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz” denildi.
Açıklamaya Alınteri, BDSP, ÇHKM ve Mücadele Birliği destek verdi.
Kızıl Bayrak/Adana
ESP 1 Kasım günü İzmir Kemeraltı girişinde kurum baskınları ve gözaltılarla ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada egemenlerin demokrasi anlayışı ve devlet terörü teşhir edildi. İlerici kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapıldı.
Eylemde; “Baskılar, gözaltılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz!”, “Gözaltılar serbest bırakılsın!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganları atıldı.
Kızıl Bayrak/İzmir
L tipi ile yoğunlaştırılmış tecrit, azgın sömürü!
Devlet cezaevleri yapımına hiç ara vermeden devam ediyor. 19 cezaevinin yapımı halen sürüyor. Bunlardan biri olan Silivri Cezaevi kompleksi ise burjuva basın tarafından öve öve bitirilemiyor. Silivri Cezaevi “saray” övgüleri dahi alıyor.
Silivri Cezaevi 437 bin metrekare büyüklüğünde. Toplam arsa alanı ise 744 bin 768 metre kare. Cezaevi, 5 bin tutuklu ve hükümlüyü alabilecek kapasiteye sahip. Aynı zamanda “komplekste” personel lojmanları, cami, alışveriş merkezleri, kreş, adliye binası, jandarma komutanlığı, arıtma tesisi bulunuyor. 27 Haziran günü açılışı yapılan cezaevi, eksiklikleri bulunduğu için resmen açılamadı.
Tüm bu övgülerin içinde özenle gizlenen en temel nokta, tutuklu ve hükümlülerin 8 adet “L” tipi kapalı cezaevinde tutulmalarıdır. Burada tutuklu ve hükümlüler tek ve üç kişilik hücrelerde kalacaklar ve tecrit daha da ağırlaştırılacak. Çünkü hücreler yerin altında inşa ediliyor. Tutuklu ve hükümlülerin hava alabilmeleri için alttan hücrelere metal borularla havalandırma sistemi yapılmış. Hücreler tuvaleti, mutfağı içinde toplam 3-4 metrekareyi geçmeyen genişlikte olacak.
Ancak L tipi cezaevlerinin en temel özelliği, mahkumlara çalışma zorunluluğunun getirilmesi. L tipleri, emek sömürüsüne dayalı çalıştırma esasına göre inşa edilmiş cezaevleri. “Kompleks”i öve öve bitirememelerinin gerisinde ise tutuklu ve hükümlülerin emek sömürüsüne dayalı kâr hesabı yatıyor.
Adana’da halkların kardeşliğine tutuklama terörü!
Son dönemde tırmanan faşist saldırılar ilerici, devrimci kişi ve kurumlara yönelmiş durumda. Adana’da da faşist saldırıların yanısıra devlet terörü de devreye sokuldu. 29 Ekim günü Şakirpaşa’da halkların kardeşliği şiarını yükselten devrimciler, ortak bildiri dağıtımı ve afişleme yaparken polisin saldırısına uğramış, 12 devrimci dövülerek gözaltına alınmış, akşama kadar karakolda tutulmuştu.
31 Ekim günü de, Meydan Mahallesi’nde sabah saatlerinde faşist saldırılara ve şovenizme karşı “Yaşasın halkların kardeşliği!” şiarını yükselten devrimci güçler yine polisin saldırısına maruz kalmış, 4 devrimci gözaltına alınmıştı.
1 Kasım günü saldırılara rağmen halkların kardeşliği için mücadele çağrısını yükselten devrimciler, Anadolu Mahallesi’nde bildiri dağıtımı yaptıkları sırada polisin saldırısına uğradılar. Bildiri dağıtımı yapan iki devrimci polisler tarafından yaka paça gözaltına alınarak Köprübaşı Karakolu’na götürüldüler.
Karakolda ifade vermeyi reddeden devrimciler Emniyete götürüldüler. 2 Kasım günü çıkarıldıkları mahkeme tarafından “halkı kin ve düşmanlığa sevketmek” “suç”undan tutuklanan Seval Gündoğdu ve Soner Durmuş Adana Kürkçüler Cezaevi’ne götürüldüler.
Kızıl Bayrak/Adana
Merter’de gözaltı terörü!
5 Kasım günü sabah saat 07.00 civarında Merter girişinde işçilerin ve emekçilerin sesi Emekçinin Gündemi’nin satışı gerçekleştirildi. Saat 8:00’de Merter Şehit Osman Kahraman Polis Merkezi’ne bağlı ekipler tarafından gazete satışı yapan iki arkadaşımız keyfi bir şekilde gözaltına alındı.
Gözaltının keyfi bir uygulama olduğunu söyleyen çalışanlarımız araca binmeyeceklerini ifade ettiler. Kolluk güçleri direnen çalışanlarımıza yumruk ve tekmeyle saldırarak, hakaret dolu sözler ederek araca bindirmeye çalıştılar. Saldırı sırasında çevrede biriken işçi ve emekçilere polisin terörü teşhir edildi. “Baskılar bizi yıldıramaz !”, “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!” sloganlarıyla karakola götürülen çalışanlarımız 2 saati aşkın bir süre bekletildi ve hiçbir işlem yapılmadan serbest bırakıldı
Önceki haftalarda Küçükçekmece İşçi Platformu’nun havzada yürüttüğü çalışmaya karşı da azgın ve tahammülsüz bir tutum sergileyen kolluk güçleri bu saldırıyla bir kez daha patronların hizmetinde olduklarını gösterdiler. Baskı ve gözaltı terörüne rağmen mücadelemize kesintisiz bir biçimde devam edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.
Küçükçekmece İşçi Platformu
|