6 Temmuz 2007 Sayı: 2007/26(26)

  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen siyasetinde “ip dalaşı”...
  Terör edebiyatı yapan generaller...
Abdullah Gül sivil silahsız siyaset belgesini açıkladı!
Boş vaadler ortalığa saçılıyor...
Hrant Dink’in katili sermaye devleti!
PETKİM işçisiyle dayanışmayı yükseltelim!
  Sınıf hareketi...
  BDSP’nin bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...
  Ankara ve Mersin’de
kontrgerilla karargâhları
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  Eksen Yayıncılık’tan seçimler üzerine çıkan kitapların tanıtımı... Seçimler ve sol hareket
  BDSP’nin 2 Temmuz eylem ve tkinliklerinden...
  2 Temmuz eylem ve etkinliklerinden...
  Füze kalkanı krizi çözülemedi
  Yurtdışında Sivas katliamı lanetlendi...
  Binali Soydan: Kısa bir özgeçmiş
  Bir kez daha TC’nin Güney Kürdistan
operasyonu üzerine...
M. Can Yüce
  Kızıl Bayrak sitesi Haziran ayı rakamları...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Hepimiz tanığız, adalet istiyoruz!”

Ocak ayında uğradığı silahlı saldırı sonucu katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in ilk duruşması Beşiktaş 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2 Temmuz günü görüldü. Basının yoğun ilgi gösterdiği duruşmaya destek amacıyla DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’ye bağlı yöneticiler, çok sayıda aydın, sanatçı, siyasi parti temsilcisi katıldı. Yurt dışından gelen konukların destek amacıyla katıldığı duruşmada Dink için 450 avukat davaya müdahil olarak katılacak.

Duruşmaya yüzlerce kişi destek verdi...

Dink’in duruşmasını izlemek için Beşiktaş Meydanı’na gelen yüzlerce kişi “Hepimiz tanığız, adalet isiyoruz!” diyerek katliamın aydınlatılmasını, sorumluların ortaya çıkarılmasını istedi. Sabah saatlerinde Beşiktaş’ta toplanmaya başlayan kitle saat 10.30’a geldiğinde “Hepimiz tanığız adalet istiyoruz!/Dink Davası İzleme Koordinasyonu” pankartı arkasında toplandı. Kitlenin pankart arkasında toplanmasıyla Hrant’ın eşi Rakel Dink, Dink’in çocukları ve dava avukatlarından Fethiye Çetin alanda toplanan kitleyi selamladılar. Dink ailesi kitle tarafından atılan “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganlarıyla karşılandı ve duruşma salonuna kadar yüründü.

“Umudun kazanması için buradayız!”

Dink ailesinin ve dava avukatlarının salona girmesinin ardında Dink Davasını İzleme Koordinasyonu adına bir basın açıklaması yapıldı. TMMOB İKK Başkanı Tores Dinçöz’ün okuduğu açıklamada “Onun cenazesinde olduğu gibi sessiz bir çığlıktır duruşumuz. Bu toplumun vicdanı olacağız. Toplumu bölen milliyetçiliğe, nefret üreten ırkçılığa karşı barışın, kardeşliğin, farklılıklarımızla birlikte yaşamanın sesi olacağız!” ifadelerine yer verildi. Açıklama; “Hrant’ı öldürenler bu ülkeye barışı, huzuru çok görenlerdir. Onlar korku ve vicdansızlık her yere hakim olsun istiyorlar. Umudu bize çok görüyorlar. Biz umudun kazanmasını istediğimiz biz halkların kardeşliğini savunduğumuz için buradayız.” cümleleriyle sona erdi.

Kızıl Bayrak/ İstanbul


Orhan Doğan geçtiğimiz hafta geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Cenazesi Cizre’ye getirilirken onbinler eşlik etti. Orhan Doğan’ın cenazesi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nden yaklaşık 15 bin kişi tarafından alındı. Kürt halkının mücadelesinde önemli bir kesiti ifade eden DEP sürecinin öne çıkan isimlerinden olan Doğan’ın cenazesinin hastaneden alınışı sırasında polisin cenazeyi almaya gelen kitleye dönük provokasyonu üzerine çatışma çıktı.

Bir kadına polisin dipçikle vurmasıyla başlayan olaylarda polis gaz bombasıyla kitleye müdahale etti. Açık bir provokasyon ile başlayan polis saldırısı, faşist devletin her zaman yarattığı alışıldık sahnelerin Van sokaklarında yaşanmasına neden oldu. Tahammülsüzlüğün dozunu hızla artıran polis silahına sarılırken çatışmalar bir süre ara sokaklarda da devam etti. Cenaze Van’ı terkedene kadar süren çatışmada çok sayıda kişi polisin azgınca saldırısından nasibini aldı.

Seçim meydanlarına hakim şoven hava bir yandan intikam yeminleri ile oya çevrilmeye çalışılırken, kan isteyen düzene Orhan Doğan’ın ölümü bile yetmedi. Yıllarca, burjuva adaletinin oyunları ile hapishanede çürümeye bırakılan Doğan’ın cenazesi dahi faşist devletin hedefi oldu. Ancak Kürt halkı Kürdistan’ı baştanbaşa geçen cenaze konvoyuna katılarak baskılara boyun eğmeyeceğini göstermiş oldu.

Sınırötesi operasyon kartıyla ince seçim hesapları yapanlar, sağa sola urgan fırlatıp vahşi hayvanlar gibi kan isteyenler, bir kez daha Kürt halkının iradesine çarpmış oldular. Yıllardır, dışardan gelen azgın teröre, içerdeki tasfiyeciliğe rağmen mücadeleden vazgeçmeyeceğini gösteren Kürt halkı devletin tüm baskı ve terörüne, üzerlerine doğrultulan bütün silahlara rağmen Cizre’deydi. Cenaze konvoyunun Cizre’ye girişi ile birlikte ilçede tüm hayat durdu. Esnaf kepenklerini indirirken tüm Cizre sokaklara döküldü.

Cenaze törenine kalabalık halk kitlesiyle birlikte, Celal Talabani ve Mesud Barzani adına, Kürdistan Yurtseverler Birliği Ankara Temsilcisi Behroz Galali, Barış Girişimcileri’nden Büşra Ertan, Osman Kavala, Mebusa Tekay, Metin Balkaner, İHD Genel Başkanı Reyhan Yalçındağ, SDP ve EMEP Genel Başkanları, Baskın Oran, Hakkâri Bağımsız Milletvekili Esat Canan, eski Devlet Bakanı Ziya Halis, DTP’li il ve ilçe belediye başkanları da katıldı.

Törende, İlk konuşmayı yapan Doğan’ın kızı Ayşegül Doğan, “Babamın bu halkın ve bizim üzerinde büyük emekleri vardı. Biz ona minnet borçluyuz. Bizim bu minnetti kaldırmamız gerçekten çok zordur. Bu halkın şehididir. Kürt halkının başı sağ olsun” dedi.

DEP eski milletvekili Leyla Zana da bir konuşma yaptı. Konuşmaların ardından Doğan’ın cenazesi Cizre Asri Mezarlığı’nda törenle toprağa verildi.

Kürt halkı bugüne kadar ortaya koyduğu mücadele ile kolay kolay yok edilemeyecek bir bilince sahip oldu. Herşeye rağmen özgürlüğü için mücadele edenler, sömürgeci devletin tüm baskılarına ve terörüne rağmen yarınlarına sahip çıkmaya devam ediyor.


Esenyurt’ta çeteleşmeye karşı yürüyüş

İki hafta önce Esenyurt Balıkyolu’nda iki ÖDP’li genç işçi, faşistler tarafından saldırı uğramıştı. Bu olayın ardından da bu iki işçi MHP’li patronları tarafından işten atıldılar.

Bu olayın ardından uyuşturucu satışı ve çeteleşmenin arttığı Balıkyolu’nda yozlaşmaya ve çeteleşmeye karşı 30 Haziran Cumartesi günü bir yürüyüş gerçekleştirdik. Balıkyolu köprüsünden başlayarak Yeşilcami’ye kadar “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Yozlaşmaya ve çeteleşmeye hayır!” sloganlarıyla yürüdük.

Basın açıklamasında, “Milliyetçi-faşist zihniyet ve politikalar farklı olana, farklılığını ifade edene tahammülsüzlüğü geliştirmekte, çok kimlikli yapıyı tahrip etmekte, etnik temelli kavgaların gelişme zeminlerini güçlendirmektedir. Kürt sorununda çözümsüzlük ve şiddette başvurulmasını ve linç kültürünü yaygınlaştırılması karşısında halkın birliğini ve örgütlülüğünü güçlendirmeliyiz. Bunun içinde her renkten, inançtan, kimlikten emekçiler ve Türkiye halkları olarak bizi parçalamak isteyenlere, bizi birbirimize düşman etmek isteyenlere inat eşit, özgür, demokratik bir bağımsız Türkiye’de halkların kardeşliğinin savunucusu olduğumuzu ve halkı çembere almaya çalışan neo-liberal politikalara ve faşizme karşı sokağımızı, mahallemizi ve ülkemizi korumanın hep birlikte mücadeleden geçtiğini bir kez daha haykırıyoruz” denilerek işçi ve emekçiler yozlaşmaya ve çeteleşmeye karşı saflara çağırıldı.

BDSP, DTP, Esenyurt Temel Haklar, ESP ve ÖDP’nin örgütlediği eyleme yaklaşık 80 kişi katıldı.

Esenyurt BDSP