11 Mayıs 2007 Sayı: 2007/18(18)

  Kızıl Bayrak'tan
   Egemenler gerici iktidar için çatışıyor…
  Düzenin seçim oyununu bozmak için devrimci seferberlik!
Kürt liberallerin depreşen seçim hayalleri
Sınıf hareketi...
21. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği
 Şarlatan halife-padişah mı?, demagog faşist başkan mı- Haluk Gerger
  Kayıkçı kavgasında yeni perde: Çankaya savaşları mı, sistem savaşları mı? - Yüksel Akkaya
  Seçimler ve sol hareket
  Silahlanma doludizgin
  Şarm-el Şeyh’te çifte konferans
  Siyonist rejimin sarsıntıları sürüyor!
  Blair yerel seçimlerde hezimete uğradı
  Avrupa’da saldırganlaşan ırkçılığın karanlık yüzü
  Dünyadan...
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun 1 Mayıs değerlendirmesi...
  1 Mayıs üzerine gözlem ve değerlendirmeler…
  Postal yalayıcısı Türkan Saylan ve şürekâsına, onların kuyruğuna takılan “aydın” kılıklı Kemalistler’e…
  Askeri cumhuriyet, seçimler ve ötesi...
M. Can Yüce 
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Yol-İş Kayseri Şube Genel Kurulu yapıldı...

Sendikal bürokrasi kendisini “aklama”ya çalıştı

Yol-İş Kayseri Şube Genel Kurulu 5 Mayıs’ta yapıldı. Genel kurula İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Ali Akdağ’ın da içinde bulunduğu bir heyetle birlikte Yol-İş Genel Başkanı Fikret Barın da katıldı.

Genel kurulda şube yöneticilerinin gerginliği hissediliyordu. Bu gerginliğin birinci nedeni sınıf sendikacılığı anlayışıyla yola çıkan sendika üyelerinin delege seçimlerinde yapılan, anti-demokratik, Yol-İş Tüzüğü’ne bile sığmayan hileleri karayolu işçilerinin içinde gündemleştirmeleriydi. Gerginliğin bir diğer nedeni delege seçimlerine ilişkin olarak iş mahkemesinde açılmış olan davaydı. Davanın genel kurulun iptaline yol açmasının güçlü bir olasılık olması yöneticilerin kaygılarını arttırıyordu.

Açılış konuşmasını Şube Başkanı Adem Özokutan yaptı. Özokutan konuşmasında kaçak işçilik üzerinde durdu. Ancak kaçak işçiliğe karşı neler yapılacağına dair tek kelime söylemedi.

Türk-İş’in ve Yol-İş’in zayıflatılmaya çalışılmasını, Kayseri İl Özel Müdürlüğü’nün sendikanın yetkisini tanımamış olmasına dayandırdı. Oysa sayıları 50 bine yaklaşan ve kimisi büyük inşaat şirketlerinde çalışan işçileri üye yapmak için kılını kıpırdatmayan Şube Başkanı, ‘zayıflatma’ çalışmasının baş aktörüydü. Seçimleri kazanmak için inşaat firmalarıyla el altından anlaşma yaparak, işçileri sendikaya üye yapıp, delege seçimi sonrasında ortada bırakma icraatlarının tümü ‘zayıflatma’ edebiyatı yapan şube başkanına aitti. Sendikaya üye olmak için can atan, karayollarında çalışan, 300 taşeron işçisini ısrarla sendikaya üye yapmayan birinin bu konularda konuşması tam bir omurgasızlıktı.

Şube Başkanı, yeni işe giren işçilerin ücretleri ile eski işçilerin ücretleri arasındaki uçurumun sıkıntı yarattığını belirtti. Başkanın bu saptamasıyla bir gerçeğin altı çizilmiş oldu. Zira bu nedenle 2006 yılında işe başlayan işçiler ile daha önce işe başlayan karayolu işçilerinin ücretleri arasında yaklaşık 1000 YTL’lik fark bulunuyor. Şube Başkanı, yeni işe başlayan karayolu işçilerinin “Eşit işe, eşit ücret!” talebi çerçevesinde, özelde şube yönetiminin, genelde ise Yol-İş Genel Merkezi’nin ne yaptığı konusunda ise tek kelime söylemedi.

Şube Başkanı 4 yıl boyunca işçilerin eğitimi çerçevesinde çok şey yapıldığını belirtti. Bu söylemini dayandırabileceği tek bir örnek var. O da yeni İş Yasası çıktıktan sonra yapılan, Alpaslan Işıklı’nın katıldığı paneldir. Başkan eğitime dönük bu tek örneği, tabanın eğitimi açısından yeterli sayabildi.

İkinci olarak Genel Kurula katılan TEKSİF Şube Başkanı konuştu. Özel işyerlerinde örgütlenmenin kamu işyerlerinde örgütlenmekten daha zor olması üzerinde durdu. Örgütlü oldukları yerlerde giriş-çıkışların yoğun olmasından yakındı. 40 yıldır şube başkanlığını, işverenlerin desteği ile sürdüren, sarı sendikacılığın en rafine örneği olan birisinin yaşananlardan yakınması tam bir ikiyüzlülüktü.

Tabanda oluşan tepkileri boğmada usta olan bu zatı patronlar kendileri için güvence olarak gördüler. Kayseri de bulunan büyük tekstil patronları, işçilerin tabandan doğru gelişen sendikalaşma eğilimlerini hissettikleri anda kendi elleriyle TEKSİF’in örgütlenmesinin yolunu açtılar. Zira TEKSİF başkanı, asgari ücretli TİS’ler imzalamakta uzmandı. İşyerlerinde muhalif gelişmelerden patronları haberdar eden, işten atılacak işçilerin listesini patronlara ileten de bu zatın ta kendisiydi.

Son olarak Yol-İş Genel Başkanı Fikret Barın delegelere seslendi. “Üniter devlet yapısı bizim düsturumuzdur” diyerek konuşmasını başlattı. Bu konuda ülkenin dört bir yanında mitinglerde haykırdıklarını belirtti. İşçilerin haklarını savunduklarını, bunun için 4 büyük miting yaptıklarını, son iki yıldır sokakta olduklarını ifade etti. Daha da ileri giderek AKP hükümetiyle tek mücadele eden sendikanın Yol-İş olduğunu söyleyebildi. İşçilerin haklarını koruma mücadelesini eksiksiz yaptıklarını, büyük mücadele vererek, Kayseri’nin dışındaki, 78 ilin Özel İdarelerini TUHİS’e üye yaptıklarını, kayıt dışılığın bu ülkenin başının belası olduğunu, ücret skalalarındaki farklılıkları gidermelerinin şu an mümkün olamadığını söyledi.

Fikret Barın, TİS’i seçimlerden önce bitirmek için çaba gösterdiklerini, birinci yıl için yüzde 15 ücret artışı ve yüzde 5 iyileştirme önerdiklerini ifade etti. Bir delegenin yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak sarı sendikacılık lügatimizden çıkmalı dedi. Delegenin konuşmasında Türk-İş ve Yol-İş genel merkezlerini eleştirmiş olmasından duyduğu sıkıntıyı dışavurdu.

‘Mücadeleci’ Genel Başkan işçi sınıfına köleliği dayatan yeni İş Yasası, sağlığın ve sosyal güvenliği piyasanın insafına terkeden SSGSS konusunda ne yaptığına dair tek kelime söylemedi. Zira biz karayolu işçileri bu konularda hiçbir şey yapılmadığının tanığıyız. Bir genel kurul delegesinin sınıf sendikacılığı anlayışı ile yaptığı eleştirilerin sıkıntısıyla uzun uzun açıklamalar yaparak sarı sendika olmadıklarını ispatlamaya çalışması Genel Başkanı komik duruma düşürdü.

İki genel Kurul delegesi sınıf sendikacılığının damgasını vurduğu sunumlar yaptı. Delegelerden biri sendikaların içinde bulunduğu krizin nedenleri ve bu krizin nasıl aşılabileceğini içeren etkili bir sunum yaptı. Diğer delege ise bölgede çalışan karayolu işçilerinin sorunları, sendika şubesinin duyarsızlığı, ne yapılması gerektiği eksenine oturan sunumunu yaptı. Her iki sunum salonda bulunan delegeler tarafından dikkatle dinlendi. Genel Başkanın çabası sunumların etkisini zayıflatmaya yetmedi.

Kırşehir’den karayolu işçileri


 

İşten atılan Yasan işçileri direniyor!

Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu olan Yasan Yassı Metal’de 7 Mayıs günü vardiya çıkışı 5 öncü işçi işten atıldı. DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlü olan işçiler “İş yok! Para ödeyemiyorum!” gibi bahanelerle işten atılırken fabrika girişinde iş ilanı asılıydı.

Yasan işçileri 1998 yılında sendikalı olmuş ancak o günden bugüne sürekli olarak patronun sendikal örgütlülüğü dağıtma saldırısıyla karşı karşıya kalmıştı. Daha öncesinde de defalarca sınıf bilinçli öncü işçilerin işten atıldığı fabrikaya yerleştirilen taşeron şirket aracılığıyla patron sendikal örgütlülüğü dağıtma girişimlerine devam ettiriyor. Sendika üyesi kadrolu işçiler işten atılırken fabrika kapısına asılan ilanla taşeron firmaya sürekli yeni işçiler alınıyor. Aynı zamanda fabrikanın her yanına döşenen 80’in üzerinde kamera ile işçiler baskı altına alınmaya çalışılıyor. Fabrikada yoğun bir ihracat hacmi olmasına rağmen işçilerin ücretleri sürekli sarkıtılarak 20’sinden 20’sine veriliyor.

8 Mayıs sabahı önce sendika ile bir toplantı gerçekleştiren işçiler, işten atmaların sendikal örgütlülüğü dağıtmaya yönelik bir saldırı olduğunu ve bir tepki gösterilmediği koşullarda saldırının devam edeceğini belirterek direnişe geçtiler. Fabrika kapısında toplanan işçiler vardiya girişlerinde ve yemek paydoslarında alkışlarla işten atma saldırısını protesto ettiler. İçeride çalışmaya devam eden işçiler ise öğle paydosunda yemek yememe eylemi yaparak işten atılan arkadaşlarına destek oldular.

İşten atmaların BMİS Kartal Şube Başkanı Ali Rıza İkisivri’nin fabrikaya gelip müdür ile görüşmesinden sonra yaşandığına dikkat çeken işçiler, şube yönetimine de tepki gösterdiler. Sendika yöneticileri ise işçileri yalnız bırakmayacaklarını söyleyerek patron görüşme talep edene kadar fabrika önünde direnişi sürdüreceklerini ifade ettiler.

İşten atılan işçiler ayrıca çevrede bulunan fabrikalarda çalışan işçilerden de destek beklediklerini dile getirdiler.

Fabrikadan yansıyan bilgilere göre toplam 11 işçinin işten çıkartılacağı söylenirken 8 Mayıs günü vardiya çıkışında 2 işçi daha atıldı.

Kızıl Bayrak/Ümraniye


 

İşten atılan ve fabrika önünde direnişe geçen Esen Plastik işçisiyle konuştuk...

Direnen Esen plastik işçileriyle dayanışmaya!

Çiğli Organize’de bulunan Esen Plastik Fabrikası’ndan sendikalaştıkları için işten atılan yaklaşık 20 işçi, 5 Nisan tarihinden itibaren direnişteler. Esen Plastik işçisi direnmekte kararlı. Esen Plastik işçileri düzenli olarak fabrika önünde bekleyip vardiya değişiminde eylem yapıyorlar.

- Fabrikanızı anlatır mısınız?

İşçi: Esen plastik, Çiğli Organize’nin en büyük plastik fabrikalarının başında geliyor. Önemli oranda ihracat yapıyor ve çok para kazanıyor. Şirketin patronu Salih Esen. Burası bir aile şirketi. Esen şirketler grubunun birçok işyeri var.

- Neden sendikalaştınız?

İşçi: Çalışma koşullarından kaynaklı sendikalaşma ihtiyacı duyduk. Esen Plastik’te köle gibi çalışıyoruz. Normal çalışma günde 8 saat ama her gün 12 saat çalışıyoruz. 21 günde bir kez vardiya değişiyor ve o gün izin kullanabiliyoruz. Ayda bir gün verdikleri bu izni de maaştan kesiyorlar. İşe gelmediğiniz zaman bir güne 3 gün kesiliyor. Yemekler oldukça kötü, iş çok ağır. 5 yıllık işçiler asgari ücret alıyorlar. 10 yıllık işçi 490 YTL. alıyor. Ekmeğimiz için, sosyal yaşam için sendikalaştık. Hakkımız olanı istiyoruz.

- Sendikal çalışma ne zaman başladı?

İşçi: Aslında geçen sene başladı. Açığa çıkınca bazı arkadaşlarımız işten atıldı. Bu çalışma geçen senenin devamı.

- Ne zamandan beri direniştesiniz? Şu an ki durumu anlatır mısınız?

İşçi: 5 Nisan’dan beri direnişteyiz. Patron çalışmayı öğrenir öğrenmez ilk tepkisi işten atmalar oldu. Şimdiye kadar 25 kişi işten atıldı. Biz kapıda 20 kişi bekliyoruz. Ortalığı karıştıran kişi içeride vardiya amiri. İçerideki işçilere sürekli baskı yapıyor. Patron kapıda bir kameraman ve bir fotoğrafçı görevlendirdi. Biz her gün 17.30-19.30 arası fabrika kapısında pankart ve sloganlarımızla bekliyoruz. Aleyhimize delil olarak kullanabileceği şeyler elde etmek için kameraman ve fotoğrafçı görevlendirmiş.

- Sendikanın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? İlerideki süreçlere neler yapmayı düşünüyorsunuz?

İşçi: Sendika sonuna kadar arkamızda, sendikaya güveniyoruz. Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nde örgütleniyoruz. Bizi yalnız bırakmıyorlar. Şimdilik sadece kapıda bekliyoruz. Çadır kurmayı ve sürekli kalmayı düşünüyoruz. Ancak henüz somut bir planlamamız yok.

- Dışarıdan destek nasıl? Son süreçten bahseder misiniz?

İşçi: Dışarıdan destek iyi. Gelen-geçen araçlardan kornalarla destek veriyorlar. Geçen işçi servislerinden bizi alkışlayanlar var. Pektim ve Tüpraş işçilerinden destek var. Son durum bizce iyi. Patron içeride kimlerin sendikalı olduğunu bilmediği ve içeride çalışma sürdüğü için sayı veremiyoruz. Nisan-Eylül arası işlerin en yoğun olduğu, patladığı dönem. Bu bizim için avantaj. Yetki için biraz eksiğimiz var. Bu dönemde bu sayı eksiğimizi de tamamlayacak ve Esen Plastik’e sendikayı sokacağız. Fabrikada 210 kişi çalışıyor. Çoğunluğu sağlayacağımızı düşünüyoruz.

- Son olarak Çiğli Organize işçilerine söylemek istedikleriniz nelerdir?

İşçi: Herkes işinin, ekmeğinin takipçisi olsun. Bu iş artık bizim için bir onur meselesi oldu. Biz mücadelede kararlıyız. Sonuna kadar sürdüreceğiz. Çocuğumuzun geleceğini düşünen herkes örgütlenmeli. Örgütlenmezsek boyun eğeriz. Şimdiye kadar böyle oldu, bundan sonra böyle olmayacak. Tüm Çiğli Organize işçilerinin desteğini bekliyoruz.

Kızıl Bayrak/Çiğli


 

Oktaş’ta sendikasızlaştırma saldırısı

Bir yıl önce başlatılan sendikalaşma mücadelesini kazanan Oktaş Oluklu Mukavva işçileri toplu iş sözleşmelerini yaklaşık 2 önce imzaladılar. TİS’in imzalanmasının ardından Oktaş patronu, sendikalaşma çalışmasında öne çıkan işçileri işten atma ve sendikasızlaştırma saldırısı başlattı.

4 Mayıs günü 3 işçi hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atıldı. Oktaş patronu, fabrikaya taşeron sokarak hem öncü işçileri atmaya hem de sendikal örgütlülüğü dağıtmaya çalışıyor. Sendika ise, öncü işçilerin işten çıkarılması saldırısına karşı sessiz kalarak Oktaş patronunun suçuna ortak oluyor.

Kızıl Bayrak/Küçükçekmece


 

Petkim işçileri iş bıraktı!

Petkim’in özelleştirilerek satışa çıkarılacağı ihale tarihi açıklandı. İhale tarihinin 16 Haziran olarak belirlenmesinin ardından 9 Mayıs sabahı Petrol-İş Sendikası’nda örgütlü Petkim işçileri iş bırakarak özelleştirme saldırısına karşı eylem yaptılar.

İşçiler, toplu iş sözleşmesi sürecinin de yaklaşmasıyla yaptıkları eylemde, TİS döneminde öne sürdükleri taleplerinin karşılanmasını da istediler. Sabah işe giriş saatinde işbaşı yapmayan bini aşkın Petkim işçisi tesis girişinde toplandı. Burada gerçekleştirilen eylemde, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı İbrahim Doğangül ve Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın da birer konuşma yaptılar.

Petkim’in satış ihalesinin tarihinin belli olmasıyla birlikte Petrol-İş Sendikası, 8 Mayıs günü çeşitli radyolarda yayınlanmak üzere özelleştirme karşıtı 60 saniyelik radyo spotuyla halka sesleniyor. Kamuyouna bilgilendirme ve aydınlatma amacı taşıyan spotta “Her şey satılık!” diyen AKP hükümetine “dur” deme çağrısı yapılıyor. Çeşitli radyolarda günde 5 kez yayınlanacak olan 60 saniyelik spotlar 17 Mayıs gününe kadar devam edecek.

Ayrıca 9 Mayıs günü Ankara’da yapılacak toplu iş sözleşmesi görüşmelerine Petrol-İş Sendikası Genel Merkezi’nin katılmadığı bildirildi.

Kızıl Bayrak/İzmir