6 Temmuz 2007 Sayı: 2007/26(26)

  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen siyasetinde “ip dalaşı”...
  Terör edebiyatı yapan generaller...
Abdullah Gül sivil silahsız siyaset belgesini açıkladı!
Boş vaadler ortalığa saçılıyor...
Hrant Dink’in katili sermaye devleti!
PETKİM işçisiyle dayanışmayı yükseltelim!
  Sınıf hareketi...
  BDSP’nin bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...
  Ankara ve Mersin’de
kontrgerilla karargâhları
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  Eksen Yayıncılık’tan seçimler üzerine çıkan kitapların tanıtımı... Seçimler ve sol hareket
  BDSP’nin 2 Temmuz eylem ve tkinliklerinden...
  2 Temmuz eylem ve etkinliklerinden...
  Füze kalkanı krizi çözülemedi
  Yurtdışında Sivas katliamı lanetlendi...
  Binali Soydan: Kısa bir özgeçmiş
  Bir kez daha TC’nin Güney Kürdistan
operasyonu üzerine...
M. Can Yüce
  Kızıl Bayrak sitesi Haziran ayı rakamları...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bush-Putin görüşmesi...

Füze kalkanı krizi çözülemedi

ABD ile Rusya arasındaki ilişkiler giderek zayıflıyor. Son olarak ABD’nin kurmaya niyetlendiği füze kalkanı sistemi iki ülke arasındaki gerilimi gözle görülür ölçüde tırmandırdı.

Tam da bu süreçte Rusya Devlet Başkanı Putin geçtiğimiz günlerde ABD’yi ziyaret etti. Baba-oğul Bush’lar, Putin’i Beyaz Saray’da değil de Atlas Okyanusu kıyılarındaki evlerinde konuk ettiler. “Aileden biri gibi” ağırladılar. Birlikte istakoz yedikleri ve sürat teknesiyle geziye çıktıkları basında bolca haber konusu oldu.

Tüm bu seramoniler, “sıcak ilişki” görüntüleri aslında ortamı yumuşatmaya dönüktü. Medyaya haber malzemesi sağlama dışında bir faydası ise olmamış görünüyor. Yapılan açıklamalar, görüşmelere ilişkin yorumlar, iki taraf arasındaki görüşmelerin oldukça çetin geçtiğini, görüşülen temel sorunlarda kayda değer bir mesafenin ise alınmadığını gösteriyor.

Görüşmelerden sonra yapılan ortak açıklamada Bush, “Rusya, İran’ın nükleer programıyla ilgili kaygılarımızı paylaşıyor” diye konuştu. Görüşmelerin içeriğiyle ilgili bilgi aktaran kaynaklar, Bush’un BM Güvenlik Konseyi’nden İran’a dönük “daha sert” yaptırımları içerek bir karar çıkartılması için Putin’den destek istediği, Putin’in de bu öneriye sıcak yaklaştığı ifade ediliyor. Fakat bu yakınlaşmanın hiçbir somut karşılığının olmadığını, sözü edilen türden bir BM Güvenlik Konseyi kararının oluşması için uzun bir süreç yaşanması gerektiğini, bu süreçte Rusya’nın elini bağlayacak, onu ABD’nin politikasına mahkum edecek nedenlerin ise pek az olduğunu herkes biliyor. Dolayısıyla Bush’un , “ABD ve Rusya aynı çizgide. Rusya’nın desteğini, İranlılara daha güçlü bir mesaj verileceği şeklinde değerlendiriyorum” demesi hiç değilse şimdilik hemen hiçbir şey ifade etmiyor. Putin’in “iki ülke ilişkileri her alanda yeni bir düzeye çıkabilir” gibi içi boş diplomatik terimlerle konuşmayı tercih etmesi de İran konusunda ciddiye alınacak düzeyde bir işbirliğinin söz konusu olmadığının ipucu niteliğinde.

Bush-Putin görüşmesini asıl önemli kılan ise ABD’nin füze kalkanı projesi konusunda neler konuşulacağıydı. Yakın zaman önce Rusya bu konuda ABD’ye karşı çıkışlar yapmış, füze sisteminin Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne değil de Türkiye’ye yerleştirilmesini önermişti.Görüşmede Putin Rusya’nın bu konudaki önerilerini daha da ayrıntılı halde masaya getirdi. Moskova’da bir ortak istihbarat ve veri değişim merkezi ile Brüksel’de bir ortak karargah kurulabileceği önerisi getiren Rusya Devlet Başkanı, bu sisteme Rusya’nın güneyindeki radar erken uyarı tesisini hemen dahil etmeye hazır olduğunu belirtti. Azerbaycan’daki radar tesisinin de modernize edilerek ABD’nin kullanımına sunulabileceği önerisini yineledi.

Fakat bütün bu öneriler ABD tarafından kabul görmedi. Toplantı sonunda yapılan açıklamada Bush, düşüncelerinde bir değişiklik olmadığını, Rusya’nın karşı çıkmasına karşın, projenin belirli kısımlarının Çek ve Polonya’ya yerleştirilmesi sürecine devam edeceklerini belirtti.

Yansıyan bilgilere göre Bush-Putin görüşmesinin en somut sonucu 2009’da sona erecek Stratejik Silahların Azaltılması Antlaşması’nın (START) devamı konusunda hemfikir olunması ve bununla ilgili görşmelerin başlatılması için bir anlaşmanın imzalanacak olması.




“Atom bombası komünizmden iyidir!”

Geçtiğimiz günlerde Japonya Savunma Bakanı bir açıklama yaptı. Japon Bakan konumunun gereği -Japonya’yı savunmak- ülkesini komünizmden kurtaran atom bombalarına duyduğu minneti ifade etti. Onurlarına düşkünlüğü ile ün yapmış Japonlar için kafalarına atılan ve yüzbinlerce insanlarının hayatına mal olan atom bombasına ne kadar duacıdır bilinmez ama Japon burjuvazisi açık ki kendilerini uzun süre ABD’nin sömürgesi yapan bombayı unutmamışlar. Yakın zaman içinde bombayı atan uçağı “elonagay”i müzeye kaldırıp “işte sizi ve doğayı katleden, binlerce bebeğin sakat doğmasına yol açan ve ilerde de yol açacak olan bombayı atıp bizi kurtaran uçak burada” diyerek sergilemelerini beklemek fazla olmayacaktır.

Japonya Savunma Bakanı Fumio Kyuma, İkinci Dünya Savaşı sonunda ülkesine atom bombası atmasından dolayı ABD’ye kızgın olmadığını, “bomba atılmasaydı, Japonya’nın Sovyet işgaline uğrayacağını” söyledi.

Hiroşima ve Nagazakiye atılan bombaların kurbanlarının tepkisini çeken Kyuma, başkent Tokyo yakınlarındaki bir üniversitede yaptığı konuşmada, “Nükleer bombalar savaşa son verdi. Bu, kaçınılmazdı. ABD Hiroşima ve Nagazakiye Japonya’nın er ya da geç savaşı kaybedeceğini bile bile bomba attı. Ama Amerikalılar, atom bombası atmanın Japonya’nın teslim olmasını hızlandıracağını ve Sovyetler Birliği’nin Japonyaya savaş ilan etmesini önleyeceğini düşünüyordu. ABD’ye kızgın değilim” dedi.

İşin ilginç yanı sözkonusu bakan mecliste Nagazaki temsilcisi olarak oturuyordu. Oturuyordu çünkü söylediği sözlerin büyük tepki çekmesinin ardından istifa etmek zorunda kaldı. “Sıkıntı” yaratan sözlerinden dolayı özür dileyen Bakan’ın yarattığı sıkıntıdan dolayı istifa etmesi dikkat çekicidir. Bu sözler öyle veya böyle Japon burjuvazisinin konuya yaklaşımını göstermektedir. Atom bombasına duyulan bu mazoşistçe tutkunun arkasında Japon halkının değil Japon sermayesinin gelişme hikâyesi vardır. Çekilen acıların ve ABD işgalinin bu kadar çabuk unutulması, o dönem Sovyetler’den duyulan derin korkunun etkisi ile mümkün kılınmıştır. Japonya veya başka bir yer kapitalizmin yasaları ölümcüldür ve Japon Bakan’ın altını çizdiği gibi bunu değiştirecek güç atom bombasından daha sarsıcı olacaktır.


 

Hamburg’da Mercan anması

Sermayenin eli kanlı katilleri tarafindan17 haziran 2005’te Mercan’da katledilen 17 devrimcinin anısına Hamburg’da bir anma etkinliği yapıldı. Anma Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao gibi komünist önderlerin fotoğraflarının sinevizyonda gösterilmesiyle başladı. Bu sırada Denizler’den Mahirlere, Yusuflar’dan Hüseyinler’e, İbolar’dan Mercanlar’a kadar katledilen devrimciler anısına, devrim ve sozyalizm mücadelesinde şehit düşenler anısına saygı duruşu yapıldı.

17’ler adına bir arkadaş kısa bir metin okudu. Metinde özellikle MKP’nin geçmişin değerlendirmesini yaparak, hata ve zaaflarından arınarak bugüne geldiği belirtildi. Vartinik’ten Mercan’a harlanarak süren mücadelenin daha büyütüleceği vurgulandı. Konuşmanın sonunda kitle “Yaşasın halk savaşı!”, “Yaşasın Maoist Komünist Partisi!” sloganlarını attı. İkinci bölümde etkinliğe gönderilen mesajlar okundu.

Yapılan konuşmanın ardından Grup Dağlara Ezgi sahneye çıktı. Marşlarını devrim şehitleri anısına seslendirdi. Daha sonra Avrupalı demokratik kurumlar adına bir metin okundu. Daha sonra bir arkadaş kavalla müzik ziyafeti sundu. Ardından Grup Cem sahne aldı. Türkü ve marşlarla etkinliğe renk kattı. Avrupa Demokratik Konfederasyonu’nun mesajından sonra “Mercan şehitleri ölümsüzdür!”, “Kahrolsun faşist diktatörlük!” sloganları atıldı.

Devrimci bir atmosferde gerçekleşen etkinlik başarı geçti. Etkinliğe 100 kişi katıldı.

Hamburg Bir-Kar


Demiryolları’nda uyarı grevine devam

3 Temmuz sabahı Alman Demiryolları’nda sendikaların çağrısı üzerine uyarı grevleri başladı. Sendikalar yarın sabah uyarı grevlerini yaygınlaştırarak devam edeceklerini açıkladılar. Lokomotif ve tren sürücüleri için ayrı sözleşme talep ettiği için görüşmelere katılmayan Lokomotif sürücüleri sendikası GDL Salı sabahı saat 05.00 ile 09.00 arasında Almanya genelinde iş bırakacaklarını açıkladı.

Transnet ve GDBA sendikaları da GDL’in yaptığı açıklamadan bağımsız olarak uyarı grevine devam çağrısı yaptılar. Yarın sabah devam edecek olan uyarı grevi şehirlerarası yolcu ve yük taşıma ile sınırlı kalmayacak. GDL-Başkanı Manfred Schell’in yaptığı açıklamaya göre Almanya’nın Hamburg, Berlin, München, Stuttgart ve Frankfurt am Main kentlerindeki Tramvaylar da çalışmayacak. Manfred Schell yaptığı açıklamada “Sabah saat 06.00’dan itibaren hiçbir teker dönmeyecek” dedi.

GDBA sendikası ise uyarı grevine gün boyu eylemlerini yoğunlaştırarak ve yaygınlaştırarak devam edeceğini açıkladı.