13 Temmuz 2007 Sayı: 2007/27(27)

  Kızıl Bayrak'tan
   “Sınır dışı operasyon” yeniden ısıtılıyor...
  İşçi ve emekçiler devrimin ve sosyalizmin
bayrağı altında birleşmelidir!
CHP-MHP koalisyonu kimin için seçenek,
nasıl bir seçenek?
Ülkeyi talan eden hırsız tüccarlardan hesap soralım…
Petkim’in özelleştirilmesi ve ötesi
BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  BDSP’nin bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...
  Eksen Yayıncılık’tan seçimler üzerine çıkan kitapların tanıtımı... Tasfiyeci sürecin son aşaması: Parlamentarizm
  Elektropak işçisi mücadeleyle kazanacak!
  Düzen partileri hangi kadınlara sesleniyor?
  Seçim çalışmalarına keyfi engellemeler...
  Yoksulluktan kurtulmak için
kapitalizmden kurtulmak gerekir
  Parlamento sevdası herkesi
birbirine benzetiyor!
  Çalışma ilişkileri nereye ya da Çin nereye düşer usta?- Yüksel Akkaya
  Liberal sol, Baskın Oran’la makyaj tazeliyor!
  Küresel ısınma dünyayı tehdit ediyor...
  Binali Soydan’la dayanışma eylemlerinden....
  Parlamenter avanaklık değil komünist devrimcilik!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ülkeyi talan eden hırsız tüccarlardan hesap soralım…

Haramilerin saltanatını yıkacağız!

Türkiye’de her yeni gelen hükümetin yaptığı ilk açıklama önceki hükümeti suçlamak olur. Bu hep böyle olmuştur. AKP’de 2002 seçimlerinde hükümet olduğunda Erdoğan’ın yaptığı ilk açıklama önceki hükümetleri suçlamak oldu. Erdoğan, memleketi batmış halde bulduklarını, borç ve faiz bütçesi devraldıklarını, önceki hükümetlerin memleketi hep soyduklarını söyleyerek, ülkeyi yeniden inşa edeceklerini ve adalet dağıtacaklarını söylemişti!

Tayyip Erdoğan, hak talep eden işçi ve emekçilere “Ananı da al git” diyerek, ya da “asalak” olmakla suçlayarak “batmış bir ekonomi devraldıklarını” sürekli hatırlattı. Lakin ardı ardına hükümete çıkarma yapan patronlara, “Bizim işimiz patronların önündeki mayınları temizlemek” diyerek, kime nasıl adalet dağıtacaklarını daha ilk dönemlerinde gösterdi.

İşçinin kanı üzerinden büyüyen ekonomi

Nitekim sosyal yıkım programlarına harfiyen riayet eden AKP hükümeti, işçi ve emekçilerden sürekli aldı, yerli ve yabancı sermayenin kasalarını doldurdu. Patronların prim ve vergi borçlarını defalarca affetti. AKP hükümeti daha ilk aylarında patronların önündeki temel dinamitlerden biri olan “Mali Milad”, diğer adıyla “nereden buldun yasasını” tümden kaldırdı. Böylece kayıt dışılığı ve kara para aklamayı serbest hale getirerek, patronlara “nereden buldun?” sorusunu hiç sormadı.

Tayyip Erdoğan 1993-2002 yılları arasında ortalama yüzde 2,6 oranında büyüyen Türkiye ekonomisinin, AKP ile yüzde 7,3 oranında büyüme başarısı gösterdiğini müjdeliyor! Bu işin ardındaki “sırrı” biz söyleyelim: AKP’nin ilk icraatlarından biri de, meclisten geçirdiği kölelik yasalarıyla üretim alanlarını patronlar için sınırsız sömürü cennetine çevirmesi oldu. TÜİK’in verilerine göre imalat sanayiinde işçilerin saat başına üretim miktarı (emek üretkenliği) 2002 sonundan 2006 yılına yüzde 30,2 artış göstermiştir. Oysa aynı dönemde reel ücretlerdeki toplam artış, yüzde 3,4’tür. Yani bir yarış atı misali fabrikalarda sırtımıza bindirilen yük AKP döneminde yüzde 30,2 artarken, ücretlerdeki toplam artış (üstelik asgari ücrete yapılan zam oranlarını 6 aydan bir yıla çıkartarak) yüzde 3,4 oldu. Yani sadece terimizden değil, kanımız ve canımız üzerinden büyüyen bir ekonomi AKP’nin eseri oldu!

İstanbul’un parsel parsel talan edilmesi

AKP’nin 4,5 yıllık icraatı boyunca dış borç stoku 130,1 milyar dolardan 206,5 milyar dolara ulaştı (toplam 76,4 milyar dolar).

Deniz-ırmak ve göl kıyıları, sulak-mera ve ormanlar talan edilidi. İstanbul “rantsal dönüşüm projesi”ne göre parsellendi.

AKP’nin 4,5 yıllık dönemi boyunca İstanbul’un dört bir tarafındaki ana yollar ve kaldırımlar defalarca sökülüp yeniden döşendi. Bostancı-Dudullu hattı, Taksim-Beyoğlu güzergahı, Edirnekapı-Sultançiftliği hattı, Küçükçekmece-Bakırköy hattı yaz-boz tahtasına çevrildi.

Beykoz’da inşa edilen Acarİstanbul gibi yerler için ağaçlar kesildi, ormanlar talan edildi.

İstanbul’u 14 yıldır yöneten “Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna, Kadir Topbaş” kenti soyuyor. İki dönemdir İstanbul’a ve İstanbul’un işçi-emekçilerine talan ve yıkımdan başka bir şey sunmayan bu asalak tüccarlar, bu dönem hükümet olmanın verdiği avantajlarla daha büyük soygunlara imza attılar. Bir taraftan ceplerini doldururken, diğer taraftan işçi-emekçilere düşmanlıkta, sermayeye uşaklıkta sınır tanımadılar.

Sınıfa karşı sınıf savaşı

AKP hükümeti ile insan yaşamının temel ihtiyacı olan sağlık, eğitim tamamen paralı hale getirildi, emeklilik yaşı 68’e, prim gün sayısı 9 bin güne çıkarıldı. Böylece sadece emekçilerin geleceği değil, çocuklarımızın geleceği de çalındı. Hal böyle iken işçi ve emekçiler 1 kg şekerin, 1 kg çayın hesabını yaparak AKP’yi değerlendiriyor. Tabii tüccar kurnazlığıyla Tayyip ve müritleri seçim kampanyasını bu anlayışla yürütüyor.

Sorundan beslenenler, sorunu çözemezler. Ortaçağ zihniyetli ve sermaye uşağı bu tüccar takımı yeniden hükümet olmazlarsa “kriz” çıkacağı, istikrarın bozulacağı yalanını söylüyor. İşçi ve emekçilere “birlikte başardık yarım bırakma” diye seslenerek bir 5 yıl daha hükümet olmak istiyor. Yani emekçilere “Biz saldırdıkça siz koyun sürüleri gibi boyun eğdiniz. Biz 5 yıl boyunca kanınızı içtik, ezdik, sömürdük ses çıkarmadınız. 5 yıl daha sizi ezmek ve sömürmek istiyoruz, bize oy verin” diyorlar.

İstikrar dedikleri şey, sermaye devletinin işçi-emekçileri sınırsız bir şekilde sömürme istikrarıdır. Bu tüccar takımına, tüm düzen partilerine, sermaye devletine işçi-emekçilerin vereceği tek yanıt mücadele olmalıdır.



Ordu kiralık katil arıyor!

Ordu Kürdistan’daki savaşı profesyonel ordu ile sürdürme kararı aldı. Arka arkaya gelen asker cenazelerine ve standart eğitim ile gerilla savaşının karşısına çıkartılan askerlerin başarısızlıklarına gösterilen tepkinin ardından ordu savaşı profesyonel kadrolarla sürdüreceğini söyledi.

Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’la Kara Kuvvetleri Komutanı Org. İlker Başbuğ’un geçen hafta Isparta Eğirdir’de düzenledikleri basın toplantısında ayrıntılı olarak açıklanan ‘profesyonel ordu’, TSK’nın organizasyonunda köklü bir değişim anlamına geliyor. Ordu bunu hiçbir yere danışmadan adeta kendi iç meselesiymiş gibi değerlendirip sonuca bağlamış gözüküyor. Bu köklü değişim temelde bir anayasa değişikliği içeriyor olmasına rağmen ordunun konuya siyaseti hiç karıştırmaması bu yeni yönelimin açıkça Kürt halkına yönelik özel bir önlem olduğunu ortaya koyuyor. Özel harekât timleri eliyle yapılanlar düşünüldüğünde kirli savaşa özelleşmiş askerlerin yapacakları konusunda yeterli bir zihin açıklığı oluşuyor.

Zaten ordu da bu yeni yönelimi ayrıntılı olarak açıkladığı basın toplantısında hedeflerinin “terör” olduğunu açıkladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un düzenledikleri basın toplantısında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “terörle mücadele” yapılanmasında köklü bir değişikliğe gidileceği açıkladı. PKK’ye karşı yürütülen operasyonların en ön saflarında yer alan komando tugaylarında 2009 yılından itibaren yalnızca profesyonel kadrolar görev yapacak. Askerliğini yedek subay ve er olarak yapan yükümlüler ise cepheye sürülmeyecek.

Eğirdir Dağ Komando Okulu’nda düzenlenen basın toplantısında, halen TSK’de profesyonel olarak görev yapan Özel Kuvvetler ve Jandarma Özel Harekât kadroları olduğunu bildirilirken. Başbuğ, önümüzdeki yıllarda komando tugayının da profesyonel askerlerden oluşması için hazırlıkların sürdürüldüğünü açıkladı. Başbuğ, “Bizim esas operasyonlarımızı komando tugaylarımız yapıyor. Komando tugayını yüzde yüz profesyonel hale getireceğiz. 6 tugay profesyonel olacak. Bu tugayda erbaş ve erler yer almayacak. Profesyonel olmasını sağlamamızın nedeni devamlılık sağlamak. Önümüzdeki yıl Mayıs ayından itibaren başlayacağız eğitime. 2009 yılı Mayıs ayına kadar erbaş ve er kalmayacak komando tugayında” dedi.

TSK personel alımı için ilan verdi

Bu değişikliği kendi inisiyatifi ile yaptığı görülen TSK soruna ilişkin bütçe tartışmasını bile önemsemiyor görünüyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın internet sitesinde yer alan duyuruda piyade, tankçı, hava savunma ve muhabere sınıflarında “Uzman Erbaş” alınacağı belirtildi. Duyuruda, “Uzman Erbaş” olarak istihdam edilecek personelin özellikle “savaşan” kademeler için isteniyor olması dikkat çekti. Ordu açıktan kendine kiralık katiller arıyor. Besleyip büyüteceği ve öldürmeye göndereceği askerler arıyor!