17 Ağustos 2007 Sayı: 2007/32(32)

  Kızıl Bayrak'tan
   Çok yönlü saldırılara karşı işçilerin ve
halkların direnişi!
  Ortadoğu’da etkin rol mü, ABD’yle suç ortaklığını pekiştirmek mi?
ABD ve işbirlikçilerinin cumhurbaşkanı seçimi...
17 Ağustos unutulmasın...
Tekstil TİS’leri ihanet öncesi sessizliği yaşıyor
Kamuda toplu görüşme süreci başladı.....
  Elektropak işçisi eylemde
  Texim Tekstil’de iş bırakma!
  Tersanede direniş kazandı!
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Sermaye grev hakkına saldırıyor…
  Sermayenin saldırılarını püskürtmek için ortak komite, birleşik direniş!
  Kadın vekiller kadın sorunuyla ne kadar ilgili?
  Emperyalist-kapitalist sistem kadın sorununu çözemez,
  Formula 1 sermayenin
uluslararası bir sirkidir!
  Mamak 4. Kültür Sanat Festivali’nde buluşalım!
  BM: “Kosova bölünebilir!”
  BM Irak’ta etkin role hazırlanıyor
  Şangay İşbirliği Örgütü’nden
askeri tatbikat
  Savaştan gıdasını alan tüccarlar - Abu Şehmuz Demir
  Filistin, Irak ve Lübnan’da mikro ve kanton devletler kuruluyor... / 3 - Volkan Yaraşır
  Kavel Müzik Grubu’yla devrimci sanat üzerine konuştuk...
  “Bu makine de faşistleri öldürür!”
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

BM: “Kosova bölünebilir!”

Eski Yugoslavya’da “Balkanlaştırma” devam ediyor!

Yasal olarak Sırbistan’a bağlı bir vilayet statüsünde görünen Kosova, 8 yıldan beri “BM şemsiyesi” altında emperyalist işgal orduları tarafından yönetiliyor. Her tür zorbalık ve çirkefin kol gezdiği bu coğrafyada birbirine kırdırılan halkların dayanışma bilinçleri tahrip edildiği için, emperyalist işgalcileri “kurtarıcı” görebiliyorlar.

Oysa eski Yugoslavya’yı paramparça eden emperyalist güçlerin önceliği halkların köleliğini kalıcılaştırıp, hegemonyalarını devam ettirmektir. Gerek ABD ile batılı müttefiklerinin, gerekse Sırbistan’ın tarafında görünen Rusya’nın izlediği politikalar benzer hesaplarla şekillenmektedir.

8 yıllık işgalin ardından geçtiğimiz Mart ayında Kosova’ya yeni bir “statü” belirleme sürecini başlatan emperyalistlerin uygun gördükleri “çözüm”, halklar arası düşmanlığı daha da pekiştirmek, coğrafyadaki parçalanmışlığa yeni halkalar eklemek şeklinde oluyor.

“Çözüm için formül bulmak”la görevlendirilen Birleşmiş Milletler Kosova özel temsilcisi Martin Ahtisaari, “Kosova için tek uygun seçeneğin bağımsızlık” olduğu önerisini içeren bir rapor hazırlayarak, BM şemsiyesi altına sığınan işgalcilerin kirli niyetlerini ortaya koydu.

“Özel temsilci”nin hazırladığı rapor Washington’daki savaş çetesi tarafından hararetle desteklendi. BM’nin başındaki çete işbirlikçisi Ban Ki Moon da rapora ilk destek verenler arasındaydı.

Bu arada konuyla ilgili açıklama yapan Kosova Başbakanı Agim Çeku da, “tam bağımsızlık dışında hiçbir şeyin kabul edilemeyeceğini” öne sürdü. Oysa bu sözleri sarfeden kukla Başbakan’ın başında bulunduğu “hükümet”, işgal ordularının namlularının gölgesine sığınmış, iradeden yoksun bir organizasyondan ibarettir.

Sırbistan yönetiminin itirazına rağmen BM Güvenlik Konseyi’nin gündemine gelen ve Kosova’ya “bağımsızlık” öngören karar tasarısı, veto hakkı bulunan Rusya’nın karşı çıkmasıyla engellendi. Batılı emperyalistlerin bu itiraza önerdikleri çözüm ise parçanın da parçalanması şeklinde oldu.

Kosova’nın gelecekteki statüsünü belirleme hakkını kendinde gören emperyalist haydutlar, Kosova’yı Arnavutlar-Sırplar şeklinde bölmekten sözetmeye başladılar. Bu “çözümü” öneren AB temsilcisi diplomatlar, tarafların kabul etmesi halinde, bölgenin Sırplar ve Arnavutlar arasında bölünmesi de dahil tüm seçeneklerin uygulanabileceğini söyledi. Bu seçeneğin uygulanması durumunda, eski Yugoslavya toprakları on parçaya ayrılmış olacaktır.

Komünistler önderliğinde faşizme karşı mücadele içinde birbirine kenetlenen Balkan halkları, on yıllar boyunca kardeşçe birarada yaşadılar. Ne zaman ki emperyalistlerin bölgeye el attılar, halklar arası birlik de parçalanmaya başladı. Gerici kışkırtmaların karşılık bulmasıyla birbirini boğazlamaya başlayan halklar arası uçurum fazlasıyla derinleştirildi. Bu uğursuz tabloya son vermek için, Balkan halklarının bir kez daha anti-emperyalist/anti-kapitalist mücadele içinde birleşmeleri gerekiyor.


Dünyadan...

Endenozya’da ögretmenlerin eylemi

Endonezya’nın batısındaki Nusa Tengera kentinde 17 bin öğretmen hükümet binasının önünde gösteri yaptı. Öğretmenler 46 bin öğretmen için prim taleplerinde bulundular. Endonezya’da kendi mesleğinin yanısıra geçinebilmek için motorları ile taksicilik yapan öğretmenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok.


Grupo Mexico madenlerinde grev yasağı

Meksika’da 3 ayrı maden ocağında (Sonora eyaletindeki Cananea Bakır, Zacateca’deki Sank Martin ve Guerrero eyaletindeki Taxco’da küçük bir maden ocağında) daha iyi çalışma koşulları için 30 Temmuz tarihinde başlayan grev mahkeme tarafından yasal olmadığı gerekçesiyle yasaklandı. Maden işçilerinin 24 saat içinde işbaşı yapması kararı verildi. Sendika ise grevi bitirmeye niyetli görünmüyor.


Bosna’da çelik işçilerinin grevi yasaklandı

Bosna’da Mittal Steel Zenica’daki 3.300 çelik işçisi 1 Ağustos’ta asgari ücretin %25 (yaklaşık 1,83 dolar) artırılması, gece ve fazla mesai ücretlerinin yükseltilmesi için greve gittiler. Grev iki gün sonra mahkemenin tüm gerekli koşullar yerine getirilmediği iddiası ile yasaklandı. Grev Bosna’da 1995’teki savaştan bu yana yaşanan en büyük grev.


Arnavutluk’ta grev

Yaklaşık 60 maden işçisi, haftasonu meydana gelen toprak kaymasında bir arkadaşlarının hayatını kaybetmesi üzerine 13 Ağustos günü greve başladılar. İşçiler daha güvenli çalışma şartları talep ediyorlar. Arnavutluk’un kuzeyindeki Bulkiza madeninde meydana gelen kaza, son bir ay içindeki kazalar zincirinin son halkası oldu. Kazalarda üç kişi öldü ve çok sayıda madenci yaralandı.


 

Suyu savunanlar “terörist”!

El Salvador’da suyun yerel belediyelere devredilerek desantrilize edilmesi ve özelleştirilmesi programının Amerikan Kalkınma Bankası tarafından 1998’de verdiği kredilerin karşılığı olarak istenmesi ülkede su kaynaklarının talanına yol açtı.

Ülkede suyun özelleştirilmesi plan ve uygulamalarına karşı 2 Temmuz’da onbinlerce işçi ve emekçinin katıldığı bir protesto gösterisi düzenlenmiş, polis gösteriye vahşice saldırmıştı. Çıkan çatışma sonucu gözaltına alınanlardan 33 kişi tutuklandı. Tutuklu işçilerin “anti-terör yasasıyla” yargılanmasına karşı El Salvador Su İşçileri Sendikası (SETA) ve Uluslararası Kamu Hizmetleri Ağı’nın (PSI) yürüttüğü kampanyalar ve kitle protestoları sonucunda tutuklananlardan 20 kişi 20 Temmuz’da bırakıldı.

Böylece emperyalistlerin “terör” ve “terörist” tanımlamalarıyla hangi kesimi hedeflemiş olduğu açığa çıktı. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin anti-terör yasalarıyla hakkını savunanları, neo-liberal politikalara karşı olanları, hak ve özgürlükler mücadelesi yürütenleri hedeflediği bir kez daha görüldü.