6 Temmuz 2007 Sayı: 2007/26(26)

  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen siyasetinde “ip dalaşı”...
  Terör edebiyatı yapan generaller...
Abdullah Gül sivil silahsız siyaset belgesini açıkladı!
Boş vaadler ortalığa saçılıyor...
Hrant Dink’in katili sermaye devleti!
PETKİM işçisiyle dayanışmayı yükseltelim!
  Sınıf hareketi...
  BDSP’nin bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...
  Ankara ve Mersin’de
kontrgerilla karargâhları
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  Eksen Yayıncılık’tan seçimler üzerine çıkan kitapların tanıtımı... Seçimler ve sol hareket
  BDSP’nin 2 Temmuz eylem ve tkinliklerinden...
  2 Temmuz eylem ve etkinliklerinden...
  Füze kalkanı krizi çözülemedi
  Yurtdışında Sivas katliamı lanetlendi...
  Binali Soydan: Kısa bir özgeçmiş
  Bir kez daha TC’nin Güney Kürdistan
operasyonu üzerine...
M. Can Yüce
  Kızıl Bayrak sitesi Haziran ayı rakamları...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ankara ve Mersin’de kontrgerilla karargâhları

Ümraniye’deki bir evde 27 el bombasının yakalanmasıyla başlayan çete operasyonu sürüyor. Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’le birlikte 8 kişinin tutuklanması ve Eskişehir’de ortaya çıkarılan evin ardından Ankara’da yeni bir operasyon yapıldı. Danıştay’a yönelik saldırıyla gündeme gelen kontra bir örgüt olan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği’nin Genel Başkanı Taner Ünal ile Mersin İl Başkanı’nın da aralarında olduğu 18 kişi polis tarafından gözaltına alındı. Bu çete bozuntuları, çek-senet tahsilatı yapmak, adam yaralamak, tehdit, şantaj, adam kaçırma ve haraç toplamakla suçlanıyor. Dernek merkezinin yanı sıra birçok ev ve işyerinde yapılan aramada, çok sayıda silah, mermi ve askeri mühimmat, bilgisayar, CD, belge ve dokümanlara el konuldu.

Danıştay saldırısı davasında “azmettirici” olarak adı geçen Muzaffer Tekin’in Kadıköy’deki evinden çıkan belgeler, Vatansever Kuvvetler’i kamuoyunun gündemine taşımıştı. Faşist katil Alparslan Arslan adına düzenlenen derneğe ait kimlik kartı, Tekin’in evinde bulunmuştu. Arslan yakalandığında da üzerinden derneğin Beykoz ilçe başkanı Ercan Cin’e ait kartvizit çıkmıştı. Bu gelişmenin ardından saldırıyla dernek arasında bağ olduğu şüpheleri yoğunlaşmış, fakat ordunun devreye girmesiyle serbest kalmışlardı.

Birçok emekli subay, işveren ile emekli yargı mensubunun üye olduğu, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’ne yönelik operasyonda, aralarında VKGB Başkanı Taner Ünal, Mersin İl Başkanı ve VKGB Genel Sekreteri Mesut Sezer başta olmak üzere derneğin üst düzey yönetici ve üyesi konumundaki 18 kişi gözaltına alındı. Taner Ünal’ın birçok suçtan sabıka kaydı ve davası bulunuyor. VKGB hakkındaki “yolsuzluk” iddiaları üzerine 2006’da soruşturma başlatılmıştı. Dernekteki sahte imzalı işlemler, kayıt dışı gelir ve giderler ile şube açılışları ve çok sayıda kapsamlı faaliyetin, yayınlanan dergi ve kitapların hangi kaynaktan finanse edildiğine ilişkin kayıtların tutulmadığına ve 1,5 trilyonluk yolsuzluk yapıldığı raporla saptanmıştı. Fakat Şubat 2006’da tamamlanan ve kamuoyuna da yansıyan raporun ardından dava açılmamıştı.

Cumhuriyet’e bomba atılması ve Danıştay saldırısı zanlılarının isimlerinin Susurluk’tan Şemdinli’ye, Sedat Peker ve adamlarına yönelik Kelebek ve Akın Birdal suikastinden, Sauna, Atabeyler Operasyonu örgütlenmelerine kadar birçok olayda açığa çıkması, bu operasyonlarda ele geçen patlayıcı ve silahların Ümraniye’de gecekonduda bulunan çok sayıda patlayıcı madde ile benzerlik göstermesi ve yakalananların ifadelerinde yine aynı isimlerin geçmesi, operasyonda kilit isim haline gelen Muzaffer Tekin’in, Susurluk olayına adı karışan İbrahim Şahin ve Veli Küçük ile birlikte fotoğraflarının yayımlanması, Sedat Peker’in adamlarıyla sık sık telefon görüşmeleri yaptığının ortaya çıkması, Sauna ve Yüksekova çete liderleriyle ilişkisinin olduğu gerçeğini son Eskişehir, Ankara ve Mersin operasyonu gözler önüne seriyor.

Dikkat çekici nokta, her taşın altından kontrgerillanın çıkması. Çoğu emekli asker olan çete üyelerinin rütbeleri emekli olduktan sonra da devam ediyor. Çete mensupları bu sıkı hiyerarşi içinde silah ve bombaların saklı olduğu evlerde gizli toplantılar yapıyor. Yakalanan cephanelerin belli bir merkezden alındığı, bu malzemenin belli illere dağıtıldığı polis tarafından da belirlenmiş bulunuyor. Bütün kanıtlar açık bir biçimde orduyu işaret ediyor. Genelkurmay ise, bu gerçeği karartmak ve güya kendisinin gelişmelerle herhangi bir ilişkisi yokmuş izlenimi yaratmak için, yürütülen soruşturmada gözaltına alınan ve tutuklanan emekli askeri personel hakkında “ele geçirilen silah ve patlayıcı maddelerle ilgili olarak askeri yargının görev alanı kapsamında” soruşturma başlattı.

AKP hükümeti, kontra çetelere dönük operasyonla, ordunun hükümete yönelik basıncını dengelemeye çalışıyor, daha ötesi değil. Atabeyler çetesinden Ümraniye, Eskişehir, Ankara ve Mersin’deki ev baskınlarına uzanan ilişkiler ağı hala kalın bir sis perdesinin arkasında duruyor. Zira bütün bunların arkasında ordunun olduğu açık. Oraya kadar uzanmayan hiçbir operasyon, sis perdesini sıyırıp atamaz. Elbette bunu da mevcut düzen kurumlarından beklemek, ölüden gözyaşı beklemekle eşdeğerdir. Komünistlerin döne döne vurguladığı gibi, “Bu pisliği devrim temizler!”