5 Ekim 2007 Sayı: 2007/39(39)

  Kızıl Bayrak'tan
   Kontrol altında tutulmak istenen kardeş Kürt halkının geleceğidir…
  Diyarbakır’da Kürt Konferansı yapıldı…
İMF’nin gözü yine emekçilerin
cebinde!
Referandum mu, farsi oyun mu? - Yüksel Akkaya
Kamu emekçilerinin işgüvencesi gaspediliyor, işgüvencesiz çalışma yaygınlaştırılıyor...
Birleşik ve kitlesel bir
6 Kasım süreci örgütlemek için!
  Ulucanlar anmalarından...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  “Küreselleşme”, sendikasızlaştırma ve yoksullaştırma - 1 - Yüksel Akkaya
  TİB-DER'den çağrı!
  İşten atılan sendika çalışanları üzerine Tüm Bel-Sen üyeleriyle konuştuk...
  Çocuklarımızın kurtuluşu sosyalizmde!
  Myanmar’da özgürlüğün yolu cuntaya ve emperyalizme karşı direnişten geçiyor!
  Suriye “Ortadoğu Barış Konferansı”na
katılmayacak!
  Dünyadan...
  Ulusal sorun üzerine notlar / 2 Volkan Yaraşır
  İki gelişme ve çatışma çizgisi - M. Can Yüce
  Yeni dönemde gençlik taraf olacaktır!
  Che şahsında sosyalizm hiç olmadığı
kadar günceldir!
  Ümit yoldaşa...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermaye düzeni ideolojik saldırıda sınır tanımıyor!

Che şahsında sosyalizm hiç olmadığı kadar günceldir!

Kapitalizmin değerlerimize el koymaya cüret ettiği bir dönemden geçiyoruz. Yapı Kredi gibi bir sermaye kuruluşu Nazım’ın şiirlerini tekeline almaya kalkışabiliyor. Ülkemizde ölümün üzerine tereddütsüz yürümenin simgelerinden biri olan Deniz Gezmiş kimi sermaye uşaklarınca utanmadan sahiplenilebiliyor. Ve ortalıkta Che kupaları, Che tişörtleri, Che kolye ve anahtarlıkları ile bir nesil, ‘68’lerin devrim ve sosyalizm mücadelesinin simgesi olan bir devrimciyi “ideolojisiz” bir isyan simgesi olarak tanımakla karşı karşıya bırakılıyor. Ve bu arada Ertuğrul Özkök, Che için şu sözleri yazmaya cüret edebiliyor:

“Che şimdi diskolarda dinleniyor.

Tişörtler üzerinde Pop Art’ın en değerli simgesi olarak yaşıyor.

Peki devrimciliği öldü mü?

Bence yeniden doğdu.

Artık kitlelerin başkaldırışı bitti, bireylerinki başladı.

Bence Che asıl yerini şimdi buldu.

Bolşeviklik gibi, banal bir kitle ideolojisinin bayrağı olarak değil, tek başına bir bireyin isyan tişörtü olarak.” (Ertuğrul Özkök, Milliyet Pazar, 16 Eylül ‘07)

Özkök gibi birinin ağzından Che sözcüğünün çıkması mide bulandırıcı olsa da, bu sözler kapitalist ideolojinin 40 yıl önce katledilmiş bir devrimciye hangi saiklerle saldırdığını özetliyor...

Che’nin metalaştırılması ideolojik bir saldırıdır!

Bugün Che şahsında devrim ve sosyalizm ülküsünün değerleri aşındırılmaya çalışılıyor. Bu saldırı açık ki çok yönlü. Bir yandan Che’nin devrim ve sosyalizme duyduğu sarsılmaz inanç ve bu uğurda mücadele etmekteki kararlılık ergen bir maceracılığa indirgenmeye çalışılırken, diğer yandan Che bir pazar metasına dönüştürülerek, aslında ona hayranlık duyan kesimler ile Che’yi Che yapan değerler arasına aşılmaz duvarların örülmesi için uğraşılıyor! Kapitalist propagandistler bir yandan Che’nin anısına saygısızlık ederken, diğer yandan bizlerin bugün taşıyıcısı olduğumuz değerleri bulanıklaştırmayı hedefliyor. Elbette bütün bunlar ciddi bir ideolojik saldırı ile beraber devreye sokuluyor. Che bir yandan çeşitli araç-gereçlerle sermaye piyasaları içerisinde bir döngüye sokulurken, diğer yandan devrim ve sosyalizm uğruna ölümü göze almış yiğit bir devrimci “örgütlü mücadele bitmiştir!” propagandasına malzeme yapılmak isteniyor. Ertuğrul Özkök’ün “tek başına bir bireyin isyan tişörtü” nitelemesi de bunu özetliyor.

“Değerlere sahip çıkmak” zorunluluğu da buradan geliyor. Zira değerlerimize sahip çıkmak için tek başına Che’nin metalaştırılmasına karşı çıkmak yeterli değil. Zaten sermaye düzeni de Che’yi bir ikon haline dönüştürürken, onun gözüpekliği, yiğitliği vb. özelliklerine saldırmıyor. Aksine oluşturduğu ikonun bu özelliklerle anılmasının önünü açtığı bile söylenebilir. Sermaye düzeninin ideolojik saldırısı, temelde maceracı Che ikonu, tekil bir kimlik olarak kahraman Che ikonu ve nostaljik bir gönderme olmak üzere üç ayaktan oluşuyor.

Che “gerçekçidir”!

Kapitalist ideologlar eliyle maceracı bir kimliğe sıkıştırılmaya çalışılan Che, gerçekte hiçbir kapitalistin olamayacağı kadar gerçekçidir. Kapitalistler kendi egemenliklerinin sonsuza dek süreceği inancına körü körüne bağlıyken, gerçekçilik, bu düzenin bilimsel bir eleştirisini yaparak, eninde sonunda onun yıkılabilir olduğunun hakkını verebilmektir.

Che’nin gençlik ateşi ile kendini mücadeleye bağlamış genç bir maceracı olduğuna dair bir resim çizilmek istenmesi de açık bir ideolojik saldırıdır. Burada tartışılan ilk bakışta Che gibi görünse de, tartışmaya açılıp tahrip edilen, Che şahsında devrim ve sosyalizmin güncelliği ve bilimselliğidir. Kitlelerin bilinç altına, kapitalizme karşı girişilen mücadelenin bir macera olduğu fikri kazınmak istenmektedir.

Che ile özdeşleşmiş olan “imkansızı iste, gerçekçi ol!” sözü de bu çerçevede sözkonusu ideolojik tahribattan payını almaktadır. Bu söz sermaye düzeni tarafından gençliğin reklam filmlerine sığmayan dinamizminin bir belgesine dönüştürülmüştür. Bu söz gerçekten de dinamizmin bir simgesidir. Ancak bu dinamizm hiçbir biçimde dağ bayır tırmanmak ve yükseklerden atlamak çağrışımları ile açıklanamaz. Tersine, bu sözle vurgulanan bir tarihsel ütopyayı istemenin ve bu uğurda mücadele etmenin zorunluluğudur, zira bu ütopya tarihin en “gerçek” özlemidir!

Che bireysel bir kahraman değil, kolektif olan devrim mücadelesinin öncüsüdür!

Devrim ve sosyalizm mücadelesinin hiçbir zaman süper kahramanlara ihtiyacı olmamıştır. Ve geçmişin büyük devrimcilerinin hiçbiri de böyle bir kimliğe ve kolektivizmin sınırlarını aşan bir bireysel kahramanlığa öykünmemişlerdir. Gerçek bir devrimciyi yaşamda mutlu kılan şey, elbette kitleleri devrim ve sosyalizm mücadelesi uğruna harekete geçirebilmektir. Ancak bir devrimci iyi bilir ki, bu “harekete geçirme” olgusu “karizmatik bir karakterin” el hareketine bakan bir iş değildir. Bunun olabilmesi kişileri aşan koşullara bağlıdır. Elbette her devrimcinin, tıpkı her insanın olduğu gibi farklı özellikleri, yetenekleri, tutumları olacaktır. Ancak bir devrimci, bu özelliklerin, yeteneklerin ve tutumların ötesinde ve bunlara da şekil kazandıran bir biçimde, asıl sorunun örgütlü tutum, örgütlü mücadele olduğu gerçeğini bilerek davranır. Doğal olarak kahramanlıklar, kişisel tutumlar bir aşamadan sonra artık kişiye ait değildir. Tıpkı coşku ve inancın devrimci kişilerin kişisel iyi niyetlerinin ürünü değil, devrim ve sosyalizm mücadelesinin seyri ile birlikte, ideolojik bir birikimin sonucu olduğu gibi…

Kapitalizm ise kişilere muhtaçtır. Kapitalizmin iç çelişkilerinin yaratacağı yıkıcı sonuçların önlenmesi için oyalayıcı süper kahramanlar umudu, sürekli pazarlayabilenek bir biçimde yeniden yeniden üretilmek zorundadır. Ancak söz konusu olan bir devrimciyse, burada oluşabilecek bir insanüstüleştirme eğilimi olsa olsa kapitalist ideolojinin bu alandaki bir yansıması olabilir. Zira insanüstüleşen bu noktada Che ya da başkası değil, devrimci olma durumunun kendisidir.

İşte Özkök şahsında burjuvazinin lafebelerinin Che’yi bireysel isyanın simgesi haline dönüştürmelerinin gerisinde yatan, örgütlü mücadele bilincinin ayaklar altına alınması, insanlara “bu düzende artık yalnızsınız” mesajının iletilmesidir!

Che şahsında sosyalizm günceldir!

Kapitalist metaların üzerine basılan silüeti ve ona dair yapılan değerlendirmelerle Che, nostaljik bir özlemin nostaljik bir imgesi olarak pazarlanmak istenmektedir. Kapitalist ideologlar gerçekten bolşevizmi banal ilan edebilmek, “sosyalizm öldü” propagandasını güçlendirmek çabasındadır. Bu yüzden Rusya’dan çekilen 1 Mayıs fotoğraflarında yaşlı eylemciler, sosyalizmin nostaljik bir ütopya olduğunu anlatmanın bir aracı olarak öne çıkartılır.

Kısacası, isyanı ideolojisinden soyutlanan, mücadelesi örgütlülükten kopartılan, böylece silahsız bırakılan Che, nostaljik bir ideolojinin tarihsel bir karakterine indirgenmeye çalışılmaktadır.

Ancak sermaye düzeninin bütün bu tahribat çabaları servet-sefalet kutuplaşmasının görülmedik ölçüde derinleştiği günümüzde boşa düşmektedir. Zira ezilen ve sömürülen milyonlar için sosyalizm bugün hiç olmadığı kadar günceldir. Ve işte tam da bu yüzden Che ölümünün 40. yılında hala diri ve güncel olan devrim ve sosyalizm özleminin neferi olarak mücadelemizde yaşatılmaktadır!