13 Temmuz 2007 Sayı: 2007/27(27)

  Kızıl Bayrak'tan
   “Sınır dışı operasyon” yeniden ısıtılıyor...
  İşçi ve emekçiler devrimin ve sosyalizmin
bayrağı altında birleşmelidir!
CHP-MHP koalisyonu kimin için seçenek,
nasıl bir seçenek?
Ülkeyi talan eden hırsız tüccarlardan hesap soralım…
Petkim’in özelleştirilmesi ve ötesi
BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  BDSP’nin bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...
  Eksen Yayıncılık’tan seçimler üzerine çıkan kitapların tanıtımı... Tasfiyeci sürecin son aşaması: Parlamentarizm
  Elektropak işçisi mücadeleyle kazanacak!
  Düzen partileri hangi kadınlara sesleniyor?
  Seçim çalışmalarına keyfi engellemeler...
  Yoksulluktan kurtulmak için
kapitalizmden kurtulmak gerekir
  Parlamento sevdası herkesi
birbirine benzetiyor!
  Çalışma ilişkileri nereye ya da Çin nereye düşer usta?- Yüksel Akkaya
  Liberal sol, Baskın Oran’la makyaj tazeliyor!
  Küresel ısınma dünyayı tehdit ediyor...
  Binali Soydan’la dayanışma eylemlerinden....
  Parlamenter avanaklık değil komünist devrimcilik!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Petkim’in özelleştirilmesi ve ötesi

PETKİM’in özelleştirilmesi için gerçekleştirilen ihale tamamlandı. PETKİM’in yüzde 51 hissesi 2 milyar 50 milyon dolara TransCentralAsia Petrochemical Holding Ortak Girişimi’ne satıldı. Sermaye medyasında “satışın çok iyi bir fiyata yapıldığı” yazıları birbirini kovaladı. Daha önce üç kez satışa çıkarılan PETKİM’in nihayet satılması sermaye cephesini sevince boğdu.

PETKİM ihale süreci, 20 Ocak 2003 tarihinde yayımlanan ilan ile başladı. Son teklif verme tarihi olan 2 Nisan 2003’te 5 yatırımcıdan teklif alındı. 6 Haziran 2003 tarihinde yapılan ihaleyi Standart Kimya Petrol Doğalgaz Sanayi ve Ticaret AŞ kazandı. Ancak, Standart Kimya’nın, Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından verilen süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucunda, PETKİM ihalesi iptal edildi. PETKİM’in yüzde 88.86’sına tekabül eden İdare Hissesi’nin blok satış yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla 26 Ağustos 2003 tarihinde yeniden ihaleye çıkartıldı. Yeterli teklif verilmemesi nedeniyle özelleştirmeciler muradına eremedi.

PETKİM ihalesinin yapıldığı Swiss Otel etrafında işçilerin eylemi nedeniyle yoğun önlem alındı. Hatta bir gün öncesinden sokak trafiğe kapatılırken, işçileri otele yaklaştırmamak için iki zırhlı araç da otel önünde tutuldu. Bunun yanı sıra işçiler için ayrıca barikatlar oluşturuldu.

PETKİM’in önemi….

PETKİM gerek üretim kapasitesi, gerekse üretim zincirinde tuttuğu yer bakımından Türkiye’deki petro-kimya sektörünün belirleyici işletmesidir. Örneğin PETKİM’in bünyesindeki Aliağa tesislerinin, kapasite kullanım oranı ve üretkenliği çok yüksektir. PETKİM, yetişmiş nitelikli işgücü ve üretim ile Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından bir tanesidir. Üretim yaptığı alanlarda ülke ihtiyacının yüzde 30’unu tek başına karşılamaktadır.

Emperyalist tekeller bağımlı ülkelerde kamu eliyle petro-kimya yatırımları yapılmasına her zaman karşı çıktılar. Fakat ‘70’li yıllardan itibaren Türkiye dahil bir dizi ülkede petro-kimya tesisleri kuruldu. Doğal olarak bu tesisler emperyalist tekellerin pazarlarını daralttılar.

Dünyada petro-kimya pazarına Mobil-Exxon, Shell, BP, Amoco, DOW-Union, BASF, Carbide gibi tekeller hakimdir. Bu listeye bakınca PETKİM’in özelleştirilmesinden kimlerin nemalandığı ortadadır. Petro-kimya, petrole dayalı bir endüstri koludur. Petrol rafinerilerinden gelen yarı işlenmiş petrol, boru hatlarıyla gelen doğal gaz, petro-kimya tesislerinde sayısız kimyasal işlemden geçirilerek sanayinin her kolu için çok çeşitli hammadde ve ara mallar üretilir.

Her çeşit plastik, sentetik elyaf ve kauçuk türleri, bunların yanı sıra boya, deterjan ve araç lastiği yapımında kullanılan maddeler, ayrıca günlük yaşamda kullandığımız daha pek çok şey petro-kimyanın ürünleri arasındadır. Petro-kimya tesislerinde üretim yapılmaması demek hemen her sektörde pek çok fabrikanın hammaddesiz kalması demektir. Yani petro-kimya temel bir sektördür. Bu anlamda PETKİM’i satın alan tekeller aynı zamanda sektörde üretim yapan birçok fabrikanın denetimini ele geçirme fırsatını da yakaladılar.

Durdurulamayan özelleştirmeler sadece yıkım getirdi…

Özelleştirme, sermayenin dünya ölçeğinde uygulamaya soktuğu, neo-liberal saldırıların parçasıdır. Sermaye özelleştirme saldırısıyla 1970’li yıllardan beridir süren yapısal krizlerin faturasını emekçi yığınlara ödetmeyi, işçi sınıfının yüzyılın başından bu yana edindiği kazanımlara el koymayı ve bu arada bütün dünyayı emperyalist tekellerin çıkarları çerçevesinde yeniden yapılandırmayı amaçlamaktadır.

Özelleştirme saldırısı, ülkemizde kesintisiz olarak 20 yıldır sürüyor. Şimdiye kadar gerçekleştirilen özelleştirmeler emek cephesi açısından büyük tahribatlara yol açmıştır. Özelleştirilen kuruluşların tümünde üretim azalmış, işçilerin payına, düşük ücret, örgütsüzlük düşmüştür. Emeğin toplumsal kesimleri ürünlere daha çok para vererek sahip olabilmişlerdir. Özelleştirilen yerlerde kuralsız çalışma, kural haline gelmiştir. Taşeronlaştırma ve esnek çalışma yöntemleri pervasızca uygulamaya sokulmuştur.

İşçilerin fabrikaya ortak edilmesi, sermayenin tabana yayılması gibi söylemlerin işçileri aldatmak için ortaya atılmış yalanlar olduğu ortaya çıkmıştır. Özelleştirme süreçleri tam bir yağma ve yıkım süreci olarak işletilmiştir. İşçi sınıfının emeği ile yarattığı değerler büyük bir pervasızlıkla sermayeye peşkeş çekilmiştir.

Bugün özelleştirme saldırısını gerçek anlamda püskürtmenin koşulu devrimci bir sınıf hareketinin, birleşik-militan bir mücadele hattının geliştirilmesinden geçmektedir. Fakat mevcut durgunluğu kıracak, sınıfın güç ve olanaklarını harekete geçirecek olan da bir kıvılcımdır. Özelleştirme saldırısına karşı kurulacak bir barikat, çakılacak güçlü bir kıvılcım, tepkili bir bekleyiş içerisinde olan işçi ve emekçi kitlelerinin harekete geçmesini kolaylaştırabilir. Hiç şüphe yok ki böylesi bir hareketlenme devrimci bir sınıf hareketini geliştirmek için gerekli imkanların da bugünkü durumla kıyaslanamaz ölçüde artması anlamına gelecektir.

Petrol-İş’in tutumu…

İhale ile ilgili açıklama yapan Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın “Ne yazık ki bu görüntü, Türkiye’nin sahipsiz olduğu görüntüsünü ortaya koyuyor. İhalenin iptali için dava açacağız” dedi. İşte bu kadar!

Bu açıklama Petrol-İş’in PETLAS, POAŞ ve TÜPRAŞ özelleştirmelerindeki kötü pratiğini pekiştiren niteliktedir. Bir parça da olsa işçilerin mücadele eğilimlerine yanıt verme geleneğinin gerisine düştüğünün acı itirafıdır. İşçilerin sendika yönetimini zorlayan militan bir tutum almaması durumunda, Petrol-İş’in çözümü, mahkemede arama tutumu değişmeyecektir.

İşçilerin PETKİM’in özelleştirilmesi ve tekellere devri konusunda ortaya koyacağı tutumun, Petrol-İş yöneticilerinin yaklaşımında belirleyici olacağı açıktır. Özelleştirmeye karşı mücadelede sendikalarını kullanabiliyor olmaları PETKİM işçilerinin başka bir avantajıdır.

PETKİM mevzisini korumak için topyekûn mücadeleye…

PETKİM’in yağmacılardan kurtarılması sadece PETKİM işçilerinin sorunu ve görevi değildir. Özelleştirme saldırısına karşı işletmeler temelinde militan direnişler ortaya konulması tek başına yağmacıları püskürtmeye yetmiyor.

PETKİM işçisi özelleştirme karşıtı mücadelesini, özelde petro-kimya sektörü ve özelleştirmenin muhatabı diğer sektör ve kuruluşlar da çalışan işçilerin, genelde işçi sınıfının gündemine taşımalıdır. Eylemli dayanışmanın örgütlenmesi için kendi cephesinden azami çaba sarf etmelidir. Zira özelleştirme karşıtı mücadelenin işçi sınıfının tüm bölükleri tarafından sahiplenilmesi, sınıf dayanışmasına konu edilmesi, saldırıların püskürtülmesinde belirleyicidir.




TÜMTİS: Sendika hakkı engellenemez!

TÜMTİS 7 Temmuz günü, Bursa Büyükşehir Belediyesi kuruluşu olan BURULAŞ’a ait otobüslerde çalışan işçilerin sendikalaşması üzerine karşı karşıya kaldıkları saldırıları protesto eden bir basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada BURULAŞ’ın Bursa Deniz Ulaşım AŞ’ye kiraladığı belediye otobüsleri ile şehir içi toplu taşıma işi, Deniz Ulaşım AŞ tarafından alt işveren olarak Evin Taşımacılık şirketine verilmiş olmasına karşın Büyükşehir Belediyesi’nin şirketin yaptıklarından sorumlu olduğu vurgulandı. Açıklamada ayrıca Evin Taşımacılığın işçileri sendikadan istifaya zorladığı, 3 işçinin Adapazarı’na sözleşmeye aykırı olarak sürgün edildiği belirtilerek, bu ve benzer saldırılara karşı hukuki ve meşru hakların kullanılacağı belirtildi. 192 işçiden 182’sinin sendikaya üye olduğu ve yetki başvurusunun bakanlığa yapıldığı bildirildi.

Bursa/Kızıl Bayrak