5 Ekim 2007 Sayı: 2007/39(39)

  Kızıl Bayrak'tan
   Kontrol altında tutulmak istenen kardeş Kürt halkının geleceğidir…
  Diyarbakır’da Kürt Konferansı yapıldı…
İMF’nin gözü yine emekçilerin
cebinde!
Referandum mu, farsi oyun mu? - Yüksel Akkaya
Kamu emekçilerinin işgüvencesi gaspediliyor, işgüvencesiz çalışma yaygınlaştırılıyor...
Birleşik ve kitlesel bir
6 Kasım süreci örgütlemek için!
  Ulucanlar anmalarından...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  “Küreselleşme”, sendikasızlaştırma ve yoksullaştırma - 1 - Yüksel Akkaya
  TİB-DER'den çağrı!
  İşten atılan sendika çalışanları üzerine Tüm Bel-Sen üyeleriyle konuştuk...
  Çocuklarımızın kurtuluşu sosyalizmde!
  Myanmar’da özgürlüğün yolu cuntaya ve emperyalizme karşı direnişten geçiyor!
  Suriye “Ortadoğu Barış Konferansı”na
katılmayacak!
  Dünyadan...
  Ulusal sorun üzerine notlar / 2 Volkan Yaraşır
  İki gelişme ve çatışma çizgisi - M. Can Yüce
  Yeni dönemde gençlik taraf olacaktır!
  Che şahsında sosyalizm hiç olmadığı
kadar günceldir!
  Ümit yoldaşa...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dünyadan...

BASK için referandum tartışması

İspanya’nın BASK bölgesi üzerinden süregelen gerilim büyüyor. Bask bölgesinin başkanı Juan Jose Ibarretxe, 25 Ekim 2008’de ETA şiddetinin reddini ve BASK’ın kendi kaderini tayin hakkını referanduma götüreceğini ilan etti. BASK parlamentosunda konuşan Ibarretxe, İspanya’dan bağımsızlık ihtimalini de içeren gelecekteki statüyü görüşmelere başlama yetkisinin de oylanacağını belirtti.

İspanya’da faşistlerin bütün tepkisini çeken bu açıklamalarla ilgili İspanya başbakanı Zapatero ise referandumun yalnızca Madrid tarafından yapılabileceğini belirtti.

2005’te Bask’ın AB’de temsil edilmesini de içeren daha geniş bir özerklik planını referanduma götürmeyi denemiş olan Bask bölgesi başkanı, İspanya hükümetinin tavrı ne olursa olsun referandumu düzenleyeceğini söylüyor.


Mısır’da tekstil işçilerinden fabrika işgali!

Mısır’da Ghazl al-Mahallah semtinde Misr Helwan Spinning and Weaving Co.isimli tekstil fabrikalarında 25 Eylül günü işçiler işyerini işgal ettiler. Tekstil işçileri geçen yıl verilmiş olan sözlerin yerine getirilmesi için mücadele ediyorlar. Daha yüksek ücret ve daha iyi çalışma koşulları istiyorlar. İşyeri idaresinin istifası ve 26 Eylül günü tutuklanan 5 işçi önderinin derhal serbest bırakılması da işçilerin talepleri arasında.

Çalışma Bakanlığı ve ona bağlı sendika yönetimi grevin yasal olmadığını ve derhal durdurulmasını söyledi. Kolluk güçleri fabrikanın önüne yığınak yaptı.

İşgal eylemine ilk gün 15 bin işçi katıldı. İşçilerin ailelerini de eyleme getirmesi ile bu sayı büyüdü ve işgalin ikinci günü grevdeki işçi sayısı 27 bine ulaştı.


Mısır’da 7 Ekim’de gazeteler çıkmayacak!

Mısır’da 15 muhalif ve bağımsız gazetenin yayın yönetmenleri 7 Ekim günü gazete çıkarmama konusunda anlaştılar. Yayın yönetmenleri amaçlarının hükümetin yazılı basına dönük süreklileşmiş taciz ve baskısını protesto etmek olduğunu söylüyorlar. Mısır’da son birkaç ay içerisinde 7 gazeteci tutuklanarak hapse atıldı. Suçlamalar genellikle birbirine benziyor. Hükümet partisine hakaret, bir bakanın sözlerini yanlış aktarmak yahut cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek hakkında karalayıcı haber yapmak…

Son olarak yargılanan gazeteciler arasında yer alan el Düstur gazetesinin yayın yönetmeni İbrahim İsa’nın temyiz hakkının gaspedilerek Özel Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanması Mısır’da basın özgürlüğünün, her türlü anti-demokratik uygulama ile kolkola geliştiğinin bir göstergesi kabul ediliyor.


Uruguay’da sağlıkçılar grevde!

Uruguay’da sağlık sektöründe örgütlü olan Kamu Sağlık Memurlar Federasyonu %20 ücret artışının bu yıl başından itibaren geçerli olmasını istiyor. Hükümet ise ücret artışının 1 Ocak 2008 itibariyle geçerli olmasını dayatıyor. Ücret artışı konusundaki uyuşmazlık, tıbbi olmayan sağlık personelinin 72 saatlik greve başlamasıyla daha da sertleşti. Kamu Sağlık Memurlar Federasyonu Başkanı Beatris Fagian, grevin ayakta tedavi edilen hastalar ile aciliyet gerektirmeyen cerrahi operasyonları etkileyeceğini duyurdu.


Meksika’da madenlerde grev

Meksika’da madenlerde iki aydır devam eden grev beklenmedik bir yön aldı. 25 Eylül günü Maden işletmesi Grupo Mexiko (GM), Meksika’nın merkezindeki Taxco’da gümüş, çinko ve kurşun madenlerinin çıktığı ocakları kapatacağını açıkladı. Bu açıklama ile ülkenin en büyük maden tekeli grevdeki işçiler üzerinde basınç uygulamaya çalışıyor. İşçiler, greve gitmelerinin nedeninin sadece toplu sözleşme görüşmeleri değil, işgüvenliği de olduğunu, bu nedenle grevlerini sürdürmekte kararlı olduklarını söylüyorlar.

Meksika Maden İşçileri Sendikası (SNTMM) grevlerin diğer maden ocaklarında devam edeceğini bildirdi. Sendika bu işletmelerde işçilerin yaşamlarını yitirmesindense işsiz kalmasını göze aldıklarını sözlerine ekliyor. Geçtiğimiz Şubat ayında 65 maden işçisi metan gazı patlaması sonucu hayatını kaybetmişti. Bu nedenle Taxco’da, Kuzey’deki Canaea kentinde bulunan bakır madenlerinde, Kuzey Batı’daki San Martin’de işçiler daha fazla iş güvenliği talep ediyorlar. Greve 3 bin madenci katıldı. GM’nin grevden dolayı günlük kaybı 3.5 milyon dolar.


Güney Afrika’da otomotiv yan sanayisinde grev

Güney Afrika’nın Uitenhage kentindeki VW işletmelerinde ve East London Daimler işletmelerinde 12 gündür bantlar çalışmıyor. Nedeni ise bu işletmelere parça üreten yan sanayi kolunda toplu sözleşmelerden dolayı başlayan grev. Otomotiv yan sanayisinde 320 bin işçi çalışıyor.


“Katliam yapmadık, sadece izledik!”

Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, Fransa’nın Ruanda’da hatalar yaptığını kabul etti. Kouchner, “Gözümüzün önünde soykırım yapıldı, biz hiçbir şey yapmadık” dedi. Kouchner Fransız ordusunun katliamda payı olmadığını, en ufak bir katkıda bulunmadığını belirtirken, suçlarının sadece gözlerinin önündeki katliama seyirci kalmak olduğunu söyledi.

Ruanda’daki mevcut Tutsi iktidarı ise Fransa’yı Hutu güçlerini desteklemekle suçlamaya devam ediyor.


 

Ortadoğu’dan...

ABD yaralı askerlere yardımı kıstı

ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik saldırısı ve Irak işgali sırasında ileri sürdüğü askerlerden 185 bini fiziksel ve ruhsal sorunlarla boğuşuyor. İşgalin, katliamların ve bataklığa saplanmış olmanın yolaçtığı ruhsal ve fiziksel travma yaşayan askerler ABD’nin umrunda değil. Zira ABD emperyalizmi Ortadoğu’da kullanıp atacağı piyonlar arıyor.

Askerler yardım talebiyle Emekli Asker İşleri Dairesi’ne (VA) başvurdu. Irak ve Afganistan’da görev yapmış askerlerin çalışamaz, faturalarını ödeyemez halde oldukları, pek çoğunun intihar fikriyle boğuştuğu belirtildi. 185 bin askerin bakım masrafları ABD ekonomisine milyarlarca dolara mal olunca, hükümet yardımı kıstı, bakım kalitesini düşürdü ve tedaviyi kısa kesti. Gazilerin aldıkları para yardımı 5 bin 700 doları aşmazken, şanslı olanlar ailelerinin desteğiyle tedaviyi sürdürebiliyor. ABD, 11 Eylül 2001 sonrası Afganistan ve Irak’a dönüşümlü 1.4 milyon asker konuşlandırmıştı. Böyle devam ederse, yaralı asker sayısının 700 bini bulabileceği tahmin ediliyor.


Irak’ta katledilen insanlıktır!

Irak’taki sivilleri katleden Amerikan askerleri 29 Eylül günü askeri mahkeme önüne çıkarıldılar. Mahkeme sırasında Iraklı bir sivili hiçbir gerekçe yokken öldürmekle suçlanan 23 yaşındaki çavuş Evan Vela katliamı nasıl gerçekleştirdiğini bütün ayrıntıları ile anlattı.

İfadesini verirken aralarda ağladığı gözlemlenen ABD askeri, “Bağdat’ın güneyindeki İskenderiye bölgesinde 11 Mayıs’ta kontrol noktası oluşturduk. Bir Iraklı elleri havada bize doğru yavaş yavaş ilerlemeye başladı. Komutanım olan Başçavuş Michael Hansley bana döndü ve ‘Silahını çek ve O’nu öldür’ dedi. Yüzüne bakınca, ‘yoksa hazır değil misin?’ diye sordu. Tabancamı çıkardım ve O’nu boynundan vurdum. Ateş ettiğime inanamıyordum. Komutanım gülmeye başladı. ‘Şimdi işini bitir’ dedi. Bir kez daha ateş edip cansız bedenine bakakaldım. Başçavuş beni tebrik ettikten sonra aracımızdan bir Kalaşnikov çıkardı. ‘Al bunu cesedin yanına koy. Bu cinayeti soranlara O’nun direnişçi olduğunu söyleyeceğiz’ dedi”.

Irak işgali boyunca 1 milyon 200 bin Iraklı yaşamını kaybetti. ABD işgal güçleri hemen her katliamın ardından çeşitli yalanlarla cinayetleri “haklı” göstermeye çalıştı. Ancak her geçen gün ABD’nin başka bir pisliği ortaya saçılıyor.

Blackwater 1 milyar doları aşkın para kazanmış!

Geçtiğimiz günlerde Irak’ta 11 sivilin ölümünün ardından gündeme oturan özel güvenlik şirketi Blackwater tartışılmaya devam ediyor. ABD Kongresi’ne bağlı çalışan bir komitenin hazırladığı rapor, Blackwater’in suç dosyasının ne denli kabarık olduğunu gösteriyor. Rapora göre Blackwater, 2005 yılından bu yana Irak’ta toplam 195 silahlı çatışmaya karışmış. Olayların %80’inden fazlasında ilk ateş açan onlar olmuş. Aynı zamanda, son üç yılda rastgele adam vurmak, uyuşturucu ve alkol kullanımı ve farklı nedenlerle 122 kişi işten kovulmuş. Atılan bu 122 kişi, Blackwater’ın Irak’ta çalışanlarının 1/7’ini oluşturuyor. Yani bu sicili bozuk güvenlik şirketi, ne kadar alkolik, uyuşturucu bağımlısı, eli kanlı katil varsa Irak halkının üzerine sürüyor.

Bu şirkete bugüne kadar ABD, kirli ve kanlı icraatlarının karşılığında 1 milyar dolardan fazla para akıtmış bulunuyor.