17 Ağustos 2007 Sayı: 2007/32(32)

  Kızıl Bayrak'tan
   Çok yönlü saldırılara karşı işçilerin ve
halkların direnişi!
  Ortadoğu’da etkin rol mü, ABD’yle suç ortaklığını pekiştirmek mi?
ABD ve işbirlikçilerinin cumhurbaşkanı seçimi...
17 Ağustos unutulmasın...
Tekstil TİS’leri ihanet öncesi sessizliği yaşıyor
Kamuda toplu görüşme süreci başladı.....
  Elektropak işçisi eylemde
  Texim Tekstil’de iş bırakma!
  Tersanede direniş kazandı!
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Sermaye grev hakkına saldırıyor…
  Sermayenin saldırılarını püskürtmek için ortak komite, birleşik direniş!
  Kadın vekiller kadın sorunuyla ne kadar ilgili?
  Emperyalist-kapitalist sistem kadın sorununu çözemez,
  Formula 1 sermayenin
uluslararası bir sirkidir!
  Mamak 4. Kültür Sanat Festivali’nde buluşalım!
  BM: “Kosova bölünebilir!”
  BM Irak’ta etkin role hazırlanıyor
  Şangay İşbirliği Örgütü’nden
askeri tatbikat
  Savaştan gıdasını alan tüccarlar - Abu Şehmuz Demir
  Filistin, Irak ve Lübnan’da mikro ve kanton devletler kuruluyor... / 3 - Volkan Yaraşır
  Kavel Müzik Grubu’yla devrimci sanat üzerine konuştuk...
  “Bu makine de faşistleri öldürür!”
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

BM Irak’ta etkin role hazırlanıyor

İnsan haklarıyla ilgili “evrensel beyanname”ler yayınlayan Birleşmiş Milletler, kapitalist/emperyalist düzenin bir bütün olarak insanlığın haklarını hoyratça ayaklar altına alan icraatlarına karşı herhangi bir itiraz yükseltmemektedir. Hal böyleyken, çoğu zaman haydutça saldırıların ardından, “yaraları saran tarafsız kurum” görünümüne bürünebilmektedir.

BM’nin Irak işgali karşısındaki tutumu, bu kurumun emperyalist/siyonist güçlerle giriştiği suç ortaklığını gözler önüne seren çarpıcı bir örnektir. Ülkenin yakılıp yıkılmasını, bir milyon insanın katledilmesini, iki milyonu aşkın Iraklı’nın mülteci durumuna düşürülmesini seyreden BM, bu vahşete dair göstermelik de olsa herhangi bir eleştiride bulunmamıştır. Buna karşın bu kurum gelinen yerde işgal ordularının kanlı icraatlarını temizleme işiyle görevlendirilmiş bulunuyor.

2003 yılında Bağdat’taki merkezine bomba yüklü bir araçla düzenlenen saldırı sonucu, Bağdat temsilcisi dahil 22 çalışanını kurban veren BM, bu saldırıdan sonra Irak’taki icraatlarını asgari düzeye çekmişti. Şimdi ise, ABD-İngiltere ikilisi tarafından hazırlanan, diğer Güvenlik Konseyi üyeleri tarafından da kabul edilen bir karar tasarısıyla, yeniden Irak’ta etkin bir rol üstlenmeye hazırlanıyor.

Güvenlik Konseyi’nin aldığı 1770 No’lu kararla BM Irak Destek Gücü’nün (UNAMI) görev süresi bir yıl daha uzatılırken, çalışan sayısı arttırıldı, görev alanı genişletildi. Bu karara göre, koşullar elverdiği ölçüde UNAMI, “Irak hükümeti ve halkına siyasi diyalog ve ulusal uzlaşma, seçim ve referandum, anayasal ve adli reform, tartışmalı iç sınırlar, sınır güvenliği, enerji ve mülteci meselesi, bölgesel diyalog, genel nüfus sayımı, insan hakları ve ekonomik yapılanma gibi konularda danışmanlık, mali destek ve yardım sağlayacak.”

Irak bataklığında çırpınan ABD emperyalizminin bir takım işlerini BM’nin sırtına yüklemesi, geçici olarak savaş kundakçılarını belli ölçüde rahatlatabilir. Ancak içinde çırpındıkları bataklıktan çıkabilmelerine pek katkı sağlayamaz. Kaldı ki, BM’nin işgalci zorbaları rahatlatmak için sırtlamaya hazırlandığı işleri başarması da pek olası görünmüyor.

İşlevleri farklı gibi görünse de hem işgal orduları hem BM, kapitalist emperyalist düzenin etkin güçleridir. Her ikisi de halkların köleleştirilmesi uğruna çaba harcıyor. Cellat son model silahlarıyla, “melek” celladın üstüne örttüğü kanatlarıyla boy gösteriyor ezilen halkların önünde.

Emperyalist/siyonist baskı ve tahakküme maruz kalan ezilen hakların özgürleşebilmesi için tekelci kapitalizmin bu her iki görünümüne, cellatlara ve “melek”lere karşı kararlılıkla direnmeyi zorunlu kılmaktadır.


 

“Demokrasi” yoksa silah var!

Emperyalist işgalin sürdüğü Irak’ta, hem askeri açıdan bir üstünlük kuramayan hem de siyasi açıdan bir istikrar sağlayamayan ABD, İngiltere’nin de çekilme planları yapması üzerine zor duruma düşmüş durumda. Özellikle Kuzey’deki karışıklıkla uğraşan Amerikan işgal kuvvetleri Güney’in güvenliğini büyük ölçüde İngiliz kuvvetlerine bırakmıştı. Ancak Güney’de de işlerin İngilizler için iyi gitmediği, İngilizler’in neredeyse kışlalarından çıkamayacak durumda olduğu söyleniyor. Irak işgaline destek veren ülkelerin birer ikişer çekilmesi ve Birleşmiş Milletler’den bir türlü istediği desteği alamayan ABD sorunu Irak’a asker yığmakta buluyor.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken ABD, bölgede kendine yakın bulduğu Sünni güçleri silahlandırmaya başladı. Dün rejimlerini değiştirmeyi planladığı Sünni bloğu açıktan silahlandırmaya başladı. ABD önümüzdeki 10 yıl içinde İsrail’e 30, Suudi Arabistan’a 20, Mısır’a 13 milyarlık silah yardımında bulunacak. Bu silahların bir kısmını satacak, bir kısmını ise hibe edecek. ABD, sefil çıkarı için İran’a karşı yandaşı olan ‘ılımlı İslam’ ülkelerini kullanmaya hazırlanıyor. Böylece bölgede kargaşa yaratarak kirli planlarını uygulamaya çalışacak. Kapitalizmin pazarında herşeyi kâra çevirmeye çalışan emperyalist güçler Ortadoğu’da yarattıkları istikrarsızlığı da silah satışı ile ranta çevirmeyi planlıyorlar.

ABD bölgedeki işbirlikçi rejimleri bir kez daha silahlandırarak halkları birbirine kırdırmaya çalışıyor. Filistinliler’e de sözde barış vaadederek kanlı planlarını uygulamaya hazırlanıyor. Yıllarca İran’ı Saddam Hüseyin’le oyalayan emperyalist Batı ve ABD, şimdi İran’ın karşısına başka ülkeleri çıkararak kendi petrol düzenini kurmaya, İsrail’in güvenliğini sağlamaya çalışıyor. Ancak emperyalist güçler ne kadar çabalarsa çabalasın son sözü direnen halklar söyleyecek.


Irak’ta katliama onay!

Amerikan askeri mahkemesi, Haditha’da 24 sivilin öldürülmesi suçlamasıyla yargılanan iki deniz piyadesini akladı.

Haditha’da bir deniz piyadesinin yola yerleştirilen bombanın patlaması sonucu ölümü üzerine olay yerine giden askerlerin Iraklı sivillere ateş açması ile başlayan olaylarda onlarca kişi öldürülmüş birçok kişi de yaralanmıştı. 5 Amerikan askerinin 7 Kasım 2005’de yaşananlardan dolayı yargılanmaya devam ettiği davada Amerikalı yetkililer sivillerin ölümünü kabul ederken, bunun o sırada savaşın sıcaklığında oluşan kaotik ortamdan (!) kaynaklandığını öne sürdüler.

Dava öncesi bir televizyon programında yaptığı konuşmada kongre üyesi ise deniz piyadelerinin kendilerine açılan ateşe karşılık verdiği tezini de reddederek konuşmasına şöyle devam etti: “En yüksek makamdan bana verilen bilgilere göre, bu olayda, hiçbir ateş açma, karşı karşıya gelme, ya da askeri bir durum söz konusu değil. Deniz piyadesinin ölümü bomba patlaması sonucu. O noktadan itibaren ise, hem taksinin içine, hem de evlere ateş açılması söz konusu.”

ABD’nin Irak’taki katliamlarına yeni bir onay anlamına gelen mahkeme sonucu emperyalist barbarların “demokrasi” anlayışını bir kez daha gözler önüne seriyor. Önce kurşunlarıyla düzlediği yolu sonra kanunlarıyla süsleyen emperyalist güçler “demokrasi”nin en kanlı yüzünü Irak halkına gösteriyor. Irak’ta yaşanan katliamın, tecavüzün ve işkencenin hesabı tutulamıyor. Tüm dünyanın gözü önünde süren bu “demokratik” katliamın hiçbir alanda karşılığı yok. ABD ne uluslararası hukuk ne de insan hakları dinliyor. İşte “yeni dünya düzeni” ve onun adaleti!


İşgal bebekleri öldürüyor!

Irak’ta işgalin faturasını en fazla kadınlar ve çocuklar ödüyor. İşgalin başlamasının ardından Irak’ta bebek ölümlerinde ciddi anlamda artış var. Bebek ölümlerinin en önemli nedeni kirli suların yol açtığı aşırı su kaybı ve ishal.

Kuşkusuz bu duruma yol açan ise, işgalle birlikte ülkenin alt yapısının çökmüş olması ve ülkede temiz su bulunamaması...

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Iraklı kadınlara bebeklerini inek ya da soya sütüyle hazırlanan formül mamalar yerine, anne sütüyle beslemeleri çağrısında buluyor. Çünkü bu mamalar da kirli sularla karıştırılarak hazırlanıyor

UNICEF’in Irak’taki temsilcisi Roger White “Anne sütü yerine verilen mamaların kirli sularla karıştırılması ve bu kirli mamaların çocuklara verilmesi, çocuğun anne sütünden mahrum kalmasıyla birleşince bağışıklık sistemleri gerektiği gibi gelişmiyor” diyor.

Yapılan araştırmalara göre Iraklı kadınların ancak dörtte biri çocuklarını anne sütüyle besleyebiliyor.

Amerika, Irak’ın tüm değerlerini olduğu gibi gelecek nesillerini de yok ediyor.