6 Temmuz 2007 Sayı: 2007/26(26)

  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen siyasetinde “ip dalaşı”...
  Terör edebiyatı yapan generaller...
Abdullah Gül sivil silahsız siyaset belgesini açıkladı!
Boş vaadler ortalığa saçılıyor...
Hrant Dink’in katili sermaye devleti!
PETKİM işçisiyle dayanışmayı yükseltelim!
  Sınıf hareketi...
  BDSP’nin bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...
  Ankara ve Mersin’de
kontrgerilla karargâhları
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  Eksen Yayıncılık’tan seçimler üzerine çıkan kitapların tanıtımı... Seçimler ve sol hareket
  BDSP’nin 2 Temmuz eylem ve tkinliklerinden...
  2 Temmuz eylem ve etkinliklerinden...
  Füze kalkanı krizi çözülemedi
  Yurtdışında Sivas katliamı lanetlendi...
  Binali Soydan: Kısa bir özgeçmiş
  Bir kez daha TC’nin Güney Kürdistan
operasyonu üzerine...
M. Can Yüce
  Kızıl Bayrak sitesi Haziran ayı rakamları...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Radikal’de işten atmalar

Burjuvazinin demokrat sesi “Radikal” gazetesinden ve yine Doğan Grubu’na ait Fanatik gazetesinden basın emekçilerinin toptan işten çıkarılması protesto edilerek kınandı. Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın meslek örgütlerince oluşturulan G-9 Platformu (Çağdaş Gazeteciler Derneği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Foto Muhabirleri Derneği, Parlamento Muhabirleri Derneği, Profesyonel Haber Kameramanları Derneği, Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği, Avrupa Gazeteciler Birliği Türkiye Temsilciliği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Ankara Temsilciliği, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Haber-Sen) üyeleri bir bildiri yayınladılar.

Türkiye’nin en büyük holdinglerinden biri olan Doğan Holding’e bağlı olan gazete ve dergilerde süren işten çıkartmalar ve bu yönlü tehditler, burjuvazi için basın özgürlüğünün anlamını tanımlıyor.

Milliyet Gazetesi’nde çalışanların da işten çıkarılma tehdidi altında tedirgin bir bekleyiş içerisinde olduğu dile getirilen açıklamada, “Doğan medya grubunda hakim olan bu kıyım anlayışını ve emek düşmanlığını kınıyoruz” denildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

“Ekonomik gerekçeler ileri sürülerek işçi çıkarılmasının vicdani ve ahlaki hiçbir izahı yoktur. …Aslında içinde bulunulan durum, basın emekçilerinin örgütsüzlüğünün acı bir sonucudur. 17 yıl önce medyada sendikasızlaştırmanın öncülüğünü yapan Doğan grubu, şimdi de büyük bir işçi kıyımı başlatarak bir ayıba daha imza atmıştır.”

41 gazetecinin işten atılması TGC (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti) tarafından da yayınlanan bir bildiri ile kınandı: “Radikal Gazetesinde 41 kişinin çıkarılmasıyla ‘toplu işten çıkarma’ya dönüşen bu uygulama, basın çalışanlarının üzerinde Demokles’in asılı kılıcı gibi baskı oluşturmaktadır. Radikal’den başlayarak, tüm Doğan Grubu ve Sabah Grubundaki işten çıkarmaların gözden geçirilerek durdurulmasını talep ediyor, basın çalışanlarının iş güvencesini ortadan kaldıran bu tutumu protesto ediyoruz.”

Basın özgürlüğünden dem vuran ancak devletin her türlü sansürüne boyun eğip işçi kıyımına imza atan ve çalışanlarının örgütlenmesine izin vermeyen solcu “Radikal” gazetesinin de böylece maskesi düşmüş oluyor.


Lider Deri işçisiyle konuştuk...

“Haklarımız için direnmeye devam edeceğiz!”

Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde 260 kişinin çalıştığı Lider Deri Fabrikası’nda sendikalaştıkları için işten atılan 26 işçi fabrika önünde direnişe geçti. Deri-İş’e üye işçilerle yaşadıkları üzerine konuştuk...

- Ne zamandır direniştesiniz?

23 Haziran’dan beri direnişteyiz. Önce 22 Haziran’da 11 arkadaşımız çıkarıldı. 27 Haziran’da 13, 28 Haziran’da 1, 2 Temmuz’da ise 1 arkadaşımız işten çıkarıldı.

- Sendikal faaliyetiniz nedeniyle işten çıkartıldınız. Neden sendikalaştınız?

2007 Mart ayında ilk hareketlenmeler başladı. Öncelikli sebeplerimizden bir tanesi aldığımız ücretlerin kesintiye uğraması. Normalde bizler parça başı çalışan işçileriz. Bu da aylık 1200-1500 Ytl arası ediyor. Ama bizlere bunun çok altında bir ücret vermeye başlandı. Bunun dışında işyerinde ustaların kötü davranması, sağlık koşullarına uygun çalışma ortamı olmaması. Yemeklerin kötü olması, tuvaletin yeterince hijyen olmaması gibi sebeplerden dolayı sendikada örgütlenmeye karar verdik. Bu esnada 8 arkadaşımızı işten çıkarmaya başladılar. Sebebi ise arkadaşlarımızın haklarını araması. Bu yüzden sendikal örgütlenme sürecini hızlandırdık. Patron 1 ay sonra bu faaliyetimizi duydu. İlk tepkisi de bizleri işten çıkarmak oldu.

- Kaç yıldır bu fabrikada çalışıyorsunuz?

Aramızda, yani şu an direnişte olan arkadaşlarımız arasında en az 1 yıllık, en fazla 25 yıllık işçiler var. Bunun altında da çalışan yok çıkarılanlar arasında. Patron tazminatlarımızı vereceğini söyledi ama biz kabul etmedik. Patron küçültmeye gittiği için işten çıkarttığını iddia ediyor.

- Bundan sonrası için direnişinizi büyütmek için ne gibi çalışmalar yapmayı düşünüyorsunuz? Üyesi olduğunuz Deri-İş Sendikası neler yapacak?

Şu anda mahkeme dava açılmadı. Sadece fabrika önünde beklemeye devam ediyoruz. Sabah 08:00’den akşam 19:30’a kadar buralardayız. Amacımız sendikalı olarak çalışmak. 4 Temmuz’da bir basın açıklaması olacak. Deri-İş Genel Başkanı Yener Kaya gelecek. Türk-İş’ten Mustafa Kundakçı gelecek. Bunlar işverenle görüşmeye gelecek. Geçen hafta sendikayla patron görüştüler ama bir sonuç çıkmadı. Eğer uzlaşma çıkmazsa yasal haklarımızı kullanacağız. Sendikanın girip yetki almasından başka bir isteğimiz yok.

Peki direnişe geçtiğiniz günden beri patronun ne gibi tavırları oldu?

Tabii ki patron boş durmuyor. İçerde 100 kişilik sendikaya üye olmuş işçi arkadaşlarımız var. Patron sendikadan istifa etmeleri için ücretlerine zam yapıyor, fabrikada çalışma ortamını düzeltmeye çalışıyor, havuz ve bilardo masası yaptırma gibi vaadlerde bulunuyor, ustalar işçilere hanımefendi, beyefendi diye hitap ediyor.

- Son olarak söylemek veya eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Biz çoğunluğu sağlayamadan işten çıkarıldık ama içerde örgütlenme faaliyetleri devam ediyor. Sendikanın yetki almasını bekliyoruz. Haklarımız almak için tüm olanaklarımızı kullanıp direnmeye devam edeceğiz.


Sanovel direnişiyle ilgili işçilerle konuştuk...

“Sonuna kadar devam edeceğiz!”

Petrol-İş Sendikası Şube Başkanı Tekin Akın: Sanovel Fabrikası’nda 300 kişi çalışıyordu. Sendikal mücadelenin başladığı tarihten bugüne 190 kişi üye oldu. İçeride temizlik işçileri ile birlikte 10 kişi kaldı. Bundan kaynaklı üretim durdu. Şu an içeride sadece şefler ve mühendisler var. Mücadelemiz iki eksenli yuürüyor: %51 çoğunluğa karşın patronun aldığı tavır bir yerde duruyor.

Hem yasaya hem patrona karşı mücadele veriyoruz. Yolumuzdan dönmeyeceğiz. Kazanana kadar buradayız!

Adem Rakipoğlu (3 hafta önce işe başladı, sonra işten ayrılıp direnişe katıldı): 190 kişi dışarıdayken biz içeride olamazdık. Biz işe onların ekmeğini çalmaya girmedik.

Sanovel’e girmeden önce 5 aydır işsizdim. İmkansızlıktan girdim. Sonrasında arkadaşlar iş bıraktı. Hem onların konuşmaları hem de burada olmaları beni etkiledi. Söz verdim onlara ve işi bıraktım. İçerideki herkesin burada olması gerekir. Garipsenecek bir olay değil. Ben doğru olanı yaptım. Herkesin buraya destek vermesi gerekir.

Direnişteki bir Sanovel işçisi: Zam yapılmıyordu. Şubat ayı zammı yapılmadı ama beyaz yakalıların arabaları yenileniverdi. Nisan ayında 190 kişi sendikaya üye olduk. 5 kişi işten atıldı. Bundan sonra biz de 3 Nisan’da şalter indirdik. Sendika görüşmelere geldi. Taslak hazırlandı. Bu süre boyunca bize “işten çıkarılma olmayacak” dendi. Daha fazla ürettik. Çok daha fazla çalıştık, depo yaptırdılar. Haziran ayının başında sendikanın gelmesini reddettiler. Sonra 1 hafta boyunca fabrikanın hijyen koşullarına uymadık tepki olarak. Sakal traşı olmadık mesela. 6 Haziran’da 1 kişi işten çıkartıldı. Arkadaşımız işten çıkarılınca biz de işi bırakıp buraya geldik. 190 kişi dışarıdayız şimdi. Sendika gelene kadar buradayız.

Direnişteki Sanovel işçisi Sefa Güler: 8 yıldır 600 milyon ücretle çalışıyorum. Baştan sendikayı kabul ettiler. 2. ay döneminden sonra sendikayı ve taslağı kabul etmiyoruz dediler. 1 hafta sakal bırakma eylemi yaptık. Bunun için bizi uyardılar ve işten atarız dediler. İşimize son verdiler. Biz sadece insanca yaşamaya yeten ücret istedik. Ücretlerimiz çok düşük. Hiçbir sosyal hakımız yok. Sadece öğle yemeği, kahvaltı ve bayram şekeri. Bugün direnişimizin 25. günü. Bizler sonuna kadar devam edeceğiz.