13 Temmuz 2007 Sayı: 2007/27(27)

  Kızıl Bayrak'tan
   “Sınır dışı operasyon” yeniden ısıtılıyor...
  İşçi ve emekçiler devrimin ve sosyalizmin
bayrağı altında birleşmelidir!
CHP-MHP koalisyonu kimin için seçenek,
nasıl bir seçenek?
Ülkeyi talan eden hırsız tüccarlardan hesap soralım…
Petkim’in özelleştirilmesi ve ötesi
BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  BDSP’nin bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...
  Eksen Yayıncılık’tan seçimler üzerine çıkan kitapların tanıtımı... Tasfiyeci sürecin son aşaması: Parlamentarizm
  Elektropak işçisi mücadeleyle kazanacak!
  Düzen partileri hangi kadınlara sesleniyor?
  Seçim çalışmalarına keyfi engellemeler...
  Yoksulluktan kurtulmak için
kapitalizmden kurtulmak gerekir
  Parlamento sevdası herkesi
birbirine benzetiyor!
  Çalışma ilişkileri nereye ya da Çin nereye düşer usta?- Yüksel Akkaya
  Liberal sol, Baskın Oran’la makyaj tazeliyor!
  Küresel ısınma dünyayı tehdit ediyor...
  Binali Soydan’la dayanışma eylemlerinden....
  Parlamenter avanaklık değil komünist devrimcilik!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Elektropak işçisi mücadeleyle kazanacak!

Sendika hakkımız söke söke alırız!

Sefaköy Çınaryolu’nda kurulu Elektrikli ev aletleri üreten Elektropak (Rowenta) işletmesinde patron, sendikal örgütlenme sürecinde işçilerin haklarına dönük saldırılarını yoğunlaştırdı.

Önce sendikanın yetkisine, sonra da metal işkoluna itiraz eden patron sendikalaşma sürecini uzatmak ve işçiler arasındaki dayanışmayı kırmak için süreci mahkemeye taşıdı. Son olarak ise işçileri gerekçesiz ücretsiz izine çıkarttı.

Geçen ay birçok işçi bu yönlü saldırıya maruz kalmıştı. İşçilerden anlamlı bir tepki ortaya konulmadığını görünce asalak patronlar sendikal örgütlülüğü ve işçilerin birliğini hedefleyen ücretsiz izin saldırısını uygulamaya geçirdi.

6 Temmuz günü Küçükçekmece İşçi Platformu olarak işçileri saldırılara karşı durmaya, mücadele etmeye çağıran bir bildiri dağıtmıştık. Direnme kararlılığında olan işçiler tarafından bildirimiz olumlu tepkiler almıştı.

Çoğunluğu kadın 460 işçinin çalıştığı işletmede işçiler bu kez patronun saldırısına karşı ücretsiz izne çıkmayı reddetti. 6 Temmuz günü patronlar, izin kağıtlarını işçilere imzalatmadan, izin listelerini asarak fabrikadan ayrıldı. İşçiler paydostan 15 dakika önce asılan listelerle ilgili fabrikada muhatap kimseyi bulamadılar.

İşçilerin sendikayla yaptıkları görüşme sonucu 9 Temmuz günü fabrika önünde toplanmaya başladılar. Sabah işe alınmayan işçiler fabrika önünde direnişe geçti. Sabah saatlerinden itibaren sendika temsilcisi ile birlikte fabrika önünde beklemeye başlayan Elektropak işçileri “İşçiler burada, patronlar nerede?” sloganlarıyla kararlı bir duruş sergilediler. Fabrika bahçesindeki yük kamyonu dışarı çıkarılmadı. Patronlara ve müdürlere yemek getiren yemek arabasının da fabrikaya girmesine izin verilmedi.

İşçilerin kararları duruşu üzerine fabrika genel müdürü eylemdeki işçilerle görüşmeyi talep etti. İşyeri komitesinin Genel Müdür Recep Kabak’la yaptıkları görüşmede işçiler ücretsiz izine ayrılmak istemedikleri ifade ettiler, sendikanın kabul edilmesi gerektiğini ve asıl muhataplarının sendika olduğunu belirttiler. Genel müdür ise 40-45 dakika süren görüşmenin sonucunda 8-9 aylık işçiler için ücretli izin verebileceklerini söyledi. Ancak sendikayı kabul etmediklerini ifade etti. Bunun üzerine, işçiler kapı önündeki eylemi sürdürme kararı aldılar. Sendika temsilcisi Yılmaz Bayram, noter getirterek işçilerin çalışmak için fabrikaya geldiklerini ancak içeri alınmadıklarını tespit ettirdi ve ardından Çalışma Bakanlığı’na dilekçe gönderildi.

Dilekçenin gönderilmesinin ardından saat 11.30 civarında Elektropak işçileri, Sefaköy’de bulunan BMİS 2 No’lu Şube’ye doğru yürüyüşe geçti. “İşçiyiz haklıyız, kazanacağız!/Rowenta işçileri” dövizi açan 200 işçi yürüyüş sırasında “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “Sendika hakkımız söke söke alırız!”, “Direnen işçiler kazanacak!”, sloganlarını attılar. Havanın sıcaklığı ve yolun uzunluğuna rağmen Elektropak işçisi, hakkını aramanın ve birlik olmanın coşkusuyla, alkışlarla, sloganlarla, caddelere akarak yürüyüşünü sürdürdü. Yürüyüş boyunca işçilerin alkışları ve sloganları, çevredeki halktan da destek buldu.

BMİS 2 No’lu Şube’de bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda BMİS temsilcisi Yılmaz Bayram kısaca fabrikanın sendikal sürecinden ve patronun engelleme çabalarından bahsetti. İşçileri kararlı ve birlik olmaya çağırdı. Ayın 23’ünde işbaşı yaptıklarında sürecin tekrar değerlendirileceğini, mücadeleyi çeşitli eylemler, iş bırakma, yavaşlatma gibi yöntemlerle sürdüreceklerini söyledi.

Bugün patron sendikalaşmanın önüne geçmek için üretimi durdurdu, fabrikayı kapattı. Ancak Elektropak işçileri ücretsiz izin saldırısına karşı sessiz kalmadı, direnişle eylemle, yürüyüşle yanıt verdi.

Sendikalaşmaya dönük saldırıların hat safhada olduğu süreçlerde Elektropak işçileri de Sanovel işçileri gibi patronlara karşı verilen emek mücadelesinde yer almanın coşkusuyla önümüzdeki süreci karşılayacak ve sendika hakkını kazanacaktır.

Küçükçekmece İşçi Platformu


9 Eylül’de soruşturuluyoruz!

25 Nisan Perşembe günü İktisat Fakültesi Merkez Kampüs’te, 1 Mayıs süreci ve bu doğrultuda üniversite içinde yürütülen çalışmalar nedeniyle bir grup faşistin taşlı, sopalı, satırlı saldırısına uğramıştık.

Olayın gerçekleştiği gün sloganlarla, ıslıklarla, alkışlarla yürüyüş gerçekleştirmiş ve toplu çıkış yapmıştık. Ertesi gün olayı teşhir eden bildiri dağıtmıştık. Basın açıklaması yapmıştık.

Yaz tatili sürecine girilmiş olmasına rağmen, “toplu slogan atarak yürüyüş yapmak”, “afiş asmak”, “basın açıklaması yapmak” ve “toplu kortej oluşturup yürüyüş yaparak slogan atmak”tan soruşturmalar açıldı.

Sayısı 30’u bulan soruşturmalar yaz tatili olması nedeniyle öğrencilerin il dışında olduğu bir süreçte açıldı. Önümüzdeki dönemin temel gündemlerinden biri olacağı belli olan soruşturmalarla üniversiteleri F tiplerine çevirmeye çalışıyorlar.

Bize düşen görev ise gençliğin genel gündemi ile yerel gündemlerini birleştirerek, bu saldırıları parçalamak, mücadele bayrağını ısrarla yukarıya taşımaktır!

9 Eylül Üniversitesi Ekim Gençliği


********

Halkalı’da faşist saldırı!

Artan şovenizm ve seçim döneminin ölçüsüz propagandaları linç ekiplerini harekete geçirdi. 9 Temmuz gecesi faşist bir grubun Halkalı’da, Kürt oldukları için insanlara saldırması ile başlayan olaylar polis müdahalesi ile tırmandı.

Halkalı’da faşistler Kürtler’e saldırdı. Faşistlerin taciziyle başlayan olaylar 22.30 sıralarında taşlı-sopalı kavgaya dönüştü. Siteyi basan yaklaşık 100 kişilik bir grup, burada bulunan diğer grupla çatışmaya başladı. Görgü tanıkları dışarıdan gelen grubun “Burada Kürtleri istemiyoruz”, “Ya Allah bismillah Allahu ekber” sloganlarıyla, taş, sopa ve bıçaklarla çevre sakinlerine saldırdığını dile getirdi.

Sopalar ve bıçaklarla siteye girerek, sloganlar atan grubun, önüne çıkan vatandaşları tartaklayarak, bazı evlerin camlarını taşladığı ifade edildi. Sitede oturanların da gruba karşılık vermesi sonucu olaylar büyüdü. Olayları izlemekle yetinen polis site sakinlerinin toplanmaya başlaması üzerine kendini korumaya çalışan gruba su ve biber gazıyla saldırdı. Gerginlik yaklaşık 3.5 saat sürdü. Olaylar sırasında silah seslerinin de duyulduğu çatışmada site girişine barikat kuran grup faşistlerin ardından polisle çatıştı. Çıkan olaylarda yaralanan 3 kişinin ise hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındığı açıklandı.

Eldeki bilgilerin ışığında Halkalı’da tipik bir devlet provokasyon prosedürünün işlediğini söylemek zor olmayacaktır. Buna göre önce faşistler saldırır bu sırada polis izler, daha sonra ya faşistler kaçar ya da olaylar iyice kontrolden çıkar. Polis daha sonra saldırıdan korunmak dışında “suçu” olmayan solcu-muhalif kesime vahşice saldırır. Görünen o ki şovenizm rüzgarı ile yelkenlerini dolduranlar daha çok boy gösterecek.



“Türkiye’nin resmi tarihi kirlidir!”

Eren Keskin, bugüne kadar hakkında açılan davalara ilişkin düşüncelerini açıklamak için 10 Temmuz günü İHD İstanbul Şubesi’nde İHD yöneticilerinin de katılımıyla bir basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda ilk olarak Eren Keskin söz aldı. Keskin yaptığı açıklamada; Türkiye’yi yönetenlerin “bu ülkede düşünce özgürlüğü var” dediklerini ancak bunun kesinlikle doğru olmadığını ifade etti. Keskin şimdiye kadar hakkında anayasanın 301. ve 59. maddelerinden açılmış 13 dava ve iki soruşturma olduğu bilgisini verdi.

Eren Keskin, Genelkurmay Başkanlığı’nın hakkında bulunduğu suç duyurusu ile ilgili ise Almanya’da yayınlanan Der Tage Spiegel adlı gazetede yaptığı bir röportaj nedeniyle soruşturma açıldığına ve yaşanan gelişmelerle kontrgerilla gerçeğinin bir kez daha ortaya çıktığına işaret etti. Bu ülkede can güvenliklerinin olmadığını ve isimlerinin her gün faşist sitelerde yayınlanarak yaşama hakkının da tehdit edildiğini sözlerine ekledi.

Kızıl Bayrak/İstanbul