5 Ekim 2007 Sayı: 2007/39(39)

  Kızıl Bayrak'tan
   Kontrol altında tutulmak istenen kardeş Kürt halkının geleceğidir…
  Diyarbakır’da Kürt Konferansı yapıldı…
İMF’nin gözü yine emekçilerin
cebinde!
Referandum mu, farsi oyun mu? - Yüksel Akkaya
Kamu emekçilerinin işgüvencesi gaspediliyor, işgüvencesiz çalışma yaygınlaştırılıyor...
Birleşik ve kitlesel bir
6 Kasım süreci örgütlemek için!
  Ulucanlar anmalarından...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  “Küreselleşme”, sendikasızlaştırma ve yoksullaştırma - 1 - Yüksel Akkaya
  TİB-DER'den çağrı!
  İşten atılan sendika çalışanları üzerine Tüm Bel-Sen üyeleriyle konuştuk...
  Çocuklarımızın kurtuluşu sosyalizmde!
  Myanmar’da özgürlüğün yolu cuntaya ve emperyalizme karşı direnişten geçiyor!
  Suriye “Ortadoğu Barış Konferansı”na
katılmayacak!
  Dünyadan...
  Ulusal sorun üzerine notlar / 2 Volkan Yaraşır
  İki gelişme ve çatışma çizgisi - M. Can Yüce
  Yeni dönemde gençlik taraf olacaktır!
  Che şahsında sosyalizm hiç olmadığı
kadar günceldir!
  Ümit yoldaşa...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bursa’da halkın öfkesi!

Bursa’da 28 Eylül günü Hasan Çelik isimli kişi, çevre yolu Millet Mahallesi lambalarından yolun karşısına geçmeye çalışırken araba çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Bu ölüm mahalle halkı için bardağı taşıran son damla oldu. Üst geçit yapılmadığı, gerekli önlemler alınmadığı için ölümle sonuçlanan birçok trafik kazasının yaşandığı mahallede, halk bu son ölümün ardından sokağa döküldü. 500’ü aşkın kitle yolu trafiğe kapattı ve muhtarın evini bastı. Kolluk güçleri Millet Mahallesi’ne yığınak yaptı.

Mahalle halkı öfkesini şu cümlelerle dile getirdi: “Çocuklarımızı okula göndermekten korkuyoruz. Onlar okuldan gelene kadar kuşkularımız bitmiyor. Yetkililerin bir an önce üst geçit yapmasını istiyoruz. Bizim canımız gidiyor, bu kimsenin umurunda bile olmuyor. Gerekirse eylem yapıp, meselemizi yetkililere aktaracağız. Net bir cevap gelene kadar da yolu trafiğe açmayacağız.”

Mahalle halkının tepkisi geç saatlere kadar sürdü.


ÇÜ: “Katil devlet hesap verecek!”

Geçtiğimiz günlerde Dersim’in Hozat ilçesinde askerin “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle öldürülen Bülent Karataş ve yaralanan Ali Rıza Çiçek’e yönelik yargısız infaz Çukurova Üniversitesi’nde yapılan eylemle protesto edildi.

Eylem 1 Ekim günü R1 derslikleri önünde gerçekleştirildi. DGH, Adana Gençlik Derneği, SGD’nin örgütlediği ve diğer gençlik gruplarının destek verdiği eylemde “Bülent Karataş’ın katili devlettir!” yazılı pankart açıldı. “Bülent Karataş ölümsüzdür!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Kanla yazılan tarih silinmez!” sloganlarının atıldığı eylemde devletin katliamcı yüzü teşhir edildi.

Çukurova Üniversitesi Ekim Gençliği


Tecrit can almaya devam ediyor!

Cezaevlerinde tecrit, insan yaşamını yok etmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde de Zeki Ünlü isimli tutsak, hücresinde kendini asarak yaşamına son verdi. Tekirdağ F Tipi Hapishanesi’ndeki devrimci tutsaklar, suç duyurusunda bulundular. Ayrıca konu ile ilgili bir çok yere kart, mektup gönderdiler. Sorunların çözümünün tecritin dozajını daha da artırarak olacağını düşünen zihniyeti, sonuçlarıyla birlikte anlatmaya çalıştılar.

Tekirdağ F Tipi Hapishanesi’ndeki devrimci tutsakların kurumlara, kitle örgütlerine gönderdikleri kartın bir örneği:

“Merhaba, Zeki Ünlü ismini hiç duydunuz mu?

Yaşadığında sesini duyuramadı. Ölümü dahi haber olmadı.

Zeki Ünlü 15.09.2007 tarihinde Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tecritin yarattığı tahribata ve hapishane idaresinin baskılarına dayanamayarak yaşamına son verdi.

Bu kaçıncı ölüm?

Daha kaç kişi ölmeli tecrite, baskılara son verilmesi için?

Tecrit sessizce can almaya devam ediyor; ve bakanlık, hapishane idareleri sessiz ölümde (tecrit) ısrar ediyor.

Suskunluğumuzla tecritin can almaya devam etmesine seyirci kalmayalım, karşı çıkalım.

Coşkun Akdeniz, İsmail Yılmaz, Sinan Gülüm”


Emekçi aç, vekil güvencede!

AKP’nin ortaya attığı “sivil” ve “demokratik” anayasa taslağına ilişkin detaylar kamuoyuna yansıdıkça, işçi ve emekçilerin haklarını budayan anti demokratik maddeler de açığa çıkıyor.

AKP’nin “sivil anayasa” olarak tanımladığı yeni anayasa taslağı özü itibarıyla 1982 Anayasasının hemen hemen bütün maddelerini koruyor. Milletvekili maaşlarını düzenleyen madde de yeni taslakta neredeyse aynen yeraldı. Milletvekili maaşlarına ilişkin hükümler, Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki 6 kişilik “Bilim Kurulu” tarafından hazırlanan taslakta, 63. Madde olarak düzenlendi.

Buna göre, milletvekilleri, emekli olmaları durumunda, diğer çalışanlardan farklı olarak emekli maaşını almaya devam edecek. Diğer çalışanlarda ise emeklilikten sonra başka bir işte çalışmaları durumunda emekli maaşlarında ya önemli bir kesinti oluyor ya da tümüyle emekli maaşları kesiliyor.

Milyonlarca işçi ve emekçiyi sefalete mahkum eden maddeleri, düşük ücret dayatmasını pervasızca onaylayan sermayenin vekilleri, kendi çıkarları sözkonusu olduğunda hiçbir “fedakarlıkta” bulunmuyorlar.

Anayasa değişikliği sırasında, taslaktaki hükümler aynen kabul edildiği takdirde, emekli olan sermaye vekilleri aylık 11 bin YTL civarında maaş alabilecekler. Milletvekilleri 8 bin YTL civarında milletvekili maaşı, 3 bin YTL civarında da emekli maaşı alacaklar.

Anayasa’nın 86. Maddesi’nde, “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine ödenecek ödenek ve yolluklar, kendilerine T.C. Emekli Sandığı tarafından bağlanan emekli aylığı ve benzeri ödemelerin kesilmesini gerektirmez” hükmü yeralıyor.

Taslağın 63. Maddesi’nde ise bu hüküm, sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesi nedeniyle “Emekli Sandığı” çıkarılarak korundu. Bu madde, “Milletvekillerine ödenecek ödenek ve yolluklar, kendilerine bağlanan emekli aylığı ve benzeri ödemelerin kesilmesini gerektirmez” şeklinde düzenlendi.