11 Mayıs 2007 Sayı: 2007/18(18)

  Kızıl Bayrak'tan
   Egemenler gerici iktidar için çatışıyor…
  Düzenin seçim oyununu bozmak için devrimci seferberlik!
Kürt liberallerin depreşen seçim hayalleri
Sınıf hareketi...
21. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği
 Şarlatan halife-padişah mı?, demagog faşist başkan mı- Haluk Gerger
  Kayıkçı kavgasında yeni perde: Çankaya savaşları mı, sistem savaşları mı? - Yüksel Akkaya
  Seçimler ve sol hareket
  Silahlanma doludizgin
  Şarm-el Şeyh’te çifte konferans
  Siyonist rejimin sarsıntıları sürüyor!
  Blair yerel seçimlerde hezimete uğradı
  Avrupa’da saldırganlaşan ırkçılığın karanlık yüzü
  Dünyadan...
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun 1 Mayıs değerlendirmesi...
  1 Mayıs üzerine gözlem ve değerlendirmeler…
  Postal yalayıcısı Türkan Saylan ve şürekâsına, onların kuyruğuna takılan “aydın” kılıklı Kemalistler’e…
  Askeri cumhuriyet, seçimler ve ötesi...
M. Can Yüce 
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

1 Mayıs üzerine gözlem ve değerlendirmeler…

“Devrimci irade kazandı!”

1. metal işçisi: İkinci kez 1 Mayıs’a katıldım. Böyle bir 1 Mayıs eylemine katıldığım için çok sevinçliyim, gururluyum.

İlaç emekçisi: Tophane’den girdik. Orada dağınık bir kitle vardı. Sloganlarla birlikte kitle toparlandı, muhteşemdi. Devletin kolluk güçlerinin biber gazıyla saldırması üzerine henüz toparlanan kitlenin bir bölümü dağıldı. Oradan İstiklal’e geçtik. Burada da büyük bir kitle vardı sloganlar, bayraklar... Muhteşemdi.

Aslında engellemelerin ne olacağı belliydi. Daha öngörülü davranabilseydik, mesela daha erken gidebilseydik çok daha iyi olacaktı.

Tekstil işçisi: Bir gece öncesinden eylem üzerine bir değerlendirme yaptık. Hazırlıklı olmak gerekliliği üzerine konuştuk. Bunun üzerinden eyleme sınırlı da olsa gözlük, limon vb. götürdük, bu iyiydi. Kitle korkusuzdu, devlet ise olabildiğince saldırgandı. Biber gazının yanısıra silahla ateş bile edildi. Yine de kitlelerin kararlılığını bitiremediler. Ayrıca tüm ilişkilerimiz inisiyatif gösterdi. Bu eylem aynı zamanda bir sınavdı bizim için. Bu anlamıyla iyi bir sınav verdiğimizi düşünüyorum.

2. metal işçisi: Pankartı oraya taşıyan ve açan arkadaşlara özellikle tebrik etmek istiyorum. Devletin demagoji olarak kullandığı olaylara, mesela cam-çerçeve indirilmemesine özen gösterilmesi anlamlıydı. Çevredeki esnaf da oldukça yardımcı oldu. Kitle toplanabilseydi çok kalabalık olacaktı. Bundan sonra sermaye devleti bizi hiçbir şekilde Çağlayan’a sokamayacak.

3. metal işçisi: 1 Mayıs’a ikinci gidişim, çok iyiydi. Devletin faşist saldırısını yaşadık. Bronşit hastası olduğum için çok zorlandım, fakat en önde safımı tuttum. Kitle çok sakindi.

4. metal işçisi: Öncesinde insanların bir tedirginliği vardı. İstiklal’de ilerici, demokrat devrimci insanlar vardı, kararlı bir kitle vardı. Bu aynı zamanda 1 Mayıs’ın ön sürecindeki havanın alana yansımasıydı.

1. basın-yayın işçisi: Sabahın erken saatlerinde medyada antipropaganda yapıldı. İstanbul’un her yeri 1 Mayıs alanıydı. Denizin ortasında bile 1 Mayıs kutlandı.

Kargo işçisi: Kitlelerin kararlı, militan, devrimci bir 1 Mayıs gerçekleşti. ‘96 yılı devrimciliği ve kitleselliğiyle öne çıkıyordu. Fakat bu yılki 1 Mayıs’ta gözle görülür militan bir yan vardı. İşçi kitleler, öncü- ilerici kitleler devlete karşı koydulalr. Bu tutum önümüzdeki dönemde de belirleyici olacaktır. Bizim açımızdan kendi mücadele tarzımızın öncülüğünü orada net bir şekilde görmüş olduk. Örgütsüz kitleler darmadağınıktı. Bir yoldaşımız bir slogan attığında kitleleri birleştirebildi.

‘96 1 Mayıs mitingine katıldım fakat çatışmaların uzağındaydım. 11 yıl sonra devletin kolluk güçleriyle çatışma şerefine eriştim. Polisin attığı gaz bombasını geri onlara atma imkanı buldum, taş attım. Çevremdeki herkes işçi-emekçi insanlardı. Militanlık taş atmakla sınırlı değil kuşkusuz. Bu konuda tüm saldırılara karşı karşı konması, çatışmaların yaşanması, Taksim’de kalma kararlılığı, ısrarı üzerinden bakmak gerekiyor. Bu yüzden militan bir 1 Mayıs olarak nitelemek gerekiyor.

Organizasyon eksikliğimiz vardı. Daha iyi koordinasyon sağlayabilseydik daha iyi olabilirdi. Bazı gruplar hiç giremedi, girmedi. Bayraklarımızı keşke alana sokabilseydik. 11 yılın ardından devrimci, militan 1 Mayıs yaşandı. Bunun sınıf üzerinde de bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Herşeye rağmen Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun bu 1 Mayıs’taki tutumunu yerinde buluyorum.

3. metal işçisi: 2007 1 Mayıs’ı kutlamalarını geride bıraktık. 1 Mayıs’ın şanlı geleneğine sahip çıktık. 1 Mayıs öncesinde çeşitli etkinlikler örgütledik. Bunun önemli bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Sınıf hareketi örgütsüz. Tersi olsaydı böylesi bir saldırganlığa karşı ertesi gün işçiler protesto gösterileri yapabilir, bildiriler okuyabilirdi. Devrimci irade açığa çıktı.

Küçükçekmece İşçi Platformu


Tersanelerde 1 Mayıs terörü teşhir edildi

1 Mayıs günü İstanbul’da uygulanan sıkıyönetimi, baskı ve terörü teşhir etmek amacıyla “Sıkıyönetim sökmedi, Taksim fethedildi!” başlıklı bildiri çıkararak İçmeler ve Aydıntepe istasyonlarına dağıttık. Dağıtım sırasında ajitasyon konuşmaları yaparak İstanbul Valisi’ni ve Emniyet Müdürü’nü istifa etmeye çağırdık. Taksim’in kazanıldığını vurguladık. Daha fazla hak ve özgürlüklerin kazanılması için işçi ve emekçileri mücadeleye çağırdık. İşçiler bildirilerimizi ilgiyle karşıladılar.

Tersane İşçileri Birliği


 

Kartal’da bildiri dağıtımı

2007 1 Mayıs’ı fiili ve meşru bir hatta kararlı bir duruş gösterildiğinde işçi sınıfının önemli kazanımlar sağlayabileceğini gösterdi. 2007 1 Mayıs’ı işçi sınıfına sadece Taksim’i kazandırmadı. Aynı zamanda bundan sora izlemesi gereken yolu bir kez daha gösterdi. Önemli olan 1 Mayıslar’ın 2 Mayıslar’a taşınmasıdır.

Sınıf devrimcileri olarak bu bilinçle Taksim zaferini geniş emekçi kesimlere anlatmak için BDSP’nin 1 Mayıs sonrası yaptığı açıklamayı fabrikalara dağıttık.

ABB, Kartal Belediyesi, Adel Kalem, Mimaysan, Modital’de yaptığımız dağıtımlarda işçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştık. Hemen hemen her işletme önünde işçilerle Taksim ve 1 Mayıs gündemini tartıştık. ABB’den bir işçi 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasının anlamlı olduğunu ifade etti. Ancak geniş kesimlerin katıldığı bir miting havasında kutlanmasının daha iyi olacağını söyledi, çatışmalara üzüldüğünü dile getirdi. Bizler de kitlelerin meşru haklarını kullandıklarını, devletin bunu bir irade savaşına döndürdüğünü ve savaşı işçilerin kazandığını ifade ettik.

Kartal Belediyesi’ndeki işçiler “karşıya geçemediklerini” söylediler. “Keşke biz de diğer işçilerle birlikte orada olsaydık”, “bize atılan dayak gün gelecek onlara daha güçlü bir şekilde geri dönecek”, “bir takım hakları kazanmak için bir şeyleri göze almak gerekiyor”, “yasaklamalarla hiçbir şeyi çözemezler çünkü onlar yasakladıkça bizim mücadele isteğimiz daha da artacak” vb. düşüncelerini bizlerle paylaştılar. Tüm bu söylemlerin gerisinde Taksim’in işçilerin kendilerine olan güvenlerini daha da artırdığını gördük. İşçiler bildiriyi ilgiyle aldılar ve okudular.

Modital işçileri ise temsilcinin ve sendikanın işçileri aydınlatmadığını, işçilere sahip çıkmadıklarını, en ufak itirazda ise işten atarlar diye korkuttuklarını anlattılar. Kendi aralarında birlik olmadığını, bu sağlanmadığı için de sorunların yaşanmaya devam edeceğini ifade ettiler. Çalıştıkları için 1 Mayıs’a gidemediklerini ifade ederek üzüntülerini dile getirdiler.

Bizler bir kez daha sınıfın devrimci iradesi açığa çıktığında sınıfın her bölüğüne umut ve güven verdiğini gördük. 1 Mayıs’ın kazanımlarını işçi ve emekçilere anlatmaya devam edeceğiz.

Kartal’dan BDSP’liler

------------

1 Mayıs günü iki karşı sınıf karşı karşıya geldi...

Taksim’i kazandık ve kızıllaştırdık!

Yaklaşık bir aydır Taksim 1 Mayıs’ı üzerinden estirilmeye çalışılan terör ve baskı ortamına rağmen işçi ve emekçiler mücadele kararlılığını 1 Mayıs günü gösterdi.

Sadece Taksim değil, İstanbul’un dört bir yanı 1 Mayıs alanına çevrildi. Caddeler, sokaklar, semtler, meydanlar hatta deniz üstü dahil olmak üzere her yerde eylemler yapıldı. Zira 1 Mayıs’ın resmi tatil günü ilan edilmesi talebine karşı çıkanlara inat 1 Mayıs günü gayr-ı resmi yollardan tatil günü ilan edilmiş oldu.

Küçükçekmece İşçi Platformu olarak 2 aydır bölgemizde 1 Mayıs’ın ruhuna ve özüne yakışan bir çalışma yürütme çabası içerisine girdik. Afişler, bildiriler, fabrikalara yönelik özel sayılar, Emekçinin Gündemi gazetesinin satışı ve binlerce çağrıyla bölgemizdeki emekçileri 1 Mayıs’a ve mücadeleye çağırdık. 1 Mayıs’a hazırlık toplantıları yaptık. En son gerçekleştirdiğimiz “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” pikniği ile yoğun ve canlı bir hazırlık aşamasından geçtik. 1 Mayıs günü geldiğinde Küçükçekmece’den işçi arkadaşlarımızla ve yoldaşlarımızla birlikte, bayraklarımız ve pankartlarımızla hazırdık.

O gün İstanbul tam bir gözaltı yaşamaktaydı. Bu nedenle sabahın erken saatlerinde yaşadığımız ilk aksilik, tuttuğumuz aracın estirilen terör havasından etkilenip gelmemesi oldu. Aracın gelmemesi zaman kaybına neden olsa da, otobüslerle de olsa 1 Mayıs alanına gitme iradesi ile yola çıktık. Cevizlibağ’a geldiğimizde, Beşiktaş güzergahından 1 Mayıs alanına girme kararlılığını göstermek üzere Zincilikuyu’ya gitmeye karar verdik. Son olarak buraya vardığımızda ise Taksim’de yapılacak anmanın çağrısını duyduk. Farklı yollardan Taksim’e çıkmak üzere yolumuza devam ettik.

İstiklal Caddesi’nde emekçi kitlelerle ve yoldaşlarımızla buluştuk. İlk fırsatta pankartımızı açarak yürüyüşe geçtik. Coşkulu bir şekilde attığımız sloganlarımızla Taksim alanını zorlamaya başladık. Eylem için bekleyen emekçilerin katılımı ile de meydana doğru yürümeye başladık.

Eylemin başlaması ile kitleselleşmemizden korkan kolluk güçleri saldırmaya başladılar. Coplar, gaz bombaları ile üzerimize saldırdılar. Dükkanlar basıldı, gözaltılar yaşandı. Ancak Taksim kararlılığı gün boyu bitirilemedi. Her sokakta çatışmalar saatlerce sürdü. Ve Taksim meydanının asıl sahipleri 30 yıl sonra orada bulunmanın, sesini yükseltmenin gururunu yaşadı. Estirilen terör ortamının sahibi devlet ise bir kez daha vahşi ve katliamcı yüzünü göstermiş oldu.

Küçükçekmece İşçi Platformu olarak yaptığımız 1 Mayıs değerlendirmemize 30 yıl sonra Taksim’de yaşanan bu kararlı ve militan 1 Mayıs’ın coşkusu yansımaktaydı.

Azgın sömürü koşulları dayatılan işçi ve emekçiler 1 Mayıs günü Taksim’de sınıf düşmanları ile karşı karşıya gelmiştir. 1 Mayıs sınıfsal özüne ve devrimci ruhuna yaraşır bir şekilde kutlanmıştır. Emekçi kitleler, devrimci irade ve kararlılık Taksim’i kazanmıştır. Sınıf devrimcileri kitlelere öncülük etmiştir. Devrim ve sosyalizm mücadelesi atılan sloganlara yansımış kitleler sosyalizm özlemini militan bir şekilde bir kez daha dile getirmiştir.

Bugün korkulan budur. Her türlü etkinliğe, yoz eğlencelere açılan Taksim meydanının işçi ve emekçilere kapatılmasının nedeni budur. Sınıfın devrimci enerjisi ve gücüdür bugün onları korkutan. Korkmakta hiç de haksız sayılmazlar. 1 Mayıs günü göstermiştir ki, işçi ve emekçiler tüm İstanbul’u kilitlemiş ve Taksim’i yeniden kazanmıştır. Tüm engellemelere, baskılara ve yasaklara rağmen 1 Mayıs günü Taksim kızıllaşmış ve 30. yılında katledilen işçi kardeşlerimize yakışır bir anma gerçekleştirilmiştir.

Küçükçekmece İşçi Platformu


 

1 Mayıs ve sendikalar

Her yıl yurtta ve dünyada olduğu gibi bu yıl da işçi ve emekçilerin, çalışanların bayramı 1 Mayıs’ı kutladık.

Kutlamak için meydanlara indiğimiz 1 Mayıs gününün anlam ve önemi biz işçi ve emekçiler için çok önemliydi. Yılda bir gün bile olsa, yaşadığımız sıkıntıları alanlarda dile getiriyor, bugünü bize canları ve kanlarıyla hediye edenleri selamlıyorduk. 1 Mayıs işçinin, emekçinin bayramıydı. Bu günde tüm işçi ve emekçiler elele, omuz omuza patronlara karşı birbirlerine daha çok kenetlenmeliydi. Bu 1 Mayıs’ta sendikalar, konfederasyonlar ve yöneticileri ortak hareket etmediler. Bu 1 Mayıs’ı DİSK, KESK ve diğer emek örgütleri Taksim’de, Türk-İş ve Hak-İş Kadıköy’de kutlama kararı aldı. Oysa ki sendika yöneticileri işçileri her zaman bütünleştirmelidirler. Kendi aralarında ortak kararlar alıp her zaman ortak tavır sergilemeli, patronlara karşı işçilerin tek yumruk olarak hareket etmelerini sağlamalıdırlar. Ne yazık ki bu yöneticiler işçilere bu izlenimi veremediler. Kendi aralarındaki bu uyuşmazlığın emekçilerin mücadelesine bir şey kazandırmadığı ortada.

Türk-İş’e bağlı sendikalar olarak 1 Mayıs günü pankartlarımızla, dövizlerimizle Kadıköy Numune Hastanesi önünde yerimizi aldık. Sloganlar eşliğinde miting alanına doğru yürümeye başladık. Bugün bizim bayramımızdı, emeğin bayramı nasıl kutlanmalıysa o şekil kutlamalıydık 1 Mayıs’ı. Yürüyüş boyunca pek de bayram havası esmiyordu. Bu yürüyüş, bir nevi protesto yürüyüşü gibi olacaktı. 

Yürüyüşün ardından miting alanı olan İskele Meydanı’na vardık. Bu alanda  konuşmacılar için sahne kurulmuştu. Konfederasyon ve sendika yöneticilerimiz sırayla kürsüye çıkıp, konuşmalarını yapmaya başladılar. Bizim için beklenen an gelmişti. Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç sahneye çıkmıştı. Kılıç’ın sahneye çıkmasıyla meydanda uğultular, sesler yükselmeye başladı. Birazdan bu uğultular yerini yuhalamalara bırakacaktı. Kılıç, yuhalamalarımız arasında sahnede güçlükle konuşuyordu.

Bizler karayollarında yeni işe başlayan işçiler olarak, meydanın sol tarafında yerimizi almıştık, bize karşı uygulanan ikinci sınıf işçi muamelesini sloganlarımızla protesto ettik, dile getirdik. Ortada bir haksızlık vardı, bu haksızlığa karşı yapabileceğimiz tek şey sloganlarımızla cevap vermekti. Miting alanında gerginlik en üst seviyedeydi, işçiler çok gerilmişlerdi. Miting alanının orta tarafında bu gerginlik, yerini kavgaya bırakmıştı. Deri-İş Sendikası’na üye deri işçileri ile Demiryol-İş’e üye işçiler birbirlerini tartaklıyorlardı. Ortada çok üzücü bir tablo vardı. Bu anlamlı günde emekçi kardeşlerimizin, ne olursa olsun birbirlerine kardeşçe kenetlenmeleri gerekiyordu.

Karayollarında yeni işe başlayan işçiler olarak, daha işe başlamadan 2. sınıf işçi kategorisine konmuştuk. Bizden önce işe başlayanlarla ücret konusunda aramızda büyük bir fark vardı. 2005 yılında imzalanan sözleşmede “yeni işe giren işçilere farklı bir ücret skalası uygulanacak” maddesi eklenmişti, bunun adına da 2. ücret skalası yani ikinci sınıf işçi adı verilmişti. Bu sözleşmeye imza atan ‘sayın’ Türk-İş Başkanı, sendikaların ne kadar güçsüz olduğundan bahsederek bizleri bu kölelik sözleşmesine ikna etmişti. Bu yetmezmiş gibi bizim en mutlu günümüzde miting alanına gelip, yüzümüze karşı demagoji içeren konuşmasıyla yanımızda olduğunu ifade etmeye çalışıyordu. Biz işçiler olarak bilinçli ve demokratik bir şekilde taleplerimizi (“Eşit işe eşit ücret!”) ile dile getirdik, Genel Başkanımız’a gereken yanıtı ve mesajı verdik. Bizler insanca bir yaşam, insanca yaşayacak ücret ve çalışma koşulları için sendikalaşıyoruz. Sendikalarımızı mücadele edeceğimiz, haklarımızı koruyacağımız yapılar olarak görüyoruz. Önümüzde toplu iş görüşmesi süreci var. Buradan sendikamıza seslenerek bu sözleşme döneminde yeni işe başlayan işçilere karşı ücret konusunda gerekli hassasiyeti göstermesini istiyor ve konfederasyonumuzu bu konuda uyarıyoruz.

İstanbul 1. Bölge Karayolları İşçileri


 

1 Mayıs üzerine düşünceler...

Her yer 1 Mayıs, her yer Taksim!

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs Taksim Meydanı’nda kutlandı. İşçilerin ve devrimcilerin mücadelesi sonucu Taksim yeniden kazanıldı.

Ben Kartal’da çalışan bir metal işçisi olarak 1 Mayıs günü sınıf kardeşlerimle birlikte olmak için o gün miting alanına gitmek için yola çıktım. Kavacık yoluna geldiğimizde yolların kapalı olması nedeniyle saatlerce trafikte kaldık. Bizler de aracımızla Tepeören’de bulunan ve 50 kadar otobüsün çevrildiği sınıf kardeşlerimizin yanına gitmeye karar verdik. Tepeören’e vardığımızda yolun bir şeridini kapatan işçi ve emekçiler Taksim’e gitmek için kararlıydı. Hepimiz “her yer Taksim olmalı” bakışıyla davrandık. Bu kararlılığımız sonucu Tepeören’i miting alanına çevirdik. Okunan basın metni, yapılan konuşmalar, 1 Mayıs Marşı’nın okunması Tepeören’i miting alanına çevirmişti.

Tepeören’de yapılan açıklamanın ardından Kartal’da BDSP’nin gerçekleştirdiği basın açıklamasına katıldım. Bankalar Caddesi’ndeki yürüyüşümüz sırasında atılan her slogan Kartal’ı da Taksim alanına çevirmişti. Yürüyüşümüz boyunca caddede bulunan emekçilerin bizleri alkışlaması, 1 Mayıs’ın sınıfsal anlamına yakışır bir atmosfer oluşturdu. Kartal Meydanı’na girdiğimizde ise Taksim’de gözaltına alınan işçilerin ve devrimcilerin serbest bırakılmasını talep eden, Taksim’in işçi ve emekçilere ait olduğunu anlatan konuşmalar yapıldı. Konuşmalar çevremizde toplanan emekçi halk tarafından alkışlarla karşılandı. Yine burada atılan her slogan, söylenen 1 Mayıs Marşı coşkumuza coşku kattı. Kartal’ı da Taksim alanına çevirmeye yetti. Devlet ise bu tablonun karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor, müdahale etmeye çekiniyordu.

Aynı günün gece vardiyasında çalışmak üzere fabrikaya gittiğimde ise akşam çayında arkadaşlar 1 Mayıs’ı konuşuyordu. Kimine göre 1 Mayıs gerçek anlamıyla tatil ilan edilmeliydi, kimine göre ise alanlarda kutlanmalıydı. Bana göre ise 1 Mayıs, 1 Mayıs alanı olarak Taksim’de kutlanmalıydı ve öyle de oldu.

Arkadaşlarla yaptığımız tartışmlarda 1 Mayıs’ın önemini anlattım. Örgütsüz olduğumuz için sömürüldüğümüzü, bunun sorumlusunun bizler olduğunu anlattım. Mücadeleden kaçarak sorunlarımızı çözemeyeceğimizi ifade ettim. 1 Mayıs’ın işçiler için sadece bir güne sıkıştırılmış bir mücadele günü olmadığını, her zaman mücadele ederek sermayenin ve patronların karşısına tek yumruk çıkmamız gerektiğini vurguladım.

Kartal’dan metal işçisi


Yaşasın Taksim direnişimiz!

1 Mayıs’ı kutlamak ve ‘77 şehitlerini anmak üzere sabahın erken saatlerinde birçok zorlukla Taksim’e ulaşabildik. Sınıf bilinçli emekçiler olarak inançlı ve kararlı bir tavırlı tüm saldırılara, atılan gaz bombalarına, cop darbelerine karşı güçlü bir irade ortaya koyarak 1 Mayıs şehitlerini andık. Bundan sonra 1 Mayıslar’ı Taksim’de kutlayacağımızı kapitalist düzene ve onun gerici faşist hükümetine ispatlamış olduk. Daha birkaç gün önce birbirleriyle boğuşan askeri cuntacılarla AKP hükümeti ve onların çanak yalayıcıları 1 Mayıs’ta tüm çıkar çatışmalarını bir kenara bıraktılar.

1 Mayıs’ı büyük bir sağduyu ve onurlu bir şekilde kutladık. Taksim direnişinde devrimci işçi sınıfı örnek bir tablo sergiledi, kitlesel bir direniş yaşandı ancak devletin “cam-çerçeve” edebiyatı yapmasına malzeme vermedi. Tüm baskılara, geçiş ve çıkış yollarının kapatılmasına rağmen direniş kararlılıkla sürdü. Taksim kazanıldı. Ezilen sınıflar, emekçiler taleplerini haykırmak sermayeye meydan okumak için Taksim’e çıkabileceklerdir. Polisin yoğun baskısına rağmen oraya gelen işçiler, Taksim’e girebilen kitleler, zaman zaman bocalasalar da, pankartsız, dövizsiz karma bir topluluk oluştursalar da ortak bir irade ortaya koydular. “Taksim artık bizimdir!” dediler.

Yaşasın Taksim direnişimiz, yaşasın sınıfın devrimci şahlanışı!

Küçükçekmece’den özel güvenlik emekçisi


İşte Taksim, işte 1 Mayıs!

1 Mayıs işçi ve emekçini bayramına panel, piknik, seminer vb. etkinliklerle hazırlandık. 1 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşen eylemlerle ilgili şunları söyleyebiliriz, Kadıköy’de devletin güdümünde ve tamamıyla içeriği boşaltılmış bir 1 Mayıs kutlaması gerçekleşti. Taksim’de ise devrimci irade ve kararlılık eylemlere damgasını vurdu.

Aylar önce İstanbul Valisi’nin Emniyet Müdürü’nün yaptığı açıklamalara, savurduğu tehditlere rağmen emekçi kitleler 1 Mayıs günü Taksim’e aktı. Tüm engellemeleri aşma azmi gösteren emekçiler, sınıfın öncüleri Taksim’e yürümüş ve pankartlarını açarak, sloganlarını atarak amaçlarını gerçekleştirmişlerdir.

Sermaye devleti tüm ulaşım araçlarını engelledi. Tramvay ve vapur seferlerini iptal ettiler. Belediye otobüslerinin güzergahlarını değiştirdiler. Özel otobüs firmalarını arayarak “Taksim’e gelirseniz ceza yazarız” diye tehdit ettiler. Kitleleri gözaltına alarak, panzerlerle su sıkmalar, gaz bombası atarak, barikat kurarak engellemeye çalıştılar. Coplarla kitleleri dağıtmaya çalıştılar. Tüm bunlara rağmen emekçiler kararlılıkla direndi. 2007 1 Mayıs’ını ve Taksim’i kazandı.

Küçükçekmece’den bir kamu emekçisi

 

Ankara: “Vali Güler istifa!”

Ankara’da çok sayıda sendika, yasal sol parti ve demokratik kitle örgütü Yüksel Caddesi’nde Vali Güler’in derhal istifa etmesi talebiyle 3 Mayıs’ta bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamaya katılanlar ellerinde Taksim 1 Mayıs’ı görüntülerinin yer aldığı gazetelerin fotokopilerini taşıdılar.

Basın açıklamasını DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün okudu. Açıklamada valinin istifa etmesinin bir zorunluluk olduğu vurgulandı.

Görgün, saldırıya kayıtsız kalan, emek güçlerini bölerek fiilen saldırıya destek veren devlet güdümlü sendikal yaklaşımların 1 Mayıslar’a ve bu taleplere sahip çıkıyor görünmek zorunda kaldığını, bu 1 Mayıs’ın turnusol kağıdı işlevini gördüğünü ifade etti.

Kızıl Bayrak/Ankara


Adana: 1 Mayıs özgürdür!

‘77 1 Mayıs katliamının 30. yıldönümünde Taksim’de 1 Mayıs mitingi gerçekleştirmek isteyenlere polisin azgınca saldırması, yüzlerce emekçiyi gözaltına alması ve İstanbul’da tüm ulaşım yollarını keserek fiilen sıkıyönetim ilan etmesi Adana’da gerçekleştirilen bir basın açıklaması ile protesto edildi.

3 Mayıs günü saat 12.30’da İnönü Parkı’nda “Yaşasın 1 Mayıs!” pankartı açan İHD, ÇHD, ATO, KESK, Genel-İş 2 No’lu Şube, ÇHKM, İşçi Mücadelesi, EMEP, ÖDP, DTP, SDP, 78’liler Adana Girişimi, Alınteri ve destekçi kurum olarak BDSP’nin gerçekleştirdiği eylemde basın metnini Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu okudu.

Eylemde sık sık “Baskıları bizi yıldıramaz!”, “1 Mayıs özgürdür, özgür kalacak”, “Emekçiye değil çetelere barikat!” sloganları atıldı. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı eylem sloganlarla bitirildi.

Kızıl Bayrak/Adana


Gazeteciler: “Vali istifa!”

1 Mayıs günü Taksim Meydanı’ndaki 1 Mayıs kutlamalarını izleyen ve olaylar sırasında polisin gaz bombalı ve coplu saldırısına maruz kalan gazeteciler, 4 Mayıs’ta Cağaloğlu’ndaki Türkiye Gazeteciler Sendikası önünde toplanarak İstanbul Valisi M. Güler’in istifa etmesi talebiyle İstanbul Valiliği’ne sloganlarla yürüdüler.

Gazeteciler Cemiyeti önünde açıklama yapan gazeteciler, 1 Mayıs günü karşılaştıkları polis terörünü anlattılar.

Yürüyüş boyunca “Özgür basın susturulamaz!”, “Vali istifa!”, “Haber alma hakkımız engellenemez!”, “Basına uzanan eller kırılsın!” sloganları atan basın çalışanları, valilik önünde “Vali istifa!” sloganı atarak kameralarını ve fotoğraf makinelerini protesto amacıyla yere bıraktılar.

Bir süre bekleyen eylemcilerle görüşmeyi kabul eden Vali’nin yanına temsilci olarak Haber-Sen, ÇGD ve TGS üye ve yöneticileri gittiler. İçeride valiyle görüşme sürerken dışarıda ise bekleyiş ve alkışlı protesto devam etti.

Görüşmenin ardından Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi açıklama yaptı. 1 Mayıs günü yaşanan yüzlerce gözaltının ve estirilen terör havasının sorumlusu kendisi değilmiş gibi gazetecilerle yapılan görüşmede hiçbir noksanlığa izin vermeyeceğini, kendisinin gazetecilere saldırılması yönünde bir emir vermediğini söyleyen Güler’in, bu açıklamaları gazeteciler tarafından tekrar “Vali istifa!” sloganlarıyla karşılandı.

Açıklama yapılan suç duyurusunun takipçisi olunacağının belirtilmesiyle son buldu. Açıklamanın ardından yaklaşık 150 kişilik kitle sloganlarla Gazeteciler Cemiyeti’ne yürüdü. Basın çalışanlarının eylemine DİSK Genel Sekreteri Musa Çam da destek verdi.

Kızıl Bayrak/İstanbul


ESP: Vali görevden alınsın!

ESP 4 Mayıs günü saat 13.00’te Taksim Tramvay Durağı’nda “Taksim’de 1 Mayıs yasağının kaldırılması ve Vali’nin görevden alınması” talebiyle bir basın açıklaması gerçekleştirdi. “1 Mayıs Taksim yasağı kaldırılsın! Vali görevden alınsın!/ESP” pankartının açıldığı eylemde, basın metnini Ersin Sedefoğlu okudu.

Kızıl Bayrak/İstanbul