6 Temmuz 2007 Sayı: 2007/26(26)

  Kızıl Bayrak'tan
   Düzen siyasetinde “ip dalaşı”...
  Terör edebiyatı yapan generaller...
Abdullah Gül sivil silahsız siyaset belgesini açıkladı!
Boş vaadler ortalığa saçılıyor...
Hrant Dink’in katili sermaye devleti!
PETKİM işçisiyle dayanışmayı yükseltelim!
  Sınıf hareketi...
  BDSP’nin bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...
  Ankara ve Mersin’de
kontrgerilla karargâhları
  BDSP’nin seçim faaliyetlerinden...
  Eksen Yayıncılık’tan seçimler üzerine çıkan kitapların tanıtımı... Seçimler ve sol hareket
  BDSP’nin 2 Temmuz eylem ve tkinliklerinden...
  2 Temmuz eylem ve etkinliklerinden...
  Füze kalkanı krizi çözülemedi
  Yurtdışında Sivas katliamı lanetlendi...
  Binali Soydan: Kısa bir özgeçmiş
  Bir kez daha TC’nin Güney Kürdistan
operasyonu üzerine...
M. Can Yüce
  Kızıl Bayrak sitesi Haziran ayı rakamları...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

BDSP’nin bağımsız sosyalist milletvekili adaylarıyla konuştuk...

“Sınıfın devrimci programını yükseltmek için aday olduk!”

- Kendinizi tanıtır mısınız?

Evrim Erdoğdu (Ankara 1. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı): “Gündüzlerinde sömürülmeyen gecesinde aç yatılmayan bir dünya” kavgasında yerini alan bir sıra neferiyim. Üniversitede öğrenci olduğum dönemde özgürlüğün, kardeşliğin, eşitliğin, insanca paylaşımın yalnızca sosyalizmde olduğunun bilincine vardım. Milyonların açlığı, sefaleti ve sömürüsü üzerine kurulu kapitalist üretim ilişkileri toplum yaşamını şekillendirirken, sosyal yaşamdan, politikaya kadar herşey kapitalizmin yasaları tarafından belirleniyor. Kurulu düzenin temellerine yönelmeyen hiçbir karşıtlık bu sınırların dışına çıkamaz. Çevre sorunundan kadın sorununa, mahalli sorunlardan gençlik sorununa, kültürel sorunlara kadar bu böyledir. İşte bu düşünceyle etrafımıza örülen sınırların dışına çıkarak gerçek anlamda özgürlüğü yani kavgayı seçtim. Toplumsal kurtuluşun değil bireyciliğin, bencilliğin bir yaşam biçimi olarak kabul edildiği bir dönemde sınıf devrimcisi olarak yaşanılabilir bir yarını bugünden örmek iddiasıyla örgütlü bir yaşam içerisinde yer almaktayım. Sömürünün olmadığı bir dünya hedefiyle, tepeden tırnağa örgütlü burjuva iktidara karşı her işçi ve emekçinin, kadının, gencin yapabileceği bir şeyi yaptım ve örgütlülüğü seçtim. Bu çerçevede geleceğin toplumunun nüvelerini bugünden oluşturan Mamak İşçi kültür Evleri çalışanı olarak kavgada yer aldım.

Asalak burjuvazinin, çürümüş kültürünü ve yaşam biçimini ezilenler üzerinde egemen kılmak için çevirdiği oyunun da, uydurduğu yalanların da sonu yok. İktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel açıdan işçi sınıfı ve emekçi kitleler soluk alamaz hale getirilmeye çalışılıyor. Bu atmosferde sınıfsız, sömürüsüz ve özgür bir dünyayı kendi elleriyle yaratacak olan işçi sınıfının devrimci eylemini örgütlemek ve bu eylemin yapıcılarından biri olmak büyük bir önem taşıyor. Ben, işçi sınıfı ve emekçilere kurtuluşun kendi ellerimizde olduğunu, devrimde ve sosyalizmde olduğunu daha gür haykıracağımız böylesi bir dönemde, BDSP’nin bağımsız sosyalist adaylarından biri olmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum.

Sinan Yürekli (İzmir 1. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı): 11 yaşımdan beri metal işkolunda çalışıyorum. Dünyanın nihai kurtuluşunun ancak sosyalizmle mümkün olacağını bilen ve bu sorumlulukla hareket eden sınıf bilinçli bir işçiyim. Bu sorumluluk sınıf mücadelesine hizmet edecek her koşulu en iyi şekilde değerlendirmeyi zorunlu kılıyor. Önümüzde ise bir seçim var. Düzenin kendi sömürü programının yürütücüsü olacak sözcüleri (hükümet) belirleme seçimi...

Seçim dönemleri genel olarak herkesin politikaya açık olduğu, sermaye iktidarı tarafından yıllar yılı kanı emilen işçi ve emekçilerin her türlü oyunla, yalanla, hatta terörle düzene bağlanmaya çalışıldığı dönemlerdir. Böyle dönemlerde sınıf devrimcilerine büyük görevler düşüyor. Bu görevlerin başında yıllardır işçi ve emekçilere sömürü, kan ve gözyaşı dışında bir şey vermeyen çürümüş düzeni teşhir etmek geliyor.

Ben işçi ve emekçileri kendi kaderini ellerine almaya çağırmak için aday oldum. “Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” şiarını haykırmak ve emekçi kitlelere anlatmak için aday oldum. İşçi ve emekçileri işçi sınıfının devrimci programı etrafında örgütlenmeye, birleşmeye ve haklarına sahip çıkmaya çağırmak için aday oldum. 

Sınıf mücadelesinin de öğrettiği gibi bugün en ufak bir hakkı kazanmak dahi dişe diş bir mücadele vermekten geçiyor. Kazanılmış hakları korumak, yeni haklar elde etmek bunların her biri ısrarlı ve sürekli bir mücadeleden geçiyor. Buradan hareketle bütün işçi-emekçileri, sınıf kardeşlerimi mücadele bayrağını yükseltmeye çağırıyorum.

22 Temmuz’da gerçekleşecek seçimlerde de yine iki sınıf karşı karşıya geliyor. Bir yanda işçi sınıfı ve temsilcileri olan sınıf devrimcileri, diğer yanda bir avuç asalak burjuvazi ve onlara hizmet eden gönüllü uşakları. Ortaya konulan programlar bunun en açık örneğidir. Bir tarafta işçi ve emekçilerin kurtuluşunu temsil eden devrimci program dururken, diğer tarafta işçi ve emekçileri sefalete sürükleyen, onları ücretli bir köle haline getiren sermayenin sömürü programı durmaktadır. Bu sömürü programı bütün düzen partileri için tek ve aynıdır. Ve seçim denilen oyun bu programın onaylatılmasından başka bir şey değildir. İşte bu oyunu bozmak, çürümüş düzenin tüm kurumlarıyla kirli ve kanlı yüzünü teşhir etmek, işçi ve emekçiler için meclisin çözüm olmadığını anlatmak için aday oldum.

Ahmet Subaşı (İzmir 2. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı): 1976 Artvin-Şavşat doğumluyum ve Gürcü halkına mensup bir işçi ailenin çocuğuyum. Genç yaşlardan itibaren sınıf devrimcisi olarak mücadelenin içerisinde yer almaktayım. Bugün insanlık, tarihinin en karanlık dönemini yaşamakta. Bahsettiğimiz bu karanlık, insanlığın başına musallat olmuş emperyalist-kapitalist dünya düzeninden kaynaklanmaktadır. Tarihin bugüne kadar belleğine kaydetmiş olduğu bu en karanlık çağ aynı zamanda teknolojinin, bilimin muazzam ölçülerde geliştiği bir döneme de denk gelmektedir. Ancak tüm bu gelişmeler bugün dünya üzerindeki bir avuç sömürücünün çıkarlarına hizmette kullanılıyor. Teknoloji emperyalist-kapitalist sistemin elinde adeta bir yıkım ve ölüm makinesine dönüşüyor. Yine emperyalist tekellerin kâr hırsının sonucu olarak dünya halkları çevresel felaketlere kurban ediliyor, kapitalizm, insanlıkla birlikte dünyanın da sonunu hazırlıyor.

Ben de insanın insan tarafından sömürüldüğü, bir avuç sömürücünün çıkarı için milyonlarca işçi ve emekçinin açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edildiği, mazlum halkların imha ve inkar politikasına tabi tutulduğu bu kapitalist sömürü düzeninde tek gerçek alternatifin devrim ve sosyalizm olduğunun bilinciyle mücadeleye katıldım. Safımı yeryüzündeki bütün nimetleri üreten ancak karşılığında açlığa ve yoksulluğa mahkum edilen işçi sınıfının, emekçilerin ve ezilen halkların haklı davasından yana belirledim.

- Neden aday oldunuz?

Evrim Erdoğdu (Ankara 1. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı): Çünkü milyonların emeği üzerinden iktidarda duran bir avuç asalak burjuvanın karşısında, emekçi kitleleri örgütlü bir güç olarak harekete geçirebilecek olan müdahalemizin bu süreçte daha belirgin bir hale gelmesi gerekiyor. Seçimler bir oyun diyoruz ve bu oyunda herkes kendi sınıf tutumuyla sahnedeki yerini alıyor. Ancak her sınıfın çıkar ve ihtiyaçları üzerinden şekillenen bu oyunda ezberi, sınıf devrimcilerinin bozması gerekiyor. İşçi sınıfının birleşik, siyasal, militan mücadele hattını örgütleyebilecek tek irade bizim siyasal çizgimizdir. Biz de Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu’nun adayları olarak devrimci sınıf mücadelesini güçlendirebilmek hedefiyle aday olduk. Bizler meclisin dışında bir çözüm olmadığı yanılsamasını parçalayacak, gerçek kurtuluş yolunu binlerce, onbinlerce işçiye, emekçiye anlatacak ve onları taraflaştıracağız. Sermaye devletinin bütün kurumlarıyla işçi-emekçi düşmanı olduğunu, burjuvazinin bu örgütlü iktidarına karşı sosyalist işçi-emekçi iktidarından başka bir alternatif olmadığını anlatacağız.

Ahmet Subaşı (İzmir 2. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı): Sırtımızdan geçinen bir avuç para babasının kendi sömürü düzenini sürdürebilmesi için baskı ve zorun yanısıra, yalanlara da ihtiyacı vardır. Bizleri sömürücü zorbalar karşısında güçsüz düşüren, aramızda güvensizlik yaratan ve örgütsüzlüğümüze neden olan inandığımız bu yalanlardır.

Emperyalist-kapitalist barbarlık düzeninin Türkiye sahnesinde sergilenen 2007 seçim oyununda yine aynı piyonlar, aynı figüran ve kuklalar sahneye çıkarak kendilerine ezberletilen rolleri oynayacaklar. Ve perdenin arkasında yine alınterimiz, emeğimiz bu senaryonun yazarlarınca, yani İMF, Dünya Bankası, emperyalist tekeller ve ülkemizdeki yerli işbirlikçileri tarafından çalınmaya devam edilecek. Yine mazlum halklara kan kusturacaklar.

Bir kez daha bu seçim oyununda bizlere seyirci rolü verilecek. Ne trajiktir ki en çok yalan söyleyene, en iyi kandırana “milletin vekili” ödülünü, senaryoda aslında bir kurban olan seyircilere verdirecekler. Yani işçi ve emekçilere kendi cellatlarını seçme özgürlüğünü bir kez daha “bahşedecekler”. Ancak karşılarında devrimci sosyalist adayları bulacaklar, yani maskelerini düşüreceğiz.

Ayrıca bu sömürü düzeni yıkılmadan işçi sınıfının bir takım kalıcı hak ve özgürlükleri elde edebileceğini söylemenin de bu yalanlara ortak olmak anlamına geldiğini düşünüyorum.

Kısacası asıl olan bu düzenin ve onun bütün kurumlarının ortadan kaldırılması ve yerine işçi sınıfı ve emekçilerin sosyalist iktidarının kurulmasıdır. İşçi sınıfı ve emekçilerin tek kurtuluş yolu budur.

- Nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?

Evrim Erdoğdu (Ankara 1. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı): Öncelikle çalışma alanlarında bulunan işçi ve emekçilerin karşı karşıya olduğu sorunlar ve duyarlılıklarını gözeten bir çalışma planı ile çalışmamıza başladık. Ankara 1. bölge oldukça geniş bir alanı kapsamakta. Sincan’da Organize Sanayi, Balgat’ta tekstil fabrikaları, Dikmen, Mamak, Seyran Bağları gibi emekçilerin yaşadığı semtleri de içinde barındıran bir alan. Biz çalışmamıza haftalar önce başladık. 2 seçim büromuzu açmış bulunmaktayız. Bunun dışında bölgede bulunan üç kurumumuzu seçim gündemi üzerinden işletmekteyiz. 2 Temmuz Sivas katliamının yıldönümünü sermaye düzeninin katliamcı yüzünü teşhir edebilmek açısından gündemleştirdik. 2 Temmuz gündemini seçim gündemiyle birlikte işleyerek sermaye düzeninin ve düzen partilerinin güçlü bir teşhirini yapmaya devam ediyoruz. Sermaye düzeninden ve onun temsilcisi olan düzen partilerinden hesap sorma vurgusunu öne çıkartıyoruz. Anma etkinliklerini de bu bakışaçısıyla örgütlüyoruz.

Bürolarda kitle etkinlikleri, aday tanıtım toplantıları, açık hava etkinlikleri ile siyasal gündemi güncel gelişmelerle birlikte işleyen bir çalışma üzerinden ilerlemekteyiz. Düzenin yarattığı faşist-şoven etki alanını kırabilecek bütünlüklü bir çalışma planlamaya çalışıyoruz. Ankara İşçiden İşçiye Bülteni’ni yerel araç olarak bu gündemde değerlendireceğiz, işçilerin karşı karşıya olduğu somut sorunları ve talepleri işleyeceğiz.

Sinan Yürekli (İzmir 1. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı): Aday olduğum kent yüz binlerce işçiyi barındıran bir kent. Ülkenin en büyük organize sanayilerinden biri bu bölgede bulunuyor. Sömürü cehennemi konumundaki fabrikalar ve buralarda her türlü saldırıya açık örgütsüz yığınlar... Ağır çalışma koşullarının yaşandığı, iş kazalarının kanıksandığı bir kentten aday oldum.

Burada elbetteki başarılı bir çalışma yürütmek, ihtiyaç olan her türlü yol ve yöntemi uygun araçlarla kullanmayı gerektiriyor. Ancak doğaldır ki burada sözünü ettiğim çalışma sadece seçim dönemi ile sınırlı bir çalışma değildir. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak biz zaten süreklilik taşıyan bir çalışma yürütüyoruz. Her dönemde işçi sınıfına insanca bir yaşam için, her türlü hakkı için mücadele ve örgütlenme çağrısı yapıyoruz. Seçim vesilesi ile bu çalışmada bir yoğunlaşma söz konudur. Ev toplantıları, fabrika ziyaretleri, sohbetler kullanılan belli başlı araçların başında gelmektedir. Söyleşiler, etkinlikler, bildiri afiş vb. kullanılmaktadır. Planlamalarımız içerisinde kahve toplantıları da yer almaktadır. Düzen partileri işçi ve emekçi kesimleri boş vaadlerle kandırmak, sömürü ve talan düzenini sürdürmek için nasıl çaba harcıyorlarsa, bizler de bu düzenin ve onun Amerikancı kukla partilerinin teşhirini yapmak, işçi ve emekçi kesimlere devrimci alternatifi anlatmak çerçevedesinde elimizden gelen bütün çabayı harcayacağız.

Ahmet Subaşı (İzmir 2. bölge bağımsız sosyalist milletvekili adayı): Doğaldır ki seçim dönemi önceliğimizi değiştirmiyor. Her zaman olduğu gibi önceliğimizde işçi sınıfı var. İzmir’de 2. bölge kapsamına giren yerlerde özellikle sanayi bölgelerine yoğunlaştık. Fabrikalara yakın bölgelerde ve semtlerdeki işçi ve emekçilere seçim çalışmamızı götürüyoruz. Bu kapsamda Yamanlar ve Menemen’de seçim bürolarını güçlü bir ön hazırlıkla açtık. Ayrıca var olan kurumlarımızı ihtiyaçlar doğrultusunda değerlendiriyoruz. Merkezi ve yerel propaganda araçlarını, gazetemizi etkin bir şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Çalışmamızın bundan sonraki aşamasında ev ve kahve toplantıları, açık kitle etkinlikleri planlıyoruz. Yüzümüzü her zamankinden daha fazla emekçilere döndüğümüz böylesi yoğun bir kampanya döneminin ardından mücadele bir adım daha ileriden devam ediyor olacak.

Sonuç olarak seçim dönemi faaliyetimiz siyasal sınıf çalışmamıza önemli katkılar sunacak. Çabalarımızın karşılığını alacağımıza inanıyorum.