15 Haziran 2007 Sayı: 2007/23(23)

  Kızıl Bayrak'tan
   Faşist ırkçılığa ve darbe tehditlerine karşı
“İşçilerin birliği,
halkların kardeşliği!”
  Genelkurmay adım adım ülkeyi savaşa götürüyor!
Düzene karşı devrim
mücadelesini büyütelim!
Seçim sandığı Pandora’nın kutusudur!
15-16 Haziran Direnişi yol göstermeye devam ediyor...
Liseli gençlik ÖSS’ye ve geleceksizliğe karşı alanlara çıktı...
  İşçi-emekçi hareketinden....
  KESK eylemlerinden...
  Devrimci mirası yaşatmak, daha ileriye taşımakla mümkündür!
  Seçim faaliyetlerinden...
  Kadının kurtuluşu sosyalizmde!
  Seçim süreci ve emekçi kadın
çalışmamız üzeri
  G8 protestolarından...
  Venezüellalı emekçiler, ABD emperyalizmi
ile işbirlikçilerine geçit vermiyor!
  Kapitalizm ve doğanın yıkımı
  Bültenlerden...
  Basından...
  Birinci yılında Kızıl Bayrak sitesi...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

G8’ler Zirvesi ve aldatıcı vaadler

100 milyon Euro’ya malolan G8 Zirvesi, 6-8 Haziran tarihleri arasında Almanya’nın Rostock kentinin Heiligendamm beldesinde gerçekleştirildi. Zirve, katılımcıları ve zirvede alınan kararlar kadar, 6 gün boyunca devam protesto gösterileri, yürüyüşler ve barikatlarla, zirve karşıtlarının militan, kararlı, örgütlü ve enternasyonal karakterdeki mücadeleleriyle de gündeme oturdu.

Almanya’da biraraya gelen, dünyanın yüzde14’ünü temsil eden zengin ülkeler topluluğu G8’lerin liderleri, zirvenin son günü aldıkları kararları açıkladılar. Ancak bu kararlar bağlayıcı değil.

Zirveye ev sahipliği yapan Alman Başbakanı Merkel, zirve sonrasında zafer kazanmış komutan edalarıyla demeçler verdi. Efendilerinin hizmetindeki Alman basını ise, “Merkel’in mucizevi etkileme gücü”, “Merkel kumar oynadı ve kazandı”, “Büyük zafer” başlıkları atarak ona övgüler dizdi. İklim değişikliği ile mücadelede yeni bir anlaşma üzerinde uzlaşılmış olunmasını, beklenenden çok daha etkin bir içeriğe sahip önemli bir adım olarak lanse etti. G8 Zirvesi’nde sözde iklimi koruma konusunda ortak bir amaçta birleşilmiş, hatta Bush bile kabul etmişti!

Gerçekte karar verilen bir şey yok. G8’in üzerinde vardığı anlaşma, iki senelik bir diyalog sürecini ve “sera gazı salınımının 2050 yılına kadar yüzde 50 oranında azaltılmasını” öngörüyor. Oysa uzmanlar hemen önlem alınsa dahi küresel ısınmanın etkisinin asırlarca sürebileceğini belirtiyorlar. İklime zarar veren sera gazlarının salınımının 20 yıl sonunda yüzde 70-80 oranında düşürülmesi durumunda ancak küresel bir felaketin önlenebileceğine döne döne vurgu yapıyorlar.

Toplantının diğer ana gündemi ise Afrika’ya yapılacak yardım konusuydu. Varılan anlaşmaya göre, G8’ler, Afrika’ya, AIDS, sıtma ve tüberküloza karşı mücadele amacıyla toplam 60 milyar dolar verecek. Ayrıca bu paranın yarısını Washington yönetiminin vermeyi taahhüt ettiği belirtiliyor.

Ancak iki yıl önceki zirvede alınan 50 milyar dolarlık yardımın bugüne kadar sadece 20 milyar dolarının toplanması, bu vaadin pek de gerçekçi olmadığını gösteriyor.

Emperyalistlerin ne dünya için bir felaket olacak iklim değişikliklerine yol açan sera gazı salınımını engelleme, ne de Afrika’daki açlık ve sefaleti çözme gibi bir amaçları ve çabaları olabilir. Onlar sadece vaadederler ve bunlar hep kağıt üstünde vaadler olarak kalır. Doğanın tahribatı, iklim değişiklikleri, yeraltı-yerüstü zenginliklerini talan ettikleri Afrika’da açlık ve sefaletin nedeni emperyalistler ve onların kâra dayalı sistemleridir. Dolayısıyla bu sorunların tam çözümü bu sistem sınırları içinde mümkün değildir. Çözüm ancak bu sistemin yıkılması ve yeni bir dünyanın kurulmasından geçmektedir. Bu yeni dünya ise sosyalizmdir.


G8 Zirvesi’nin 2. gününde protestolar

İkinci gününde de binlerce protestocu caddelerde ve tarlalar arasında G8 Zirvesi’nin yapıldığı Heiligendamm’a giden yolları kapatmak için işgal ve barikat eylemleri gerçekleştirdiler. Sabah saatlerinden itibaren gruplar giriş yollarına barikatlar kurarak gece barikat başında bekleyen eylemcilere destek verdiler.

6 Haziran günü yüzlerce G8 delegesi ve çalışanları gecikmeli olarak toplantı salonuna ulaşabildi. Heiligendamm çevresinde protesto göstericileri barikatlar kurarak, yolları kapatarak, polisle çatışarak G8’in burada ve dünyanın hiçbir yerinde meşruiyetlerinin bulunmadığını ve buraya hoş gelmediklerini haykırdılar.

10 bini aşkın bir kitle güvenlik çitinin kapılarına dayandı, kapıları tuttu, barikatlarda geceledi. Tüm eylemlerin yasak olduğu bölgeye kadar ulaşıldı.

Gözaltına alınanlar hızlandırılmış duruşmalara çıkarıldılar. 2 Haziran gününden bu yana 700 kişi gözaltına alındı. Alman devleti gözaltına alınanları hızla yargılayıp hapis cezası vererek, diğer eylemciler için caydırıcı olmayı amaçlıyordu.

Heiligendamm çevresinde 24 saat süren barikat eylemlerinde gösteri yapan binlerce kişi, polisi bile şaşırtan bir soğukkanlılıkla hareket ettiler, kararlı ve disiplinli bir tutum sergilediler. “Yankee go home!”, “Bush go home!”, “Bush terörist!”, “Bizler antikapitalistleriz!” sloganları tüm kitle tarafından sıkça atıldı. Yine sık sık militan bir şekilde atılan “Yaşasın uluslararası dayanışma” sloganı, barikat ören polisle çatışan değişik uluslardan devrimciler nezdinde ete-kemiği büründü.


 

Almanya’da herkes fişleniyor!

Almanya’da yaşayan herkesten parmak izinin alınması ile ilgili karar, 8 Haziran günü hükümet partilerinin onayıyla alındı. Buna göre pasaportların üzerine yerleştirilen çipe elektronik olarak pasaport sahibinin sağ ve sol işaret parmağının izi yerleştirilecek. Bu karar 1 Kasım tarihinden itibaren her yeni pasaport alan için uygulanacak. Belediye daireleri parmak izlerini ayrıca saklamayacak. Bu uygulama Almanya’da yaşayan yabancılar için de geçerli olacak.

Almanya’da yayınlanan Spiegel dergisinin verdiği bir habere göre, Federal İçişleri Bakanı Schauble tarafından hazırlanan; Almanya’da yaşayan AB ve İsviçre vatandaşları dışındaki yabancıların tümünden parmak izinin alınması ve bu bilgilerin Merkezi Kayıt Bilgi Dairesi’nde uzun yıllar saklanması ile ilgili tasarı görüşülüyor. Bunun için Yabancılar Merkezi Kayıt Bilgi Dairesi ile ilgili yasada bazı değişikliklerin yapılması bekleniyor.

Yabancılar Merkezi Kayıt Dairesi’ne uzun yıllar Almanya’da yaşayan 1.7 milyon Türkiyeli de kaydedilecek. Ayrıca Almanya’ya gelmek isteyen herkes, vize sırasında konsoloslukta parmak izi verecek. Alman devleti bununla Almanya’ya girmenin önünü kesmiş olacak. Bu parmak izleri sayesinde, iltica talebinde kişinin ülkesindeki kendisine ait bilgiler alınıp karşılaştırılabilinecek.

Tüm bu uygulamalar ile yabancılar bir kez daha “potansiyel suçlu”, “potansiyel terörist” muamelesi görüyor.

Schauble, bu uygulama yürürlüğe girdiği koşullarda, teknolojik rekabette, organize suç ve uluslararası terörizm ile mücadelede bir atılım yapacaklarını iddia ediyor.

Dünyada ilk ülkeler olarak Almanya ve Avusturya, Haziran ayından beri elektronik parmak izleri ile ilgili bilgileri karşılıklı değişiyorlar.


ETA: Tüm alanlarda mücadele!

Basklı örgüt ETA, Mart 2006 yılından beri sürdürdükleri ateşkesi sona erdirdi. ETA yaptığı açıklamada, İspanya’daki “sosyalist” hükümetin, kendilerinin her türlü barış çabalarına gözaltı, işkence ve takip terörü ile cevap verdiğini belirtti. Basklılara yapılan saldırıların yoğunlaştığını, Mayıs sonundaki anti-demokratik seçimlerde anti-faşistlere ait geleneksel partilerin yasaklandığını, hükümetin Bask politikasında hiçbir değişiklik yapmayacağının şimdiden anlaşıldığını belirterek, bu nedenle mücadeleyi tüm alanlarda yeniden başlatacaklarını ilan etti.