19 Ekim 2007 Sayı: 2007/40(40)

  Kızıl Bayrak'tan
   Sermaye devleti içeride ve dışarıda saldırganlaşıyor!..
  Sermaye meclisinden savaş tezkeresi çıktı...
Düzen cephesinde savaş hali...
Kirli savaş kampanyası tırmandırılıyor...
Türk Telekom’da 25 bin işçi greve çıktı...
Telekom işçileriyle grev süreci üzerine konuştuk...
  “Telekom işçisi yalnız değildir!”
  İslamın çocukları emekçilere karşı:
“Türk” Telekom grevi
Yüksel Akkaya
  Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Zeynel Nihadioğlu ile konuştuk…
  İşçi ve emekçi eylemlerinden...
  Seçimler ve yeni dönem / 6
  Kübra Gül’ün düğünü üzerine...
  Pakistan’da seçim mizanseni…
  Dünyadan...
  Avrasya üzerine kavgalar kızışıyor
Abu Şehmuz Demir
  “Küreselleşme”, sendikasızlaştırma
ve yoksullaştırma / 2
Yüksel Akkaya
  Tezkere ve “milli seferberlik”...
M. Can Yüce
  İnkar edilen bir halkın yazarı: Mehmet Uzun
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TEKEL’de özelleştirmeye hazırlık operasyonu...

TEKEL işçisi zorlu bir mücadeleye hazırlanmalıdır!

TEKEL, uzunca bir dönemdir sermayenin özelleştirme planlarının bir parçası durumunda. Geçtiğimiz yıllarda TEKEL parçalara ayrıldı ve bunların bazıları özelleştirme adı altında sermayenin yağmasına açıldı. Geriye sigara fabrikaları ve bazı tütün işleme tesisleri kaldı. Bunların da özelleştirilmesi düşünülüyor. Hatta geçmiş yıllardaki planlardan farklı olarak, özelleştirme kapsamındaki, İstanbul, Samsun, Tokat, Adana, Bitlis ve Malatya sigara fabrikalarının içinde bulundukları arazilerle birlikte toptan satışı öngörülüyor.

TEKEL sigara fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin planlar önceki AKP hükümeti döneminde de uygulanmak istenmişti. Özellikle Adana Sigara Fabrikası’nda ortaya konulan direniş ve başka bazı nedenler AKP hükümetine bu konuda geri adım attırmış ve özelleştirme planları bir süreliğine askıya alınmıştı. Fakat TEKEL’in özelleştirilmesinden tamamen vazgeçilmediği, bu konunun er ya da geç yeniden gündeme geleceği herkes tarafından bilinmekteydi.

Tekel özelleştirmesi için ön yoklamalar

Eylül ayının ortalarından bu yana gazete ve televizyonlarda TEKEL’in özelleştirilmesine dair haberlerin yeniden yoğunlaşmaya başladığı biliniyor. Özet olarak bu haberlerde, TEKEL’e bağlı sigara fabrikaları için Ekim ayında yeniden ihaleye çıkılacağı, bunun için tüm hazırlıkların tamamlandığı bilgisi yer alıyor. Öte yandan gene basında, uluslararası tütün ve sigara tekellerinin TEKEL özelleştirmesi ile ilgili görüş ve açıklamalarına sıklıkla yer verildiği gözleniyor.

İlk bakışta bu haberlerde bir anormallik olmadığı sanılabilir. Fakat bu haberler, gerek hükümetin, gerekse özelleştirmeyle ilgili devlet kurumlarının önümüzdeki yakın sürece dair plan ve açıklamaları ile birlikte ele alındığında, işin içinde bir gariplik olduğu seziliyor. Çünkü hem hükümetin hem de özelleştirmeyle ilgili kurumların plan ve açıklamalarında, TEKEL sigara fabrikaları için yakın bir zaman içinde ihaleye çıkılacağına dair tek bir satıra dahi rastlamak mümkün değil. Kısacası basında yer alan TEKEL’le ilgili “Ekim’de açılacak özelleştirme ihalesi” eksenli haberlerin somut bir dayanağı bulunmuyor.

Dolayısıyla, ortada somut bir dayanak olmamasına rağmen ajanslar tarafından bu yönlü haberlerin geçilmesi ve bu haberlerin hemen bütün gazete ve televizyonlar tarafından neredeyse sürekli bir biçimde kullanılması, TEKEL özelleştirmesiyle ilgili olarak tezgahlanan bir “hazırlama” veya “yumuşatma” operasyonuyla karşı karşıya olunduğunu gösteriyor.

Sendika da bunun farkında. TEKEL işyerlerinde örgütlü Tek Gıda İş-Sendikası geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Bu açıklamadan, basında yer alan haberlerin sendika içinde belli rahatsızlıklar yarattığı, sendika yönetiminin özelleştirme sürecine sessiz kalmak türünden suçlamalarla karşı karşıya kaldığı görülüyor. Açıklamada bu türden suçlamalara yanıt olarak, “TEKEL’in özelleştirilmesi ile ilgili süreç hakkında yazılı ve görsel basında kaynağı çok da belirgin olmayan, çeşitli spekülatif haberler yer almaktadır. (…) Bugün içinde bulunulan noktada, Sendikamızın özelleştirme karşıtı inancında bir değişiklik söz konusu değildir. Ve ortalıkta dolaşan söylentiler dahil, TEKEL’le ilgili en küçük bir gelişme dahi büyük bir önem atfedilerek, titizlik ve dikkatle izlenmektedir” deniliyor.

Gene benzer bir açıklamanın Tek Gıda İş-Sendikası Tokat Şube Başkanı tarafından da yapıldığı basına yansıdı. Şube Başkanı Suat Karlıkaya, açıklamasında, satışa çıkarılacak sigara fabrikaları için ihaleye çıkılacağı haberlerinin spekülasyondan ibaret olduğunu vurguluyor, bu haberlerin “yabancı bir basın ajansı kaynaklı” olduğuna dikkat çekiyor ve amacın “piyasanın nabzını ölçmek” olduğunu söylüyor.

Yağma başlamadan pay kavgası başladı

Daha önce de değindiğimiz gibi, sermaye bu haberler üzerinden yürütülen yumuşatma operasyonuyla TEKEL özelleştirmesinin önünü açmaya, bu yağmaya bir meşruluk kazandırmaya çalışıyor. Fakat bu kadarla sınırlı değil. Basında yer alan haberler aynı zamanda TEKEL’in yağması üzerinden şimdiden bir paylaşım kavgasının başladığını gösteriyor. Uluslararası sigara ve tütün tekellerinin ardı ardına açıklamalar yapmaları, açılacak ihalede TEKEL’e ne kadar fiyat vereceklerini şimdiden ilan etmeye başlamaları bunun işareti. Hatırlanacağı gibi, geçmiş dönemlerde de TEKEL sigara fabrikalarının blok satışı için ihaleler açılmıştı. Bu ihalelere uluslararası tütün tekelleri pek az ilgi gösterirlerdi. İhaleye katılma zahmetine girenler de oldukça düşük fiyat teklifleri sunarlardı. Kuşkusuz bunun nedeni TEKEL’i bitirme oyununun devam etmesini sağlamak, böylece de daha büyük yağma imkanlarına, çok düşük bedellerle sahip olmaktı.

Uluslararası tütün tekellerinin şimdi açılacak TEKEL özelleştirme ihalesine olan bu yoğun ilgisi, bitirme oyununun artık nihayet sonuna gelindiğini, ortaya çıkan yağma imkanlarının büyüklüğünün bu leş kargalarını tatmin edecek düzeye çıktığını göstermektedir. Bundan 3 yıl kadar önce, TEKEL çok daha fazla işletmeye ve pazar payına sahipken ona 1 milyar 150 milyon dolar fiyat biçen yağmacı şirketlerin şimdi TEKEL hem kurumsal büyüklük hem de elde tuttuğu pazar payı bakımından epeyce bir küçülmüşken 1.5 milyar dolar civarında fiyat biçmeleri bunun ifadesidir. Gene geçmiş yıllardaki ihaleye sadece tek firma katılmışken JTI, BAT, Korean Tobacco ve Imperial Tobacco ile kimi uluslararası fonlar ile “yerli” yatırımcıların yeni ihaleye katılacaklarını, daha ihale tarihi bile belli değilken açıklamış olmaları da, kızışan yağma savaşının büyüklüğünü ortaya koymaktadır. TEKEL’in sahip olduğu markalar ile fabrikaların kurulduğu arazilerin de ihaleyi kazananlara devredilecek olması yağmanın önceki yıllara göre çok daha büyük olduğunu zaten göstermektedir.

Son sözü yine TEKEL işçisi söyleyecek!

TEKEL işçisi önceki özelleştirme girişimlerine karşı gerçekten anlamlı bir mücadele pratiği sergiledi. Son olarak sigara fabrikalarının satılmasına karşı Adana fabrikası eksenli ortaya konulan direniş, son yıllarda SEKA’dan sonra özelleştirme saldırısına karşı ortaya konulan en anlamlı mücadele örneğini oluşturmaktaydı. TEKEL işçisinin mücadelesi bir dizi iç zayıflık yaşamaktaydı. Fakat karşısındaki sermaye cephesi de kendi açısından iç zayıflıklar yaşamakta olduğu, iktidar partisi AKP’nin de seçime dönük planları bulunduğu için mücadele kısmi bir kazanımla sonuçlandı.

Fakat bu kez sermaye TEKEL’i yağmaya açma konusunda kesinlikle ikircikli değildir. Bir kere büyüyen yağma pastası sermayenin kararlılığını arttırmaktadır. Öte yandan özelleştirme yağmasından elde edilen gelirler sermaye devletinin bütçesindeki temel kalemlerden birini oluşturmaktadır. Buradan elde edilen gelirler, hayata geçirilen büyük özelleştirmeler nedeniyle son 2-3 yıldır epeyce bir yükselmişti. Şimdi ise giderek azalmaktadır ve her geçen dönem daha fazla açık veren devlet bütçesinin TEKEL yağmasından elde edilecek paraya gereksinimi vardır. Üstelik iktidar partisinin elini kolunu bağlayacak bir seçim gündemi de yoktur.

O halde TEKEL işçisi bu kez özelleştirme saldırısı karşısında sadece ve sadece kendi gücüne güvenmek ve dayanmak durumundadır. Zaten çok geçmeden süreç, bunun böyle olduğunu, onlara bütün çıplaklığıyla gösterecektir. TEKEL işçisinin bugün yapması gereken, sermayenin yağmayı meşrulaştırma planlarını boşa çıkartmak, bir önceki mücadele deneyiminin de dersleriyle iç örgütlülüğünü güçlendirmek, sendikayı daha etkin bir biçimde kullanmak için adımlar atmaktır. Kısacası zorlu bir muharebeye hazırlanmaktır. Her şeye rağmen TEKEL işçisi güçlü bir direniş odağı yaratmanın imkanlarına sahiptir ve bu imkanlar layıkıyla kullanıldığında, sermaye işinin hiç de kolay olmadığını bir kez daha görecektir.