15 Haziran 2007 Sayı: 2007/23(23)

  Kızıl Bayrak'tan
   Faşist ırkçılığa ve darbe tehditlerine karşı
“İşçilerin birliği,
halkların kardeşliği!”
  Genelkurmay adım adım ülkeyi savaşa götürüyor!
Düzene karşı devrim
mücadelesini büyütelim!
Seçim sandığı Pandora’nın kutusudur!
15-16 Haziran Direnişi yol göstermeye devam ediyor...
Liseli gençlik ÖSS’ye ve geleceksizliğe karşı alanlara çıktı...
  İşçi-emekçi hareketinden....
  KESK eylemlerinden...
  Devrimci mirası yaşatmak, daha ileriye taşımakla mümkündür!
  Seçim faaliyetlerinden...
  Kadının kurtuluşu sosyalizmde!
  Seçim süreci ve emekçi kadın
çalışmamız üzeri
  G8 protestolarından...
  Venezüellalı emekçiler, ABD emperyalizmi
ile işbirlikçilerine geçit vermiyor!
  Kapitalizm ve doğanın yıkımı
  Bültenlerden...
  Basından...
  Birinci yılında Kızıl Bayrak sitesi...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kapitalizm ve doğanın yıkımı

“Kapitalizm gölgesinden faydalanamadığı ağacı keser.” (Marks)

Marks’ın bu sözleri, kapitalizmin bugün dünyayı nasıl bir felakete sürüklediğine de açıklık getirmektedir. Kapitalizmin dünyanın doğal dengesini bozması sonucu yakın bir gelecekte bizleri birçok felaket bekliyor. Kapitalist kâr hırsı sonucu dünyanın doğal yapısı geri dönülemez derecede tahrip olmuştur. Bunun nasıl sonuçlar doğuracağı bilindiği halde ciddi bir önlem alınmamaktadır. İklim değişimi kendisini kimi bölgelerde kuraklık, kiminde sel baskınları ve bunlara bağlı olarak tarım ve yaşam ortamlarının tahribi olarak ortaya koymaktadır.

Ancak kapitalistlerin gündeminde her zaman dünyanın bozulan dengesi değil de bozulacak olan ekonomik dengesi vardır. Bu nedenle zamanında önlem almayanlar, şimdi doğal yaşamın sorunlarına bağlı olarak gelişecek ekonomik sorunları gözeterek bu sorunu gündeme getirmektedirler.

Norveç Kutup Enstitüsü Müdürü Jann-Gunnar Winther, küresel iklim değişikliğinin Kuzey’in zengin ülkeleri açısından büyük fırsat olacağını söyleyerek, “Güney’in yoksulları yine kaybeden olacak” demektedir. NTV’de yer alan haber şöyledir:

“Winther, küresel ısınma sonucu buzulların erimesinden Kuzey ülkelerinin yanı sıra ABD ve Rusya’nın da tarım, deniz taşımacılığı, madencilik gibi birçok alanda yararlanacağına işaret etti. ‘Termometre yükseldikçe Sibirya’nın kuzeyi veya Kanada’nın kuzeyi gibi geniş bölgelerde tarım kolaylaşacak’ diyen Norveçli iklim uzmanı, hava sıcaklığının beş derecenin üzerine çıkacağı gün sayısının artmasıyla tarımın gelişeceğini vurguladı. ‘Üzümleri iyileşeceği için İngiltere mükemmel beyaz şarap üretir hale gelirken, Fransa’daki aşırı sıcaklar yüzünden üzümler bozulacak ve Bordeaux şaraplarının kalitesi düşecek’ diyen Winther, Kuzey’de balıkçılık ve ormancılığın da küresel ısınma sayesinde gelişeceğini söyledi. Norveçli uzmana göre, turizm de küresel ısınmadan nasibini alacak ve Akdeniz’in kavurucu sıcaklarından kaçmak isteyen tatilciler, soluğu Kuzey Avrupa’da alacak. Kışın da Alpler ve Pireneler’i beğenmeyen kayakçılar yine Kuzey’e akın edecek. Bugün Kuzey Kutbu üzerinden yılda ancak 30 gün deniz ticareti yapılabildiğini hatırlatan Norveçli uzman, deniz buzullarının azalmasıyla bu sürenin en az 4 kat artacağına işaret etti ve ‘Rotterdam’dan Japonya’ya giden bir gemi, Süveyş yerine Kutup Denizi’ni kullandığında yolculuk 10 gün kısalacak’ dedi. Norveç’in Tromsö kentinde düzenlenen iklim konferansında konuşan uzmanlara göre de, buzulların erimesiyle Kuzey kutbundaki petrol ve doğalgaz rezervlerine ulaşma imkanı doğacak, bu da Kuzey ülkeleri için ‘ballı lokma’ olacak.”

Kapitalistlerin küresel ısınmaya da kâr-zarar ilişkisi üzerinde baktıkları ortadadır. Onların tek derdi kâr hırsı olduğu için yoksulluk, kuraklık, sel felaketleri onları ilgilendirmez. Sorunun kaynağı olan emperyalist-kapitalist ülkeler sorunun çözücüsü olamazlar. Onların kendi aralarında yaptıkları göstermelik anlaşmalar birer aldatmacada ibarettir. En fazla kendi kamuoyunu oyalamak işlevi gören bu anlaşmaların kağıt üzerinde kalacağı kesindir. Örneğin son toplanan G-8 Zirvesi’nde sözde iklim değişikliği ile mücadelede yeni bir anlaşma üzerinde uzlaşılmıştır. Anlaşma, iki senelik bir diyalog sürecini ve “sera gazı salınımının 2050 yılına kadar yüzde 50 oranında azaltılmasını” öngörüyor. Çoğu uzman hemen önlem alınsa dahi küresel ısınmanın etkisinin asırlarca sürebileceğini belirtirken; iklime zarar veren sera gazlarının salınımının 20 yıl sonunda yüzde 70-80 oranında düşürülmesi durumunda ancak küresel bir felaketin önlenebileceğine vurgu yapıyorlar. Ayrıca zirvede katil Bush’la bu konuda anlaşılmasını sevindirici buluyorlar. Bilindiği gibi Bush Kyoto Protokolü denilen sözde önlemler anlaşmasına bile “ekonomik çıkarları” öne sürek imza atmıyordu.

G-8 Zirvesi’nde alınan kararların gerçek yaşamda karşılığı yoktur. Örneğin iki yıl önceki Afrika’ya yardım için zirvede alınan 50 milyar dolarlık yardımın bugüne kadar sadece 20 milyar doları toplanmıştır. G-8’ler bu sene de Afrika’ya AIDS, sıtma ve tüberküloza karşı mücadele amacıyla toplam 60 milyar dolar vereceklerini söylüyorlar. Bu paranın yarısını Washington yönetiminin vermeyi taahhüt ettiği belirtiliyor. Bunun hiçbir inandırıcılığının olmadığı ortada.

Tüm felaketlerin kaynağı olan emperyalist-kapitalist sisteme karşı mücadele etmeden bu sorunun çözümü doğrultusunda da mesafe olmak mümkün değildir. Ancak bu sistemi değiştirdiğimizde insan ve çevre sağlığı için kalıcı önlemler alabileceğiz. Çünkü ancak sosyalizmde “Çevre sağlığını gözeten bir üretim, kentleşme, enerji ve ulaşım politikası izlenir. Bu, toplum sağlığının vazgeçilmez koşulu sayılır. Kapitalizmden miras çevre tahribatının giderilmesi, doğal çevrenin, toprağın, suyun ve havanın korunması için köklü önlemler alınır.” (TKİP Programı)


 

Sadr hareketi işgalin her türlüsünü reddediyor!

Pekçok girişime rağmen Sadr hareketi lideri Mukteda Es Sadr’ı ortadan kaldırmayı başaramayan emperyalist ordular, harekete bağlı Mehdi Ordusu’nu silahtan arındırma girişimlerinden de sonuç alamadı. Bunun üzerine görüşme yolu aramaya başlayan işgalciler, Sadr’ın ABD ile masaya oturmayı reddetmesiyle, bu girişimden de sonuç alamadılar.

İngiliz The Indepent gazetesine konuşan Mukteda Sadr, “Amerikalılar, geçmişte de beni öldürmeye çalıştı. Fakat başaramadılar. Şu bir gerçek ki, ABD halen beni ölü istiyor ve halen suikast girişimlerinde bulunuyor” dedi. “Iraklıyım, Müslümanım, özgürüm ve işgalin her türlüsünü reddediyorum” şeklinde konuştu.

Sadr’ın ayrıca, “Konuşacak çok bir şey yok. Amerikalılar, işgalci ve hırsız. Bu ülkeyi terketmek için gün belirlemeliler. Gideceklerini biliyoruz, ama ne zaman olacağını da bilmeliyiz” dediği aktarıldı.

Amerikan işgaline karşı Sünnilerle birlik kurmaya çalıştıklarını ifade eden Sadr, geçtiğimiz günlerde Irak’ta direnişin kalesi olarak bilinen El Anbar’da görüşmeler yapıldığını da belirtti.

Bu arada, bir çekilme takvimi açıklanması konusundaki siyasi etkinliklerinden dolayı ABD ordusunun kendileriyle görüşmek istediğini belirten Sadr Hareketi yetkililerinden Şeyh Ammar es-Saidi de, yaptığı açıklamada, “Mukteda Sadr, ABD ordusuyla her türlü diyalogu reddetmektedir ve işgalcilerle yapılacak her türlü müzakereye karşıdır” dedi.

Iraklı kimliğini öne çıkararak mezhep çatışmalarına karşı olduklarını dile getiren Sadr Hareketi, direnişi sürdüren Sünni hareketlere destek veriyor. Bu güçlerin işgal karşıtı mücadelede birleşmeyi başarabilmesi, bataklık içinde çırpınan işgalcilerin sonunu yaklaştıran önemli bir adım olacaktır.


 

“Siyonist İsrail Filistin’den defol!

Siyonist İsrail’in emperyalistlerin desteğiyle, 5-11 Haziran 1967’de gerçekleştirdiği “6 Gün Savaşı” ile Mısır, Ürdün ve Suriye ordularını yenilgiye uğratarak Golan Tepeleri’ni, Batı Şeria, Gazze ve Kudüs’ü işgal etmesinin üzerinden 40 yıl geçti.

İşgalin 40. yılında HOP Koordinasyonu (HÖC, Kaldıraç, EHP, Antikapitalist, Odak, İşçi Mücadelesi, Sosyalist Alternatif ve bireyler), FHDD, HKM ve ESP işgali protesto eden bir açıklama gerçekleştirdi. 10 Haziran günü 1. Levent Metro çıkışında bir araya gelen kitle, Arapça ve Türkçe “Siyonist İsrail Filistin’den defol!” pankartı açtı ve Büyükdere Caddesi’nden yürüyerek İsrail Konsolosluğu’nun önüne kadar geldi.

Yürüyüş ve açıklama boyunca sık sık “Siyonist İsrail Filistin’den defol!”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol!”, “Her yer Filistin, hepimiz Filistinli’yiz!”, “Ortadoğu halkları yalnız değildir!”, “Katil ABD, işbirlikçi MGK/AKP!”, “Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak!” sloganları atıldı.

Konsolosluk önünde önce FHDD Sekreteri bir konuşma yaparak, siyonistlerin katliamlarını lanetledi, Filistin halkının direnşininin halklara yol gösterdiğini belirtti.

Daha sonra kitle adına yapılan açıklamada, emperyalistlerin desteğiyle Filistin üzerindeki baskının her geçen yıl arttığı, “ayrımcılık duvarı”yla ülkenin açık hapishaneye dönüştürüldüğü, Filistin halkının açlık, yoksullukla ve katliamlarla terbiye edilmeye çalışıldığı, buna rağmen boyun eğdirilemediğini vurguladı.

Açıklamaya 75 kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul